9413
gökhan ve hakan olayında yaptığı açıklamalarla tam bir çarpık zihniyetli türk tipi yönetici olduğunu gayet güzel göstermiştir.
nedir bu yönetici tipi?
1-her zaman güçlünün yanında olmak. bu tartışmada güçlü olan taraf tahmin edebileceğiniz gibi aslında suçlu olan taraf yani gökhan töre. çünkü hakan milyonlarca taraftarı arkasına almış, her ne bok yese milyonlar tarafından savunulacak bir adam değil şu an için.
fenerbahçe bu vahim olaydan önce parayı bastırıp hakan'ı transfer etmiş olsa, gökhan saykosu da fenerli gökhan'a bunu yapmış olsa, karakter timsali fatih hocamızın bu fikirlerinin tam ters şekilde olacağını tahmin edebiliyorsunuz sanırım. gökhan töre akhisar'ın, hakan ise kasımpaşa'nın oyuncusu olsa da gene hakan'ın çıkarlarını korurdu terim, fener diye düşünmeyin sadece. güçlünün yanı=terim'in yeri.
2- hata varsa ben cezalandırırım düşüncesi. bu da memleketin en büyük problemlerinden birisi bence. büyük camialar içerisinde elbette ki küçük olaylarda kol kırılır yen içinde kalır, ama bu derece büyük ve adli vakalarda silah çeken adamı 6-7 maç oynatmayınca cezayı verdiğini düşünüyor. gökhan'ın rehabilitasyonu, psikolojisi, daha önemlisi hakan'ın psikolojisi filan hiçbirinin önemi yok.
yarın volkan demirel de nasılsa sıkıntı olmuyormuş deyip bizim olcan'a silah çekse, 6-7 maç oynatmayalım akıllanır diyip kendince problemi çözecek fatih hocamız. hak, hukuk, adalet filan nedir ki koskoca 6-7 maçın yanında! bence hapis cezası kaldırılsın, halısaha yasağı konsun katillere de. müthiş bir zeka.
3- her daim olayı ortaya çıkaranları suçlamak. şimdi türk medyası da az şerefsiz değil, yedikleri boklar ortada ama bu konuda adamların suçu nedir anlamıyorum. hani ortada silah çekme, futbol hayatını bitiririm diye tehdit etme olmasa ama basın bu şekilde yazsa ben de medyaya kızarım ama kimse çıkıp da "silah milah yok kardeşim, basit bir tartışma" diyemiyor. belli oluyor ki gerçek bir olay bu. öbür türlü yüzlerce kez yalanlanırdı 1 senede.
fatih hoca da saygıdeğer rt erdoğan beyefendi'nin kanatları altında gayet mutlu olmalı ki aynı kankası erdoğan gibi medyayı sürekli kendi istediği haberleri yapmadığı için azarlayabiliyor. medya yalan haber yapıyorsa çık ağızlarına sıç hocam, sonuna kadar eyvallah ama hem adamları yalanlamıyorsun, hem de "neden yazdınız" diyip atarlanıyorsun.
4- kendini haklı çıkartmak için alakasız tespitlerde bulunma.
en çok bu maddeyi yazarken zorlandım.
"eline ahlaksızlık fırsatı geçmeyenlerin ahlaklıyım diye böbürlenme hakkı yoktur."
bu nedir allah aşkına? fanboylar, kardeşler, aslanlar size sesleniyorum anlatıverin bana. bu nasıl bir saçmalıktır ya hu? yani kimse şu ana benim elime kalaşnikof tutuşturmadı ama ben "hayatımda kimsenin kılına zarar vermedim" dediğimde haksız mı oluyorum? eline keleş alan haklı mı oluyor bu ödüller hak eden felsefeye göre?
hadi diyelim ki mantıklı geldi, peki bunun gökhan-hakan olayıyla ilgisi ne? hakan'ın da silahı olsa o da gökhan'a silah çekerdi mi demek istiyorsun hocam?
bundan 2-3 sene önceye kadar fatih terim'in bu röportajını görmüş olsam, inanmazdım. fatih hocama "hiç yakışmamış" derdim. ama görüyorum ki "çok yakışıyormuş" aslında.
nedir bu yönetici tipi?
1-her zaman güçlünün yanında olmak. bu tartışmada güçlü olan taraf tahmin edebileceğiniz gibi aslında suçlu olan taraf yani gökhan töre. çünkü hakan milyonlarca taraftarı arkasına almış, her ne bok yese milyonlar tarafından savunulacak bir adam değil şu an için.
fenerbahçe bu vahim olaydan önce parayı bastırıp hakan'ı transfer etmiş olsa, gökhan saykosu da fenerli gökhan'a bunu yapmış olsa, karakter timsali fatih hocamızın bu fikirlerinin tam ters şekilde olacağını tahmin edebiliyorsunuz sanırım. gökhan töre akhisar'ın, hakan ise kasımpaşa'nın oyuncusu olsa da gene hakan'ın çıkarlarını korurdu terim, fener diye düşünmeyin sadece. güçlünün yanı=terim'in yeri.
2- hata varsa ben cezalandırırım düşüncesi. bu da memleketin en büyük problemlerinden birisi bence. büyük camialar içerisinde elbette ki küçük olaylarda kol kırılır yen içinde kalır, ama bu derece büyük ve adli vakalarda silah çeken adamı 6-7 maç oynatmayınca cezayı verdiğini düşünüyor. gökhan'ın rehabilitasyonu, psikolojisi, daha önemlisi hakan'ın psikolojisi filan hiçbirinin önemi yok.
yarın volkan demirel de nasılsa sıkıntı olmuyormuş deyip bizim olcan'a silah çekse, 6-7 maç oynatmayalım akıllanır diyip kendince problemi çözecek fatih hocamız. hak, hukuk, adalet filan nedir ki koskoca 6-7 maçın yanında! bence hapis cezası kaldırılsın, halısaha yasağı konsun katillere de. müthiş bir zeka.
3- her daim olayı ortaya çıkaranları suçlamak. şimdi türk medyası da az şerefsiz değil, yedikleri boklar ortada ama bu konuda adamların suçu nedir anlamıyorum. hani ortada silah çekme, futbol hayatını bitiririm diye tehdit etme olmasa ama basın bu şekilde yazsa ben de medyaya kızarım ama kimse çıkıp da "silah milah yok kardeşim, basit bir tartışma" diyemiyor. belli oluyor ki gerçek bir olay bu. öbür türlü yüzlerce kez yalanlanırdı 1 senede.
fatih hoca da saygıdeğer rt erdoğan beyefendi'nin kanatları altında gayet mutlu olmalı ki aynı kankası erdoğan gibi medyayı sürekli kendi istediği haberleri yapmadığı için azarlayabiliyor. medya yalan haber yapıyorsa çık ağızlarına sıç hocam, sonuna kadar eyvallah ama hem adamları yalanlamıyorsun, hem de "neden yazdınız" diyip atarlanıyorsun.
4- kendini haklı çıkartmak için alakasız tespitlerde bulunma.
en çok bu maddeyi yazarken zorlandım.
"eline ahlaksızlık fırsatı geçmeyenlerin ahlaklıyım diye böbürlenme hakkı yoktur."
bu nedir allah aşkına? fanboylar, kardeşler, aslanlar size sesleniyorum anlatıverin bana. bu nasıl bir saçmalıktır ya hu? yani kimse şu ana benim elime kalaşnikof tutuşturmadı ama ben "hayatımda kimsenin kılına zarar vermedim" dediğimde haksız mı oluyorum? eline keleş alan haklı mı oluyor bu ödüller hak eden felsefeye göre?
hadi diyelim ki mantıklı geldi, peki bunun gökhan-hakan olayıyla ilgisi ne? hakan'ın da silahı olsa o da gökhan'a silah çekerdi mi demek istiyorsun hocam?
bundan 2-3 sene önceye kadar fatih terim'in bu röportajını görmüş olsam, inanmazdım. fatih hocama "hiç yakışmamış" derdim. ama görüyorum ki "çok yakışıyormuş" aslında.