• 186
    propaganda

    köleler gördüm, karavaşlar
    hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı
    artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan
    saçları taranılmaktan usanmışlar
    sinemalarda saklanıyor kışın
    yaz olunca denizin yalayışlarına
    kaldırımlarda demokrat
    otobüslerde dindar
    geceyi
    saatlerine bakarak anlıyorlar
    ve sabah
    gökyüzünün karnını gerdiği zaman
    dağların kokusundan fabrikalar
    acıkınca
    köleler!
    gözleri camekânlarda.
    silâhlar gördüm
    namlusu akla çevrilmiş sahra topları
    mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda
    tetiğe basan parmaklarda çare yok, gördüm mürekkebi:
    çare yok, radyoları kapatsam
    çare yok, secde etsem anılarıma
    bu bozulmuş yeminlerin bayrakları altında
    olacak şey mi duymak portakal bahçelerini
    mermiler araya girmeden anlayabilir miyiz artık
    hangi kızlar hangi serin yerlerimize değdi:
    sanırdık saçlarımız kumrularla kaplanır
    bir çocuk, işte ırmak! diyerek haykırınca
    o zaman belki çocuklar zabıtalardan daha çoktu
    belki biz daha çok ağlardık bir aşk pıhtılanınca:
    gördüm
    gözlerinde zındanlarla bana baktıklarını
    düşündüm yaslanarak şehrin kasıklarına
    düşündüm kafa kemiklerimi eritinceye kadar
    nedir bu kölelerin olanca silâhları
    silahların köleleri olmaktan başka.
    bıkmadım
    koyu renkler kullanıyorum hayatımda
    koyu mavi, acıyı anlatırken
    sessizce öperken, koyu beyaz
    ve saçlarım hakaretlerle okşanırken
    koyu bir itiraf sarıyor beni.
    susmak elbette zehirlidir
    ve rahatlık getirir yazıklanmak da.
    ey tenimde uzak yolculukların lekeleri!
    ey çocuklarda uyuyan intizamsız güneşler!
    gelin ve boğdurun bu köleleri.

    ismet özel
App Store'dan indirin Google Play'den alın