• 12
    okuma-yazma bilmek için önce alfabe öğrenilir. sonra heceler öğrenilir, kelimeler öğrenilir ve en son cümle kurulması öğrenilir. kabaca bu şekildedir. daha sonra işinde iyi bir öğretmen gelir (buna teknik direktör diyelim) herkesin cümle kurabildiğini farzederek ki öyle olmalı onlara çeşitli bilgiler verir. dil bilgisini öğretir, dil tarihini öğretir, vs..

    bizim ülkemize gelen dünyaca ünlü teknik direktörler buraya geldiklerinde bakıyorlar ki bu futbolcular cümle kuramıyor. bazıları kelime nedir onu bile bilmiyor. bazıları ise daha yeni alfabeyi söküyor. tüm bunları öğretecek kadar vakit olmadığı için bu hocalar direkt olarak cümle kurmaktan başlıyor. haftalar ilerleyip zaman sıkıştırınca cümle kurmaktan da vazgeçip direkt dil bilgisiyle, zamanlarla, vs.. öğretmeye çalışıyor. daha alfabeyi yeni söken birisine fiil çekimlerini, büyük-küçük ünlü uyumunu filan öğretmeye kalkarsan bodozlarsın. hepsi bu yüzden bodozluyor.

    taraftar dediğimiz kişiler de cümle kurmayı bilmiyor. alfabe nedir bilmeyenler çıkmış büyük ünlü uyumu hakkında sallıyor.

    türkiye'de futbol bilinmiyor. teknik direktörler bile bilmiyor. çünkü onlara öğretenler de bilmiyor.

    bu ülkeye frank rijkaard geldi ve mustafa sarp'a total futbolu anlatmaya çalıştı ve sonuç almayı bekledi.

    türkiye'de futbolun neden bilinmediği ise ayrı bir tartışma konusudur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın