26
o sezonun başından beri inanılan, yaşanan, hissedilen ne varsa hepsini yerle bir eden; maça kadıköy sokaklarındaki onlarca "kontrol noktası"ndan dayak yiyerek geçip giren üniversite öğrencilerinden taa amerika'da sabah erken kalkıp umutla maçı izleyenlere kadar tüm galatasaray taraftarına "yalanmışız biz"den başka bir hissiyat bırakmayan maç. gencecik iki kanat bekimizin tabiri caizse maymun oluşu bir kenara, taraftarlığın olanca mantıkdışılığıyla binbir anlam yüklediğimiz o takımın sahada adeta görünmeyecek kadar yokları oynayıp teslim oluşununun yarattığı yıkımı bugün bile hakkıyla tarif edecek kelime bulmak imkansızdır.