• 42
    basiretsiz yöneticiler sayesinde olmayan değerdir. bugün ülke futboluna geniş pencereden baktığımızda rezil bir tablo ile karşı karşıyayız. para herkesin odak noktası olmuş, emek, ahlak, eşitlik gibi değerler ayaklar altında. marka değeri diye diye şike ve ırkçılığı görmezden gelen, bu pislikleri örtbas eden tff, her geçen gün ülke futbolunu daha da aşağıya çekiyor. resmen kendilerine türk futbolunun itibarını sıfıra indirmeyi misyon edinmiş bir yönetici kadrosu ile karşı karşıyayız diyebiliriz. kaldı ki dünyanın en büyük derbilerinden biri dediğimiz galatasaray-fenerbahçe maçını dünyada lig tv dışında canlı veren tek bir kanal yoksa bir durup düşünmek gerekiyor. bunun en yalın açıklaması, bizim kendi içimizde debelendiğimiz ve ne dünya'nın ne de avrupa'nın bizi gram siklemiyor olması. kafamızı kuma gömmüşüz ve bizim ligimiz çok süper, bizim ligimiz çok rekabetçi diye kendimizi kandırıyoruz. ama bu gerçekler gözler önündeyken ne türk futbolunun itibarsızlaşması, ne her maçta tartışmaların odak noktası haline gelen futbol cahili türk hakemlerinin rezil performansları hiç kimsenin umurunda değil. mevcut yöneticilerin kafasındaki tek soru cebime giren parayı nasıl daha fazla arttırabilirim düşüncesi.

    bu soruya da baya kafa yormuş olacaklar ki son icraatleri, siyasi erkin de etkisiyle passolig adı verilen e-bilet uygulaması. herkese zorunlu tutulmasını geçtim, lig devam ederken getiriliyor ve yalnızca birkaç gün içinde herkesin bu yeniliğe adapte olması bekleniyor. üzerinde "en iyisi en güzeli nasıl olur?" diye düşünülmeden, ciddi bir çalışma yapılmadan alelacele getirilen bu uygulama yüzünden bugün tribünler bomboş kalıyor. açın 3 mayıs 2014'te oynanan maç özetlerini izleyin lütfen. uefa'ya katılma mücadelesi veren karabükspor'un evinde oynadığı konya maçında tribünler bomboş. hakeza çok sağlam tribün kültürüne sahip eskişehirspor'un seyircisiz oynama cezası aldığı maçta tribüne gelen kadın ve çocuk sayısı yine çok az ki seyircisiz oynama cezasının mevcudiyeti ve bu ceza durumunda maçın kadın ve çocuklara ücretsiz olması da ayrı bir tartışma konusu. aynı şekilde şampiyonlar ligi'ne direkt katılım mücadelesi verdiğimiz beşiktaş'ın evinde oynadığı kasımpaşa maçı için başkanlarının ağzından duyduğumuz üzere satılan bilet sayısı en son 106'ydı. erciyesspor'un 28. haftadaki elazığ maçı 20 bin seyirciye oynanırken passolig uygulaması sonrası oynanan ilk trabzonspor maçında tribündeki seyirci sayısı yalnızca 285'ti. trabzonspor'un 31. haftadaki kadın ve çocuklara oynanan (ki o da tff'nin ayrı saçma bir uygulaması) gaziantepspor maçında ise sadece 65 kişi vardı. işte passolig'in türk futboluna ve tribün kültürüne kısa vadedeki etkileri. bakalım bunları görmezden gelmeye devam mı edecekler, yoksa bir durup düşünecekler mi acaba "n'apıyoruz lan biz?" diye.

    bunların olacağı zaten oradaydı aslında. sırf kendi ceplerine birkaç milyon dolar daha girsin diye passolig uygulamasını düşünen ve getiren her yönetici kısa vadede tribünlerin bundan büyük yara alacağını biliyordu. ama ne türk futbolu, ne türk futbolunun itibarı onların umurunda. açıkçası bugün ingiltere'de veya almanya'da yaşayan biri bizim ligimizin maç özetlerini açıp izlese ve boş tribünleri görse ilk başta seyircisiz oynama cezası olduğunu falan düşünür. gerçeği öğrendiğinde vereceği tepkiyi az çok düşünüyorum da gerçekten futbolu hala seven bizler için büyük utanç tablosu. uzun vadede passolig kaldırılır mı, süper lig'in süperliği ve marka değeri yükseltilmeye çalışılır mı bilemiyorum, ama bildiğim tek şey mevcut yöneticiler başta olmaya devam ettikçe bir adım bile ileri gidemeyeceğimiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın