• 9438
    sürekli mancini'ye sallanıyor, sürekli o kadro mu çıkar, bu kadro mu çıkar diye. bunları diyen arkadaşları tamamen olmasa da görsel algınızdan bir zahmet çıkartın. en azından maç öncesi bunu yapın ki kafanız rahat olsun. ben mancini sayesinde her yeni maçta lost'un ikinci sezonundan aldığım tadı alıyorum. leyla ile mecnun'un ilk sezonki absürdlüklerini görüyorum, ne bileyim kieslowski'nin üç rengini izlemiş gibi büyüleniyorum ama bir citizen kane bekliyordum. kopenhag maçı sanıyordum ama meğersem o sadece kısa bir filmmiş (orta metraj diyelim) zira sadece 1 devre sürmüştü. sezonun ikinci yarısı başlar başlamaz citizen kane'i gördüm. ilk yaptığım hata buraya bakmak olmuştu. ceyhun mu oynarmış, savunmada balta mı oynarmış, sabri mi sol bek oynayacakmış. orson welles makyajla yaşlanır mıymış?

    neyse yukarıda paredros'un bahsettiği konuya girmek istiyorum. onunla 1 ay öncesine kadar sürekli eposta yoluyla takımın düzeni hakkında konuşuyorduk başka bir projemiz de vardı ama araya sağlık sorunlarım girdi :) lafı uzatmayayım. paredros ve extensor takımın savunması üzerinden taktiğimizi analiz etmeye çalışmış ama ben skor taraftarıyım. sneijder gol atmadıysa mutsuz olurum :) bursa maçında gördüğüm şey gelecek adına olayın nerelere varabileceği konusunda beni çok ümitlendirdi. takımın zaten uzun süredir yazdığım ve düşündüğüm şekilde dizilişlerden bağımsız, çoğu zaman asimetrik pozisyon almalarla sahada yer aldığını düşünüyordum. bu düşüncemi ilk destekleyen bursa maçında sneijder'in pozisyonu oldu. tam bir 9.5 numara ancak ne forvet arkası ne de sol açık. sağ simetriğinde kimsenin olmaması ise sahayı bir 10 numara gibi geniş ve serbest kullanabilmesini sağlıyor.

    mancini'nin ilk devre sonuna kadar sneijder'i farklı pozisyonlarda da olsa kaleye yakın şekilde oynatıyor olmasına seviniyordum ancak devre arasında sneijder'ı bursa maçında melo ve selçuk'un kontrol ettiği alana, daha geriye attı mancini. haliyle takımın en iyi bitiricisinin kaleden uzaklaşması açıkçası beni huzursuz etmişti. simetrik bir 1-2 orta sahasının sol tarafında selçuk'un simetrik olarak yanında oynayan bir sneijder'in katkı vermesi imkansız. nitekim olamadı da. bunun birkaç nedeni var. ilki hücumcuların mobil oynamaması, ikincisi takımın kanat oyuncularının beslenecek kalitede olmaması, üçüncüsü de arkalarında birkaç maç emre çolak'ın denenmesi. ve son sebep de aslında savunmadan oyun kurulacak yapının olmaması. aslına bakılırsa emre çolak'ın antalya kampından beri performansının artması, sorumluluğunun artmasıyla alakalı. zira mancini'nin 1-2 orta saha kurgusunda emre çolak'ın oynadığı 1 ile ceyhun'un oynadığı 1'in rolleri de farklı. emre çolak'ın savunmayı üçlediğini görmedik hiçbir zaman. ileride baskı yaparak top kapması, oyununu basitleştirip sorumluluğunu basit oynamak, efektif oynamak olarak belirlemesi ile öne çıktı.

    ceyhun konusuna gelince hem savunmayı üçleyebilmesi, hem top kapma oranının yüksekliği hem de fizik kalitesi olarak orta sahada fazlasıyla direnç gösterip şok presle rakibi bocalatması açısından kendisinden bir busquets101 performansı görüyoruz. (busquets'in aldığı yol da pep301 bu arada eheh) ceyhun'un savunma arasına gömülmesi yerine, rolünü melo'ya bırakıp rakipten top kapmak için şok pres uygulaması beni asıl etkileyen olaydı. onun rakip yarı sahanın 20. metresinde top kapıp sneijder'e asisti kesinlikle mancini'nin istediği şey. üstelik o anda galatasaray'ın sahaya yayılışı, topun arkasına geçmek üzere alan daraltarak geri çekilen bir takım görünümüydü, takımın ekstra oyuncusu ceyhun olarak belirlenmiş ve topun olduğu alana yapılan şok baskı, golü getirmişti. burada bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor. selçuk ve melo orta sahası türkiye liginin hala üzerinde. özellikle melo muhteşem bir formda oynuyor. selçuk 2 yıl öncesini özletse de yine de bu ikili türkiyenin üzerinde. rakip 3 orta sahayla bu ikiliyi karşılasa bile bir şekilde doğru yönlendirmelerle kolayca yollarını bulurlar. ancak bu ikilinin arkasına ceyhun eklenirse, önlerine de sneijder 9.5 olarak eklenirse takımın bu iskeleti doğru taktikle avrupanın üst düzey takımlarına bir şekilde kafa tutabilir. ki chelsea maçına bu 1-2 ve önlerinde sneijder'i bekliyorum.

    takım oyunundan uzak yapısıyla burak'a bile bu şekilde bir rol bulunabiliyor olması mancini'nin dehasını gösteriyor. burak bursa maçında kaç kez ofsayta düştü? bu tesadüf mü? yakaladığı pozisyonları atsa bu maç apayrı bir fark olacaktı. ki karşı karşıya kaldığı 3 pozisyonu var hatırladığım. burak'ın kendini unutturup bir anda arkaya sarkması bile takımın hücum opsiyonlarından biri olarak duruyor artık. tek opsiyonumuz o değil, opsiyonlarımızdan biri o. drogba'nın bir adım önünde mobil bir şekilde sahada olan burak, çaktırmadan atacağı gollerle şampiyonluğu getirebilir. ceza sahası golcülüğü üst düzey olan adamın yine de birkaç pozisyonda gözüme çarpan ceza alanı içi ön direk arka direk paylaşımını yapamıyor oluşu üzücü (hajrovic'le birkaç kez arka direğe birlikte hareketlendiler oysa burak'ın ön direğe gitmesi gerekiyordu)

    gelelim takımın kanatlarına. eboue'nin içe katederek yaptığı patlayıcı etki, kendisinin kalitesini ortaya koyuyor. her maç bu ciddiyetle oynasa, ceyhun'un önderliğinde üçlenen savunmayla birlikte arkası da boş bırakılmayacağı için etkisi artacaktır. sol tarafa gelirsek telles'in tam olarak sol bek yerine bir sol koridor oyuncusu olması, takımın etkisini daha da arttıracaktır. savunmada kaydırmalı dörtlünün soluna yerleştikten sonra hücumda eboue'nin içe katetmesi yerine (sneijder sol açık olarak konumlanıp içeri giriyor çünkü) çizgiden oyuna genişlik katacaktır. dünkü tokatspor maçında görüldüğü üzere yüksek enerjisi ve ritmi ile sol kanat hücumlarını selçuk-sneijder-telles üçgenleriyle görmeye başlarız çok yakında. eboue ile bu rol değişimleri, rakiplerin dengesini muazzam derecede bozacaktır. asimetrik olarak ikisinden birinin sürekli olarak çizgiye diğerinin içeriye girdiğini bir düşünsenize, orta sahayı geçiyorum hücuma ekstra bir kişilik güç demek bu. takımın akışkanlığının bu seviye çıkması demek, saha içi yayılımın dortmund seviyesine erişmesi anlamına gelir. bayern ya da barcelona'dan çok takımın akışkan yapısını dortmund'a benzetiyorum. zira ilk gelmemiz gereken seviye de dortmund.

    bakalım önümüzdeki maçlar neler gösterecek. mancini'den tek beklentim sneijder'in ceza sahasına yakın kalması. geri kalan her şeyi değiştirebilir ama artık sneijder'in ceza sahasından uzak kalması lüksüne şampiyonluk yarışında sahip değiliz.

    sevgiler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın