31
bundan 5-6 yıl önce mahallecek en dinamik olduğumuz dönemler. haftada 1-2 maçla yırtıyoruz ortalığı, kondisyonumuz tavanlarda. ilçenin halı saha turnuvasına katılmaya karar vermiştik. bayağı 4'lü gurupta oynanan tek maçlardan sonra, çeyrek final elemelerine kalmıştık. gurupta sadece birinci olanlar çıkıyordu ve 4 gurup vardı. gurubumuzdaki en güçlü takım geçen senenin şampiyonu olan takımdı ve çoğu eski lisanslı futbolculardan oluşuyordu. inanılmaz bir şekilde bu rakibi elimizi kolumuzu sallaya sallaya yenmiştik ve guruptan birinci olarak çıktık. tabi bu olaydan sonra haliyle bazı organlarımız havalarda gezmekteyiz.
çeyrek finalde ise resmen çoluk gurubundan çıkan, en küçüğünün 38-39 yaşlarında olduğu bir takımla eşleştik. adamlar bildiğin ununu elemiş, eleğini asmış abiler. boyları yaklaşık 1.90 civarında iki tane abimiz vardı savunmalarında, ama takımları inanılmaz hantal. biz de bunları ezer geçeriz mantığındayız. derken ertesi günü maç başlamadan 15 dakika önce, sahanın boşalmasını beklerken bu abilerimiz ağızlarında sigara gayet komik bir durumda ısınıyorlardı.
maç başladı, hemen farkı açıp top çevirmek istiyorduk. ama adamlar inanılmaz savunma yapıyorlar. o 2 tane uzun kalas gibi adamın ne işe yaradığını o an öğrendik. derken başarısız bir atağımız sonucunda oluşan bir kontrodan golü attılar bize. doğruyu söylemek gerekirse pek sallamadık bu golü adamları küçümsemişiz bir kere. derken uzaktan bir şut ile farkı 2'ye çıkardılar. maç başlayalı 20 dakika olmuş küçümsediğimiz adamlar ataksız 2-0 öne geçmişlerdi.
ilk yarının bitmesine 5 dakika kala deli gibi saldırıp bir gol bulmaya çalışıyorduk. ama böyle anlatarak olmaz izletmek lazım o direkten dönen, kalecinin çıkardığı topları falan. bu arada kalecileri de bayağı iri biri olmasına rağmen inanılmaz çevikti. bayağı galatasaray maçlarında kendini kaybeden fenerbahçeli kaleciler performansı sergiliyordu. etkili bir atağımız sonrası yine 2 topta skoru 3-0'a getirdiler. hepimiz defanstaki arkadaşımıza tekme tokat dalmak üzereyiz haliyle.*
derken takım moralden düştü ve ilk yarı bitmek üzereyken 4. golü ağlarımızda gördük. ikinci yarı rakibi ciddiye aldık ve skoru anca 4-3'e getirebildik malesef. o gün anladım ki asla, kim olursa olsun kimseyi küçümsemeyeceksin.
çeyrek finalde ise resmen çoluk gurubundan çıkan, en küçüğünün 38-39 yaşlarında olduğu bir takımla eşleştik. adamlar bildiğin ununu elemiş, eleğini asmış abiler. boyları yaklaşık 1.90 civarında iki tane abimiz vardı savunmalarında, ama takımları inanılmaz hantal. biz de bunları ezer geçeriz mantığındayız. derken ertesi günü maç başlamadan 15 dakika önce, sahanın boşalmasını beklerken bu abilerimiz ağızlarında sigara gayet komik bir durumda ısınıyorlardı.
maç başladı, hemen farkı açıp top çevirmek istiyorduk. ama adamlar inanılmaz savunma yapıyorlar. o 2 tane uzun kalas gibi adamın ne işe yaradığını o an öğrendik. derken başarısız bir atağımız sonucunda oluşan bir kontrodan golü attılar bize. doğruyu söylemek gerekirse pek sallamadık bu golü adamları küçümsemişiz bir kere. derken uzaktan bir şut ile farkı 2'ye çıkardılar. maç başlayalı 20 dakika olmuş küçümsediğimiz adamlar ataksız 2-0 öne geçmişlerdi.
ilk yarının bitmesine 5 dakika kala deli gibi saldırıp bir gol bulmaya çalışıyorduk. ama böyle anlatarak olmaz izletmek lazım o direkten dönen, kalecinin çıkardığı topları falan. bu arada kalecileri de bayağı iri biri olmasına rağmen inanılmaz çevikti. bayağı galatasaray maçlarında kendini kaybeden fenerbahçeli kaleciler performansı sergiliyordu. etkili bir atağımız sonrası yine 2 topta skoru 3-0'a getirdiler. hepimiz defanstaki arkadaşımıza tekme tokat dalmak üzereyiz haliyle.*
derken takım moralden düştü ve ilk yarı bitmek üzereyken 4. golü ağlarımızda gördük. ikinci yarı rakibi ciddiye aldık ve skoru anca 4-3'e getirebildik malesef. o gün anladım ki asla, kim olursa olsun kimseyi küçümsemeyeceksin.