92
karaborsanın 3 çeşidi vardır :
ilki, bu işi ticaret olarak gören, ekmek kapısı olarak bu mesleği tercih eden kişilerin yaptığı şekliyle karaborsacılıktır. buradaki 'esnaf' nerde olursa olsun, hangi takımın maçı olursa olsun işini yapar, biletini satar, cukkasını götürür. bir gün mecidiyeköy sokaklarında görürsünüz bu arkadaşı, bir gün kadıköy sokaklarında. abdi ipekçi etrafında da volta atar, ne bileyim metallica konserinde stad önünde de. yani zaman-mekan-takım-renk farketmeksizin ticaretine devam eder bu arkadaş. herhangi bir takım taraftarı olduğunu iddia etmez çoğu, zaten çoğu ne futboldan anlar ne metallica'dan.
ikincisi şeytana uyan sıradan taraftarın, bazı maçlar öncesi yaptığı, 2 kuruş para kazanmak için takımını, armasını satması; renkdaşının hakkına girmesi, yalandan hasta olup, işi çıkıp kombinesini ya da biletini 2 katına okutmaya çalışmasıdır. bu tipler tövbe ederse ne ala, etmezlerse mualla.
üçüncüsü ve en tehlikeli durum ise, tribünlerde rant için bir araya gelmiş, sözde tribün grubu mensubu kişilerin yaptıklarıdır. bu şerefsizler, sözde 'bedava bilet' olayını kendilerinin en büyük hakkı olarak görürler. sebebini sorunca, onlar her maça gelirler, deplasmana giderler, çok bağırırlar filan. yani sadece arma aşkı için, bir taraftarlık görevi ve bilinci içinde zaten yapmaları gereken bir şeyi 'büyük fedakarlık' olarak gösterip, karşılığını beklerler, bedel isterler. sonra benim gerizekalı sıradan taraftarım da bunlara saygı duyar, 'hakları abi, o kadar bağırıyorlar' der. bu rant oluşumu, bu büyük ekmek kapısını elinden kaçırmamak için başka grupların oluşmasını istemez, sözde tribün birliği denen sikindirik mazerete binaen insanların beyinlerini yıkar, 'başka gruplar olunca tribün bölünür, yıkılırız, mahvoluruz' türü söylemlere girişirler, nasıl ki 200 yıldır bölüneceğiz, bölüneceğiz diye insanların hakları gasp ediliyorsa burada da aynı durum söz konusudur. netice itibariyle, yönetim de tribündeki bu tek sesliliği kendi namına kullanmak için, tribünden olumsuz sesler gelmesinin önünü kesmek için, bu rant grubuna kıyak geçer, yer ayırır, kombineleri satması için bu gruba verir, hamburgercilerde seyyar pos makinasıyla bu tipler kombine satar. bu peşkeş çekilen kombinelerin yarısından fazlası da, 'fener maçı için pegasus 20 bilet vardır, iletişime geçin' vb. ilanlarla bilumum internet sitesinde yer alır. sonra bir bakmışsın, dün beş kuruş parası olmayan tribün liderleri, karun gibi zengin olmuş, sıradan taraftarın hakkı yenmiş falan filan.
netice itibariyle her üç karaborsa türü de orospu çocukluğudur, üçüncüsü biraz daha fazla.
ilki, bu işi ticaret olarak gören, ekmek kapısı olarak bu mesleği tercih eden kişilerin yaptığı şekliyle karaborsacılıktır. buradaki 'esnaf' nerde olursa olsun, hangi takımın maçı olursa olsun işini yapar, biletini satar, cukkasını götürür. bir gün mecidiyeköy sokaklarında görürsünüz bu arkadaşı, bir gün kadıköy sokaklarında. abdi ipekçi etrafında da volta atar, ne bileyim metallica konserinde stad önünde de. yani zaman-mekan-takım-renk farketmeksizin ticaretine devam eder bu arkadaş. herhangi bir takım taraftarı olduğunu iddia etmez çoğu, zaten çoğu ne futboldan anlar ne metallica'dan.
ikincisi şeytana uyan sıradan taraftarın, bazı maçlar öncesi yaptığı, 2 kuruş para kazanmak için takımını, armasını satması; renkdaşının hakkına girmesi, yalandan hasta olup, işi çıkıp kombinesini ya da biletini 2 katına okutmaya çalışmasıdır. bu tipler tövbe ederse ne ala, etmezlerse mualla.
üçüncüsü ve en tehlikeli durum ise, tribünlerde rant için bir araya gelmiş, sözde tribün grubu mensubu kişilerin yaptıklarıdır. bu şerefsizler, sözde 'bedava bilet' olayını kendilerinin en büyük hakkı olarak görürler. sebebini sorunca, onlar her maça gelirler, deplasmana giderler, çok bağırırlar filan. yani sadece arma aşkı için, bir taraftarlık görevi ve bilinci içinde zaten yapmaları gereken bir şeyi 'büyük fedakarlık' olarak gösterip, karşılığını beklerler, bedel isterler. sonra benim gerizekalı sıradan taraftarım da bunlara saygı duyar, 'hakları abi, o kadar bağırıyorlar' der. bu rant oluşumu, bu büyük ekmek kapısını elinden kaçırmamak için başka grupların oluşmasını istemez, sözde tribün birliği denen sikindirik mazerete binaen insanların beyinlerini yıkar, 'başka gruplar olunca tribün bölünür, yıkılırız, mahvoluruz' türü söylemlere girişirler, nasıl ki 200 yıldır bölüneceğiz, bölüneceğiz diye insanların hakları gasp ediliyorsa burada da aynı durum söz konusudur. netice itibariyle, yönetim de tribündeki bu tek sesliliği kendi namına kullanmak için, tribünden olumsuz sesler gelmesinin önünü kesmek için, bu rant grubuna kıyak geçer, yer ayırır, kombineleri satması için bu gruba verir, hamburgercilerde seyyar pos makinasıyla bu tipler kombine satar. bu peşkeş çekilen kombinelerin yarısından fazlası da, 'fener maçı için pegasus 20 bilet vardır, iletişime geçin' vb. ilanlarla bilumum internet sitesinde yer alır. sonra bir bakmışsın, dün beş kuruş parası olmayan tribün liderleri, karun gibi zengin olmuş, sıradan taraftarın hakkı yenmiş falan filan.
netice itibariyle her üç karaborsa türü de orospu çocukluğudur, üçüncüsü biraz daha fazla.