286
ekran başından takip edebildiğim kadarıyla; sahaya birer ikişer girenler olmaya başladığı an kapalı alt tribünün köşesinde 10-15 dakikadır devam eden kavgaya polislerin mühadahale ettiği, oradan kaçmaya çalışan insanların sahaya daldığı izlenimi uyandıran maç. zaten hayvani ebatlarda büyük olan ve aynı tribünün iki ucu arasında bile tam hakimiyet kurulamayan olimpiyat stadının kalan kısmı-zaten olaya ekran başındaki bizlerden daha fazla hakim oldukları düşünülemez- da muhtemelen o şekilde düşünmüş olacaktır ki, saha içindeki koşuşturma ve güvenliklerin haklı olarak "saf düzen" konumuna geçmesi bile zaten yaz başından beri bu polise karşı bir refleks geliştirmiş olan insanların galeyana gelip sahaya atlamasına yetmiştir. zaten asıl "büyük olay"lar bu ikinci dalganın ardından olmuş, özel güvelik görevlileri önde taraftar arkada ciddi bir kovalamaca yaşanmıştır. asıl olaylar bastırıldıktan sonra sahanın kontrolü sağlanamamışken sahaya girip fotoğraf çektiren, takla atan, kale direğine tüneyen insanlar olmuştur ki o ise olayın ancak biz türklerde rastlanabilecek bir boyutudur.
uzun lafın kısası, sakin kafayla oturup düşündükten sonra şahsi kanaatimce en akla yatkın senaryo budur. olayın çarşıyla, 1453 kartalları falan alakası yoktur. nasıl ki arenada yapılan 34. dakika protestolarıyla ultraslan'ın bir alakası yoksa, bu olaylarda da taraftar gruplarının herhangi bir etkisi yoktur. olay kaotik bir ortamda oynanan maçta bir kar tanesinin büyüyüp çığ olmasından ibarettir. sorumlusu da "hadi rekor kıralım" diye stadın kapasitesinin bile üzerinde bir kalabalığı bilinçsizce o dağ başına çağıran/taşıyan beşiktaş kulübü ve bütün güvenlik zaafiyetlerine rağmen maçı oynatmakta ısrar eden "idareci abiler"dedir.
felipe melo tahrik etti tarzı yaklaşımlar ise terbiyesizliktir tek kelime ile. iki tribün arası kuş uçuşu mesafenin bir kilometre olduğu, karşı tribün "sarı" diye bağırıp "kırmızı" cevabını beklerken yanında duran adamın "abi karı ne alaka" dediği bir yerden bahsediyoruz. değil bir sürü polisin arasından formasını göstermek, sahanın ortasında şortunu indirse olayın ne olduğunu idrak edebilecek göz zor bulunur bu dünyada...
uzun lafın kısası, sakin kafayla oturup düşündükten sonra şahsi kanaatimce en akla yatkın senaryo budur. olayın çarşıyla, 1453 kartalları falan alakası yoktur. nasıl ki arenada yapılan 34. dakika protestolarıyla ultraslan'ın bir alakası yoksa, bu olaylarda da taraftar gruplarının herhangi bir etkisi yoktur. olay kaotik bir ortamda oynanan maçta bir kar tanesinin büyüyüp çığ olmasından ibarettir. sorumlusu da "hadi rekor kıralım" diye stadın kapasitesinin bile üzerinde bir kalabalığı bilinçsizce o dağ başına çağıran/taşıyan beşiktaş kulübü ve bütün güvenlik zaafiyetlerine rağmen maçı oynatmakta ısrar eden "idareci abiler"dedir.
felipe melo tahrik etti tarzı yaklaşımlar ise terbiyesizliktir tek kelime ile. iki tribün arası kuş uçuşu mesafenin bir kilometre olduğu, karşı tribün "sarı" diye bağırıp "kırmızı" cevabını beklerken yanında duran adamın "abi karı ne alaka" dediği bir yerden bahsediyoruz. değil bir sürü polisin arasından formasını göstermek, sahanın ortasında şortunu indirse olayın ne olduğunu idrak edebilecek göz zor bulunur bu dünyada...
