29
31 mayıs 2013 günü ve daha sonrasındaki olaylar hepimizin hayatlarında öyle ya da böyle değişikliğe sebep oldu. hepimiz bir şekilde etkilendik bu olaylardan ve hepimizin biraz olsun algısı değişti. 30 mayıs 2013 gecesindeki düşüncelerimiz, sabit kalmadı ertesi güne.
belki birçoğumuz ilk defa polis şiddetiyle tanıştı. birçoğumuz yaşadığımız ülkeden illallah etmişken böyle bir olay oldu ve güzel insanlar gördük. belki sözlükte, belki twitter'da, çoğu zaman sokakta çok güzel insanlar tanıdık.
klişe olacak ama dil, din, ırk gözetmedi hiç kimse. hele takım kavgası kimsenin aklına bile gelmedi. özellikle istanbul'da çok güzel şeyler oldu ve istanbul united bunlardan birisiydi. hepimiz orda omuz omuza, kol kolaydık bağzı şeyler'e karşı. ve dediğim gibi takım kavgası en son aklımıza gelecek şeydi. hiçbirimizin mi yok fenerbahçeli, beşiktaşlı arkadaşı? onlarla sohbet ettiğinizde aklınıza gelen şey fenerbahçeli veya beşiktaşlı olması mı geliyor, yoksa arkadaşınız olması mı?
biz sokaklarda arkadaşlarımızla beraberdik. taraftarlarla değil. istanbul united da o arkadaşlığın, hani ''üst kimliğin'' bir tezahürüydü.
o günlerde gerçekten inandınız mı bundan sonra futbolda ''çirkin'' olaylar olmayacağına? gerçekten inandınız mı ligler başladığında aramızın açılmayacağına, araya taraftarlığın girmeyeceğine? bu kadar mı gözünüze perde indi? o kadar mı ütopikti herşey? bu kadar saf mıydık gerçekten hepimiz? -ki bugün istanbul united denen şeyden utanıyoruz...
istanbul united'ı en başta içindekiler anlayamamış sanırım. tribünde kardeş olamayız ki. tribün acayip, değişik atmosferi olan, değişik dengeleri olan bir yer. muz sallayanı da orda. hapçısı da orda. solcusu da orda, muhafazakarı da, ülkücüsü de orda. yalnızca galatasaray özelinde olan bir şey değil bu. tüm tribünlerde böyle.
istanbul united bizleri, sokaklarda birleştiren bir oluşum. tribünde değil. eğer o amaçla çıkıldıysa yola ve çarşı gibi sokaktaki duruşu ile tribündeki duruşu arasında bu kadar büyük bir fark olan, popülist bir grupla kardeş olunulacağı düşünüldüyse büyük yanlış yapılmış.
ha, sokakta gelin yine omuz omuza duralım. zaten o zaman beşiktaşlı, fenerbahçeli aklımıza gelmiyor bile.
belki birçoğumuz ilk defa polis şiddetiyle tanıştı. birçoğumuz yaşadığımız ülkeden illallah etmişken böyle bir olay oldu ve güzel insanlar gördük. belki sözlükte, belki twitter'da, çoğu zaman sokakta çok güzel insanlar tanıdık.
klişe olacak ama dil, din, ırk gözetmedi hiç kimse. hele takım kavgası kimsenin aklına bile gelmedi. özellikle istanbul'da çok güzel şeyler oldu ve istanbul united bunlardan birisiydi. hepimiz orda omuz omuza, kol kolaydık bağzı şeyler'e karşı. ve dediğim gibi takım kavgası en son aklımıza gelecek şeydi. hiçbirimizin mi yok fenerbahçeli, beşiktaşlı arkadaşı? onlarla sohbet ettiğinizde aklınıza gelen şey fenerbahçeli veya beşiktaşlı olması mı geliyor, yoksa arkadaşınız olması mı?
biz sokaklarda arkadaşlarımızla beraberdik. taraftarlarla değil. istanbul united da o arkadaşlığın, hani ''üst kimliğin'' bir tezahürüydü.
o günlerde gerçekten inandınız mı bundan sonra futbolda ''çirkin'' olaylar olmayacağına? gerçekten inandınız mı ligler başladığında aramızın açılmayacağına, araya taraftarlığın girmeyeceğine? bu kadar mı gözünüze perde indi? o kadar mı ütopikti herşey? bu kadar saf mıydık gerçekten hepimiz? -ki bugün istanbul united denen şeyden utanıyoruz...
istanbul united'ı en başta içindekiler anlayamamış sanırım. tribünde kardeş olamayız ki. tribün acayip, değişik atmosferi olan, değişik dengeleri olan bir yer. muz sallayanı da orda. hapçısı da orda. solcusu da orda, muhafazakarı da, ülkücüsü de orda. yalnızca galatasaray özelinde olan bir şey değil bu. tüm tribünlerde böyle.
istanbul united bizleri, sokaklarda birleştiren bir oluşum. tribünde değil. eğer o amaçla çıkıldıysa yola ve çarşı gibi sokaktaki duruşu ile tribündeki duruşu arasında bu kadar büyük bir fark olan, popülist bir grupla kardeş olunulacağı düşünüldüyse büyük yanlış yapılmış.
ha, sokakta gelin yine omuz omuza duralım. zaten o zaman beşiktaşlı, fenerbahçeli aklımıza gelmiyor bile.