180
beni bilen bilir. hiç ama hiç tartışma içerikli entrylere başlıklara yada konulara pek girmem. burada başkasına laf sokunca hiç bir şey kazanmayacağımız için barışçıl bir ortamın olması için özel mesaj yoluyla her daim yapıcı yorumlarda bulunarak sakin olunması gerektiğini hatırlatırım.
şöyle ki; eleştiri yapmak gerek. sözlükte farklı seslerin, farklı kafaların olması çeşitliliği ve sürdürülebilirliği arttırır. yani, ben her gün sözlüğe girdiğim de hep aynı şeyleri okuyacaksam o zaman gerçekten sıkılırım. herkes aynı düşünceye yoğunlaşarak aynı tarzda entry girerse o zaman üzgünüm ama hemen sayfanın üstünde giriş yap kısmına basmam bile. bu da insanların aktifliliğini ve akıcılığı etkiler. (bana göre)
örnek vermek istiyorum. 4-2-3-1 ile ilgili tam olarak nasıl yaparız, nasıl olur, nasıl olmaz diye düşünüyorken yazarların yorumlarıyla kafamda bir sinyal patlıyor ve bazı şeyleri net olarak anlıyorum. ben ne futbol alimiyim, ne futbol hakkında teknik direktörler kadar çok bilgim var. ben profesyonel futbolcu değilim o yüzden adabımı bilerek hareket ederim. bazen teknik direktöre akıl verircesine cümle kurduğum oluyor ve yarım saat sonra utanarak sildiğimi hatırlıyorum. burada anlatmak istediğim çeşitlilik iyidir, insanlara yorumlar bile bilgi katar fakat biraz düşünmek gerek, sınırı bilmek gerek.
ama... eleştiri yapacağım diye de tespit sıçtığını sanıp batırmamak gerek. sen bir oyuncuya takmışsan yada bir görüşü savunuyorsan bir iki konuda dile getirmen herhangi bir problem teşkil etmez. sen gidip bir görüşü her fırsatta, 100 kez imkanın varsa 100 kez dile getirip artık suyunu çıkarırsan hatta ve hatta bu olayı savunurken başka insanlara ezici, ima içerikli ve bazen hakaret söylemi barındıran cümleler kurarsan o zaman tabii ki tepki çekersin.
çok kaba bir örnek vereyim. ben sabri sarıoğlu'ndan nefret eden bir adamım. gerçekten kendisinin oyunu ve hareketleri bana batıyor fakat entrylerime baktığınızda sabri ile ilgili herhangi bir ima dolu, mantıksız cümle söyledim mi bir bakın. bu adamdan haz etmesem bile mesela artık sağ bekte oynaması gerektiğini ve sonradan oyuna girdiğinde hareketlilik kattığını savunan biriyim. eboue'nin son zamanlarda performansından dolayı artık kazığa çekilmesi gerektiğini ve sabri'nin ilk 11 başlaması gerektiğini söylüyorum.
belki akıcı cümle bütünlüğü kuramadım ama az çok ne demek istediğimi anlamışsınızdır. kin nefret ayrı, doğru üslupla doğru tarzda gerçek eleştiri yapmak ayrıdır. mesela elemanın biri fatih terim'e öyle kıl ki, amrabat üzerinden adama bildiğin sövdü sonra zaten uçtu gitti.
özet geçecek olursak eğer, takıntı ile eleştiri arasındaki o ince çizgiyi abartmamak gerek. maçı alkollü kafayla izleyip gelip burada anlık gaz ile adrenalin yüksekken bir şeyler yazarsan tabii ki tepki görürsün. inanıyorum ki burada maç sonrası saçmalayıpta sonradan pişman olan çok insan vardır. bir top için ne sinirlerinize zarar verin ne kalbinizi ağrıtın, değmez.
eleştiri nasıl yapılır bir düşünelim. takıntı kötüdür. dünü hatırla ki bugünü yorumla. zor mu? değil.
şöyle ki; eleştiri yapmak gerek. sözlükte farklı seslerin, farklı kafaların olması çeşitliliği ve sürdürülebilirliği arttırır. yani, ben her gün sözlüğe girdiğim de hep aynı şeyleri okuyacaksam o zaman gerçekten sıkılırım. herkes aynı düşünceye yoğunlaşarak aynı tarzda entry girerse o zaman üzgünüm ama hemen sayfanın üstünde giriş yap kısmına basmam bile. bu da insanların aktifliliğini ve akıcılığı etkiler. (bana göre)
örnek vermek istiyorum. 4-2-3-1 ile ilgili tam olarak nasıl yaparız, nasıl olur, nasıl olmaz diye düşünüyorken yazarların yorumlarıyla kafamda bir sinyal patlıyor ve bazı şeyleri net olarak anlıyorum. ben ne futbol alimiyim, ne futbol hakkında teknik direktörler kadar çok bilgim var. ben profesyonel futbolcu değilim o yüzden adabımı bilerek hareket ederim. bazen teknik direktöre akıl verircesine cümle kurduğum oluyor ve yarım saat sonra utanarak sildiğimi hatırlıyorum. burada anlatmak istediğim çeşitlilik iyidir, insanlara yorumlar bile bilgi katar fakat biraz düşünmek gerek, sınırı bilmek gerek.
ama... eleştiri yapacağım diye de tespit sıçtığını sanıp batırmamak gerek. sen bir oyuncuya takmışsan yada bir görüşü savunuyorsan bir iki konuda dile getirmen herhangi bir problem teşkil etmez. sen gidip bir görüşü her fırsatta, 100 kez imkanın varsa 100 kez dile getirip artık suyunu çıkarırsan hatta ve hatta bu olayı savunurken başka insanlara ezici, ima içerikli ve bazen hakaret söylemi barındıran cümleler kurarsan o zaman tabii ki tepki çekersin.
çok kaba bir örnek vereyim. ben sabri sarıoğlu'ndan nefret eden bir adamım. gerçekten kendisinin oyunu ve hareketleri bana batıyor fakat entrylerime baktığınızda sabri ile ilgili herhangi bir ima dolu, mantıksız cümle söyledim mi bir bakın. bu adamdan haz etmesem bile mesela artık sağ bekte oynaması gerektiğini ve sonradan oyuna girdiğinde hareketlilik kattığını savunan biriyim. eboue'nin son zamanlarda performansından dolayı artık kazığa çekilmesi gerektiğini ve sabri'nin ilk 11 başlaması gerektiğini söylüyorum.
belki akıcı cümle bütünlüğü kuramadım ama az çok ne demek istediğimi anlamışsınızdır. kin nefret ayrı, doğru üslupla doğru tarzda gerçek eleştiri yapmak ayrıdır. mesela elemanın biri fatih terim'e öyle kıl ki, amrabat üzerinden adama bildiğin sövdü sonra zaten uçtu gitti.
özet geçecek olursak eğer, takıntı ile eleştiri arasındaki o ince çizgiyi abartmamak gerek. maçı alkollü kafayla izleyip gelip burada anlık gaz ile adrenalin yüksekken bir şeyler yazarsan tabii ki tepki görürsün. inanıyorum ki burada maç sonrası saçmalayıpta sonradan pişman olan çok insan vardır. bir top için ne sinirlerinize zarar verin ne kalbinizi ağrıtın, değmez.
eleştiri nasıl yapılır bir düşünelim. takıntı kötüdür. dünü hatırla ki bugünü yorumla. zor mu? değil.