360
tbf.org.tr de yayınlanan röportajı..
--- alıntı ---
galatasaray medical park‘ın deneyimli başantrenörü ergin ataman, 20/10 basketbol gazetesi’ne verdiği röportajda takımın son durumunu, hedeflerini anlattı..
türk antrenörlüğünün son yıllarda yetiştirdiği en önemli temsilcilerinden biri ergin ataman… basketbolu takip etmeyen insanların dahi başarılarından tanıdığı, aşına olduğu bir isim. yıllarca avrupa’da başarıyla ülkemizi temsil etmesinin ardından ikinci kez başantrenörlük koltuğunda oturduğu beşiktaş’a geçen yıl tarihinin en iyi sezonunu yaşattı ve takıma 3 kupa birden kazandırdı.
kendi deyimiyle “beşiktaş’ta basketbol ateşini alevlendirdi” ergin ataman… ayrılık her iki taraf için zor olsa da farklı hedefler ergin ataman’ı galatasaray medical park’a gitmeye yönlendirdi. taraftarı olduğu sarı – kırmızılılardaki ilk yılında da deneyimli antrenör müthiş bir başlangıç yaptı. beko basketbol ligi’nde anadolu efes ve beşiktaş gibi takımları mağlup ederek yenilgisiz zirvede yer alıyorlar. avrupa’da ise ‘şanssız’ lokomotiv kuban maçı dışında yenilgileri yok. ergin hoca’yla takımın son durumunu, hedefleri, beşiktaş’tan ayrılık hikayesini konuştuk.
bu sezon resmi maçlardaki ilk yenilginizi lokomotiv kuban karşısında elverişsiz koşulların sonucunda aldınız. ama istanbul’daki rövanşta 24 sayıyla kazanarak bir anlamda hakkınızı aldınız. galibiyetten sonra neler hissettiniz?
rusya’daki maç eşit şartlar altında oynanmadı. normalde bu maçın 1 gün ertelenmesi gerekiyordu. uleb, anlamsız bir şekilde erteleme talebimizi onaylamadı. biz de bunun karşılığında gerçek maçın istanbul’da oynanacağını söyledik. gücümüzü göstermemiz çok önemliydi çünkü kuban kadro olarak eurocup’ta şampiyonluk hedefiyle kurulmuş bir takım. maçın başından sonuna kadar ezici bir üstünlüğümüz vardı. savunmada çok dirençliydik, hazırladığımız her şeyi en iyi biçimde büyük gayret göstererek sahaya yansıttık. grupta birinci veya ikinci olmanın bir esprisi yok ama son saniyeler içinde fark 25-26’ya gelince farkı koruyup lider olmak istedik. son topta hakem david hawkins’e yapılan faulü kaçırdı. galatasaray 24 sayılık farkla gücünü gösterdi.
rusya’ya gitmeye çalışırken uleb’le nasıl bir iletişiminiz oldu? erteleme talebine olumsuz yanıt vermelerinin sebebi neydi?
biz normalde deplasman maçlarına karşılaşmanın oynanacağı günden bir gün önce gidiyoruz. rusya’ya 2 gün önceden yani pazartesi gitmeye karar verdik. ancak pazartesiden çarşamba sabahına kadar havalimanı kapalıydı. biz uleb’e dakika dakika, an ve an bilgi verdik. onlar da sürekli olarak şartlar ne olursan olsun gitmeye çalışın dediler. biz de öyle yaptık. salı günü de uçak havalandı ama inemedi. takımın bu iki günü sürekli havalimanında geçti, antrenman yapamadık ve moral olarak da bir yorgunluk oluştu. maç sabahı havaalanının açıldığı haberi geldi. biz de direkt oraya uçtuk, uleb’e de “biz gidiyoruz, maçtan 4-5 saat önce orada olacağız. hiç olmazsa maçı bir sonraki güne erteleyin” dedik. kabul etmediler. bizi oynamak zorunda bıraktılar. bir ara hükmen mağlup olursunuz diye tehdit ettiler. sadece maçta bulunduk, oynadık diyemeyeceğim.
her şeye karşın top 16’ya kaldınız. bunun yanı sıra sezon öncesinde euroleague seviyesinde bir takım kurdunuz. bununla beraber beklentiler de artıyor, eurocup’ta final için neler düşünüyorsunuz?
biz iyi bir kadro kurduk. kimyası iyi olan, iyi karakterli oyunculardan kurulu bir kadromuz var. avrupa’da bizden çok daha büyük bütçelerle kurulmuş kadrolar var. biz astronomik olmayan iyi bir bütçeyle karakterli bir takım yarattık. eurocup’te hedefimiz bu kupayı türkiye’ye getirmek. ama şu de bir gerçek ki ciddi rakiplerimiz var; grubumuzda yer alan lokomotif kuban dışında valencia, bilbao, kazan, st. pettersburg ve banvit’i sayabilirim. bu yıl kupayı kazanabilecek 7-8 takım var. biz o takımlar arasından en iyi oyunu sergileyip kupayı kazanmaya çalışacağız.
beko basketbol ligi’ne müthiş bir başlangıç yaptınız ve yenilgisiz liderlik koltuğuna oturdunuz. bu durumu ve ligi nasıl değerlendirirsiniz?
oynadığımız maçlar içerisinde ciddi takımları da yenerek iyi başlangıç yaptık. türkiye kupası’nda fenerbahçe ülker’i, ligde de anadolu efes ve beşiktaş’ı mağlup ettik. diğer maçlarımızın da hepsini çok büyük üstünlüklerle kazandık. bu da takımın gücünü ve inancını gösteriyor. ligde şampiyonluk hedefleyen 4-5 takımdan biriyiz. her maçı kazanmaya çalışıyoruz, maçlara da tek tek bakıyoruz. şu ana kadar yenilgi almadık.
bu durum şu ana kadar hiç baskı yarattı mı?
üzerimizdeki baskı sadece her maçı kazanmak için oynadığımızdır. bu da doğal… eğer böyle bir kadro kuruyorsan oynadığın her maçta sahaya konsantrasyon ve baskıyla çıkarsın. kazanabildiğimiz kadar kazanmaya devam edeceğiz. aslında benim için çok da yeni bir durum değil. bugüne kadar türkiye’de çalıştırdığım takımların çoğunda ligi hep birinci bitirdim. efes pilsen’de son iki sezon, ondan önce beşiktaş’ta, ondan önce ülker’de… benim alışkın olduğum bir durum, bu şekilde de devam edeceğim.
ligdeki istatistiklere baktığımız zaman oyuncularınız ortalama aldıkları süreler oldukça iyi dağılmış durumda. 30 dakika ortalamanın üzerinde forma giyen yok. bu taktiğiniz bir sonucu mu yoksa maçlarda yakaladığınız farkın mı etkisi?
bu sezon kadroya kurarken büyük hedeflere ulaşmayı düşünerek geniş bir kadro yarattık. o geniş kadroda rotasyona çok dikkat ediyoruz. herkesi kullanıp verim almaya çalışıyoruz. o açıdan dakikalar iyi paylaşılıyor ve bu da beni çok memnun ediyor.
şampiyon bir antrenörsünüz, takımınızda da geçen sezon kazandığınız kupalarda büyük emekleri olan iki oyuncu var. hatta şu anda david hawkins de transferinin ardından kaptan oldu. peki hawkins kazanma duygusunu, şampiyonluk duygusunu takıma verebiliyor mu?
kesinlikle veriyor. hawkins’in zaten özelliği ruhunda böyle bir mücadele ve liderlik vasfı olması. bunu bildiğimiz için onu beşiktaş’ta kaptan yapmıştık. bu sezon da galatasaray’a transfer olduktan sonra düşünmeden bu görevi ona verdik. takımla çok iyi bir iletişimi var. elbette çok iyi oynadığı ya da formsuz olduğu maçlar oluyor ama sürekli en üst seviyede mücadele eden bir oyuncu. diğerlerine de örnek oluyor. kaptanlığından çok memnunum.
bir laf vardır “en iyi oyuncun en çok çalışan oyuncu olduğunda takımın seviyesi yükselir” şeklinde. hawkins için de bunu söyleyebilir miyiz?
hawkins için bunu söyleyebiliriz. geçen sezon biz bunu deron williams geldiğinde yaşadık. dünyanın en büyük oyuncularından biri olmasına karşın takımda en iyi antrenman yapan ve en fazla çalışan oyuncuydu. hawkins ondan çok etkilendi. şimdi de takımın diğer oyuncularının ondan etkilendiğini düşünüyorum. takımın lider oyuncusunun takımı yukarı çekmesi çok önemlidir. şu anda bunu başarabiliyor.
sezon başında galatasaray’a transfer olduğunuzda ne beşiktaş’tan ne de geldiğiniz kulübün taraftarlarından çok büyük tepkiler almadınız. bir anlamda krizi iyi yönettiniz…
basketbolu yakından takip eden herkes iki kulübün de gerçeğinin farkındaydı. beşiktaş muhteşem bir sezon geçirdi, 3 kupa birden kazandı. hiçbir antrenör bu kadar büyük başarı kazandıktan sonra o kulüpten ayrılmak istemez. süreci takip eden ve sağduyulu olan herkes benim 15 gün boyunca beşiktaş’ın bu şampiyon kadrosunu koruyabilecek hamleyi yapmasını beklediğimi biliyor. ancak beşiktaş’ın içinde bulunduğu mali kriz ve buna eklenen sponsorun da aniden çekilmesi bunun imkansız hale geldiğini gösterdi. beşiktaş’tan ayrılırken bu sadece benim kararım değil, yönetimin de zorunlu olarak kabullendiği bir durumdu. yönetim 15 günlük süre boyunca kadronun korunup takviyeyle güçlendirilmesi açısından bana hiçbir proje sunmadı. onlar da kafalarında “mali durumumuz belli, daha mütevazı bir kadroyla yola çıkmamız gerekiyor. herkesin değeri çok arttı” düşüncesindeydiler. bunu da kamuoyu anladı. galatasaray’da ise oktay mahmuti son 2 sezonda çok iyi işler yaptı ama son sezonunda yönetimle bir anlaşmazlığa düştüğünü herkes biliyor. oktay mahmuti oradan ayrıldıktan sonra galatasaray’ın da bu atılımı devam ettirecek, daha yukarıya çıkaracak bir isme ihtiyacı vardı. sonuçta şampiyon olmuş bir antrenör onlar için en iyi isimdi.
beşiktaşlı basketbolseverlerin kazanılan 3 kupadaki minnet duygusunu hala hissediyor musunuz?
özellikle sokakta karşılaştığım sağduyulu birçok beşiktaşlıdan bunu fazlasıyla hissediyorum. herkes gelip teşekkür ediyor. elbette bir burukluk var, “hocam keşke gitmeseydin” diyorlar ama onu söyledikten sonra hepsi de çok teşekkür ediyorlar. şampiyonlukların yanı sıra asıl önemli olan beşiktaş’taki basketbol ateşini alevlendirmek oldu. kadronun büyük bir kısmı ayrıldı ama beşiktaş yine gayet başarılı bir biçimde euroleague’de top 16’ya kalmayı başardı. beşiktaş seyircisi takımına sahip çıkıyor, başkan fikret orman aynı saatte olan futbol maçı yerine basketbol karşılaşmasına geliyor. 2 yıl önceye kadar bu durum beşiktaş’ta hayal dahi edilemezdi. biz bu devrimi yaşattık.
geçen sezon beşiktaş’la birlikte çalıştığınız yardımcı antrenörler yağızer uluğ ve yakup sekizkök’le galatasaray’da da çalışıyorsunuz. bu birliktelik uzun yıllar sürecek mi?
antrenörler genellikle birlikte çalıştıkları ve başarılı oldukları ekiplerle çalışmayı severler.galatasaray’da geçen sezon da çok değerli antrenörler vardı ama onlar oktay mahmuti ile anadolu efes’e geçtiler. durum öyle olunca burada da bir antrenör açığı oluştu. benim de ilk tercihim beşiktaş’ta çalıştığım arkadaşlarım oldu çünkü geçen yılki başarılarda onların da çok büyük katkısı var. o açıdan son derece doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
türkiye basketbol federasyonu başkanı turgay demirel, genel kurul konuşmasında türkiye’yi basketbolda 3 çekim merkezinden birine çevirmeyi amaçladıklarını söyledi. siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
türkiye, abd’nin ardından basketbolun en çok takip edildiği ülke durumunda. basketbol sevgisi neredeyse futbola yaklaştı. bunda elbette turgay demirel ve türkiye basketbol federasyonu’nun çok büyük payı var. kimse bunları inkar edemez. burada devlet desteğini de göz ardı etmemek gerek. devlete o desteği verdirmek de önemli.. demek ki turgay demirel başkanlığındaki tbf basketbolun türkiye’deki değerini iyi anlatabilmiş. türk basketbolunun çok daha ileriye gideceğini düşünüyorum. o açıdan turgay demirel 3 çekim merkezi derken mütevazı davranmış. bence abd’den sonra türkiye geliyor.
avrupa’da yıllarca görev yaptınız. sizin dışınızda oktay mahmuti, erman kunter, murat didin gibi antrenörler de avrupa’da çalıştırdıkları takımlarda önemli işlere imza attılar. antrenörler seviyesinde avrupa’nın önemli bir noktasındayız sanırım…
türk antrenörlüğü uzun yıllardır avrupa’da söz sahibi… rahmetli aydan siyavuş’tan başlayan daha sonra aydın örs’le devam eden bir süreç söz konusu… ondan sonra da bizler, dediğiniz gibi ben, oktay, erman hoca… diğer antrenörler de kendilerini geliştirdi. bunlara orhun ene’yi,hakan demir’i, ufuk sarıca’yı gösterebilirim. yıllarca avrupa dışında görülmemize karşın biz şu anda avrupa’yı ikinci planda görüyoruz. avrupa’nın en iyi 10 antrenörünü saydığımız zaman bu listeye mutlaka 3 türk antrenör girer.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
galatasaray medical park‘ın deneyimli başantrenörü ergin ataman, 20/10 basketbol gazetesi’ne verdiği röportajda takımın son durumunu, hedeflerini anlattı..
türk antrenörlüğünün son yıllarda yetiştirdiği en önemli temsilcilerinden biri ergin ataman… basketbolu takip etmeyen insanların dahi başarılarından tanıdığı, aşına olduğu bir isim. yıllarca avrupa’da başarıyla ülkemizi temsil etmesinin ardından ikinci kez başantrenörlük koltuğunda oturduğu beşiktaş’a geçen yıl tarihinin en iyi sezonunu yaşattı ve takıma 3 kupa birden kazandırdı.
kendi deyimiyle “beşiktaş’ta basketbol ateşini alevlendirdi” ergin ataman… ayrılık her iki taraf için zor olsa da farklı hedefler ergin ataman’ı galatasaray medical park’a gitmeye yönlendirdi. taraftarı olduğu sarı – kırmızılılardaki ilk yılında da deneyimli antrenör müthiş bir başlangıç yaptı. beko basketbol ligi’nde anadolu efes ve beşiktaş gibi takımları mağlup ederek yenilgisiz zirvede yer alıyorlar. avrupa’da ise ‘şanssız’ lokomotiv kuban maçı dışında yenilgileri yok. ergin hoca’yla takımın son durumunu, hedefleri, beşiktaş’tan ayrılık hikayesini konuştuk.
bu sezon resmi maçlardaki ilk yenilginizi lokomotiv kuban karşısında elverişsiz koşulların sonucunda aldınız. ama istanbul’daki rövanşta 24 sayıyla kazanarak bir anlamda hakkınızı aldınız. galibiyetten sonra neler hissettiniz?
rusya’daki maç eşit şartlar altında oynanmadı. normalde bu maçın 1 gün ertelenmesi gerekiyordu. uleb, anlamsız bir şekilde erteleme talebimizi onaylamadı. biz de bunun karşılığında gerçek maçın istanbul’da oynanacağını söyledik. gücümüzü göstermemiz çok önemliydi çünkü kuban kadro olarak eurocup’ta şampiyonluk hedefiyle kurulmuş bir takım. maçın başından sonuna kadar ezici bir üstünlüğümüz vardı. savunmada çok dirençliydik, hazırladığımız her şeyi en iyi biçimde büyük gayret göstererek sahaya yansıttık. grupta birinci veya ikinci olmanın bir esprisi yok ama son saniyeler içinde fark 25-26’ya gelince farkı koruyup lider olmak istedik. son topta hakem david hawkins’e yapılan faulü kaçırdı. galatasaray 24 sayılık farkla gücünü gösterdi.
rusya’ya gitmeye çalışırken uleb’le nasıl bir iletişiminiz oldu? erteleme talebine olumsuz yanıt vermelerinin sebebi neydi?
biz normalde deplasman maçlarına karşılaşmanın oynanacağı günden bir gün önce gidiyoruz. rusya’ya 2 gün önceden yani pazartesi gitmeye karar verdik. ancak pazartesiden çarşamba sabahına kadar havalimanı kapalıydı. biz uleb’e dakika dakika, an ve an bilgi verdik. onlar da sürekli olarak şartlar ne olursan olsun gitmeye çalışın dediler. biz de öyle yaptık. salı günü de uçak havalandı ama inemedi. takımın bu iki günü sürekli havalimanında geçti, antrenman yapamadık ve moral olarak da bir yorgunluk oluştu. maç sabahı havaalanının açıldığı haberi geldi. biz de direkt oraya uçtuk, uleb’e de “biz gidiyoruz, maçtan 4-5 saat önce orada olacağız. hiç olmazsa maçı bir sonraki güne erteleyin” dedik. kabul etmediler. bizi oynamak zorunda bıraktılar. bir ara hükmen mağlup olursunuz diye tehdit ettiler. sadece maçta bulunduk, oynadık diyemeyeceğim.
her şeye karşın top 16’ya kaldınız. bunun yanı sıra sezon öncesinde euroleague seviyesinde bir takım kurdunuz. bununla beraber beklentiler de artıyor, eurocup’ta final için neler düşünüyorsunuz?
biz iyi bir kadro kurduk. kimyası iyi olan, iyi karakterli oyunculardan kurulu bir kadromuz var. avrupa’da bizden çok daha büyük bütçelerle kurulmuş kadrolar var. biz astronomik olmayan iyi bir bütçeyle karakterli bir takım yarattık. eurocup’te hedefimiz bu kupayı türkiye’ye getirmek. ama şu de bir gerçek ki ciddi rakiplerimiz var; grubumuzda yer alan lokomotif kuban dışında valencia, bilbao, kazan, st. pettersburg ve banvit’i sayabilirim. bu yıl kupayı kazanabilecek 7-8 takım var. biz o takımlar arasından en iyi oyunu sergileyip kupayı kazanmaya çalışacağız.
beko basketbol ligi’ne müthiş bir başlangıç yaptınız ve yenilgisiz liderlik koltuğuna oturdunuz. bu durumu ve ligi nasıl değerlendirirsiniz?
oynadığımız maçlar içerisinde ciddi takımları da yenerek iyi başlangıç yaptık. türkiye kupası’nda fenerbahçe ülker’i, ligde de anadolu efes ve beşiktaş’ı mağlup ettik. diğer maçlarımızın da hepsini çok büyük üstünlüklerle kazandık. bu da takımın gücünü ve inancını gösteriyor. ligde şampiyonluk hedefleyen 4-5 takımdan biriyiz. her maçı kazanmaya çalışıyoruz, maçlara da tek tek bakıyoruz. şu ana kadar yenilgi almadık.
bu durum şu ana kadar hiç baskı yarattı mı?
üzerimizdeki baskı sadece her maçı kazanmak için oynadığımızdır. bu da doğal… eğer böyle bir kadro kuruyorsan oynadığın her maçta sahaya konsantrasyon ve baskıyla çıkarsın. kazanabildiğimiz kadar kazanmaya devam edeceğiz. aslında benim için çok da yeni bir durum değil. bugüne kadar türkiye’de çalıştırdığım takımların çoğunda ligi hep birinci bitirdim. efes pilsen’de son iki sezon, ondan önce beşiktaş’ta, ondan önce ülker’de… benim alışkın olduğum bir durum, bu şekilde de devam edeceğim.
ligdeki istatistiklere baktığımız zaman oyuncularınız ortalama aldıkları süreler oldukça iyi dağılmış durumda. 30 dakika ortalamanın üzerinde forma giyen yok. bu taktiğiniz bir sonucu mu yoksa maçlarda yakaladığınız farkın mı etkisi?
bu sezon kadroya kurarken büyük hedeflere ulaşmayı düşünerek geniş bir kadro yarattık. o geniş kadroda rotasyona çok dikkat ediyoruz. herkesi kullanıp verim almaya çalışıyoruz. o açıdan dakikalar iyi paylaşılıyor ve bu da beni çok memnun ediyor.
şampiyon bir antrenörsünüz, takımınızda da geçen sezon kazandığınız kupalarda büyük emekleri olan iki oyuncu var. hatta şu anda david hawkins de transferinin ardından kaptan oldu. peki hawkins kazanma duygusunu, şampiyonluk duygusunu takıma verebiliyor mu?
kesinlikle veriyor. hawkins’in zaten özelliği ruhunda böyle bir mücadele ve liderlik vasfı olması. bunu bildiğimiz için onu beşiktaş’ta kaptan yapmıştık. bu sezon da galatasaray’a transfer olduktan sonra düşünmeden bu görevi ona verdik. takımla çok iyi bir iletişimi var. elbette çok iyi oynadığı ya da formsuz olduğu maçlar oluyor ama sürekli en üst seviyede mücadele eden bir oyuncu. diğerlerine de örnek oluyor. kaptanlığından çok memnunum.
bir laf vardır “en iyi oyuncun en çok çalışan oyuncu olduğunda takımın seviyesi yükselir” şeklinde. hawkins için de bunu söyleyebilir miyiz?
hawkins için bunu söyleyebiliriz. geçen sezon biz bunu deron williams geldiğinde yaşadık. dünyanın en büyük oyuncularından biri olmasına karşın takımda en iyi antrenman yapan ve en fazla çalışan oyuncuydu. hawkins ondan çok etkilendi. şimdi de takımın diğer oyuncularının ondan etkilendiğini düşünüyorum. takımın lider oyuncusunun takımı yukarı çekmesi çok önemlidir. şu anda bunu başarabiliyor.
sezon başında galatasaray’a transfer olduğunuzda ne beşiktaş’tan ne de geldiğiniz kulübün taraftarlarından çok büyük tepkiler almadınız. bir anlamda krizi iyi yönettiniz…
basketbolu yakından takip eden herkes iki kulübün de gerçeğinin farkındaydı. beşiktaş muhteşem bir sezon geçirdi, 3 kupa birden kazandı. hiçbir antrenör bu kadar büyük başarı kazandıktan sonra o kulüpten ayrılmak istemez. süreci takip eden ve sağduyulu olan herkes benim 15 gün boyunca beşiktaş’ın bu şampiyon kadrosunu koruyabilecek hamleyi yapmasını beklediğimi biliyor. ancak beşiktaş’ın içinde bulunduğu mali kriz ve buna eklenen sponsorun da aniden çekilmesi bunun imkansız hale geldiğini gösterdi. beşiktaş’tan ayrılırken bu sadece benim kararım değil, yönetimin de zorunlu olarak kabullendiği bir durumdu. yönetim 15 günlük süre boyunca kadronun korunup takviyeyle güçlendirilmesi açısından bana hiçbir proje sunmadı. onlar da kafalarında “mali durumumuz belli, daha mütevazı bir kadroyla yola çıkmamız gerekiyor. herkesin değeri çok arttı” düşüncesindeydiler. bunu da kamuoyu anladı. galatasaray’da ise oktay mahmuti son 2 sezonda çok iyi işler yaptı ama son sezonunda yönetimle bir anlaşmazlığa düştüğünü herkes biliyor. oktay mahmuti oradan ayrıldıktan sonra galatasaray’ın da bu atılımı devam ettirecek, daha yukarıya çıkaracak bir isme ihtiyacı vardı. sonuçta şampiyon olmuş bir antrenör onlar için en iyi isimdi.
beşiktaşlı basketbolseverlerin kazanılan 3 kupadaki minnet duygusunu hala hissediyor musunuz?
özellikle sokakta karşılaştığım sağduyulu birçok beşiktaşlıdan bunu fazlasıyla hissediyorum. herkes gelip teşekkür ediyor. elbette bir burukluk var, “hocam keşke gitmeseydin” diyorlar ama onu söyledikten sonra hepsi de çok teşekkür ediyorlar. şampiyonlukların yanı sıra asıl önemli olan beşiktaş’taki basketbol ateşini alevlendirmek oldu. kadronun büyük bir kısmı ayrıldı ama beşiktaş yine gayet başarılı bir biçimde euroleague’de top 16’ya kalmayı başardı. beşiktaş seyircisi takımına sahip çıkıyor, başkan fikret orman aynı saatte olan futbol maçı yerine basketbol karşılaşmasına geliyor. 2 yıl önceye kadar bu durum beşiktaş’ta hayal dahi edilemezdi. biz bu devrimi yaşattık.
geçen sezon beşiktaş’la birlikte çalıştığınız yardımcı antrenörler yağızer uluğ ve yakup sekizkök’le galatasaray’da da çalışıyorsunuz. bu birliktelik uzun yıllar sürecek mi?
antrenörler genellikle birlikte çalıştıkları ve başarılı oldukları ekiplerle çalışmayı severler.galatasaray’da geçen sezon da çok değerli antrenörler vardı ama onlar oktay mahmuti ile anadolu efes’e geçtiler. durum öyle olunca burada da bir antrenör açığı oluştu. benim de ilk tercihim beşiktaş’ta çalıştığım arkadaşlarım oldu çünkü geçen yılki başarılarda onların da çok büyük katkısı var. o açıdan son derece doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum.
türkiye basketbol federasyonu başkanı turgay demirel, genel kurul konuşmasında türkiye’yi basketbolda 3 çekim merkezinden birine çevirmeyi amaçladıklarını söyledi. siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
türkiye, abd’nin ardından basketbolun en çok takip edildiği ülke durumunda. basketbol sevgisi neredeyse futbola yaklaştı. bunda elbette turgay demirel ve türkiye basketbol federasyonu’nun çok büyük payı var. kimse bunları inkar edemez. burada devlet desteğini de göz ardı etmemek gerek. devlete o desteği verdirmek de önemli.. demek ki turgay demirel başkanlığındaki tbf basketbolun türkiye’deki değerini iyi anlatabilmiş. türk basketbolunun çok daha ileriye gideceğini düşünüyorum. o açıdan turgay demirel 3 çekim merkezi derken mütevazı davranmış. bence abd’den sonra türkiye geliyor.
avrupa’da yıllarca görev yaptınız. sizin dışınızda oktay mahmuti, erman kunter, murat didin gibi antrenörler de avrupa’da çalıştırdıkları takımlarda önemli işlere imza attılar. antrenörler seviyesinde avrupa’nın önemli bir noktasındayız sanırım…
türk antrenörlüğü uzun yıllardır avrupa’da söz sahibi… rahmetli aydan siyavuş’tan başlayan daha sonra aydın örs’le devam eden bir süreç söz konusu… ondan sonra da bizler, dediğiniz gibi ben, oktay, erman hoca… diğer antrenörler de kendilerini geliştirdi. bunlara orhun ene’yi,hakan demir’i, ufuk sarıca’yı gösterebilirim. yıllarca avrupa dışında görülmemize karşın biz şu anda avrupa’yı ikinci planda görüyoruz. avrupa’nın en iyi 10 antrenörünü saydığımız zaman bu listeye mutlaka 3 türk antrenör girer.
--- alıntı ---