4785
küçüğüm... hayatta endişelerimizin anlık olduğu yıllar. hiçbir derdimiz, kederimiz yok, çünkü sorumluluğumuz yok! babamla beraber galatasaray'ı izliyorum, takip ediyorum, az-çok isimler öğreniyorum, yavaş yavaş galatasaray'la büyüyorum yani. 8-9 yaşlarıma ulaştığımda ise hayatımda bazı şeyler değişmeye başladı. stresi, heyecanı, üzüntüyü ve sevinci daha uzun soluklu yaşar oldum. çünkü hayatımda bir sorumluluğum olmaya başladı. o yaşlarda ne sorumluluğu değil mi? oluyor işte. çünkü seni mutlu eden bir insan, bir şey varsa, ona karşı bir borcun, bir sorumluluğun oluyor. işte benim hissettiğim ilk ciddi sorumluluğum da bu büyük adama, fatih terim'e... ona karşı sorumluluğum var çünkü benim en büyük sevinçlerimin mimarı bu adamdır. ve dolayısıyla galatasaray tabi. ''savunanların dayanağı 96-00 arası şampiyonluklar mı hala?'' temel sebep o değil yavrum. sen daha amcanın oğlunu galatasaraylı yapamazken, bu adam bir kuşağı galatasaraylı yapandı.(arada çıkan senin gibi malları saymıyorum tabi.) bunun için savunuyoruz, bunun için değer veriyoruz. sen objektiflik adı altında dikkat çekmeye çalışan biri olduğun için anlamadığını değil, isim yapmanın peşinde olduğunu da biliyorum tabi. zira çok gördük senin gibi andavalları burada. ayrıca diyelim ki, bizim için sadece başarıları önemli. ''96-00 mi hala?'' diyorsun ya! istatistikler eskiyen şeyler mi? ya da zaten eski olmaları gerekmiyor mu istatistik olması için? e o zaman neyi dayanak olarak göstereceğiz mal kardeşim? sen, ''ferguson bıkbık...'' derken, 1990'lardaki kupa galipleri kupası ya da şampiyonlar ligini falan katmıyor musun başarıları arasına? brezilya'nın ilk dünya şampiyonluğunun üzerinden onlarca yıl geçince zamanaşımına uğradı diyip, sildiler mi? gerd müller'in gol krallıkları sayılmıyor mu artık? pele diye biri yok mu? hagi bırakalı da bayağı oldu değil mi?
hadi biz, 96-00 yılllarında kaldık. o kafadayız. sen hangi kafadasın be ibne?
hadi biz, 96-00 yılllarında kaldık. o kafadayız. sen hangi kafadasın be ibne?