4449
sözlükte her yıl şampiyon mu olacağız laflarının başlaması bu sene ne kadar başarılı olduğunun göstergesidir. önce "her maçı kazanacağız mı?" deniyordu, şimdi "her yıl şampiyon mu olacağız?"a döndü. bir de cluja üç attık masalı var. aynı fatih terimle ispanyolara, almanlara dört atıyorduk şimdi cluja mı düştük? ben fatih terim galatasaraydan ayrılsın isteyen taraftar olduğuna inanmıyorum ama bu tabloda eleştirmek de herkesin sonuna kadar hakkı. mesele maç kazanmak, maç kaybetmek de değil. mesele oynanan futbol. maç kaybedersin dersin ki olsun iyi oynuyoruz şanssızlık oldu, manchester maçı gibi. ama ligde son oynadığımız 7-8 maçta kazansak da kaybetsek de futbol oynamadık. geçen sene oynanan oyunun onda birini oynayamadık, üstelik de o takımın üstüne milyon dolarlar kondu. başarı nasıl fatih hocanınsa bu tablonun sorumluluğu da kendisinin. ego deyince, inat deyince laf sokuyor oluyoruz ama bunu inkar etmek 1996-2000 arasını da inkar etmektir. popescu tartışmalarını, vedat tartışmalarını unuttunuz mu? ya chelseaden beş yiyene kadar avrupada maçlara dizleri titreyerek çıkan takımı. o inatlardan nasıl döndüyse, o egolarını nasıl yendiyse ve o dizleri titreyen takımı avrupa fatihi haline nasıl getirdiyse, fatih hoca yine aynısını yapacaktır inşallah. biz de burada kendimizce fikirlerimizi yazıyoruz. sanki ben emreyi oynatma yazınca o da okuyor, ya evet diyor. yok böyle birşey. peki sözlük ahalisindeki bu kraldan çok kralcılık neden? bu kadar mı zavallı hayatlarınız? yarın muslerayı kesip ufuğu oynatmaya başlasa, muslerayı dünyanın sayılı kalecilerinden zanneden sizler bu sefer de muslera tu kaka mı diyeceksiniz. kusura bakmayın. emreyi oynatması hata, melo alınsın diye o mevkinin dolmasını ağustos sonuna bırakması hata, ambrabata dökülen, rieraya dökülen para hata (oynatmadığına göre), hakan balta hata, sabrinin aydının kurtarıcı diye oyuna girmesi hata. bu hataların sebebi de ego, inat. o egolar ve inatlar galatasaraya şampiyonlar liginde bir seneye mal olmak üzere. lig kolay nasıl olsa kazanılır. ayrıca şu küme düşüyorduk geyiklerini de bir zahmet bırakalım. galatasaray kişilere indirgenmez. bir sene kötü geçer, iki sene kötü geçer, ondört sene kötü geçer (bu dönemi yaşayanlardan da fatih hayranı olmalarını kimse beklemesin, o kadrodaki adamları sevemeyen de çok galatasaylı var) ama galatasaray büyüklüğünden hiçbirşey kaybetmez. galatasaray fatih terim olmasa da bu paraları harcayacak, dünyada isim yapmış birine takımı teslim edecek ve şike sürecinde yıpranmış fenerin önünde muhtemelen şampiyon olacaktı. fatih yaptı bu işi çok da güzel oldu. fatihin kafasındaki futbol da çok güzel ama o futbol geçen sene sahaya yansırken bu sene sahaya futbolun fsi yansımıyorsa, fatih de alacak şapkasını önüne düşünecek. bu emreyle meloyla bu iş olmaz diyecek, crisle olmaz, baltayla olmaz diyecek. ya bu meselere takım içerisinde çözüm bulacak ya da devre arasını iyi değerlendirecek, sezon başı yaptığı hataları yapmayacak. hamite daha uygun bir pozisyon bulacak belki, eboueyi kendine gelsin diye kesecek belki, elmanderi monte etmeye çalışacak, rieraya daha uygun bir pozisyon bulacak, ambrabatı kullanacak, selçuğa partner bulacak, engini geri kazanacak, belki semihi tekrar monte edecek, ne yapacak ben bilemem ama mutlaka birşeyler yapmak zorunda. emreyle meloya başlayıp, kurtarıcı diye aydını sabriyi alıp da bu takıma kafasındaki futbolu oynatamaz. bunlar eninde sonunda düzelecek de, fatih kafasındaki inatları ve egolarını bu sene bakalım ne zaman yenecek de bunları düzeltecek...