• 139
    mersin idman yurdu – galatasaray : 1-1 galibiyette istikrar sorunu

    aslında hiç bu maç yazmak içimden gelmedi de, adet yerini bulsun eksik kalmasın diye yazalım.

    galatasaray’ın kazanamadığı tipik maçlardan birini daha yaşadık. rakibin gol dışında pozisyonu yok, galatasaray’ın kaçırdığı pozisyonları var. sonuç berabere.
    doğrusu deplasmanda beraberlik o kadar da kötü bir sonuç değil. yöneticiye, hocaya, futbolcuya hakaret etmeyi gerektirecek kadar bir sonuç değil. bana kalsa hiçbir sonuç bunlara küfür etmeyi gerektirmez ya, taraftar ediyor işte ne yapalım. dünyadaki insanların büyük çoğunluğu ellerinde olmayan şeylerden şikayet etmeye programlanmıştır, yapacak bir şey yok. var da, bu yazının konusu değil.

    galatasaray takımı görüldüğü kadarıyla biraz topal. oyuncuların kalitesi yüksek olmakla birlikte bazı futbolcu tipleri eksik. özellikle kapanan takımları açacak anahtar ya da tirbüşon yok. bir de takımın duran toptan bu kadar kolay gol yememesi lazım.
    bize karşı kim oynarsa kapanıyor. geçen kayseri maçında yazdığım gibi, akıllı takım galatasaray’dan puan almak istiyorsa kapanır. manu bile takımın baskısını görünce kapandı zaman zaman yahu.

    gelelim anahtar ya da tirbüşona. herkesin aklına hemen hagi geliyor tabii ki. iyi de dünya üzerine hagi gibi futbolcu o kadar az geldi ki, biz şanslıydık. aynı işleri yapabilecek tek futbolcunun maliyeti yıllık 10 milyon euro civarında, sadece futbolcunun aldığından bahsediyorum. bonservis konusu iyice karışık.
    o zaman bu işleri yapacak birden fazla futbolcu lazım. bence iki tane yeter. bir tane top taşıyıp savunmanın arasına girecek, dengeyi bozacak, bir tane de 18 dışından vuracak futbolcu bu işi görür.
    galatasaray’ın elinde bunları yapabilecek oyuncular var. içeri dribling yapabilecek engin baytar ve beni hayal kırıklığına uğratan amrabat. baytar’ın cezası bu hafta bitti, amrabat da kendini kanıtlama telaşından mıdır nedir, bir türlü etkili olamadı.
    18 dışından şut atacak adam sayısı daha fazla. burak yılmaz ve umut bulut böyle şutlar çıkarabilen oyuncular ama onlar da kapalı savunmanın arasında sıkışıyorlar. geriye kalıyor selçuk inan ve hamit altıntop. selçuk da ne yazık ki yeterince şut denemiyor. hep pas hep olmaz. arada sırada uzaktan denemek lazım. bir kaç denemeden sonra rakip savunmanın da dengesi bozulur. öyle ya, selçuk şimdi şut mu atacak araya mı oynayacak diye tereddütte kalır. burada bir problem var işte. fatih hocanın selçuk ile konuşup bu sorunu çözmesi lazım. hamit için de konuşulup bu sorunun çözülmesi lazım. hamit sezona iyi başlayamadı, şimdi biraz daha toparlamış görünüyor. ancak kendi kapasitesinin altında kalmış olması ve taraftarın tepkisi özgüvenini törpülemiş durumda. bu işler sadece sahada “bir gol atsa kendine gelecek” diyerek olmaz. öncesinde mental toplantılar yapıp özgüveni yerine getirmek lazım. kendine güvenli bir hamit dünya çapında topa vuran adamlardan biri. berlin kaplan’ında ayhan kaplan yeğenine ne diyordu “sende hamit’in kalçası var, kalçadan çıkar şutu hamit gibi”.
    bir de emre çolak var, hem uzaklardan vurabilen hem de driblingle içeri girebilecek. ancak emre’nin oyun bilgisi ve görüşü o kadar zayıf ki. tipik altyapıda tam yetiştirelememiş, bir şeyler öğretilememiş türk topçusu.

    yazıya gönülsüz olmamım sebeplerinden biri de maçtan sonra twitterda, galatasaray sözlükte yazılanları okumuş olmam. yazık. adamlar fatih terim’e, emre çolak’a hakaret, küfür ediyor yahu. bu izansızlık be abicim, başka şey değil. sadece kazanmak isteyen, ne olursa olsun kazanmak isteyen ruh hali. sorsan kendi hayatlarında yapmaları gereken her şeyi tam olarak yapıyorlar mı, nerdeeee. ama sallaması kolay. mesela emre çolak’a yediğimiz golde bir araba küfür edenler var. ne yapmış emre, gereksiz faul yapmış. pozisyonu hatrlayalım, kafaya yükseldi, boyu yetmedi culio’nun üstüne çıktı, faul. nerede? bizim sahanın ortalarında, taç çizgisine yakın bir yer. peki sonra? culio topa vurdu emre kafaya topa vurdu kornere gitti. korner gol oldu. emre’nin oyununa bir sürü eleştiri getirebilirsiniz, yukarıda okuyabileceğiniz gibi. ama bu golde çocuğun ne kabahati var yahu. ancak şöyle diyebilirsiniz “emre çolak cenabetin, uğursuzun önde gideni, topa dokunmasın gol yiyoruz”. bunu diyen adamla da ben muhatap olmam zaten. azıcık zeka.

    galatasaraylı, fenerli, beşiktaşlı fark etmeden bütün taraftarlarda olan hastalık, futbolcuya küfür etmek. niye? adam maçı mı sattı ki lan? pas hatası yapıt, golü atamadı, haftalardır, yıllardır böyle oynuyor. iyi de canım kardeşim selçuk şahin’i de, mustafa sarp’ı da, sabri sarıoğlu’nu da, olcay şahan’ı da hocaları oynatıyor. manyak mısınız? topçunun kapasitesi belli. küfürlerin asıl muhatabı hocalar olması lazım değil mi? gerçi bu tip adamlar hem topçuya hem hocaya ayrım yapmadan küfür ediyor. bir ben bu tiplerden olamadım, hayat daha mı güzel oluyor acaba. size bir tüyo vereyim: hiç sanmam.

    bir de “siz bunları eleştirmiyorsunuz, ondan havaya giriyorlar” diyenler var ki bayılıyorum onlara. hocası oynattıktan sonra, topçu seni, beni, hıncal uluç’u, erman toroğlu’yu, uğur meleke’yi kaale alır mı sanıyorsun? peki.

    hani bir pozitif ayrımcılık sebebi vardır ya futbolda: kredisi var. eğer galatasaray futbol takımı ve fatih terim’in bu kredisi yoksa bu memlekette hiçbir futbol unsurunun bu kredisi yoktur.

    neyse, önümüzdeki maçlara bakıcaz. galatasaray ligde lider, şampiyonlar liginde grupta ikinci. amannnn, mersin’i yenemedikten sonra, ne kıymeti var.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın