• 138
    takımın yorgunluğunun ilk defa görüldüğü maç. özellikle 70. dakikadan sonra selçuk inan'ın resmen adım atacak hali kalmadı. oyunu 40 metrede sıkıştıran mersin ise tek kafa vuruşuyla hem 1 puan kazandı, hem de iki puanımızı çaldı. işin gerçeği savunmada düzen gittikçe oturmakta, fakat muslera ve tandemin ilişkisi geçen seneki uyum seviyesinde değil. yediğimiz gol de bunun bir örneği. ön direğe kesilen ve muslera dahil 4 kişinin arasından kafayı vuran nobre acemice bir golle yorgun takımımızı avladı.

    muslera kesinlikle büyük bir kaleci, kalesine top geldikçe yani başa baş mücadele ettiğimiz rakiplerle sonucu genelde lehimize çeviren yegane eleman, fakat oyun soğuyunca o da soğuyor oyundan düşüyor. sıkışmış topları iyimser biçimde boş adama ulaştırmaya çalışıyor, ama bu genelde rakibe düşüyor ve top daha tehlikeli biçimde atağa dönüyor. yediğimiz golde ise üç oyuncunun topu kendisine bırakması ve tereddütlü çıkışı gol olarak kalemize gitti. bunlar olağan şeyler elbette. en büyük sorun bu gole refleks gösterip oyunu mersin kalesine yıkma konusunda yaşandı.

    emre çolak bu takımın en belirleyici elemanlarından beğenilmese de. maç içinde küfür kıyamet gideceğimiz hareketler de yapıyor, oyunu öldürücü biçimde de açabiliyor. bir türlü dengeyi kuramadı sezon başından beri ama anlık patlamaları kesinlikle oyunu bize getiriyor bu bir gerçek. ayağına çok hakim ve kesinlikle geri oynamayı kabul etmeyen bir karakter, o yüzden bize pamuk ipliğinde anlar yaşatıyor. üç kişinin bastığı anda topu ilerideki adama ulaştıracak paslar deniyor ve genellikle kaybediyor. bunu başarabilse kral olacağı bir maç yaşayacakken, kontra yememiz nedeniyle küfür yiyor. mücadelesine inanması güzel bir şey ama bana kalırsa daha sağlam şeyler denese ne takım strese girer ne de biz. amrabat yerine tercih edilmesinin bana kalırsa en büyük nedeni mücadelesi, oyun içine girmesi bir şekilde top alması. arkasında durmakta kesinlikle fayda var. bu çocuğun futbol bilgisine değil, kültür ve algıda genişliğe ihtiyacı var. resmen hayatının boşluğu sahaya yansıyor.

    hocamız bu maç çok eleştiri aldı. galibiyetin gelmemesi adına bana göre de büyük yanlışlar yaptı fakat, ben sabri ve aydın değişikliklerini takıma bir mesaj niteliğinde değerlendirdim. ben hoca olsaydım ilk kendim bilirdim bu iki adamla galibiyetin bu tarz bir oyun içinde gelmeyeceğini. bu bir görüştür elbette, doğruluğunu önümüzdeki maçlarda daha net biçimde göreceğiz. maç sonunda hocanın "iyi oynuyoruz" demesine takılmamak gerek, rakipleri sindirdiğimiz bir gerçek. bu hal içinde "kötü oynuyoruz" dese bu kadar rakibi boğan bir takımın sadece moralini düşürür. onun yerine bu baskıya golü nasıl katarız ona bakmak gerek. hocanın da bunu aradığına eminim.

    bu sezon benim için en büyük üzüntü selçuk inan. kesinlikle her pozisyonda burak yılmaz'ı arıyor, görmeye çalışıyor. isabetsiz uzun paslar deniyor, oyun kurulurken al gülüm ver gülüm yapmakta, geçen sezonki gibi boş alanda topu alıp oyunu açmıyor. oyunu geride oynuyor şut çekeceği alanları aramıyor. geçen sene ceza sahası dışından bir çok şut deneyip başarılı olurken bu sene hücum aksiyonlarında yok. bu kadar pasör bir oyuncu oyuna daha iyi girebilmeli diye düşünüyorum.

    sezonun en formsuz ismi emmanuel eboue ise bu maçla silkindi ilk defa, ciddiyetle maç sonunu getirdi. bu iyiye işaret.

    yekta çok formda çıkıyor sahaya, en olumlu hareketleri deneyip başarıyor. rakibi en çok zorlayan isim oldu bu maçta da.

    enseyi karartmaya gerek yok, takım ne olursa olsun bildiğini oynuyor iyi veya kötü, bu karakter başarılı olur veya olamaz ama saygı duyulur. takımın eksiklikleri belli, herkes tarafından ayan beyan görülüyor. devre arasına kadar ideal 11'i bulacağız elbette ve takviye gereken bölgelere uygun kişiler aranır o zaman geldiğinde. şimdi sadece destek zamanı.

    küfürle kıyametle destek olunmuyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın