aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2052
    mademki kendileri üzerinden galatasaray kültürü tartışmasına giriyoruz şu "reis" hususuna da açıklık getirmek gerekir herhalde. yoksa ultraslan'ın dilinden düşürmediği "reis" kelimesini galatasaray kültürüyle özdeşleştirmek dilin tarihsel evriminden bihaber olan arkadaşlar için içine düşülmesi kolay bir yanılgı olacaktır.

    "reis" sözcüğünün başkan anlamı taşıdığı hemen her türkçe sözlükte yazan bir olgudur. buraya kadar sorun yok. fakat henüz dilde türkçeleştirme akımı başlamamışken yani başkan sözcüğü henüz dilde yerini almamışken onun yerine kullanılan reis sözcüğünü bir kısım eski metinleri kaynak göstererek galatasaray kültürüyle özdeşleştirmek -kusura bakmayın ama- sözcüklerin tarihsel evrimlerinden bihaber olmak demektir. şöyle örnek verelim tbmm'nin ilk kurulduğu yıllarda bir "başkan"ı yok fakat bir "reis"i vardı, aynı şekilde cumhuriyetin ilk yıllarında ağır ceza mahkemelerinin (ağır ceza mahkemeleri heyet halinde toplanır) bir "başkan"ları yok fakat bir "reis"leri vardı, "başkanlık" diye bir kavram yok "riyaset" diye bir kavram vardı.
    peki bunun sebebi neydi? "reis" sözcüğü bazı arkadaşların iddia ettiği gibi galatasaray kültürüyle özdeşleşmesine benzer şekilde tbmm ve yargı sistemiyle de mi özdeşleşmişti (örnekler çoğaltılabilir)? cevabımız hayır olacaktır. o zaman reis yerine kullanılabilecek kelime henüz dilde yerini almamıştı.

    dilde başlayan öze dönüş hareketiyle birlikte nasıl ki birçok sözcüğün türkçe karşılığı dile yerleştiyse (örneğin müselles yerin üçgen, teşkilat yerine örgüt) arapça olan "reis" sözcüğü yerine de türkçe karşılığı olarak "başkan" sözcüğü dildeki yerini almaya başladı.

    zamanla bu sözcükteki değişim dilde kabul görmekle birlikte "reis" sözcüğü de varlığını sürdürdü fakat bu varlığı belli bir siyasi oluşuma angaje olarak gerçekleşti. hepimizin malumu olduğu üzere ülkücüler lider gördükleri kişilere "reis" diye hitap etmeye devam ettiler (örneğin abdullah çatlı'ya reis denmesi). bu siyasi hareketin üniversitelerdeki yapılanmalarında da hareket üyelerinin lider konumda gördükleri kişilere "reis" diye hitap ettiklerini söylemek malumun ilanından başka bir şey olmayacaktır.

    artık günümüzde nasıl ki tbmm riyaseti değil de tbmm başkanlığı diyorsak, nasıl ki ağır ceza mahkemesi reisi değil de ağır ceza mahkemesi başkanı diyorsak, nasıl ki tbmm "reis"i değil "başkan"ı diyorsak galatasaray kulübünün en üst konumda bulunan yöneticisine de reis değil "başkan" diyoruz. çünkü dilin tarihsel evrimi içinde "reis" sözcüğü yerini "başkan" sözcüğüne bırakmış fakat varlığını da belirli bir siyasi oluşuma angaje olarak, o grubun adeta bir simgesi olarak sürdürür olmuştur. bu sebeple reis sözcüğünün galatasaray kulübünün kültüründe bir yeri yoktur, vakti zamanında kullanılmıştır çünkü dilde o kavramı karşılayan zamanının tek sözcüğüdür. bunları bilmeden bir kelimeyi bir kulübün kültürüyle özdeşleştiriyorsak yukarıda da belirttiğim gibi dilin tarihsel evriminden bihaberiz demektir.

    gelelim ultraslan ve reis sözcüğüne. reislik kültürünün ultraslan'ın iliklerine kadar işlediği bilinen bir olgudur ancak daha önce de belirtildiği gibi ultraslan'a yöneltilen eleştiriler sadece bu kelimeyi kullanmalarından dolayı değil bu kelimenin içini dolduracak eylemlerde bulunmalarındandır. örneğin tribündeki diğer gruplara yönelik sataşmalar, milliyetçi-ırkçı tavırlır ve son olarak açtıkları pankart (alemler niye müslümanların peygamberi için yaratılmış olsun ki? daha önemlisi "alemler" niye "yaratılmış" olsun ki?) ultraslanın sözü geçen siyasi hareketle büyük bir benzerlik içinde bulunduğunu gözler önüne sermektedir, ultraslan'da milliyetçi-muhafazakar bir anlayışın hakim olduğunu göstermektedir.

    başkalarını galatasaray kültüründen bihaber olmakla suçlamadan önce lütfen biraz daha düşünelim; çünkü gerçekten kör göze parmak şeklinde her kelimeyi açıklamaktan ben bıktım. saygılar sevgiler.

    edit: imla

    edit: hadi size bir kolaylık daha yapayım. "yoldaş" kelime anlamı olarak aynı yolun yolcusu anlamına gelir, belirli görüş ortaklığı bulunan insan anlamına gelir, ancak iki ülkücü birbirinin yoldaşıdır diyemeyiz çünkü bu sözcük (yoldaş) belirli bir siyasi hareketle özdeşleşmiştir. aynı şekilde "ülkücü" sözcüğü de idealist (felsefi idealizmle karıştırmamak gerekir) anlamına gelir kelime olarak ancak hayatta her ideali olana ülkücü denmez örneğin "idealist öğretmen" farklıdır "ülkücü öğretmen" farklıdır çünkü "ülkücü" kelimesi de belirli bir siyasi oluşumla özdeşleşmiştir. "reis" de günümüzde buna benzer bir hal almıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın