aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 2027
    sene 2001, lise öğrencisiyiz. hayatımızı futbol üzerine kurmuşuz, iki aktivitemiz var. her gün okul sonrası, okulun asfalt zeminli sahasında top peşinde koşturuyoruz. ikinci aktivitemiz de tuttuğumuz takımlar. takımımız harika bir yıl geçirmiş, uefa ve süper kupayı almış, devamında da şampiyonlar liginde esip gürlediğimiz zamanlar.

    tarih 14 şubat, deportivo maçı öncesi yeni açıktayız. saat 3 gibi kapılar açılmış, aralıksız 6 saat boyunca yağmuru yemişiz, hâlâ da üzerimize bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor, hamur kıvamındayız. tahminlerimize göre sevgililer tam olarak o saatte yemeklerini yiyorlar, maç başladığı sıralarda da muhtemelen sinemada olacaklar. bizse o saatte, o yağmurun altında sevgilimizin ali sami yen'de sahaya çıkmasını bekliyoruz.

    ultraslan'la ilk defa o gece, takımlar sahaya çıktığında tanışıyoruz. bir bayrak açılıyor kapalı'nın tam göbeğinde, ortasında bir kalp, altında "only you" yazısı. imza olarak da ultraslan.

    kapalının hayalini kurduğumuz zamanlar. hayatımız kapalıda maça gitmeyi hayal etmekle geçiyor. tıpkı meşhur tezahürattaki gibi, hayatımızın tam ortasında ali sami yen stadı var, ve eğer bir seçim yapmamız gerekirse de ali sami yen'in kalbinin attığı yer olan kapalıda olmak istiyor gönül. ama dedim ya daha öğrenciyiz ve yeni açıktayız.

    o zamanlar, yıllardır pankartlarına baktığımız ikizler'i, türkiye'deki ultras kültürünün mihenk taşı olan yürüyedur'u, kasap gökhan'ı, çarli'yi ve daha nicelerini bir kez olsun görebilmek ve onlarla iki kelam edebilmek için hayatımızdaki birçok şeyden vazgeçebilecek durumdayız. işte o gün, o yağmur altında kapalı'nın göbeğinde açılan ve içinde ultras kelimesi geçen "ultraslan" imzası bizi tarif edilemez duygular içine sokuyor, hayranlıkla kendimizden geçiyoruz.

    sosyal medyanın, youtube'un bu derece aktif kullanılmadığı zamanlar olduğu için uzunca bir süre oluşumun kimler tarafından kurulduğu, neye hizmet ettiği ve amacının ne olduğu konusunda uzunca bir süre fikir sahibi olamıyoruz. ultraslan'ın yavaş yavaş, sindire sindire, yaptığı koreografiler ve organizasyonlarla birlikte büyümesinin ardından ultraslan hakkında bilgi sahibi olmaya başlıyoruz. ve o günler bize "kan bağımız olsa ancak bu kadar sevebilirdik" dediğimiz birini kazandırıyor; alpaslan ağabey'i.

    senelerimiz birilerine özenerek geçmişken, tribünlerde aidiyet duygusu arayıp da bulamadığımız ve kendimizi yalnız hissettiğimiz o zamanlarda alpaslan ağabey ultraslan'ı hediye etti bize. söylediği şey yalın ve netti; "her galatasaraylı ultraslan'dır." 3 basit kelime, ama bizim için anlamı çok büyüktü.

    ultraslan manifestosu'nu ilk okuduğumuzda "tamam" dedik, "bizim gibi düşünenler de varmış. endüstriyelleşen kahpe futbolun karşısında artık bir kale var. ve ben de bu kalenin bir parçasıyım." alpaslan ağabey'in bize hissettirdiği buydu. ilk "ultraslan" yazılı atkımı aldığımda ultraslan'ın galatasaray üzerinde tutulan bir olgu olmadığını, her galatasaraylı'nın ultraslan olduğunu düşünüyordum.

    ultraslan benim için alpaslan ağabey'in vefatıyla birlikte bitti. artık söylediğimiz tezahüratların içinde geçen "ultraslan" sözcüğü bizler için, bugün bizim olmayan, başkalarının üzerimizde bir kara bulut gibi dolaştırdığı ultraslan değil. harfler-sözcük aynı, ama bizim için ultraslan alpaslan ağabey'in bize hediye ettiği ultraslan. alpaslan ağabey'e minnet borcumuzun, vefanın, sevginin ve onu hayatımız boyunca unutmayacağımız gerçeğinin bir nişanesi olduğu için seviyoruz sadece ultraslan'ı, alpaslan ağabey bile kendine "genel koordinatör" sıfatını seçmişken, ortalıkta "ultraslan başkanı" diye gezenler için değil.

    yalnızca alpaslan ağabey'in ruhu ve bize bıraktığı mirası yad etmek için, gırtlaklarımız patlayana kadar;

    ölüm varmış, korku varmış,
    bu dünyanın sonu varmış,
    bizim için yoktur tasa,
    kalbimde sen yaşadıkça.

    başarılar gelir geçer,
    asaletin bize yeter,
    deplasmanda sami yen'de,
    "ultraslan" hep seninle.
App Store'dan indirin Google Play'den alın