309
bir normal, bir süper koyduk
sanki kadıköy'deki maç bitmemiş de 2 devre daha oynanmıştı. ve sanki beraberlikle gelen kupadan sonra bir ikincisi için devam edildi. iş kupa almaya gelince de galatasay klasiği hayata geçecekti elbette. gerçi maç sanki sıradan bir gazozuna maçtı öncesi itibariyle. iki erzurumluya iki forma giydirilmiş, omuz omuza yürütülmüştü. kaptanlar ve teknik direktörler sanki bir jübile maçına çıkar gibi büyük maçın tansiyonunu düşürmeye çalışmışlardı. elit hakemimiz maça verilmiş, yeni yapılmış bir anadolu stadyumunda bulunmaz, tezgahlanamaz bir maçla sezonu açmanın gayreti içindeydiler. doğrusu fener- galatasaray maçlarının pratiği öyle 3-5 polyanna'nın iyi niyetiyle 100 yılda oluşturduğu mecrasının dışına çıkacak gibi değildi.
stad yabancı da olsa uzun yıllardan sonra yarı yarıya ve tıklım tıklım tribünler maçı canlı seyretmişler için unutulmaz heyecanlar yaşatmıştır kuşkusuz. biz televizyon başındakiler de onlar kadar olmasa bile yine de kendimizi eski kavak yellerinin tatlı serinliğine bıraktık. maçın başındaki durum, kazanın uzun süre sevineceği, kaybedenin de gazozuna maçtı deyip züğürt tesellisiyle avunacağı bir atmosferdeydi.
rahattık, 3 gün önceki fenerbahçe'yi seyrettikten sonra içinde bir acaba taşıyan tecrübeli galatasaraylı sanırım yoktu. nitekim maç öngördüğümüz biçimde başladı. takım ileride basıyor, acemi fenerbahçe savunmasını hataya zorluyordu. zorlamaya bile gerek yoktu aslında, çok basit bir mahalle takımı taktiğiyle oynasa bile yine de pozisyon bulacaklardı. at topu egemen ile bekir'in üstüne sonra saldır 3 kişiyle top mutlaka sana gelecektir. sonrası golcülerin hünerine kalmış diyecektik ki, bizim golmander'in tatilden henüz dönmediğini hesaba katamadık.
gözümü hamit altıntop'tan ayırmadım. isterse real madrid2de oynasın ben gözümle bir futbolcuyu seyretmeden pek ahkam kesmem ama biraz iddialı konuşacağım ki hamit altıntop bu takımın bankosu olamayacak. iki nedenim var bu öngörümle ilgili, biri melo, selçuk'un değişmez ortağı olduğuna göre başka bir yer arayacağız kendisine. engin baytar atılmasaydı, biraz daha zordu hamit'in işi. ikincisi de ileride ben umut ve burak'ın oynayacağına inananlardanım. ilk makasım elmander için olacaktı bu sezon. ancak elmander'in taraftar tarafından kredisi olması ve şampiyonluğa yoğun katkısı sebebiyle kolay kolay sakatlanmaz ise oturtulamayacağını hesaba katarsam, geriye orta sahaya çekilecek ve 11. adam olarak hamit'in hayatı tehlikeye girecekti. bir üçüncü sebep daha saymak gerekirse, hamit çok profesyonel futbolcu, tribünde bile otursa sorun yapmaz, hoca'nın kafasını ütülemez, taraftarla muhatap olmazy, yani terim için aydın'ı yedek bırakmak, hamit'i kesmekten çok daha vicdanını sızlatır. ilk maç diyelim ve dikkatle izlemeye devam edelim.
selçuk için geçen sene yazdıklarımıza bir virgül koyuyoruz cümleyi kapatamıyoruz. iki öldürücü pasla iki gol attırdıktan sonra, iki gol atanın yaptırdığı penaltıya cim bomun kupa mührünü basarak arena'ya davet ettiği büyük galatasaray taraftarının gözdesi olmaya devam edecek. muslera formsuz başladı, topu oyuna sokmada sıkıntı vardı. toplara pek çıkmadı, gerek baraj esnasında, gerek yerde yatan fenerlinin pozisyonunda duruş hatası vardı. ama muslera, muslera'ydı kale bu sene de emin ellerdeydi.
amrabat, her ne kadar türkiye'de oynayan, önemli bir takımın önemli bir futbolcusu ise de ben can alıcı seyretmedim. hadi bu genç kardeşimiz için de bir kehanette bulunalım seyretmemiş olsak bile. oynayacağı en kuvvetli takıma karşı oynayan amrabat, diğer takımların bekleriyle kedi fareyle oynar gibi oynar. 34 maçın en az 25 inde banko oynar. hakan balta seçeneksiz olmanın verdiği güvenle, futbolunun üstüne koyarak devam eder. dany, ufo'yu kolay kolay oturtamaz. ben çok daha teknik bir stoper olduğunu sanıyordum. belki taktik icabı fazla çıkmadı, o da uzun farları yakarak izleyeceğimiz futbolculardan olacak. sağ taraf, takımın en kuvvetli olduğu bölge. kara boğa da sanki son fener maçı bitmemiş gibi oynadı.
avrupa şampiyonluğu yarı finalini yönettiler bizim monşer hakemimiz, maçı karakolda bitirdi. her zaman söylemiştik, yanıltmadı dışarıda maç yönetmek kolay. futbolcular hakeme yardımcı olurlar, yerde biri yatarken maça devam etmezler, baraj kurulurken hakemi zorlamazlar, düdük çalmadan topa vurmazlar, pek hile yapmazlar, edilen küfürü anlamazsın, maçı kimin kazanacağı umurunda olmaz,maçı kötü yönetsen de iyi yönetsen de gazete seni yazmaz, televizyonlardaki şebeklerin diline düşmezsin, tribünlerden anana sövmezler. işte böylesi maçları da hatasız yönetirsen kendini ülkenin anamaç'ında bulursun kendini. 25 er milyondan 50 milyon kişi mutlak bir anda seninle temasa geçmiştir. sarı- kırmızı kartlar senin can yoldaşın, yakın koruman olur cüneyt abi.
son 180 dakika 2 fener maçı, kazanılan 2 büyük kupa. biz olsak bu travmayı atlatamaz, ligi başlamadan verirdik. ama biz değil, son iki maçta iki kupayı veren fenerbahçe olunca korkulacak bir şey yok onlar için. mutlak şimdiden unutmuşlardır bile. sabiha gökçen'den alırlar takımlarını, tabelayı cüneyt çakır'a yıkarlar, kendilerini meşgul edecek bir şeyler bulurlar. kupanın da allahı vardı, bence şampiyonluk kupasından güzel, caf caflı ve pahalıydı. bu kupaya da bu maça da dandik, önemsiz maç derler önlerine umutla bakarlar, 30-35 sene önce oynanmış maçlardaki bit yenikleriyle uğraşırlar artık. ben yine yanarım da fenerli küçük, aklı bozulmamış, fenerli aşısı yememiş çocuklara yanarım.
sezon başladı, en büyü rakibimizin hali bu, ve içler acısı. 10 kişi kaldığımız anlarda bile maçı uzatmalar ve penaltılara taşıma gayreti içindeler. bitti dedikleri, aziz yıldırım olmasa oynatmayacakları alex'in hünerli ayaklarına ve balına bağlanmış umutları. asla ustalaşamayacak, çaylak vizyonsuz hocasıyla bize tehlike oluşturamaz. 2013 yılına uzak ara şampiyon gireriz. ben zaten artık lig maçlarına pek önem vermiyorum, takım esas yolunda, unutulmuş karakteriyle avrupa sahalarında yürüyecek. gözle görülen bu büyümeyle her sene şampiyonlar liginde kafaya oynar.
pitbull'la geceyi noktalayacağım. işte büyük galatasaray taraftarının büyük futbolcusu budur. oynamadığı maça taraftar olarak girmiştir. taraftar kendisini yeniden takıma aldırmıştır. galatasaray bir kez daha beni haklı çıkarmış final kaybetmemiştir. ne kadar övünsek azdır, övünün çocuklar.
sanki kadıköy'deki maç bitmemiş de 2 devre daha oynanmıştı. ve sanki beraberlikle gelen kupadan sonra bir ikincisi için devam edildi. iş kupa almaya gelince de galatasay klasiği hayata geçecekti elbette. gerçi maç sanki sıradan bir gazozuna maçtı öncesi itibariyle. iki erzurumluya iki forma giydirilmiş, omuz omuza yürütülmüştü. kaptanlar ve teknik direktörler sanki bir jübile maçına çıkar gibi büyük maçın tansiyonunu düşürmeye çalışmışlardı. elit hakemimiz maça verilmiş, yeni yapılmış bir anadolu stadyumunda bulunmaz, tezgahlanamaz bir maçla sezonu açmanın gayreti içindeydiler. doğrusu fener- galatasaray maçlarının pratiği öyle 3-5 polyanna'nın iyi niyetiyle 100 yılda oluşturduğu mecrasının dışına çıkacak gibi değildi.
stad yabancı da olsa uzun yıllardan sonra yarı yarıya ve tıklım tıklım tribünler maçı canlı seyretmişler için unutulmaz heyecanlar yaşatmıştır kuşkusuz. biz televizyon başındakiler de onlar kadar olmasa bile yine de kendimizi eski kavak yellerinin tatlı serinliğine bıraktık. maçın başındaki durum, kazanın uzun süre sevineceği, kaybedenin de gazozuna maçtı deyip züğürt tesellisiyle avunacağı bir atmosferdeydi.
rahattık, 3 gün önceki fenerbahçe'yi seyrettikten sonra içinde bir acaba taşıyan tecrübeli galatasaraylı sanırım yoktu. nitekim maç öngördüğümüz biçimde başladı. takım ileride basıyor, acemi fenerbahçe savunmasını hataya zorluyordu. zorlamaya bile gerek yoktu aslında, çok basit bir mahalle takımı taktiğiyle oynasa bile yine de pozisyon bulacaklardı. at topu egemen ile bekir'in üstüne sonra saldır 3 kişiyle top mutlaka sana gelecektir. sonrası golcülerin hünerine kalmış diyecektik ki, bizim golmander'in tatilden henüz dönmediğini hesaba katamadık.
gözümü hamit altıntop'tan ayırmadım. isterse real madrid2de oynasın ben gözümle bir futbolcuyu seyretmeden pek ahkam kesmem ama biraz iddialı konuşacağım ki hamit altıntop bu takımın bankosu olamayacak. iki nedenim var bu öngörümle ilgili, biri melo, selçuk'un değişmez ortağı olduğuna göre başka bir yer arayacağız kendisine. engin baytar atılmasaydı, biraz daha zordu hamit'in işi. ikincisi de ileride ben umut ve burak'ın oynayacağına inananlardanım. ilk makasım elmander için olacaktı bu sezon. ancak elmander'in taraftar tarafından kredisi olması ve şampiyonluğa yoğun katkısı sebebiyle kolay kolay sakatlanmaz ise oturtulamayacağını hesaba katarsam, geriye orta sahaya çekilecek ve 11. adam olarak hamit'in hayatı tehlikeye girecekti. bir üçüncü sebep daha saymak gerekirse, hamit çok profesyonel futbolcu, tribünde bile otursa sorun yapmaz, hoca'nın kafasını ütülemez, taraftarla muhatap olmazy, yani terim için aydın'ı yedek bırakmak, hamit'i kesmekten çok daha vicdanını sızlatır. ilk maç diyelim ve dikkatle izlemeye devam edelim.
selçuk için geçen sene yazdıklarımıza bir virgül koyuyoruz cümleyi kapatamıyoruz. iki öldürücü pasla iki gol attırdıktan sonra, iki gol atanın yaptırdığı penaltıya cim bomun kupa mührünü basarak arena'ya davet ettiği büyük galatasaray taraftarının gözdesi olmaya devam edecek. muslera formsuz başladı, topu oyuna sokmada sıkıntı vardı. toplara pek çıkmadı, gerek baraj esnasında, gerek yerde yatan fenerlinin pozisyonunda duruş hatası vardı. ama muslera, muslera'ydı kale bu sene de emin ellerdeydi.
amrabat, her ne kadar türkiye'de oynayan, önemli bir takımın önemli bir futbolcusu ise de ben can alıcı seyretmedim. hadi bu genç kardeşimiz için de bir kehanette bulunalım seyretmemiş olsak bile. oynayacağı en kuvvetli takıma karşı oynayan amrabat, diğer takımların bekleriyle kedi fareyle oynar gibi oynar. 34 maçın en az 25 inde banko oynar. hakan balta seçeneksiz olmanın verdiği güvenle, futbolunun üstüne koyarak devam eder. dany, ufo'yu kolay kolay oturtamaz. ben çok daha teknik bir stoper olduğunu sanıyordum. belki taktik icabı fazla çıkmadı, o da uzun farları yakarak izleyeceğimiz futbolculardan olacak. sağ taraf, takımın en kuvvetli olduğu bölge. kara boğa da sanki son fener maçı bitmemiş gibi oynadı.
avrupa şampiyonluğu yarı finalini yönettiler bizim monşer hakemimiz, maçı karakolda bitirdi. her zaman söylemiştik, yanıltmadı dışarıda maç yönetmek kolay. futbolcular hakeme yardımcı olurlar, yerde biri yatarken maça devam etmezler, baraj kurulurken hakemi zorlamazlar, düdük çalmadan topa vurmazlar, pek hile yapmazlar, edilen küfürü anlamazsın, maçı kimin kazanacağı umurunda olmaz,maçı kötü yönetsen de iyi yönetsen de gazete seni yazmaz, televizyonlardaki şebeklerin diline düşmezsin, tribünlerden anana sövmezler. işte böylesi maçları da hatasız yönetirsen kendini ülkenin anamaç'ında bulursun kendini. 25 er milyondan 50 milyon kişi mutlak bir anda seninle temasa geçmiştir. sarı- kırmızı kartlar senin can yoldaşın, yakın koruman olur cüneyt abi.
son 180 dakika 2 fener maçı, kazanılan 2 büyük kupa. biz olsak bu travmayı atlatamaz, ligi başlamadan verirdik. ama biz değil, son iki maçta iki kupayı veren fenerbahçe olunca korkulacak bir şey yok onlar için. mutlak şimdiden unutmuşlardır bile. sabiha gökçen'den alırlar takımlarını, tabelayı cüneyt çakır'a yıkarlar, kendilerini meşgul edecek bir şeyler bulurlar. kupanın da allahı vardı, bence şampiyonluk kupasından güzel, caf caflı ve pahalıydı. bu kupaya da bu maça da dandik, önemsiz maç derler önlerine umutla bakarlar, 30-35 sene önce oynanmış maçlardaki bit yenikleriyle uğraşırlar artık. ben yine yanarım da fenerli küçük, aklı bozulmamış, fenerli aşısı yememiş çocuklara yanarım.
sezon başladı, en büyü rakibimizin hali bu, ve içler acısı. 10 kişi kaldığımız anlarda bile maçı uzatmalar ve penaltılara taşıma gayreti içindeler. bitti dedikleri, aziz yıldırım olmasa oynatmayacakları alex'in hünerli ayaklarına ve balına bağlanmış umutları. asla ustalaşamayacak, çaylak vizyonsuz hocasıyla bize tehlike oluşturamaz. 2013 yılına uzak ara şampiyon gireriz. ben zaten artık lig maçlarına pek önem vermiyorum, takım esas yolunda, unutulmuş karakteriyle avrupa sahalarında yürüyecek. gözle görülen bu büyümeyle her sene şampiyonlar liginde kafaya oynar.
pitbull'la geceyi noktalayacağım. işte büyük galatasaray taraftarının büyük futbolcusu budur. oynamadığı maça taraftar olarak girmiştir. taraftar kendisini yeniden takıma aldırmıştır. galatasaray bir kez daha beni haklı çıkarmış final kaybetmemiştir. ne kadar övünsek azdır, övünün çocuklar.