252
kendisini pek çok kimse gibi rijkaard'ın geldiği yazki duyumculuk performansıyla tanıdım. houllier, ramos derken bir sürü hocayı dolaşmış, yanlış hatırlamıyorsam çoğu için bitip tükenmek bilmeyen analizler yapmıştı. o dönemki yazılarında futbolu yorumlarken savaşlara, askeri terminolojiye atıfta bulunma sıklığı, şahsi yönelimlerimden ötürü beni rahatsız ediyordu.
bir de o dönem ya türkiye internetçiliğinde geçici bir dil devrimi olmuştu, ya da melih şabanoğlu bloguna atılan yorumların tamamını imlasını, noktalamasını filan bizzat düzelttikten sonra yayınlıyordu. ki duyumculuk mesleğindeki ani parlayışı yüzünden 40-50 taneden az da olmuyordu bu yorumlar. ne diyeyim, kolay gelsin.
bir de o dönem ya türkiye internetçiliğinde geçici bir dil devrimi olmuştu, ya da melih şabanoğlu bloguna atılan yorumların tamamını imlasını, noktalamasını filan bizzat düzelttikten sonra yayınlıyordu. ki duyumculuk mesleğindeki ani parlayışı yüzünden 40-50 taneden az da olmuyordu bu yorumlar. ne diyeyim, kolay gelsin.
