2672
felipe melo galatasaray futbol takımı için vazgeçilmez değildir. bu cümle ile başlamak istedim zira melo'nun gelmemesi durumunda karalar bağlayan pek çok insan var ve bu insanların yanlışlarından dönmesi lazım. ha bu süreçte felipe melo'nun gelmesi benim temennimdir, o yüzden yönetimi eleştireceğim bazı noktalar da mevcut ve ilerleyen satırlarda buna da değineceğim.
ilk olarak saha içinden başlayalım. felipe melo'nun takım için pek çok artısı vardı. nedir mi bu artılar:
- takımın savunmasına getirdiği katkının yanında dikine ilerleyerek hücumda etkin rol üstlenmesi.
- hücumda edindiği etkin rol ile selçuk'un üzerine binen hücum yükünün hafiflemesi.
-hava toplarında gerek savunma anlamında gerek duran top organizasyonlarındaki etkinliği.
-taraftarı ateşleyebilmesi, saha içinde rakip oyuncularla tartışmalarda hakkımızın yenemeyeceği mesajını veren oyuncular arasında başı çekmesi.
- takımı ve türkiye'yi tanıması.
-uzun toplarda, hücumun yönünü değiştirmesi adına başarılı paslar verebilmesi.
aklıma gelmeyen şeyler de olabilir, eğer eklemek isteyen olursa yazıyı editleyebilirim.
melo'nun eksilerine gelince:
-takım içinde huzuru bozabilecek yapıya sahip olması. riera ile olan kavgasında melo için fatih terim'in tek vukuatı bu değildi imalarını hatırlayanlar olacaktır.
-kiralık bir takımda sorun çıkaran bir oyuncunun kontrat garantisi ile ne gibi sorunlara yol açabileceğinin riski azımsanacak bir risk değil.
-olası bir sorunda elimizden çıkaramazsak yüksek kontratının getireceği maddi yük.
-orta sahada rahat hareketleriyle kaptırdığı toplar konusunda bir gelişme göstermemesi ve bu hataların başımıza iş açabileceği gerçeği.
keza yine unuttuğum olumsuz yönler var ise yardımcı olan olursa buraya eklerim.
bunları değerlendirdiğimde fatih terim'in de insan yönetiminin katkısıyla melo'nun gelmesinin iyi olacağı görüşündeyim. kaldı ki selçuk'un da melo için kullandığı olumlu cümleler hafızalarda. melo'nun alınmamasının selçuk'un performansında azalmaya sebep olma ihtimali korkutuyor beni.
fakat bu ihtimallerin hiç birisi "illa ki melo" düşüncesine sahip olunmasını gerektirmiyor. zira galatasaray yaptığı hamit-amrabat-burak-umut transferleri ile hücum gücünü geçen yıla oranla ciddi derecede yükseltmiştir. hal böyleyken hücumda melo'ya duyulan ihtiyacın azalacağını düşünüyorum. hatta felipe melo yerine savunma özellikleri daha iyi olan birisi dahi alınabilir. zira bu seneki takımın takım savunması ile ilgili sorunlar yaşayabileceğini düşünüyorum. bunda sebep, semih-ujfa-dany-gökhan dörtlüsünün şampiyonlar ligi için yeterince atik olmadığı görüşünün yanında amrabat'ın savunmaya yardım konusunda takıma sıkıntı yaratabileceği düşüncesi var. amrabat bu yönünü geliştiremez mi? geliştirebilir tabi ki fakat bu da amrabat'ın efektifliğini azaltacaktır, takımın hücum gücünü baltalayacaktır. bu yüzden savunma yönü ile ön plana çıkan lass transferinin uygun olabileceği fikrindeyim. dikkat edin, lass'ın melo tipi bir oyuncu olduğunu söylemiyorum. fakat mevcut sistemde ihtiyaç duyulan futbolcu profilinin melo olmayacaksa diarra ile de kapatılabilmesi mümkün. o yüzden melo olmazsa olmazımız değildir. kaldı ki melo yerine melo'nun muadili bir futbolcu da alınabilir.
diğer yandan melo konusunda yaşanan süreçte 2 aydır felipe melo ile görüşülmesi, melo muadili futbolcu kategorisinde sanki pek alternatifimizin olmadığını düşündürtüyor. geçen sezon devre arasında shaqiri ile kaybedilen zaman sonunda yapılan yiğit gökoğlan transferi, zaman kaybetmenin ne denli olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin göstergesidir. 2 aylık melo süreci de, bu konuda ders alınmadığını işaret ediyor. bu noktada yapılması gereken, oyuncu ile anlaşılamadıysa diğer mantıklı alternatiflere yönelmektir. eğer alternatiflere yönelme gibi bir niyetiniz yoksa da 2 ay boyunca peşinden koştuğunuz oyuncuyu almanız gerekir. bu yönüyle yönetim "şimdilik" başarısızdır.* kaldı ki melo alınsa bile 1 aylık kamp dönemi sonrasında melo'nun ancak alındığı ve bu konuda geç kalındığı gerçeği değişmeyecek maalesef.
dün geceden beri çıkan melo 4m euro istiyor söylentileri için de bir kaç şey yazmam gerekiyor sanırım. hatırlanacağı üzere melo ile anlaşıldığına dair transfer sürecinde pek çok yazı çıktı. buna ünal aysal'ın lig tv röportajında melo'ya yakınız, o da bize yakın açıklaması dahil. o zaman şu soru akla geliyor; ünal aysal'ın yakınız derken melo'ya sunduğu şartlar gerçekten de bugün konuşulan 4m euro rakamı mıdır? cevap eğer hayırsa o zaman insan "melo için ücrette indirim talep edildi, melo buna yanaşmadı" haberlerinin doğruluğuna daha yakın pozisyon almamızı sağlıyor. bu pozisyonda da ortaya atılan 4m euro rakamı, melo'yu itibarsızlaştırma hamlesinin bir sonucu haline geliyor.
melo gerçekten de 4m euro para talep ediyorsa neden melo isminde ısrar ediliyor? eğer amaç eboue transferi gibi bir sonuca varmak ise, unutulmamalıdır ki galatasaray'ın şu anki konumu ile geçen yılki "yeni kurulmakta olan takım hüviyeti" bir değildir. o yüzden o mevkiye alınacak oyuncu bir an önce alınmalıdır, alınmalıydı.
tüm bunlar göz önünde alındığında melo'nun olmazsa olmazımız olmadığı bir gerçek olmakla birlikte, yönetimin transfer konusunda aceleci olmaması bence eleştirilmesi gereken noktalardır. eleştirirken de dozu iyi ayarlamak lazım zira melo gelmedi diye istifa bekleyenler, yapılan önceki olumlu transfer hamlelerini görmezden gelenler bi zahmet önceki yapılan transferleri göz önünde bulundursunlar. bakın yönetimin önceki olumlu çalışmalarını göz önünde bulundurun demiyorum, sırf amrabat-hamit-dany-umut-burak transferlerinin takımın ihtiyaçları doğrultusunda yapılmış olması bile yönetimin alkışlanması için yeterlidir. diğer icraatlere gerek bile yok.
bir de kişisel not, ben her şeye rağmen melo'nun alınacağı hissiyatını taşıyorum, biraz sabırlı olmakta fayda var. madem sabredeceksin niye eleştiriyorsun diyenlere duyar gibiyim, bekleyip görmem dün yaşanan süreci eleştirmeme engel değil tabi ki. adam kestiğim yok ne de olsa.
ilk olarak saha içinden başlayalım. felipe melo'nun takım için pek çok artısı vardı. nedir mi bu artılar:
- takımın savunmasına getirdiği katkının yanında dikine ilerleyerek hücumda etkin rol üstlenmesi.
- hücumda edindiği etkin rol ile selçuk'un üzerine binen hücum yükünün hafiflemesi.
-hava toplarında gerek savunma anlamında gerek duran top organizasyonlarındaki etkinliği.
-taraftarı ateşleyebilmesi, saha içinde rakip oyuncularla tartışmalarda hakkımızın yenemeyeceği mesajını veren oyuncular arasında başı çekmesi.
- takımı ve türkiye'yi tanıması.
-uzun toplarda, hücumun yönünü değiştirmesi adına başarılı paslar verebilmesi.
aklıma gelmeyen şeyler de olabilir, eğer eklemek isteyen olursa yazıyı editleyebilirim.
melo'nun eksilerine gelince:
-takım içinde huzuru bozabilecek yapıya sahip olması. riera ile olan kavgasında melo için fatih terim'in tek vukuatı bu değildi imalarını hatırlayanlar olacaktır.
-kiralık bir takımda sorun çıkaran bir oyuncunun kontrat garantisi ile ne gibi sorunlara yol açabileceğinin riski azımsanacak bir risk değil.
-olası bir sorunda elimizden çıkaramazsak yüksek kontratının getireceği maddi yük.
-orta sahada rahat hareketleriyle kaptırdığı toplar konusunda bir gelişme göstermemesi ve bu hataların başımıza iş açabileceği gerçeği.
keza yine unuttuğum olumsuz yönler var ise yardımcı olan olursa buraya eklerim.
bunları değerlendirdiğimde fatih terim'in de insan yönetiminin katkısıyla melo'nun gelmesinin iyi olacağı görüşündeyim. kaldı ki selçuk'un da melo için kullandığı olumlu cümleler hafızalarda. melo'nun alınmamasının selçuk'un performansında azalmaya sebep olma ihtimali korkutuyor beni.
fakat bu ihtimallerin hiç birisi "illa ki melo" düşüncesine sahip olunmasını gerektirmiyor. zira galatasaray yaptığı hamit-amrabat-burak-umut transferleri ile hücum gücünü geçen yıla oranla ciddi derecede yükseltmiştir. hal böyleyken hücumda melo'ya duyulan ihtiyacın azalacağını düşünüyorum. hatta felipe melo yerine savunma özellikleri daha iyi olan birisi dahi alınabilir. zira bu seneki takımın takım savunması ile ilgili sorunlar yaşayabileceğini düşünüyorum. bunda sebep, semih-ujfa-dany-gökhan dörtlüsünün şampiyonlar ligi için yeterince atik olmadığı görüşünün yanında amrabat'ın savunmaya yardım konusunda takıma sıkıntı yaratabileceği düşüncesi var. amrabat bu yönünü geliştiremez mi? geliştirebilir tabi ki fakat bu da amrabat'ın efektifliğini azaltacaktır, takımın hücum gücünü baltalayacaktır. bu yüzden savunma yönü ile ön plana çıkan lass transferinin uygun olabileceği fikrindeyim. dikkat edin, lass'ın melo tipi bir oyuncu olduğunu söylemiyorum. fakat mevcut sistemde ihtiyaç duyulan futbolcu profilinin melo olmayacaksa diarra ile de kapatılabilmesi mümkün. o yüzden melo olmazsa olmazımız değildir. kaldı ki melo yerine melo'nun muadili bir futbolcu da alınabilir.
diğer yandan melo konusunda yaşanan süreçte 2 aydır felipe melo ile görüşülmesi, melo muadili futbolcu kategorisinde sanki pek alternatifimizin olmadığını düşündürtüyor. geçen sezon devre arasında shaqiri ile kaybedilen zaman sonunda yapılan yiğit gökoğlan transferi, zaman kaybetmenin ne denli olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin göstergesidir. 2 aylık melo süreci de, bu konuda ders alınmadığını işaret ediyor. bu noktada yapılması gereken, oyuncu ile anlaşılamadıysa diğer mantıklı alternatiflere yönelmektir. eğer alternatiflere yönelme gibi bir niyetiniz yoksa da 2 ay boyunca peşinden koştuğunuz oyuncuyu almanız gerekir. bu yönüyle yönetim "şimdilik" başarısızdır.* kaldı ki melo alınsa bile 1 aylık kamp dönemi sonrasında melo'nun ancak alındığı ve bu konuda geç kalındığı gerçeği değişmeyecek maalesef.
dün geceden beri çıkan melo 4m euro istiyor söylentileri için de bir kaç şey yazmam gerekiyor sanırım. hatırlanacağı üzere melo ile anlaşıldığına dair transfer sürecinde pek çok yazı çıktı. buna ünal aysal'ın lig tv röportajında melo'ya yakınız, o da bize yakın açıklaması dahil. o zaman şu soru akla geliyor; ünal aysal'ın yakınız derken melo'ya sunduğu şartlar gerçekten de bugün konuşulan 4m euro rakamı mıdır? cevap eğer hayırsa o zaman insan "melo için ücrette indirim talep edildi, melo buna yanaşmadı" haberlerinin doğruluğuna daha yakın pozisyon almamızı sağlıyor. bu pozisyonda da ortaya atılan 4m euro rakamı, melo'yu itibarsızlaştırma hamlesinin bir sonucu haline geliyor.
melo gerçekten de 4m euro para talep ediyorsa neden melo isminde ısrar ediliyor? eğer amaç eboue transferi gibi bir sonuca varmak ise, unutulmamalıdır ki galatasaray'ın şu anki konumu ile geçen yılki "yeni kurulmakta olan takım hüviyeti" bir değildir. o yüzden o mevkiye alınacak oyuncu bir an önce alınmalıdır, alınmalıydı.
tüm bunlar göz önünde alındığında melo'nun olmazsa olmazımız olmadığı bir gerçek olmakla birlikte, yönetimin transfer konusunda aceleci olmaması bence eleştirilmesi gereken noktalardır. eleştirirken de dozu iyi ayarlamak lazım zira melo gelmedi diye istifa bekleyenler, yapılan önceki olumlu transfer hamlelerini görmezden gelenler bi zahmet önceki yapılan transferleri göz önünde bulundursunlar. bakın yönetimin önceki olumlu çalışmalarını göz önünde bulundurun demiyorum, sırf amrabat-hamit-dany-umut-burak transferlerinin takımın ihtiyaçları doğrultusunda yapılmış olması bile yönetimin alkışlanması için yeterlidir. diğer icraatlere gerek bile yok.
bir de kişisel not, ben her şeye rağmen melo'nun alınacağı hissiyatını taşıyorum, biraz sabırlı olmakta fayda var. madem sabredeceksin niye eleştiriyorsun diyenlere duyar gibiyim, bekleyip görmem dün yaşanan süreci eleştirmeme engel değil tabi ki. adam kestiğim yok ne de olsa.