resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:-
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 2652
    yönetimin de felipe melo' nun da bizi şu an timsaha yatırdığını düşünüyorum, hepsi juventus' tan biraz daha indirim alabilmek için...

    bir hafta içinde felipe melo istanbul' a gelir takımla çalışmalara başlar.

    diyelim ki bu transfer gerçekleşmedi, bizim kadar bu takımı düşünen başka insanlar vardır elbette *.

    bekleyip görmek lazım hemen gider yapmanın manası yok...

    ayrıca felipe melo' yu acayip sevmeme ve mutlaka transfer edilmesi gerektiğine inansam da, gelmezse takıma küsecek değilim, arar mıyız kendisini? çok ararız ama kimse de galatasaray' dan büyük değildir.
  • 2653
    --- alıntı ---

    transferinde her türlü parametrenin fazlasıyla yanlış değerlendirildiği brezilyalı orta saha oyuncusu. her açıya bakmak lazım ama ilk önce şu para meselesini netleştirelim.

    öncelikle bu adamın geçen sene bonuslarla birlikte galatasaray'dan 5 milyon € civarı bir para aldığını biliyoruz. o kontrat ilk yapıldığında "riva'dan da 10 dönüm yer verseydiniz" dedik, suçlu biz olduk. galatasaray için böyle kontratlar abesle iştigaldir, matematiği belli bu işlerin. beşiktaş'ın mali yapıdan ceza aldığı ortamda "muhasebeci taraftar ehihi" diyeceklere uefa yetkilileri bilanço defterini itinayla monte ediyormuş, haber vereyim. ha yine de bugün itibariyle gelen haberler doğrultusunda kontratı taraftarca konuşulmaya başlandı, taraftar bölündü ama fark etmez; galatasaray albert riera'dan da kurtulup(geçen yıl bonuslarla birlikte 4.1 kazanan adam o da) hamit altıntop'un kontratını üst sınır olarak fikslemek zorunda. o da çok da, neyse, girmeyelim o topa. toparlamak gerekirse hikaye şu; böyle şişmiş kontratları bir kere verirsen, adamlar tepene biner, inmezler, sen de böyle kıvranırsın. dikkatli olmak gerek.

    işin ikinci tarafı oyuncu boyutu. melo başka bir model önlibero; muadili lassana diarra değil kesinlikle. felipe melo'nun en faydalı olduğu kısım hava hakimiyeti ve toplu çıkışları. bunları lassana diarra'dan veya adı alınacaklar listesinde geçen(mevcutlardan bahsediyorum) diğer oyuncularda bulamazsınız. bölge oyunu oynuyorlar çoğunlukla bu isimler. melo'nun mevcut yapı için ana parçalardan biri olduğu da su götürmez. bunu da yazalım kenara.

    adam problemli. her açıdan. form durumu konusunda garanti veremiyoruz, saha içinde ne yaptığı belli olmuyor bazen, düşerken rakibine tekme atmayı ihmal etmiyor, arkadaşına saldırıyor, vs. adamın karnesi zayıf dolu. saatli bomba alıyorsunuz kısacası ve kontratının düşürülmeye çalışılması abes değil. hele ki melo'ya hiçbir talibin olmadığı bir ortamda. galatasaray 2.5 milyon+maç başı da verse bunun üzerine çıkabilecek kulüpler katar ve rusya'da var. dahası toplam kontratı 15 milyon €'yu aşacak bir oyuncuda menajerler de kabarır. mevcut komisyon meselesi de kimse ilgilenmese de bir sorundur. bazen masadan kalkmak en iyisidir bu işlerde; geçen yıl emmanuel eboue'de, daha öncesinde cassio lincoln transferlerinde de benzer stratejiler güdüldü, sonuç alındı. alalım bunu da kenara.

    türkiye'de futbol takip eden insanların en büyük sorunu şu; 70 binden fazla profesyonel futbolcunun olduğu bir dünyada, yeni futbolcuları sadece transfer haberlerinden öğrenmeleri. melo'dan başka oyuncular da var, fazlasını verebilecek oyuncular da var, daha ucuzu da var, pahalısı da var, var oğlu var. aynı isimlere takılıyorsunuz, adını da "takıma alışmış" koyuyorsunuz, dünya para verip 657'li yapıyorsunuz adamı. sonra milan baros başına kalıyor işte. en gerekli yerde olmuyor, çalışmadığı, kendisine bakmadığı için sürekli sakatlanıyor. ama armayı öpüyor, ondan kıymetlisi yok. uyanın artık; hayrına oynamıyor bu adamlar. gereksiz anlamlar yüklemekten vazgeçin. gheorghe hagi de çok kazanırdı ama herkesten fazla çalışırdı, bacağı kopana kadar da sahada olurdu. ayrımını yapın şunların. tek sezonda oyuncuları kahraman yapmaktan vazgeçin.

    toplayalım; melo geçen yıl da bu paraları kazanıyordu, bunun üzerinden kimse argüman üretmesin. yönetimin aptallığıdır bu, eleştirilmesi gereken de onlardır konuyla ilgili. melo sistemin önemli parçasıdır, onun modelinde oyuncu bulamazsak değişiklikler yapmamız gerekir ama bu bizi öldürmez; pek tabii melo'nun kalması takımın hazırlıkları açısından çok daha iyi olur. melo'nun genel durumunu düşünecek olursak yönetimin stratejileri doğrudur. dünya üzerinde melo'dan başka oyuncular da vardır.

    ben melo'nun gelecek sezon galatasaray'da oynayacağını düşünüyorum hala. yalandan biraz başkalarıyla görüşülür, talibi çıkmayan melo da biraz adım atar, hep beraber ortayı buluruz. hamit altıntop ve burak yılmaz transferlerinde olduğu gibi saatlerce süren anlamsız goygoyumuzla kalırız. bu işlerden asıl öğrenmemiz gereken şeyler başka da, onu beceremiyoruz hiçbir şekilde. belki bir gün diye umut etmeye devam...

    --- alıntı ---

    (u: ekşi sözlük'ten "dreams to hope for" nickli kullanıcının yazısı) *
  • 2654
    mario jardel, frank ribery, abdulkader keita ve son olarak, felipe melo... bu dört adam, yalnızca 1 yıl terletebildi galatasaray formasını. istatistik olarak baktığınızda en başarılısı mario jardel idi. en yeteneklisi, en ''kim lan bu adam'' dedirteni, ''hagi getirtiyorsa bir bildiği vardır artık napalım .s .s'' denileni; frank ribery. geldiğinde, bizde, jardel'den sonra en büyük heyecan yaratanı, en göze hoş gelen futbol oynayanı, en tekniği, ve o göze hjoş gelen futboluyla en çok sevileni abdulkader keita'ydı. onu da çok sevmiştik. o da ''disiplinsiz'', ''deplasmanlarda top oynamıyor'', ''frank rijkaard istemiyor, yoksa başımızın üstünde yeri var da hoca istemiyor, napalım :( '' denilerek gönderildi.

    en son felipe melo. belki yıllar sonra ilk defa taraftarı bu kadar gaza getiren, oyunuyla, tavrıyla, hırsıyla. sahada, sanki ben mücadele ediyorum, sanki ben oynuyorum, ''ulan sahada ben olsam böyle oynarım'' dedirteniydi o. yıllar sonra gördüğümüz en sorunsuz 10 numara'ydı. defansı topluyor, ileriye yardım ediyor, yardım ederken 12 gol atıyor. var mı böyle bir oyuncu. kaç tane sayabilirsiniz dünyada. kaç tane orta saha oyuncusu var, 3.stoper larak savunmanın göbeğine girdiğinde, çıkıp gol atan. ulan, hepsini geçtim kaç tane futbolcu var, fenerbahçe'ye sikiyle gol atan. defansif orta saha adına gördüğüm en iyi futbolcu (galatasaray forması altında) felipe melo'dur. dünyada da kaç tane var, bu kadar başarılı bilemiyorum. barcelona'nın ön liberosu; sergio busquets? ofansif olarak çok yetersiz. real madrid'in ön liberosu; xabi alonso? olabilir. belki de ön libero olarak efsanedir. chelsea; frank lampard? formda değil. liverpool; steven gerrard? bir efsane, ancak son 3-4 yıldır pek bir numarasını göremiyorum. takımı başarıya taşımak açısından. as roma; de rossi? melo'nun boşluğunu onunla doldurabiliriz. uyum ve katkı açısından sorun yaşar. bir de pirlo falan var zaten. onlara bir şey demiyorum.

    melo-selçuk gibi bir ikiliyi bozmak, çok büyük risktir. bakın, başarısızlık getirir, demiyorum. ancak, çok büyük risktir, 2011-2012 sezonunda kurduğunuz, başarılı yapıyı bozmak demektir. çok büyük tehlikedir. burada bir-iki lafım da galatasaray yönetimi'ne ve ona laf söylemek bize dülmez ama, biraz da fatih hoca'ya * olacak. biraz da galatasaray taraftarı'na hatta kendime bile. bütün bu saydığım yapılar ve kişiler, mayıs 2012'den beri, ''melo gelsin, melo kalmalı, ne istiyorsa yapılsın, parası neyse alınsın.'' dediler, dedik, dedim. hatta #melosuzolmaz dedik de bir kaç kişi frenledi bizi, sağolsunlar. fatih terim; melo'yu istiyorum, bekliyorum dedi. yönetimden abdürrahim albayrak aynı şekilde.

    malum, iletişim çağındayız. herkes, istediği bir çok biligye kolaylıkla ulaşabiliyor. birisinin türkiye'de söylediği, brezilya'da 15 dakika sonra internette, 8-9 saat içinde gazetede haber oluyor. twitter'da, felipe melo'ya, mention'lar atıyoruz. ''bizi bırakma diye, nolur gel'' diye. birisi çıkmış felipe melo dövmesi yaptırmış koluna onu gösteriyor. onu yolluyor melo'ya. felipe melo'ya son mesajımı yarım saat önce, bu entry'ye başlamadan önce attım. utanmadan bi de portekzceye çevirdim google translate'den öyle attım. kim bilir ne anladı? biz bu kadar hüngür hüngür ağlarken, geçen sene ''bidon'' dediğimiz, aslan pitbull'umuzun ardından, biraz da düşünmek gerekiyor. acaba biz mi melo'ya bu özgüveni, bu gücü, bu 4.250 gibi bir parayı reddetme kapasitesini verdik diye. dikkatli düşününce cevap evet oluyor ve felipe melo'yu galatasaray'a yaklaştırmak isterken, nasıl uzaklaştırdığımız da iyice ortaya çıkıyor.

    son olarak melo'cuğum; nolur gitme lan. yönetim senin taşşağını yesin. yıllık 5 milyon'a da olsa gel lan. yine gol at fener'e aynı şekilde. gidiyorsan da yolun açık olsun. şans hep yanında olsun, bize karşı oynamadığın sürece. aslında bize gelemiyorsan fc vaslui'ye git. o da olur. bu sefer kesin olarak son. biliyorum görmeyeceksin. iki tane şarkı yolluyorum sana;

    http://www.youtube.com/watch?v=6elcFcMVZD4

    http://www.youtube.com/watch?v=9oxQn4fuxqM
  • 2655
    transferinin ilk bitirilmesi gereken isim olmasına rağmen bugünlere kadar geldik. hiç yoktan yaz kampını kaçırıyor. fiziği takım arkadaşlarından geride kaldı epey. yönetimimiz işi daha fazla uzatmadan gerekeni yapmalıdır. şu güzel ortamı bozmamalıdır. er ya da geç alınacak bu adam. başka ihtimali yok. geciktiğimiz her gün bizim aleyhimize. 500 bin kurtaracağız diye süper kupadan, prestijden, imajdan olmayalım. ayıptır.
  • 2656
    36 yaşında, doğduğu günden beri fanatik fenerbahçeli olan kuzenimin doğduğu günden beri zorla fenerbahçeli yapmaya çalıştığı, bu yüzden beni bile yanına sokmadığı oğlunu galatasaraylı yapan futbolcudur. kuzenim son 6 aydır kan ağlıyor oğlu galatasaraylı oldu diye. niye diye sorduğumda melo ve pitbull sevincini sevmiş ve galatasaraylı olmuş. nasıl ki çocukken bizlerin cevat prekazi oldugu günlerdeki gibi.
  • 2658
    son bir yılda kaydettiği 12 golün yanlış yorumlandığı kanısında olduğum futbolcudur. şöyle ki galatasaray'a gelmeden önceki 8 futbol sezonunda 28 gol kaydetmiş felipe melo. bu da yıl başına ortalama 3.5 gole denk gelir ki dünya üzerinde herhangi bir defansif orta saha oyuncusu için normal olan bir ortalamadır; çünkü, adı üstünde "defansif" orta sahadır, birinci ve en önemli işi takımı savunma açısından rahatlatmak, yanında oynadığı oyun kurucu görevindeki oyuncunun asıl görevi olan oyunu kurarken daha rahat oynamasını sağlamaktır-bizdeki selçuk-melo örneğindeki gibi-. melo'nun bu sezon kaydettiği 12 gol, onun gerektiğinde hücuma da korkunç bir destek verebileceğini göstermiştir; fakat, bunda melo'nun yeteğinden çok, fatih terim'in katkısının ve galatasaray'ın oyun planının etkisi daha büyük olmalı diye düşünüyorum önceki yıllardaki istatistiğine bakarak.

    sözlükte veya çeşitli internet ortamlarında sık sık karşılaşıldığı gibi alabileceğimiz bir çok potansiyel defansif orta saha oyuncusu, melo ile kıyaslanıyor; melo'nun hücum anlamında çoğundan ne kadar üstün olduğundan falan bahsediliyor ki bu görüşlerin çoğu istatiksel anlamda doğru. örnek vermek gerekirse, önünde cristiano ronaldo, mesut özil, karim benzema,angel di maria gibi dünyada var olan en korkunç hücum takımı olan lassana diarra'dan -oynadığı dönemde- hücum anlamında bir katkı beklemek biraz anlamsız. tabii ki bu yeteneklere sahip olması kötü bir özellik değil; fakat, ondan beklenen takım önde oynarken takıma sigortalık yapmak, top dolaşımında da hata yapmadan ve sakin kalarak gerekli katkıyı sağlamak. geçen yılki galatasaray oyun stiline bakarsak, bırakalım kenar oyuncularını **, forvetlerin bile skora ortalama bir katkısı varken, başka bir oyuncudan gelecek katkı galatasaray'ın şampiyonluğu için çok önemliydi. fatih terim'in de katkılarıyla bu ek güç melo'dan sağlandı ve bir defansif orta saha oyuncusu için inanılmaz olan bir gol istatistiğine ulaştı melo.

    sonuç olarak, geçen yılki ofansif kıtlığı yaptığımız transferlerle- en azından kağıt üstünde- çözmüş görünüyoruz. burak, amrabat, hamit ve umut'tan gelecek katkı, -eğer gelmezse- melo'dan gelecek olana mahkum bırakmayacak bizi. bu yüzden bize öncelikle oyunun iki yönünü değil; tek yönünü harika oynayan bir ön libero lazım diye düşünüyorum. bu demek değil ki top tekniği ve pas yeteneği sıfır olan bir oyuncu da olur. oynadığımız oyun gereği pas sirkülasyonuna gerekli katkıyı sağlayacak, takım presinde gerekli sertliği sağlayacak bir isim lazım. ama öncelikli kriter olarak defansif gücün ön planda olacağını düşünüyorum ki ilgilendiğimiz isimlerde de bu özelliklerin olacağını sanıyorum.

    melo'nun ,basında bahsedilen paraları istiyorsa gerçekten -çoğu abartmadır muhtemelen-, gelmemesini bu sebeplerle büyük bir yıkımla karşılamak anlamsız geliyor bana. takımla uyumu, tribünle olan ilişkisi elbette çok önemli ve başka bir oyuncu gelirse bu uyumun yakalanacağı şüpheli. ama her transferde olduğundan daha fazla değil. böyle dönemlerde -çoğu insan için yapması çok zor nedense- abartılı söylemlerden kaçınmak, sonradan yaşanacak entry silme, içindeki vicdan azabı, gibi durumlarla karşılaşmamak için yararlı olacaktır.

    edit: yazım yanlışı. bomba transfer'e teşekkürler.
  • 2659
    söylendiği gibi transferi yattıysa 4-4-2 sistemini değiştirmek zorunda kalırız ki ozaman ne diye elimizde 6 forvet var sorusu akıllara gelir.* top rakipteyken savunmayı beşleyen, pas kanallarını çok iyi kapatan, topu kaptığımız anda ortashayı selçuk'la birlikte hızlı geçmemizi sağlayan melo olmadan 4-4-2 oynayamayız.

    şu anki mevcut kadrodan ne hamit, ne dany nede başka biri bu mevkide aynı rolü üstlenemezler. melo'suz 4-4-2 demek orta sahamızın yol geçen hanına dönmesi demek. rakip takımların elini kolunu sallaya sallaya defansımızın üzerine rahatça gelmesi demek.

    transferi gerçekleşmezse, fatih terim'in muslera-ujfa-melo-elmander ile oluşturduğu omurganın kırılıp takımın sakat kalacağını görmek bu kadar zor olmasa gerek.
  • 2661
    kurulu yapıyı geliştirmek daha kolay olacaktır bu sebeple alınması taraftarıyım. saha içinde özellikle savunma ve hava toplarında ne kadar yarar sağladığını canlı izleyenler şahit olmuştur herhalde. kendisini olmayışı takım savunması için kolay doldurulamayacak bir aksaklık olacak. yeni alınacak yada o bölgeye devşirilecek olan oyuncunun uyum süreci bizlerden bazı şeyler götürecektir. umarım götürdükleri çok can yakmaz.
  • 2662
    http://live.sporx.com/...arkasiSXHBQ288560SXQ

    27 haziran 2012 | ünal aysal: "melo bizim de istediğimiz bir oyuncu. teknik ekibimiz de onunla yola devam etme arzusunda. felipe melo transferinin 24 saat içerisinde sonuça ulaşacağını düşünüyorum."

    6 temmuz 2012 | abdürrahim albayrak: "fatih hocam da biz de melo'yu transfer etmek istiyoruz. melo da zaten galatasaray'da oynamak istediğini dile getiriyor. basında yazıldığı gibi bir durum söz konusu değil. melo transferinde hiçbir sorun yok, herşey yolunda"

    8 temmuz 20120 | fatih terim: "felipe melo'yu ben de istiyorum ama bekliyoruz..."

    19 temmuz 2012 | felipe melo: " sizin için ve galatasaray'a olan aşkımdan dolayı bana yapılan teklifi kabul ettim. şimdi galatasaray'ın da beni istediğini göstermesi ve juventus ile anlaşması gerek"

    21 temmuz 2012 | ali dürüst: "transferdeki tek ve son hedefimiz felipe melo. juventus’u 6.5 milyon euro’ya ikna etmeye çalışıyoruz. melo ile görüştük ve anlaştık. şimdi juventus'un kararını bekliyoruz."

    ve son olarak yaşananlar ortada. artık yönetim mi başarısız, melo mu karakter sorunu yaşıyor ya da menajeri mi kıvırtıyor bilemiyorum. ancak tek isteğim ve taraftarın büyük çocuğunun beklentisi artık bu transferin iyi ya da kötü bir sonuçla noktalanmasıdır.
  • 2663
    bazı kardeşlerimizin zannettiği gibi 3-5 kuruş için değil, maç başı ücretler dahil yıllık 4.25 milyon euroluk teklifi kabul etmediği için alınamayan futbolcu. kimse kusura bakmasın ama melo'nun bu yaptığı eşşeğin kulağına su kaçırmaktır.

    galatasaray yönetiminin görüşmeleri kesmesi çok zekice bir hamle. hiçbir takım melo'ya, galatasaray'ın verdiği parayı vermez. bunu yönetimde, menajeride, melo'da çok iyi biliyor. yıllık 4,25 gibi çok iyi miktarı reddetmesinin sebebi ya blöf yapmaktı, ya da arap sermayeli takımlardan biriyle irtibata geçti ve haber bekliyor. büyük ihtimalle amrabat olayında kayserispor yönetimine yapıldığı gibi, bu zekice hamle sonucunda galatasaray melo'yu ve menajerinide kıvama getirecektir.
  • 2664
    • hücumda topla dikine kat ediyor, gerektiğinde çalım atmaktan çekinmiyor ve atıyor. artı pas trafiğinde gayet hızlı, ters isabetli 30-40 metrelik pasları adrese teslim atıyor. hücuma destek veriyor. 12 gol 12 asist gibi bir rakam bunun göstergesi. tam bir hücuma dönük orta saha
    • defansta gördüğüm en iyi top çalıcı. sezgileri ile pasları ve çalımları önceden kesiyor. araya giriyor ve rakip sahaya çöktüğümüzde dönen ribaundları müthiş toplayıp yeniden servis ediyor. dennis rodman mübarek!!!
    • aynı zamanda teknik, klas, topla çok rahat, kafası hep dik, tam bir box to box oyuncusu.
    • yaşı 29 en az 5 sezon daha bu seviyede oynar. ve istikrarlı. geçen sene toplamda 37 maç oynamış ligde.
    • bütün bunlardan da öte; bize uydu abi. taraftar takım onu seviyor. hırslı, mücadeleci,azimli. takıma ve selçuk’a yaptığı katkı inanılmaz.

    yukarıdaki özelliklerin bir kısmını verebilecek oyuncular buluruz ama ben tamamını verebilecek bir oyuncu bulamayız diyorum. maceraya gerek yok. verelim parası neyse alalım.
  • 2666
    bana kalırsa zaten 2012-2013 sezonu için teknik ekip ve yönetim ortaklaşa bir kararla melo'yu takımda düşünmüyorlardı. bunun nedenlerini bilemem ama bence bu konuda yönetim ve teknik heyet feci şekilde ''takiye'' yapıyor yani kamuoyuna karşı söyledikleriyle, gerçekte melo transferinin içyüzünde takındıkları tutum farklı. bunun nedeni de, ileride alınabilecek kötü sonuçlardan sonra gelebilecek ''yahu bu takımda melo gibi bir adam vardı, neden gönderildi.'' gibi eleştirilere, ''biz elimizden geleni yaptık fakat karşı tarafın şartları, takım içi dengeleri bozardı '' kılıfını hazırlamak ve bu konuyu zamana yayarak taraftar tepkilerini azaltmak. bu arada arda turan'ın transfer edileceği yönünde söylentinin , taraftarın ilgisini dağıtmak, gündemi değiştirmek, melo olayının da arada kaynamasının daha da kolaylaşması için bilinçli olarak çıkarıldığını düşünüyorum.
  • 2667
    transferinin henüz gerçekleştirilmemiş olması ciddi anlamda iç huzursuzluğa yol açtı bende. takımdan ayrıldığını varsayarak deli gibi oyuncu araştırıyorum dünya piyasasında ama bulamıyorum. yok çünkü. yerine hamit'i çekeyim diyorum, olmuyor. sistemi değiştireyim, 4-3-3 e filan döneyim diyorum hiç olmuyor. olmuyor yani. tüm yollar melo'ya çıkıyor.
  • 2670
    fenerbahçe'nin diego lugano için uyguladığı taktiği bizim yönetim felipe melo için uyguluyor. galatasaray'ın sunduğu şartları rus takımları hariç avrupa'da başka bir takım sunamaz. yönetim bekliyor, başka oyuncularla görüşüldüğü ortamı yaratılıyor melo'dan da indirim bekleniyor kanaatimce ve bencede başarılı olunacak ve melo önümüzdeki sezonda parçalı formayı giyecektir. şahsi düşüncem; önümüzdeki sezon galatasaray forması giymemesi ihtimali yüzde 5'i geçmeyecek oyuncu.
  • 2672
    felipe melo galatasaray futbol takımı için vazgeçilmez değildir. bu cümle ile başlamak istedim zira melo'nun gelmemesi durumunda karalar bağlayan pek çok insan var ve bu insanların yanlışlarından dönmesi lazım. ha bu süreçte felipe melo'nun gelmesi benim temennimdir, o yüzden yönetimi eleştireceğim bazı noktalar da mevcut ve ilerleyen satırlarda buna da değineceğim.

    ilk olarak saha içinden başlayalım. felipe melo'nun takım için pek çok artısı vardı. nedir mi bu artılar:

    - takımın savunmasına getirdiği katkının yanında dikine ilerleyerek hücumda etkin rol üstlenmesi.

    - hücumda edindiği etkin rol ile selçuk'un üzerine binen hücum yükünün hafiflemesi.

    -hava toplarında gerek savunma anlamında gerek duran top organizasyonlarındaki etkinliği.

    -taraftarı ateşleyebilmesi, saha içinde rakip oyuncularla tartışmalarda hakkımızın yenemeyeceği mesajını veren oyuncular arasında başı çekmesi.

    - takımı ve türkiye'yi tanıması.

    -uzun toplarda, hücumun yönünü değiştirmesi adına başarılı paslar verebilmesi.

    aklıma gelmeyen şeyler de olabilir, eğer eklemek isteyen olursa yazıyı editleyebilirim.

    melo'nun eksilerine gelince:

    -takım içinde huzuru bozabilecek yapıya sahip olması. riera ile olan kavgasında melo için fatih terim'in tek vukuatı bu değildi imalarını hatırlayanlar olacaktır.

    -kiralık bir takımda sorun çıkaran bir oyuncunun kontrat garantisi ile ne gibi sorunlara yol açabileceğinin riski azımsanacak bir risk değil.

    -olası bir sorunda elimizden çıkaramazsak yüksek kontratının getireceği maddi yük.

    -orta sahada rahat hareketleriyle kaptırdığı toplar konusunda bir gelişme göstermemesi ve bu hataların başımıza iş açabileceği gerçeği.

    keza yine unuttuğum olumsuz yönler var ise yardımcı olan olursa buraya eklerim.

    bunları değerlendirdiğimde fatih terim'in de insan yönetiminin katkısıyla melo'nun gelmesinin iyi olacağı görüşündeyim. kaldı ki selçuk'un da melo için kullandığı olumlu cümleler hafızalarda. melo'nun alınmamasının selçuk'un performansında azalmaya sebep olma ihtimali korkutuyor beni.

    fakat bu ihtimallerin hiç birisi "illa ki melo" düşüncesine sahip olunmasını gerektirmiyor. zira galatasaray yaptığı hamit-amrabat-burak-umut transferleri ile hücum gücünü geçen yıla oranla ciddi derecede yükseltmiştir. hal böyleyken hücumda melo'ya duyulan ihtiyacın azalacağını düşünüyorum. hatta felipe melo yerine savunma özellikleri daha iyi olan birisi dahi alınabilir. zira bu seneki takımın takım savunması ile ilgili sorunlar yaşayabileceğini düşünüyorum. bunda sebep, semih-ujfa-dany-gökhan dörtlüsünün şampiyonlar ligi için yeterince atik olmadığı görüşünün yanında amrabat'ın savunmaya yardım konusunda takıma sıkıntı yaratabileceği düşüncesi var. amrabat bu yönünü geliştiremez mi? geliştirebilir tabi ki fakat bu da amrabat'ın efektifliğini azaltacaktır, takımın hücum gücünü baltalayacaktır. bu yüzden savunma yönü ile ön plana çıkan lass transferinin uygun olabileceği fikrindeyim. dikkat edin, lass'ın melo tipi bir oyuncu olduğunu söylemiyorum. fakat mevcut sistemde ihtiyaç duyulan futbolcu profilinin melo olmayacaksa diarra ile de kapatılabilmesi mümkün. o yüzden melo olmazsa olmazımız değildir. kaldı ki melo yerine melo'nun muadili bir futbolcu da alınabilir.

    diğer yandan melo konusunda yaşanan süreçte 2 aydır felipe melo ile görüşülmesi, melo muadili futbolcu kategorisinde sanki pek alternatifimizin olmadığını düşündürtüyor. geçen sezon devre arasında shaqiri ile kaybedilen zaman sonunda yapılan yiğit gökoğlan transferi, zaman kaybetmenin ne denli olumsuz sonuçlar doğurabileceğinin göstergesidir. 2 aylık melo süreci de, bu konuda ders alınmadığını işaret ediyor. bu noktada yapılması gereken, oyuncu ile anlaşılamadıysa diğer mantıklı alternatiflere yönelmektir. eğer alternatiflere yönelme gibi bir niyetiniz yoksa da 2 ay boyunca peşinden koştuğunuz oyuncuyu almanız gerekir. bu yönüyle yönetim "şimdilik" başarısızdır.* kaldı ki melo alınsa bile 1 aylık kamp dönemi sonrasında melo'nun ancak alındığı ve bu konuda geç kalındığı gerçeği değişmeyecek maalesef.

    dün geceden beri çıkan melo 4m euro istiyor söylentileri için de bir kaç şey yazmam gerekiyor sanırım. hatırlanacağı üzere melo ile anlaşıldığına dair transfer sürecinde pek çok yazı çıktı. buna ünal aysal'ın lig tv röportajında melo'ya yakınız, o da bize yakın açıklaması dahil. o zaman şu soru akla geliyor; ünal aysal'ın yakınız derken melo'ya sunduğu şartlar gerçekten de bugün konuşulan 4m euro rakamı mıdır? cevap eğer hayırsa o zaman insan "melo için ücrette indirim talep edildi, melo buna yanaşmadı" haberlerinin doğruluğuna daha yakın pozisyon almamızı sağlıyor. bu pozisyonda da ortaya atılan 4m euro rakamı, melo'yu itibarsızlaştırma hamlesinin bir sonucu haline geliyor.

    melo gerçekten de 4m euro para talep ediyorsa neden melo isminde ısrar ediliyor? eğer amaç eboue transferi gibi bir sonuca varmak ise, unutulmamalıdır ki galatasaray'ın şu anki konumu ile geçen yılki "yeni kurulmakta olan takım hüviyeti" bir değildir. o yüzden o mevkiye alınacak oyuncu bir an önce alınmalıdır, alınmalıydı.

    tüm bunlar göz önünde alındığında melo'nun olmazsa olmazımız olmadığı bir gerçek olmakla birlikte, yönetimin transfer konusunda aceleci olmaması bence eleştirilmesi gereken noktalardır. eleştirirken de dozu iyi ayarlamak lazım zira melo gelmedi diye istifa bekleyenler, yapılan önceki olumlu transfer hamlelerini görmezden gelenler bi zahmet önceki yapılan transferleri göz önünde bulundursunlar. bakın yönetimin önceki olumlu çalışmalarını göz önünde bulundurun demiyorum, sırf amrabat-hamit-dany-umut-burak transferlerinin takımın ihtiyaçları doğrultusunda yapılmış olması bile yönetimin alkışlanması için yeterlidir. diğer icraatlere gerek bile yok.

    bir de kişisel not, ben her şeye rağmen melo'nun alınacağı hissiyatını taşıyorum, biraz sabırlı olmakta fayda var. madem sabredeceksin niye eleştiriyorsun diyenlere duyar gibiyim, bekleyip görmem dün yaşanan süreci eleştirmeme engel değil tabi ki. adam kestiğim yok ne de olsa.
App Store'dan indirin Google Play'den alın