• 40
    isimlerden bağımsız, galatasaray'ın başkanı, galatasaray'ın teknik direktöründen daha üst bir makamdır. başkan tüm spor kulübünün seçilmiş başkanıdır. teknik direktör ise futbolcular gibi maaşlı bir çalışandır. ''eleman''dır. ünal aysal galatasaray literatürüne sokmuştur. sebebi bellidir, teknik direktörün kendisini başkandan daha üstün görmesidir. fatih terim'in efsane olduğu zaten tartışmasız. lakin terim dahi olsanız galatasaray başkanlık makamının saygınlığına gölge düşüremezsiniz. kesinlikle isimlerden bağımsız olgudur.

    farz-ı misal ; yarın öbür gün fatih hoca sahalardan çekilip başkanlık koltuğuna oturur, teknik direktör olarak hagi'yi getirir, hagi kendisini ''galatasaray başkanından üstün'' görürse o zaman fatih terim de hagi'ye ''eleman'' olduğunu hatırlatmak zorundadır ve haklıdır. aksi cengiz yönetimi ve terim arasındaki gibi çift başlılığı doğurur ki, bundan en çok zarar gören galatasaray'dır.
  • 39
    ünal aysal tarafından sarf edilerek galatasaray sözlük literatürüne sokulmuş laftır. bu lafı galatasaray teknik direktörü için etmiştir. zira galatasaray teknik direktörü galatasaray spor kulübünün bir elemanıdır. bu laf niçin edildi? bir hatırlatmaydı. zira o dönem galatasaray teknik direktörlük görevini yürüten fatih terim yine görev sınırlarını ihlal eder davranışlar yapmıştı. mesela aynı davranışları mustafa cengiz başkanlığında da yaptı. işler başkandan başkana değişiyor. bir başkan kendisini idare edebiliyor, diğeri edemiyor. hangisinin doğru yaptığı kişiden kişiye değişir.

    yani işin özü laf fatih terim'in şahsına edilmedi.

    gördük ki ünal aysal gibi biri tavizsizdir. gerektiğinde galatasaray saldırı altındaysa siyasete de ayar verir, fenerbahçe başkanına da, federasyona da, hakeme de, monaco prensine de. yeri geldi bu duruş uğruna basketbol takımını sahadan çekti. bu derece net duruşu olan bir insan haliyle teknik direktör de kendi yetki alanını aşıp başkanın yetki alanına giren işler yaptığında gerekli uyarıyı yaptı.

    olayları tekil değerlendirmemek lazım. mustafa cengiz teknik direktör fatih terim'i bir şekilde idare etti. ama bir çok durumda da ünal aysal kadar dik durmadı.

    ancak ünal aysal'ın galatasaray'ın başında kalamamasıyla terim'in gidişi arasında ancak dolaylı bir bağ vardı. o dönem ülke özel ve resmi tüm kurumlarıyla galatasaray'a karşı sistematik bir saldırı yürütüyordu. liseciler de rant peşinde her zamanki gibi bu saldırının kuvvetli müttefiki konumundaydılar. futbol federasyonu tarihin gördüğü en büyük galatasaray düşmanlarından biri olan yıldırım demirören aracılığı ile galatasaray ve milli takım arasında bir çıkar çatışması yarattı. bu çıkar çatışması fatih terim'in de son gelişinde hata olarak nitelediği kader ortaklığı ile neticelendi.

    galatasaray'ın borsadaki finansal hareketleri engellendi. zira hesap galatasaray'ın ekonomik bağımsızlığını elde etmesinin önüne geçmekti. başarıldı. ekonomik bağımsızlık için bir diğer hamle galatasaray gayrimenkullerinin değerlendirilmesiydi. tabi ki rant olan yerde türkiye'nin kokuşmuş arazi mafyaları ve liseciler işbirliği yaptı. netice dursun aydın özbek yönetiminin galatasaray arazilerini peşkeş çekmesi oldu.

    ünal aysal gerektiğinde galatasaray'ı almanya'ya taşıyabilecek kadar cesur ve dik bir insandı. bakmayın kopan yaygaralara. böyle bir hamleyi türk sporu kaldıramazdı. bu plan gündeme gelecek kadar olgunlaşabilseydi, herkes şampiyonluk maçında takımı sahadan çeken yönetimin içi boş bir tehdit yöneltmediğini bilirdi. işte bu durumda ülke federasyonlarındaki ve kurumlarındaki sistematik galatasaray düşmanlığı ebediyen sona ererdi. zira ülke sporu galatasaray'sız andora seviyesine düşer. spor söz konusu olduğunda galatasaray türkiye'den daha büyük markadır.

    velhasıl ünal aysal devrimci bir insandı. devrimciler genelde asılır. çok azı başarılı olabilir. ünal aysal'ın da başarılı olması istenmedi. ailesine kadar saldırıldı. o da pes etti. belki gençliğinde mücadele etmeyi seçerdi. başarılı olsa iyi mi olurdu, kötü mü olurdu bilmiyorum. onu da alternatif tarihi yaşama şansımız olursa veya bir gün paralel evrendeki ikizimiz ile tanışırsak öğreniriz...
  • 43
    enteresan nitelemedir.

    daha da enteresanı yönetici erk (?) ile iş tutan bir grup liseci ünal aysal'a gelen kısa mesajları, bir şekilde (cebren ve hile ile olması dahil), yönetici erkten tamamen bağımsız bir medya mensubu olan rasim ozan kütahyalı'ya sızdırarak fatih terim'in kurduğu oyunu bozmuştur.

    öyle ki fatih terim'in gidişini yeniden yapılanma ve yüksek futbol aklının tesisi için bir fırsat görerek lucas ontivero, umut gündoğan, salih dursun, izet hajrovic, guillermo enio burdisso gibi geleceği parlak isimlerle anlaşan ünal aysal, bu sayede galatasaray'ın önünü açmıştır.

    fakat ne yazık ki tüm bu hizmetlerine rağmen kendisi efsane olarak değil de eleman olarak anılmaktadır.

    hayat kısa olduğu kadar çok da garip, kuşlar uçuyor...

    edit: imla
  • 19
    eleman kelimesi fransızca'da ve ingilizce'de élément demek. êlément ise unsur,öğe anlamında kullanılıyor. hayatının çoğunu avrupa'da yaşamış ünal aysal eleman kelimesini bu şekliyle kullanmak istemişse de, bunu bir hayli irdeleyen türk medyası fatih terim'in de aklını çelmeyi başardı..

    ünal aysal'a haksızlık ediliyor zira önemli olan sözler değil davranışlardır...
  • 38
    40 yıllık galatasaray efsanesine 2 yıllık bir başkan tarafından söylenince trajikomik duran kelime. bu kelimeyi söyleyen arkadaş o "eleman"ı kulüpten kovduktan sonra 1 sene bile dayanamamış ve kendi de kovulmuştur. bu kelimenin muhatabı olan efsane de çok sevdiği kulübüne geri dönmüş ve 3 senede 2 şampiyonluk daha kazandırmıştır. görünen o ki kazandırmaya, galatasaray taraftarı'nın göğsünü kabartmaya da devam edecektir.

    edit: bunu başkan dursun aydın özbek'in teknik direktör jan olde riekerink'e söylediğini düşünüyorum da. çok büyük bir kara leke olarak anılırdı herhalde. bu sözün söylendiği dönemde ünal aysal-fatih terim ikilisi arasında bir söz dalaşı, bir kavga da yoktu. ünal aysal neden bu kelimeyi kullandı anlamak güç. olan galatasaray'a oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın