• 404
    aslında hakkında yazmak istediği çok şey var ama kafam bunları toparlayamayacak kadar bulanık. bu karantina günlerinde tek yapabildiğim depresyona girmemeye çalışmak. bunun için yapılması en elzem şey sanırım sosyal medyadan uzak durmak olmalı ama yapamıyorum. etraf felaket tellalları ile dolup taşıyor ve maalesef sadece bunlar ilgi çekiyor.

    konu hakkında bulabildiğim bütün şeyleri okumaya çalışıyorum ve aradan içimi ferahlatacak birşeyler çıkarmaya çalışıyorum. bugün fatih altaylı'nın şu (https://www.haberturk.com/.../2626656-icim-rahat) yazısında bahsettiği bir çalışmayı sizlerle de paylaşayım istedim.

    basedilen makalenin tam metni ingilizce bilenler için burada; https://www.medrxiv.org/....20042291v1.full.pdf

    makalede oxford üniversitesinden bazı bilim adamları ingiltere ve italya için karşılaştırmalar ve salgının gidişatı ile ilgili teoriler sunmuşlar. buna göre her iki ülkede de virüs halkın %60 civarında bir kısmına zaten bulaşmış durumda deniliyor. ayrıca virüsün bu ülkelere giriş zamanları da ilk vakaların açıklanmasından çok öncesine dayanıyor deniliyor. bir önemli nokta ise virüs bulaşanlar arasında tedaviye ihtiyacı olanların oranı. fatih altaylı yazısında bunu %0,1 olarak vermiş ama makalede %1 olarak okudum ben bu oranı. yani virüsün bulaştığı toplam nüfusun %1'i bu hastalığı ağır olarak yaşayacak deniliyor. bunu türkiye'ye uyarlarsak eğer yaklaşık 50 milyon civarı insan virüs ile enfekte olurken 500 bin civarı insan tıbbi yardıma ihtiyaç duyacaktır. bunlar tabii ki halen çok büyük rakamlar. özellikle kalp rahatsızlıkları, şeker ve astımı bulunanların özellikle dikkat etmeleri gerekmekte. ama söylenildiği gibi zaten nüfusun büyük bir kısmı zaten bu virüs ile zaten tanışmış durumda ise artık yapacak bir şey de kalmamış demektir. yine de bu sadece bir teori ve virüs bulaştığı insanların yüzde kaçında hastalığa neden oluyor ya da yüzde kaçında hiç bir belirti vermeden geçip gidiyor bu bilinmiyor tam olarak sanırım. bu yüzden tedbirleri elden bırakmamak lazım.

    bir de virüs salgını geçip gittikten sonra ortaya çıkacak olan ekonomik enkaz daha öldürücü olabilir. o daha korkutucu geliyor bana.
  • 405
    (bkz: #2887253)
    (bkz: #2888421)

    yüzde 90 bu laneti kaptım ve nispeten hafif atlatıyorum.

    yukarıda entrylerde yazdım, öksürüğün şiddeti arttı iki gündür, öksürmekten boğazım tahriş oldu. canım yanıyordu tahriş olduğu için.

    dayanamadım bugün öğleden sonra dokturumu aradım, tomografi vs ne gerekiyorsa yapın ben kendimi artık iyi hissetmiyorum dedim. çağırdı hemen, gittim.

    önce rutin kontroller, hastalığın seyrinde değişiklik var mı onları sordu, hayır yok dedim sadece öksürük şiddeti arttı, bir kez de ateşim 37.5'e çıktı dedim. (sabah ishal oldum, şimdi aklıma geldi doktora söylemeyi unuttum)

    neyse tomografiye yönlendirdi. ilk kendisi baktı, çok korkulacak bir şey yok, akciğerin kalbin arkasındaki kısmında enfeksiyon var dedi. virüs değilmiş, bakteriyelmiş. mecbur inandım. böyle dedi de kendisi de inanmadı dediğine, radyoloji doktorunu çağırdı, beni dışarı çıkardılar, beraber bakacağız dediler.

    5-6 dakika bekledim dışarıda. radyoloji çıktı, ben girdim. çok korkulacak bir şey yok, kendinizi izole edin dedi ve 10 gün rapor verdi. 10 gün evden çıkmayın dedi. yani karantina kendi evimde.

    ateş, solunum güçlüğü vs olursa doktora gidecekmişim.

    hayırlısı bakalım. 10 gün karantinadayım. evdekiler için de aynı durumlar geçerli. onların ilacı yok sadece. onlar için de acil durum olursa gideceğiz.
  • 406
    ülkenin içinde bulunduğu ekonomik güvensizlik ortamı sebebiyle ısrarla sokağa çıkma yasağı getirilmiyor ve belli ki de getirilmeyecek. fakat pandemik bir salgın durumunda, ölümcül olabilecek bir bulaşı riskini minimuma indirebilmek için çok katı karantina uygulamaları hayati önem taşımakta. çin, salgının ilerleyişini çok katı karantina ve izolasyon yöntemlerini devreye sokarak gerçekleştirdi. fakat ülkemizde, sıkı sokağa çıkma yasağı düzenlemelerini getirebilmek pamuk ipliğine bağlı ekonomik koşullarda pek olası durmuyor ne yazık ki. geçim sıkıntısı sebebiyle işlerin durmasını istemeyen belki de milyonlarca insanımız var. gerçekçi olmak gerekirse, iki ucu boklu değnek bir durum söz konusu. lakin sağlık da her şeyin ötesinde. o zaman çıkış yolu ne olacak. aslında bence bu süreci yönetmek oldukça basit. takvime bakınca önümüzde yakın dönemde sırasıyla bir çok resmi tatil bizleri bekliyor. 23 nisan, 1 mayıs, 19 mayıs, ramazan ve kurban bayramı tatilleri. detaylıca bakmadım fakat görünen o ki 10-12 günlük bir boşluk oluşacak. salgının pik noktası yapacağı şu günlerde, önümüzdeki tatilleri şimdiden kullanarak, genel bir sokağa çıkma yasağı getirilse, bu süreçte de aile hekimlerinin belli risk grubunda yer alan hane halkını yerinde tetkik ederek gereken aksiyonu alması, bu süreci çok ama çok güvenli geçirmemizi sağlayabilir. önümüzdeki bu resmi tatil dönemlerine kadar da muhtemelen salgın hafiflemiş olabilir ve herkes işlerine bu süre zarfında da herhangi bir dönem gibi devam edebilir. hayatınızın her alanında köklü değişiklikler yaptığımız bu yıl da, resmi tatil dönemlerini bu şekilde kullanmış olur, bir yıl da bayram yapmayıveririz. zaten görünen o ki, bayram da seyran da kimse kimseyi ziyarete gidemeyecek nasılsa. sıradışı bir süreç yaşıyoruz, insan sağlığı açısından gereken her türlü önlem alınmalı ve yürürlüğe konmalıdır.
  • 407
    belki covid-19 enfeksiyonu yaşıyor belki de atipik pnömoni dediğimiz bakteriyel bir zatürre geçiriyor olabilirsiniz.

    solunumsal enfeksiyon hastalığınız her ne olursa olsun tedavi yaklaşımı bellidir.
    oda havasında nefes darlığı yaşıyorsanız önce oksijen verilir.
    maskeyle verilen oksijen yetmez ise cpap/bpap cihazları ile basınçlı oksijen verilir.
    bu da kafi gelmiyor ise akciğere hortum (entübasyon) atılıp yoğun bakım ortamında ventilatör cihazına bağlanır.

    tabi bunların yanında covid-19 ise antiviral ilaçlar, bakteriyel bir zatürre ise antibiyotik, ayrıca kısa süreli steroid ve nefes açıcı bronkodilatör ilaçlar uygulanır.

    burada önemli olan husus şu.
    hastanede olmak zorunda mısınız?

    oda havasında aldığınız oksijen ile nefes darlığı yaşamıyorsanız, hele hele herhangi bir kronik hastalığı olmayan 40 yaş altı bireyseniz hastalığı evinizde atlatmaya bakın.
    zira hiçbir hastane ortamı sizin evinizden daha temiz değildir.
  • 408
    son 24 saatte 7533 test ile 2069 yeni vaka, 17 yeni olmak üzere toplam 92 kayıp.

    42 de iyileşen hastamız bulunuyor.

    son 24 saatin test-vaka oranı %27.4.

    25 mart %11 , 26 mart %16 idi.

    görüldüğü üzere test sayısı arttıkça vaka da artıyor. çünkü karantinasız hiç bir anlamı yok yapılan testlerin.

    senin tespit ettiğin vaka, sana gelene kadar hem kuluçka döneminde hem de asemptomatik dönemde 10'larca, 100'lerce kişiye bulaştırmış oluyor.
  • 412
    en ufak bir dalgınlığı, hatayı, boş vermeyi affetmeyen bir virüs. paranoya ve panik yerine işi sıkı tutmakla kişiler kendini koruyabillir bu hastalıktan. malesef bu virüsün ortaya çıktığı son ülkelerden olmasına rağmen türkiye de kendinden öncekilerin yaptığı hataları tekrar ediyor. bu noktada iş bireylere düşüyor ne yazık ki. dışarda iken insanlarla 2 metreden fazla yaklaşmamak, bir yerlere çıplak elle dokunmamak, kalem başta olmak üzere herhangi bir şeyi elden ele alıp-vermemek... havalar serin gittikçe kapüşonlu, en azından uzun kollu şeyler giymek bir nebze daha önemli. özellikle eve girdikten sonra kıyafetleri çıkarmak hatta mümkünse ayrı bir yere koymak ve evdeyken de mümkün mertebe sosyal mesafe olayına uymak çok önemli.

    ancak en önemlisi dışardayken kesinlikle elini ağzına-burnun-kulağına-gözlerine götürmemek. eğer götürmek gerekiyorsa öncesinde bir şekilde elleri yıkamak ya da dezenfekte etmek...

    fatih hoca'nın dediği gibi oyun disiplininden kopmak yok, şartlar ne olursa olsun. tedbirleri boşvermek, nasılsa bulaşacağız diye karamsarlığa düşmek yok...

    tedbirli olmakla panik olmayı, şüpheci yaklaşmakla paranoyayı karıştırmadan...

    umarım mümkün mertebe az hasarla atlatırız. malesef ülke olarak temenni ve dikkatten başka da bir planımız yok gibi...
  • 413
    eğer bu virüs yüzünden hastalanırsam ve kalıcı hasar kalırsa veya allah göstermesin bir yakınımı kaybedersem benzer sonuçlara maruz kalmış herkes için emsal olacak bir dava açacağım devlete. avrupa insan hakları mahkemesi bu tarz ihmallere taviz vermez.

    dünya sağlık örgütünün açıklaması net. evden çıkmayın!

    devlet bizzat kendisi evden çıkmayın diyor ama sonuna da ekliyor ; "mümkünse". evden çıkmadığı zaman kirasından faturalara, kredi kartlarından kredilerine kadar ödeyemeyecek veya ödeme güçlüğü çekecek olanlara yönelik de tedbir almıyor. ne benim dışarı çıkıp çalışmamam konusunda tedbir alıyorlar, ne de çıkmazsam yaşayacağım mağduriyet konusunda.

    avukat arkadaşlara açık çağrımdır, 1 senede trilyonluk adam olursunuz. devlet yeterli tedbirleri almıyor ve malesef sonuçlarına da katlanacak. hadi canım ya olur mu öyle şey diyenler olabilir. 1990'larda doğuda devlet kararıyla, terör sebebiyle köyleri boşaltılan köylüler trilyonluk adamlar şu an. onların davalarına bakan avukatların köşeyi döneli yıllar oldu. bu süreçte köylüleri de az kandırmadılar tabi. avrupa insan hakları mahkemesi karar verdi ve devlet 1 milyon tl ödediyse 700'ünü kendilerine aldılar 300'ünü köylüye verdiler. meblağ bir örnek sadece ama oranı anlamanız açısından verdim. daha yüksek meblağlarda da kararlar verildi ayrıca.

    tabi bu davadan işverenim de nasibini alacak. hele bir terslik olsun, kıçındaki donuna kadar alacağım patronun.

    inşallah ne ben bi zarar görürüm ne de bir yakınım ama elbet birileri bu davaları açacak. hepimiz burdayız, ölmez de sağ kalırsak göreceğiz.
  • 414
    sıradan bir sabunla çeşmeden akan soğuk su ile 20 saniye civarı el yıkandığında ellerden temizlenen ancak 60 derece ısıda çamaşır makinesinde anca 1 saatte çamaşırlardan çıkabilen virüs'tür.

    açıklanan önlemlere bakılırsa durum bu.

    çeşmeden akan su şu sıralar en fazla 20 derece'dir. sıradan bir sabunla 20 saniye yetiyor bu sıcaklıkta ama yaklaşık 1 saat süren bir programda 60 derecede virüsün çıkması bir bana mı tuhaf geliyor?

    kaliteli, bol bir deterjanla 30 derecede çamaşırları yıkamak neden yetmiyor bu virüs için? ben yumuşatıcı kısmına renksiz sirke koyuyorum. 30 derecede 1 saatlik programla yıkayıp sonda sirke ile durulama yaptırmam yetmiyorsa elde 20 derecenin altındaki suyla sıradan bir sabun yardımıyla 20 saniye nasıl yetiyor arkadaş?
  • 417
    bu illet basimiza bela oldu. bazen sosyal deneyleri izlerim. bu ülkenin insani hakikaten cok merhametli ve büyük bir vicdana sahip. hep sahipsiz hep kendi basina birakildi bu insanlar. yaptiklari hatalarin cogu da bu yuzden zaten. gecim sikintisi, hayat kaygisi vs. insanlarin insan olmasina bile izin vermiyor bazen. bu insanlar yine sahipsiz kaldi, kendi baslarinin caresine bakacaklar. allahin belasi bu virus umarim cok can almadan defolur gider. yoksa milletim ve milletimin her ferdi icin kaygiliyim. allah yardimcimiz olsun. disari cikmamak icin en ufak bir ihtimaliniz varsa ne olur o ihtimali zorlayin. biliyorum isi gucu olan var ama yani ne bileyim elden de bir sey gelmiyor. keske herkese ulasabilsem cok param olsa harcasak hep beraber. bu arada saglik calisanindan polisine memurundan askerine milleti icin sahada gayret gosteren herkese kolaylik diliyorum. sukranlarimi sunuyorum.
  • 418
    virüs biyolojisi hakkında halen yeterince bilgiye sahip olmayan çok insan var, bu sözlükte bile. şuanda türkiye'de ve dünyada herkesin ama herkesin öncelikle izlemesi gereken kısa video budur. altyazısını türkçe ayarlayın. lazımsa videonun hızını düşürün. gerekirse 3-4 defa izleyin ve artık düşmanınızı iyice ta-nı-yın.

    https://youtu.be/BtN-goy9VOY
  • 419
    size türkiye’nin olaya nasıl ciddiyetsiz yaklaştığına dair ufak bir örnek vereyim.

    bugün manisada devlet memuru olan bir hekim arkadaşımla konuştum. tamamıyla corona belirtileri gösteren bir hasta geliyor. üstelik umreden gelen kişilerle de teması olmuş. sizce bu hastaya ne yapılmış? cevap sadece kan testi yaptırılıp evine gönderilmiş! peki neden? çünkü manisa ilinde covid-19 testini yapabilecekleri bir kit yok. bahsettiğimiz küçük bir kasaba değil, koca bir il!

    ben bir süredir hollandada yaşıyorum. burada vakalar hergün şehir şehir açıklanıyor. türkiyede neden açıklanmıyor diye merak edenler için benim yukarıda anlattıklarım sadece ufak bir örnek. sanırım kendileri bile kaç vaka olduğunu bilmiyorlar.
  • 420
    hepimizin doktor ya da sağlık sektörünün başka birimlerinde yer alan arkadaşları, tanıdıkları illa ki var. sürecin televizyonda bize anlatıldığı gibi olmadığı, gerek tıbbi malzeme tedariki gerekse de ciddiyet konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşandığı inkar edilemez bir gerçek maalesef. yine her şeyi türk gibi yapıyoruz ve bu kez organizasyonun başında da her şeyi para olarak gören siyasal islam ahlakına mensup bireyler var ne yazık ki.
  • 421
    evde kal'amıyoruz. kamu bankasında çalışıyorum, yarın mesaimiz var, esnafa kredi vereceğiz. akşama kadar yüz tane insanla karşı karşıyayız, yüzümüze tükürmekle tehdit eden hadsizlerle uğraşıyoruz. hadi ben neyse, içki sigara kullanmam, sporumu yaparım, yediğime dikkat ederim ve bünyemin sağlam olduğunu düşünürüm, hadi bir şekilde eşimi de geçtim ama bir buçuk yaşında bebeğimiz var. zor...
  • 422
    çok fena psikolojimi bozan, moralimi altüst eden bok.

    fakat benim şimdi ilgileneceğim soru şu an değil, sonrası ile alakalı.

    bu virüs dindikten sonra ne olacak arkadaşlar? 3 gün, 5 gün, 3 ay, 5 ay, 1 sene sonra; her ne ise bir gün tedavisi veya ilacı bulunduktan sonra hayat normale dönmeye başlayacak elbette.

    zurnanın zırt dediği yer bence buradan sonra başlıyor. kayıplarımız ne olacak? elbette en önemlisi insan sağlığı ve insan canı. hiçbir şeyi değil denk tutmak, yaklaştırmam bile bütün bunlara. ancak zararımız yalnızca bu olmayacak. maddi zararımız ne düzeydedir? zaten cumhuriyet tarihinden beridir hiçbir zaman refah koşulları çok yüksek bir ülke olmamışken ve özellikle son birkaç on yıldır sıkıntıda iken, böylesi yıkıcı ve telafisi zor bir durumdan sonra ekonomik düzeyimiz ne olacak? kriz birkaç senedir ayyuka çıktı, bu virüsten sonra enflasyon, döviz kuru ve faiz oranları ne seviyelerde olacak? ev, araç, ihtiyaç kredisi çekmiş vatandaşlarımız var. onlar bu krizde, hele ki çok fazla etkilenenler olması halinde ne yapacaklar?

    can ve mal kaybımız ne olacak? krizin manevi etkisini kantitatif olarak ölçemeyiz elbette, ancak maddi ve ekonomik zararları ölçebiliriz. tüm bunlar ne seviyelerde olur? bilgisi olan yoktur tabiki de, tahmin ve düşüncesi olan var mı?

    ya da belki de yazımın en başında sormam gereken soruyu sorayım; bu illetten kurtulabilir miyiz hakikaten?
  • 423
    muhtemelen hic bir zaman yer yuzunden silinmeyecek, fakat hem insanlarin bagisiklik kazanmasi hem de muhtemel bir asinin bulunmasi sayesinde olumcullugunu yitirecek olan virus.

    coronavirus denen sey bir virus ailesi aslinda. rhinovirus, coronavirus gibi virusler aslinda bizim “soguk alginligi” diye onemsemedigimiz hastaliklara sebep veren virusler. fakat bu covid-19 daha once piyasada olmadigindan bagisiklik sistemlerimiz ne bok yiyeceklerini bilemiyorlar. tipki kus gribi, domuz gribi gibi bir problem aslinda fakat bu digerlerine gore hem daha kolay yayiliyor hem de daha agir seyrediyor.

    bundan 1 sene sonra “vay anasini neydi o ya?” diyerek gulecegiz bu gunlere. ama simdi birlik olup, salak sacma davranmayip atlatmamiz lazim bu zor zamanlari.
  • 424
    bugün gelen resmi açıklamaya göre bugüne kadar ülkemizde toplam 131 (bugün 23) kişinin canını alan virüstür.

    https://twitter.com/...295237981396992?s=20

    toplam test/vaka oranı %14. yani bu neredeyse teste giren her 10 kişiden birinde(hatta biraz daha fazla-->1,4) bu virüsten var demek.
    bu sonuç korkutucu.

    toplam vaka/ölüm oranı ise %1,42 küsür. az görünüyor sayılır ama 100 kişiden 1-2 kişi arasında kişi hayatını kaybediyor.

    toplam vaka/iyileşen oranı ise %1,14. umarım ilerleyen zamanlarda bu oran vaka/ölüm oranını geçer.
App Store'dan indirin Google Play'den alın