resim
Xhevat Prekazi
Görev:Yardımcı Antrenör
Takım:Sırbistan U21
Yaş:67
Uyruk:Sırbistan
  • 329
    8 yaşında dünyadan habersiz ufacık bir çocuktum o zamanlar.

    galatasaray’a gönül vermiştim. o zamanlar fırtına gibiydik. avrupada

    herkesi dize getiriyorduk.8 yaşında bir çocuk bir neuchatel, monaco zaferleri ile büyüyordu. koyu fenerbahçeli bir babaya rağmen galatasaray’dan başka bir takıma gönül vermem mümkün değildi.

    dedim ya; çok küçüktüm herşey gözüme büyük gözüküyordu. evler, caddeler, insanlar…

    futbol sahasında koşan futbolculara çok şaşırırdım. koskoca sahada nasılda öle oynayabiliyolardı. hele uzaktan nasıl öyle vurabiliyorlardı.

    inanamıyordum…

    sonra o çıktı.

    çocukluğumun kahramanı…

    incecik bacaklı adam…

    cevad prekazi…

    sonradan 40 metreden vurduğunu öğrendiğim bir şut çekti. bana sorarsanız 100 metre vardı.:)

    dedim ya herşey çok büyük gözüküyordu 8 yaşındaki bir çocuğa.

    inanamadım…

    sevindim….

    çıldırdım.

    dün gibi hatırlarım.

    o artık benim çocukluk kahramanımdı. o dünyanın en iyi futbolcusuydu.

    posterleri odamın duvarlarındaydı artık.

    15 mart 1989

    galatasaray -monaco

    yani 22 sene önce bugun.

    sonra aylar geçti.

    bir aralık günüben babamın dükkanına gitmek için evden çıktım.

    ve onu karşımda gördüm.

    yanında avrupa gol kralı olan diğer bi yıldızımla beraber elleri ceplerinde yürüyorlardı.

    8 yaşındaydım.

    ilk gördüğüm dükkana girdim tezgahtaki kağıt kalemi sormadan aldım.

    ve onun yanına gittim.

    imzasını aldım.

    hayatımda ki en unutulmaz anlardan biridir.

    şimdi merak ediyorum acaba o sırada yanında ki avrupa gol kralımız ondan imza istemeyince ne düşünmüştür:)))

    yıllar sonra başka bir yıldız oyuncu hagi geldi(o tabiki başka bir yazı konusu)

    taffareller, popescular, jardeller…

    hakan şükür, bülent…

    ve daha niceleri.

    o günlerden bu günlere bakıyorum.

    acaba şuan 8 yaşında olupta galatasaraylı herhangi bir futbolcuyu sokakta gördüğünde deli gibi heyecanlanacak bir çocuk var mı şuan?

    hafta sonu derbi maçımız var.

    en ufak bir heyecan duymuyorum.

    ben artık bu takımda iyi futbolcu görmek istiyorum.

    prekazi gibi, hagi gibi…

    bıktım artık mücadeleci oyuncu görmekten.

    şuanda da çok iyi bir oyuncumuz var.

    kaptanımız. arda turan…

    bu takımda her futbolcuyu küstürelim ama arda’yı neden küstürüyoruz.

    neden kız arkadaşıyla sinemaya gittiği için tezahüratlar yapıyoruz ona.

    bu adamın galatasaray’ın ruhu olduğunu anlayamıyormuyuz.

    yoksa biz mi hakketmiyoruz onu.

    sanırım ikincisi daha mantıklı.

    dediğim gibi hafta sonu oynayacağımız derbi maçı ile ilgili hiç heyecan duymuyorum.

    maç sırasında stadda olacağım, atabilrsek gollere sevineceğim.

    ama hep arda iyi oynasın da yuhlamasınlar diye korkacağım.

    seneye de böyle mi olacağız diye korkacağım.

    fenerbahçe’ye yine mi yenilceğiz diye korkacağım.

    biliyorum ki benim gibi düşünen bir yığın taraftar var.

    bari bizim gibi düşünen heyecansız taraftarlar için maçtan önce dev ekranlarda 22 sene önce bugun o inanılmaz golü atan adamın görüntüsünü

    göstersinlerde biz de az da olsa bir an için heyecanlanalım…

    15 mart 2011

    yazan: çağatay çetiner

    http://twitter.com/cagataycetiner

    bu yazı 15 mart 2011 tarihinde dergimizin deneme sayısında yayınlanmıştır

    ——————————————————————————————-

    http://sudansayfalar.com/...oject/cevad-prekazi/
  • 331
    bu adama minnet borçluyum ben.

    puslu bir camın arkasına bakmak gibi belli belirsiz hatırladığım çocukluk yıllarım.

    pederin yurtdışında getirdiği tahta kasalı sony marka televizyonda izlemiştim monaco maçını. hayal gibi geliyor şimdi her şey.

    attığı golü, maçtan sonra komşuların arabasıyla tur attığımızı ve galatasaraylı olduğumu hatırlıyorum...
  • 333
    kendisi ile ilgili ne zaman bir röportaj okusam , izlesem , ne zaman bir videosunu görsem gözlerimi dolduran , içimdeki galatasaray aşkını yeniden alevlendiren , şampiyonlukların araç , maneviyatın gerçek olduğunu hatırlatan yüce futbolcumuz .
    lig tv de quiz programındaki röportajını az önce tekrar izledim ( ne zaman rastlarsam tekrar tekrar izlerim ) ve inanın o samimiyeti , o mütevaziliği ve galatasaray sevgisi gene gözlerimin dolmasına sebep oluyor , kocaman bir yüreği olan adamsın , senin gibileri özlüyoruz ve inan ki hiç unutmayacağız .
  • 334
    http://www.ahmetuykan.com/...ekazi-ahmetuykan.jpg

    15 mart 1989′da almanya’nın köln şehrinde oynanan ve tüm türkiye’nin nefesini tutarak izlediği galatasaray-monaco şampiyon kulüpler kupası çeyrek final rövanş maçına damgasını vuran isim şüphesiz arnavut asıllı yugoslav futbolcu cevad prekazi idi.

    o tarihte neuchatel maçındaki olaylar sonrası uefa’nın 2 maç saha kapama cezası vermesi ile bayrağını kapan herkes almanya’ya koşmuştu. sarı-kırmızılı efsane takım ilk maçtaki 1-0′lık avantajlı skoru korumak için fransız temsilcisi monaco karşısında gurbette bir zafer maçına daha çıkmıştı. galatasaray, maçın 39. dakikasında orta sahaya yakın bir yerden serbest vuruş kazanmış ve topun başına her zamanki gibi usta sol ayak prekazi gelmişti. herkes gibi monaco kalecisi ettori de oradan kaleye vurulmayacağını tahmin etmişti ve takım arkadaşlarına 2 kişilik baraj yaptırmıştı. ama prekazi 38 numara müthiş sol ayağıyla yaklaşık 40 metre mesafeden mermi gibi vuruşla topu monaco filelerine göndermiş ve bu golle tüm avrupa’yı ayağa kaldırmıştı. karşılaşma 1-1 beraberlikle sona ermesine rağmen galatasaray artık yarı finale adını yazdırmıştı.

    işte köln’deki o muhteşem maçın baş kahramanlarından efsane futbolcu prekazi zaman’a, bu kez istanbul’da ilginç açıklamalarda bulundu. sarı-kırmızılı takımda 1985-1992 yılları arasında forma giydikten sonra bir jübile bile yapmadan hatta bir plaket bile verilmeden ülkesine dönmek zorunda kalan prekazi, zaman’ın düzenlediği 14. yılın sporcusu ödül töreni’ne katılmak için istanbul’a geldiğinde yine her zamanki gibi sempatik ve bir o kadar da duygu yüklüydü. futbolu bıraktıktan sonra ülkesinde minik oyuncular yetiştiren bir futbol okulunda kendini çocuklara adayan 46 yaşındaki ihtiyar delikanlı, aradan 12 yıl geçmesine rağmen akıcı ve güzel türkçesi ile sorularımızı içtenlikle cevapladı.

    14 yıl aradan sonra g.saray’ın şampiyonluğu kazandığı maç olan eskişehirspor maçında attığın frikik golünden önce kaleci zalad’a topu hangi köşeye atacağını söylediğin doğru mu?

    bu tip dedikoduları kim ve neden çıkarıyor bilemiyorum. bunları iddia edenler elini vicdanlarına koyarak maçı tekrar seyretsinler. o frikik golünü zalad dahil hiçbir kaleci çıkaramazdı. herkes iyi bilmeli ki frikik benim işimdi. madem öyle diyorlar o zaman monaco’ya attığım golde de kaleci ettori ile de mi önceden anlaşmışım? fakat bu tür iftiralar maalesef türkiye’de her zaman oluyor.
    g.saray bu sezon büyük bir çöküş yaşıyor. fatih terim’in 8 hafta kala görevden uzaklaştırılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

    bana göre önce en büyük hatayı fatih terim’in kendisi yaptı. fatih hocanın yerinde olsaydım ikinci kez g.saray’ın başına dönmezdim. italya’ya gittiğim gün g.saray’a teknik direktör olarak noktayı koyardım. zirvedeyken hocalığı bırakıp başka bir görevde g.saray’a faydalı olmaya çalışmalıydı. çünkü terim, teknik adam olarak g.saray’da elde edilebilecek tüm başarıları kazanmıştı. aynı zamanda efsane kadro da dağılmıştı. italya’ya gittiğinde herkes onu ‘imparator’ olarak anıyordu. o kadar güzel şeyleri g.saray camiasına yaşatmasına rağmen yönetim de ona yapacağını yaptı ve onu bence kötü harcadılar. beni yetiştiren çok sevdiğim hocamın bir sözü vardı: “avcıdan kaçmayı başaran tavşan bir süre sonra tekrar aynı yoldan geriye dönmeye kalkarsa avcı onu affetmez ve avlar.” derdi. bence fatih hocanın sonu da böyle oldu. keşke f.bahçe, beşiktaş veya milli takım’ın başına gitseydi.

    peki hagi’nin g.saray’ın başına gelmesini doğru buluyor musun? sezon sonuna kadar geldi diyorlar!

    bana göre hagi zamanlama açısından çok kötü bir dönemde takımı devraldı. sezon başında gelmeliydi. sıfırdan başlamalıydı. ama kendisi çok iyi bir g.saraylı olduğu için bu görevi kabul ettiğini tahmin ediyorum. inşaallah hagi’yi sadece 8 maçlığına göreve getirip kullanmazlar. eğer yönetim sezon sonunda hagi’yi gönderirse 100 yıllık g.saray tarihinin en büyük ayıbını işler. çünkü hagi’nin futbolcu olarak g.saray’a neler verdiğini herkes çok iyi biliyor. yönetim hagi’ye sabrederse antrenör olarak da g.saray’da çok başarılı olacağına inanıyorum.

    sence bu sezon kim şampiyon olur? senin gönlün kimden yana?

    benim türkiye’de g.saray’dan sonra tuttuğum ikinci takım beşiktaş. türkiye’ye gelmeden önce yugoslavya’da 10 sene boyunca siyah-beyaz renkleri olan partizan’da top oynadığım için beşiktaş’a karşı bir sempatim var. bu nedenle beşiktaş’ın şampiyon olmasını isterdim. zaten biz o dönemler takım olarak fenerbahçe’nin şampiyon olmasını istemezdik. fakat şu anda fenerbahçe şampiyonluğa daha yakın. trabzonspor da son maça kadar sürpriz yapabilir.

    hakan şükür ve ergun gürsoy geçtiğimiz günlerde trabzonspor’un şampiyon olmasını gönülden istediklerini ifade etti. trabzonspor’la maç yapacak olan bir takımın futbolcusu ve yöneticisinin bu tip açıklamaları sence doğru mu?

    futbolcu olsam ben de aynı şeyleri söylerdim. çünkü insanın gönlünden geçeni söylemesi gayet doğal. yani gönülden istemek o maçta g.saraylı futbolcuların trabzonspor’a karşı şike yapacağı anlamına gelmez. tam tersi trabzonspor maçında g.saraylı futbolcular galip gelmek için daha fazla mücadele edip maçı kazanmaya çalışacaklardır. ama türkiye’de bu tip basit olaylar devamlı büyütülüp yanlış yere çekiliyor.

    türkiye’den ayrılışın da olaylı olmuştu. sana vefasızlık yapıldığını düşünüyor musun?

    ilk olarak o dönemin g.saraylı yöneticilerine çok kırıldım. en başta alp yalman’a tabii ki. çünkü ‘balık baştan kokar’ derler ya bence çok doğru bir söz. ayrıca benim g.saray’dan kopmama neden olan iftira dolu komplo haberleri yazan bir gazeteci ile ona inanan mustafa denizli’yi asla affetmeyeceğim. ikisi birlikte benim ekmeğimle oynadıkları gibi neredeyse eşimden bile ayrılmama sebep olacaklardı.

    bahsettiğin gazeteci ve denizli ne yapmıştı sana?

    ben g.saray ile 2. kez sözleşme imzalamıştım, hem de boş mukaveleye imza atmıştım. o dönemde takımın en iyi oyuncusu olmama rağmen bana kaptan cüneyt ile aynı parayı vermişlerdi. mustafa denizli de yeni antrenör olmuştu. bir gün ahmet akcan’la beni mecidiyeköy’de bir restorana çağırdılar. denizli bana, “senin futbol zekana güveniyorum, bana yardımcı ol.” dedi. ben de yönetimin bana yanlış yaptığını ve paramın artırılması gerektiğini söyledim, “hallederiz.” dedi. ama sonra hiçbir şey yapmadı. beni sürekli oyaladı.

    olay bu mu yani?

    daha bitmedi. sezon başladı, denizli beni kadro dışı bıraktı. tabii tribünler beni istiyor. denizli baktı ki tribünlerden baskı geliyor, bu kez farklı bir yol seçti. bir maçın kadrosuna beni almadı. ben de deplasmandaki maça gitmedim, o gece evde eşim ve akrabalarımla yemek yedik. ertesi gün bir gazetede denizli’ye yakın olan bir gazeteci benim hakkımda, “havaalanından siyah mercedes’iyle hostesleri aldı, takım maç oynarken alem yaptı.” diye geniş bir yazı yazdı. akıllarınca beni yem edecekler. florya’ya gittim idmana çıkacağım. başkan ali tanrıyar’ı gördüm, ‘iyi günler’ dedim. her zaman sarılan başkan yüzüme bile bakmadı. denizli’nin yanına gittim gerekenleri söyledim. sonra da başkana bunun bir düzmece olduğunu söyledim. iyi ki o gece eşim ve akrabalarımla beraberdim yoksa kimi inandırabilirdim ki? hem yuvam dağılırdı hem de g.saray’dan kopardım.

    senin döneminde de şu an olduğu gibi teşvik primi veya şike söylentileri var mıydı? hatırladığın bir maç?

    her zaman bu tür iddialar türkiye’de vardı ve olacaktır da. galatasaray’da oynadığım dönemlerde bazı rakip takımların teşvik primi aldığını maçta sergiledikleri performanstan dolayı tahmin etmiştim. bunu, dışında bir şeye rastlamadım. fakat medyadan dolayı herhangi bir fenerbahçeli futbolcu ile yan yana gelmekten bile çekinirdim. çünkü medya olayı saptırırdı. bu yüzden medya çok büyük sorumluluk taşıdığını hiçbir zaman unutmamalı.

    g.saraylı taraftarlara ve futbolculara bir mesajın var mı?

    taraftarlar beni çok iyi biliyor ve tanıyor. birlikte hem iyi hem de kötü günler yaşadık. f.bahçe veya beşiktaş taraftarı gibi hiçbir zaman bizimle kavga etmediler. çünkü biz seyirci için futbol oynardık ve tüm maçlarımızda tribünleri doldururlardı. fakat her sene g.saray başarılı olacak diye bir kural yok tabiiki. futbolcular da artık maziyi unutup psikolojik olarak rahatlamalılar. yüreğini ortaya koyup taraftar için oynamalılar. biz böyle başarılı olmuştuk.

    futbolu bıraktıktan sonra türkiye’den antrenör veya spor yazarı olarak herhangi bir teklif aldın mı?

    hayır almadım. teklif gelirse bunu büyük bir zevkle değerlendireceğim. şu anda belgrad’da bir spor okulunda minik çocuklara öncelikle insan olmayı sonra da futbolu öğretmeye çalışıyorum. çocuklarla çalışmak bana büyük keyif veriyor. çünkü onlar entrika nedir bilmezler. adeta birer melek gibidirler…

    prekazi ile bir kelime bir cevap

    galatasaray: en sevdiğim kulüp.

    futbol: hayatım.

    mustafa denizli: yorum yok.

    monaco: unutulmaz bir maç.
    ali sami yen: galatasaray’ın cenneti.

    frikik: benim işim.
    derwall: unutmam mümkün mü!

    istanbul: dünyanın en güzel şehri.

    alp yalman: görmek istediğim en son kişi.

    para: o kağıt parçasını daima harcamalı.

    van hooijdonk: işini bilen bir profesyonel.

    gol: futbolda en mutlu an.

    simoviç: g.saray’a gelmiş en iyi kaleci.

    fenerbahçe: yeter ki şampiyon olmasın.

    taraftar: öldüğümde mezarıma gelsinler.

    röportaj: ahmet uykan-zaman
    29 nisan 2004
  • 335
    ekşi sözlük'ten;

    276.bugün lig tv'nin 21 adlı programında izleyip gözlerimin dolmasına neden olan eski futbolcu. bunun için galatasaraylı olmama gerek yokmuş meğer, bu duyguları hissetmek için önce insan sonra da sporsever olmak yeterliymiş.

    kendisinin fenerbahçeli yöneticilerin evine geldiğini ve çeki masanın üzerine koyup yaz dediklerini, ama teşekkür edip galatasaray'da kalacağını söyleyişini anlatması (ki bunu da sormasa kimse anlatacağı yok), ali sami yen'deki bir maçtan sonra fenerbahçe'ye gideceği söylentilerine bozulan tribünü ve o gün maçta olan eşini evde ağlıyorken bulmasını ve eşinin 'kaç para verirlerse versinler, ne olursa olsun bu takımı bırakmayacaksın, bu taraftar için burda kalacaksın' deyişini anlatması attığı bütün gollerden üstündür sanıyorum. hayır anlatışı da bir güzel ki... ulan ne mutlu galatasaraylılara dedim şöyle bir adam takımlarında futbol oynamış. elin yabancısının sahip olduğu sadakat, minnet duygularına bak arkadaş, bilmiyorum şu an bunu yazarken ufo'dan high flyer dinlediğim için mi çok duygusala bağladım ama helal olsun demek istiyorum bu adama kazandığı paralar. tekrar böyle nesli tükenmiş futbolculardan gördüğüm gün kurban kesmelik bir gündür. o kadar uzak yani bu duygular artık futbola. arma öpmeler, doğuştan zaten bu takımlıydım ben demeler falan hikaye. geçiniz bunları, yemezler.

    saladze
  • 337
    18 ağustos 1957 mitroviça doğumlu efsane galatasaraylı sol açık.
    canlı izlenmeyen futbolcuların efsaneleştirilmesine karşıyım(metin oktay hariç tabiki) ama prekazi'yi her ne kadar izleyememiş olsamda,youtube ve abimin anıları sağolsun izlemiş kadar olduğum gerçek bir yaşayan efsanedir.

    sunucu: hayatınızda başarabilmek için en çok çabaladığınız şey ne oldu?

    prekazi: pek çabalamadı ben, istediklerimi çoğunlukla başardım. bir tek fenere gol atmak için çok çabaladı ben, onu da başardım. http://altligsendikasi.blogspot.com/

    ayrıca genç takımının hocası olduğu ofk belgrad-galatasaray avrupa kupası ön eleme maçında dediği "belgrad işim,galatasaray aşkım" sözü ile bizleri bir kez daha mest etmiştir.
    tanım:kolpadan efsane yaratanlara efsane nasıl olur sorusunun cevabıdır.
  • 339
    efsane monaco golü ile ilgili bir anım var;

    evde tüm akrabalar toplanmış maçı seyrediyoruz, o zamanlar evlerdeki televizyonlar 55 ekran civarı, bizde babamın almanyadan getirdiği 70 ekran televizyon olunca maçlarda tüm ahali toplanırdık.
    her neyse o pozisyon sırasında amcamın torunu neslihan 7 aylık bebekti, evin bayanları arkada divanda çocuğu uyutmuşlar bırakmışlar balkonda güncel dedikoduları yapıyorlardı.
    prekazi topun arkasında gerildi yaklaştı, topa bir vurdu top köşeden ağlarda. evdeki tüm erkekler bir anda gollllll diye bağırınca bebiş öyle bir sıçradı ki uykusundan ben gülme krizine girdim. zor susturdular çocuğu, garibim kim bilir nasıl korktu o anda.
    o çocuk büyüdü ve tüm sülaleye inat fenerbahçeli oldu. babası, dedesi ve abisi başta olmak üzere herkes bunun sebebini merak ediyor ama gerçeği bir tek ben biliyorum.
    yediniz olum kızın aklını daha 7 aylıkken, bebe kendine gelemedi daha!!
  • 343
    seni çok dinledim, çok okudum cevo.

    '' ...ve hatırlıyorum çok güzel söyledikleri bazı kişilerin. eğer biz galip gelemeseydik, hepimiz orada öleceğiz. taraftarlar bizi öldürecek. ben hiç onları bile dinlemiyordum. hatırlıyorum çünkü simovic'le beraber odamızdaydık. saat iki mi üç, hatırlıyorum çok iyi. kalkmış, sigara içiyordu. dedim ne yapıyorsun sen? ya diyor nasıl yapacağız? ne yapacağız ya dedim, galip geleceğiz. ne olacak? ama ben bilmiyordum o kadar pek fazla. çok ters geliyordu eskişehir galatasaray'a. bana ne dedim ters. bizim saha, bizim taraftarlar, herkes orada. ne olacak, malup imkanı var mı dedim... ''

    taraftar ne diyebilir sana, senin gibilere cevo? aşkım galatasaray diyene, armayı böyle içten öpene? sen var ol cevo, senin gibiler var olsun!
  • 347
    ceyhun yılmaz'la 21'deyken:

    c: abi seni yine galatasaray formasıyla görmek isterim bir maçta tribünde.
    p: seve seve.
    c: bir gün gidelim türk telekom arena'ya.
    p: oraya gitmeyi hiç canım çekmiyor.
    c: abi deme öyle ya.
    p: öyle. benim için her zaman ali sami yen. ben orayı seviyorum hala.
    c: abi aldılar orayı elimizden, toprak oldu oralar şimdi.
    p: babam da rahmetli oldu ama ben onu hala çok seviyorum.

    hay allahına kurban be. adamın ayrıldığı 22 sene olmuş hala bizim gibi. şu efsaneyi bizden uzaklarda tutmayın, yakınımızda olsun hep.
App Store'dan indirin Google Play'den alın