resim
Claudio Cesare Prandelli
Görev:Teknik Direktör
Takım:Kariyer Sonu
Yaş:67
Uyruk:İtalya
  • 340
    "fenerbahçe' ye kaç atıcaksın sinyor?" diye sorulduğunda: http://www.pusulahaber.com.tr/d/news/47187.jpg

    "goyup nasıl eğlenicen sinyor?" diye sorulduğunda: http://i.dailymail.co.uk/...0578-902_634x472.jpg

    "kahvede bir çay istediğinde nasıl göstericen sinyor?" diye sorulduğunda: http://media.indiatimes.in/...71883755_540x540.jpg

    "hakemler maçı katlederken nasıl tepki vericen sinyor?" diye sorulduğunda: http://resources0.news.com.au/...5eb-f305a31fe088.jpg

    "kadıköyde fenerbahçe' yi yenince melo ile nasıl dans edicen sinyor?" diye sorulduğunda:http://www.serieaticketsonline.com/...cesare-prandelli.jpg

    "emre çolak kendi ekseninde dönüp sonra geri pas verdiğinde nasıl uyarıcan sinyor?" diye sorulduğunda: http://www.3puan.com/...s/gs/prandelli11.jpg

    "bizi şampiyonlar liginde nereye götürecen sinyor?" diye sorulduğunda: http://www.stargazete.com/...41209515998551_2.jpg

    "istikbal nerededir sinyor?" diye sorulduğunda: http://www.webaslan.com/...randelli-1111111.jpg

    "burak yılmaz gol atınca nasıl tebrik edicen sinyor?" diye sorulduğunda: http://www.3puan.com/...s/prandellison01.jpg
  • 1982
    3-0 yenildigimiz trabzonspor macinda o ilk 15-20 dakika trabzon'u sahasina gömen, sagli sollu saldiran, tek pas yapan ve kanatlardan oyun kuran takim oyununu hatirliyor musunuz? hah iste bu sekilde oynatiyordu prandelli fiorentina'yi ve o meshur futbolu. zira italya milli takimi da benzer bir futbol oynamaya calisiyordu.

    zamaninda butun kupalara ambargo koymus, kuralarin en korkulan takimlarina sahip, ancak son sike olaylarindan sonra on yilda gerilemis bir italyan futbolunu kimse gerizekali ve futbolu bilmeyen bir adama yillarca emanet etmez. özellikle de cok buyuk prestij kaybina ugramis italya'nin karizmayi daha da cizdirecek kredisi kalmamisken, futboldan anlamadigini dusundugumuz prandelli'ye bu görevi vermesi mumkun degildir.

    prandelli galatasaray'da sacma sapan isler yapti, dogrudur. ama kendisinin gelmesine anketlerde %80'in uzerinde oy veren taraftarlar yaniliyor olamaz. az bucuk fiorentina efsanesini ve o dönemlerini seyretmis futbolseverlerin bu karizmatik adama buyuk umutlar beslemesinden daha dogal bir sey yoktur.

    aslinda prandelli bu degil geyigine girip "islam bu degil" savunuculari gibi hic gereksiz nefes tuketmek istemiyorum ancak bilinen prandelli gercekten de bu degil. bizler futbolu bilmiyor diyerek cok hoca kovdurduk bu ulkeden. cogu da gidip ya sampiyonlar ligini aldi, ya da dunya kupasini. elbette ben de prandelli'nin gitmesinden yanayim ama bunun sebebi bu adamin futbolu bilmiyor olmayisini dusunmem degil. bunun bir tek sebebi var, o da bizim ulkemizin bu tarz insanlara uygun bir ulke olmayisi. ki bizler deprem profesörunu isimiz bittikten sonra ulkenin en seksi adami secmis, dunya bankasinda baskanlik yapmis, amerika'da doktora yapip o ulkede ekonomi alaninda buyuk calismalara imza atmis bir kemal dervis'i, amerika'dan ithal edip burada tasak oglanina cevirmis bir milletiz.

    bu gariban prandelli de kendince buyuk umutlarla bu ulkeye geldi. adama komedi gibi vaatlerde bulunarak ikna edip getirdik. ne yazik ki imza attiktan sonra, hakkinda hicbir sey bilmedigi bir ulkede, iliskileri pembe diziye dönmus bir futbolcu topluluguna, ne yaptigi tamamiyle muamma olan cakal surusu yöneticilerin icinde hocalik yapmak zorunda kaldi. premier lig sampiyonu mancini'yi geldigi gun elemancini diye lanse eden guzide medyamizi saymiyorum bile. icinde kaldigi kesmekesi farketmesi cok uzun surmedi cesare'nin. ancak is isten coktan gecmisti tabii.

    gecmisini, futbol anlayisini ve felsefesini az cok bildigimiz biri olarak prandelli'nin butun bu sacmaliklarinin tek sebebi var o da "beni kovun ben gideyim" dusuncesidir. öyle ki 5 milyon euro'luk tazminatinin yanina muhtemel kazanabilecegi kupalarin bonuslarini da eklersek 7-8 milyon euro'luk bir fatura gerekiyor kendisinin gitmesi icin. hala ihtimal dahilinde oldugu icin hukuki acidan "e sen bu kupalari daha almadin ki" diyemiyorsun. resmi siteden yapilan "prandelli galatasaray'da" aciklamasinin detaylarinda resmen bir corba sözlesme yapilmisti kendisiyle. 7 milyon euro'yu cebe indirip, orta yollu bir takima da hoca olursa, prandelli enfes bir emeklilik hayati surecek. o da bunun farkinda. burasi ona göre zengin kerizlerin oldugu, enayi parasi bakimindan cennet bir ulke. bir nevi katar. öyle projeymis, calismakmis, ileride gelecegin takimini kurmakmis gibi bir dusuncesi yokmus demekki prandelli'nin. o dusunce icin tasakli bir sneijder karakteri ve onuru gerekiyor. bu adamliga, hocaligini bir kenara birakirsak bir kurus almadan sözlesmesini fes eden mancini de eklenmeli.

    ama herkes de mahmut hoca degil ki be kardesim. hocalari getirip getirip parasini ödemeden gönderemezsin. bir olur iki olur, ucuncude prandelli gibi biri cikar ister o parayi. kimse öpucukle calismiyor. velhasil prandelli gider ama 7 milyonunu alir gider. isin ucunda da cayciyi bile isten cikarip tasarruf yapmaya calistigimiz su ekonomik sartlarda asagi yukari 20 trilyon lira gibi bir rakam varsa, öyle ha deyince gönderilmiyor iste prandelli.

    nitekim bindik bir alamete gidiyoruz kiyamete. ne olacak bu isin sonu valla kimse bilmiyor.
  • 2824
    prandelli galatasaray için çok kötü bir hocaydı, ama geldiği 14-15 sezonunu abartısız sadece galatasaray'ı durdurmak için getirilen 5+3 yabancı kuralı ile anmaya başlamalı ve bitirmeliyiz. 2003 yılından sonraki en düşük yabancı kuralıydı.

    çok fazla panik transferi yapılmak zorunda kalınmıştı.tarık çamdal, yasin öztekin, olcan adın, endoğan adili dörtlüsüne 11.5 milyon euro bonservis ödenmiş, bunun dışında sercan yıldırım ve furkan özçal gibi oyuncular saçma sapan şekilde cv'sine "galatasaray'da oynadım" diye yazabilmişti.

    bu arada 2014/2015'te türk milli takımına çağırılan tüm oyuncuların listesini şuradan bulabilirsiniz:
    https://www.worldfootball.net/...ikation-2014-2015/2/

    lütfen okuyun listedeki isimleri. yetenek seviyesi bu kadar yerlerdeyken 5+3 diye bir kural getirmek gerçekten türk futboluna terörist saldırıymış. yıldırım demirören bildiğin beşiktaş geride kaldı diye türk futbolunun kalanını yakasından tutup çekmiş. rezil, rezil yıllar.
  • 2811
    hakkına girmek istemem; ama hayatımda ''kovun da tazminatı cukkalayayım'' tavrını bu kadar net gördüğüm başka teknik direktör olmadı. daha ilk haftalardan hem de. yaptığı tavırların, çıkardığı abuk subuk dizilişlerin başka açıklaması olamaz. sneijder'ı ön libero, melo'yu stoper, sağ / sol beksiz cl maçlarına çıkıp rakip kanatlarını maçın adamı yapmak vs.

    bu adam galatasaray'ın avrupa'da başarı geleneğini de bitiren adamdır. 4-4-4 yedire yedire özgüven kırıp vasata alıştırdı. ondan sonra başarımız yok. arada sırada ''o sene* prandelli de kalsa şampiyon olurduk'' diyenleri görüyorum da aman arkadaş yapmayın ya. tam manasıyla fenerbahçe'nin comolli ekolünden yanlışlıkla bize sıçramış gibi bir adam.
  • 2668
    ne çabuk unutuldu balıkesir deplasmanı, trabzon'a içerde fark yiyişimiz. avrupa'da 4'er 4'er gidişimiz... dzemali'den sağ kanat, melo'dan stoper, sneijder'den ön libero hatta sneijder'i yedek oturtuşu, saçma sapan 3-5-2 dizilimi... ne oynadığı belli olmayan takım, en uçta olcan'ın oynadığı maçlar... off of aklıma geldikçe çıldırıyorum. siz hala prandelli
  • 1998
    kendisi kovulmalı mı sorusunun yanıtı, bu sözü uyduran liboşların kısıtlılıklarından tamamen bağımsız olarak `"yetmez ama evet"` biçimindedir.

    evet kovulmalıdır.
    ama yetmez.
    prandelli'yi kovup da yıldız tilbe çetesini olsun, u21'deki umursamaz cacığın hammaddeleri ile kendilerine benzettikleri tosuncuklar olsun, galatasaray'ın malı deniz yemeyen liseli sığır kafası olsun, ağzından çıkanı kulağı duymayan altur ceo'su olsun, "ben mayıs'a kadar kalırım fazlası beni bozar kanka" kafası olsun; bunlar teker teker temizlenmeyecekse peşinden, net yetmez.
    hem de hiçbir işe yaramaz yalnızca prandelli'nin kellesi.
    çok deli devrimlere ihtiyacımız var.
    galatasaray'ı sevmeyenlerin, galatasaray'ı düşünmeyenlerin, galatasaray'a ondan aldıklarının karşılığını vermeye gayret etmeyenlerin, galatasaray'ı çiftlik olarak görenlerin, galatasaray'ı kullananların, sözde efsane veya çaycı, sinyor veya sığır, atatürkçü-fethullahçı, sakallı-köse, çevirmen-çeviremeyen, ceo-muavin, hepsinin kellesi gitmeli artık.
    galatasaray, 25 milyonun kalbidir.
    artık yeter bu 25 milyon kalbin parlattığı sevginin ışığını kafasına göre idare eden, buna ihanet edenlerin devri yeter.

    peşin peşin şunu söyleyeyim birazdan "siz daha mı iyi bileceksiniz" diyecek arkadaşlara;
    evet daha iyi bileceğiz.
    niyet yememek, niyet fayda sağlamak, niyet kalp kırmamak, niyet bu renklere gönül verenlerin başını eğdirmemek olduğu zaman şu sözlükten 20 kişilik bir liste yapın, emin olun 5 yılda çok başka yerlere gelir galatasaray.

    ama önce çok ciddi bir safradan kurtulmamız gerek.
    çok kafaların uçması gerek.
    prandelli gönderilince ben sahada yine ruhsuz karakter yoksunlarını göreceksem, bunları ıslıkladığımda büyük bir çoğunluğu ultrabeleşçiyle aradan bazı aydınlanmamış kafalar kalkıp "yuhalayan taraftar siktirsin gitsin" demeye devam edecekse, passolig'e, ali sami yen arena'nın bilerek yapılmayan yollarına, metrosundaki eksiklere, binbir uydurma gerekçeyle engellenen sermaye artışına, şikenin cezasız kalmasına, galatasaray'ın her alanda üzerine gelinmesine sessiz kalınacaksa, bunca boka rağmen "galatasaray elbette herkesle iyi geçinecek ehehemehehe" yüzsüzlüğü devam edecekse, eray direğine, selçuk ve burak kazmalarına çılgınca paralar ödenirken basketbol şubesi yokluk içinde kalmaya devam edecekse, dünyanın en mütevazı süper starı yedek beklerken, portekiz u21'nin en iyi oyuncusu ilk 18'e giremezken izmir'in gururu büyük atatürkçü yekta ilk 11'de hem de solda bu isimlerin yerine kendine yer bulmaya devam edecekse, ne anladım ben prandelli'nin kellesinden.

    bana düzenin kellesini getirin.
    yoksa düzenin tepesinde ha prandelli'nin kellesi, ha mancini'nin, ha terim'in, ha karaman'ın.
    ne farkeder?
    tepede onu kontrol eden eller aynıyken, ipler aynıyken ne farkeder kuklanın rengi, ağacının türü, yaşı, kökeni, tarzı?
  • 1953
    resmen galatasaray taraftarıyla dalga geçen teknik direktör. adam çıkıp "milli takıma gitmeyen oyuncularla kaynaştık burda, sıkı fıkı olduk, onlara kıyak geçtim" dedi. resmen bunu dedi basın toplantısında. ve bu kıyağı geçtiği maç trabzonspor gibi sezonun dönüm noktası olacak maçlarından birisi.

    ulan bi kerede şuraya galatasaray'ın değerlerini, gelenek, göreneklerini bilen, adil ve aklı ile hareket eden bir teknik direktör gelsin. o koltuğa oturan sapıtıyor saçmalamaya başlıyor.

    fatih terim efsane dedik, birilerine yaranmak için galatasaray'ı yarıyolda bırakıp, satıp gitti ve her geçen gün yalakalığın sınırlarını zorlamaya devam ederek kendisinden nefret ettiriyor.

    mancini sneijder'i en verimli kullanacak adam, hem sneijder'i tanıyor hem 4-2-3-1 sistemini çok güzel oturtur dedik, adam tuttu sneijder'i ön libero, melo'yu defans oynattı.

    prandelli kadrodan verim alabilen birisi dedik, takım, afedersiniz, amı götü dağıttı.

    ulan florya'da içtiğiniz suda mı birşey var nedir?

    bir de pişkin pişkin o koltuğun ağırlığını farketmeden konuşmuyor mu basın toplantılarında yemin ediyorum kan beynime sıçrıyor.

    ulan sen bu takımın en iyisi sneijder'i kenarda oturt, takımın tek adam geçebilen futbolcusu bruma'yı kadro dışı bırak, selçuk ve burak gibi bombok oynayan futbolculara her maç ilk 11'de şans ver, elinde tarık çamdal varken sabri'yi, alex telles varken hakan balta'yı oynat, saçma sapan kadro ve taktik dizilişlerle maçlara başla, galatasaray'ı korkak bir anadolu kulübü gibi her maç 3 ön libero ile sahaya çıkart ve sonra dalga geçer gibi "bize destek versin taraftar" de. dua etsin taraftar başka birşey vermiyor futbolculara ve kendisine.
  • 839
    teknik direktör ne yaparsa yapsın, futbolu futbolcular oynar. sanmıyorum ki prandelli futbolculara "basmayın, koşmayın, gol atmayın..." desin. türkiye ligi aslında sıradan bir teknik direktörle bile idare edilebilecek bir lig. fenerbahçe bunu az da olsa aykut kocaman ve ersun yanal ile yapabildi. ama aynı hocalar ve aynı sistemle avrupa'ya gitseydi yiyeceği tokadın haddi hesabı yoktu.
    prandelli karakterli bir takım oluşturmaya çalışıyor. yedek futbolcunun oyuna girdiğinde kafası kesik tavuk gibi koşmaması için takımın belli bir sisteme ihtiyacı vardır. işte prandelli böyle bir yapı oluşturmak için olabilecek en iyi hocalardan biri. bu sistemi oturtması zaman alabilir, bu süreçte galatasaray başarısız da olabilir. ama felsefesini oturttuğunda başarının da süreklileşeceğini tahmin ediyorum. 5 yılda 2 şampiyonluk kazanan geri kalan sezonlarda da başa oynayan bir takım seyretmektense her sezon belli bir standardı olan, ne oynadığını bilen bir takım seyretmeyi tercih ederim.

    gelelim prandelli'nin teorisinin pratikteki yansımalarına...

    türkiye'de sistem oturtmak zordur. en yaygın sistem, sistemsizliktir. sadece futbolda değil, günlük hayatta rastlayabileceğiniz her işte bu böyledir. biraz alakasız kaçacak bir örnek vereyim. uzun yıllar sanayide üretimde çalıştım. birbirinden donanımlı mühendislerle çalışma imkanı buldum. cv'si 10 sayfa olan mühendisler, kafası zehir gibi çalışan insanlar... fakat bir işte 3 ay gibi bir süre bizimle çalışacak bir alman mühendis geldi. kemerinde maket bıçağı, cebinde not defteri, alyan takımıyla falan gezerdi. çok garipserdik. konuşurken not alır, kafasından hesaplar yapardı. açıkçası bana gereksiz gelirdi. nihayetinde onun yaptıklarını yapmadan da herhangi bir işi bitirebilirdik. bir süre sonra farkettim ki, bizim işi bitirdikten sonra etrafı toparlamamız gerekirdi. ama onun yöntemiyle iş bitince ekstra bir iş çıkmazdı. sadece not aldıklarını yapardı. evet alakasız kaldı ama bu burada dursun.

    iyi şöför; makasa giren, arada kuralları da çiğneyerek gideceği yere varan bir şöfördür. en baba f1 pilotunu getirin, istanbul trafiğinde zorlanır. istanbul değil, küçük bir ilde bile zorlanır. hayatın her alanında kaos hakim bu ülkede. futbolunda da aynı şekilde. biz terim yönetiminde nasıl başarılı olduk? bu kaos futbolunu başarıyla idare ederek. hasan şaş anlatmıştı anılarında, arada hakeme bilerek itiraz eder, taraftarı bu şekilde ateşlendirir ve nihayetinde takımı da ateşlendirirmiş. genelde de işe yarardı. peki bu ne kadar böyle gidebilir? bu doğru bir yöntem midir? bu şekilde başarı ne kadar sürdürülebilir? herhangi bir sistemden, sistemi işleten çarklardan bahsedebilir miyiz?

    prandelli yabancı bir mühendistir. istanbul trafiğinde afallayan usta bir şöfördür. işte az biraz ondan bir şeyler öğrenebilirsek, futbolcuları söylediklerini pratiğe dökebilirse sistemli bir başarı mümkündür. tüm dünya sistem oturtma peşinde koşarken bizim sistemsizce başarıya ulaşma çabamız ne kadar sürdürülebilir? biz sündürülebilir başarıyla doyacaksak, sürdürülebilirliği hedeflemeyeceksek prandelli'yi gönderelim gitsin. çok ciddiyim, yılmaz vural yönetimindeki bir galatasaray bu ligi alır götürür. en fazla 3 sene götürür. sonrasında ne olur bilinmez. sadece biraz sabır lazım. gerçi sadece sabır yetmez, gelenekselleştirdiğimiz algımızın da değişmesi lazım. prandelli'den bir şeyler öğrenmeye çalışmak lazım. yoksa artık herkes idman yapıyor, herkes taktik çalışıyor, herkes rakibini izliyor.

    türkiye gibi gelişmemiş ve gelişmemekte ısrarcı bir ülkede prandelli'nin işi zor. az biraz işleri rayına oturtsa biliyoruz ki 5 maç seyircisiz oynama cezası gelecek, türlü adaletsizliklere maruz kalacağız. 5+3 gibi olabilecek en saçma sınırlama ile oynamak zorundayız. bu koşulların herkes farkında. maç sonunda maça dair iki çözümleme yapamayan futbolcularla olmaz bu iş. futbolcu eskisi yorumcuların ne kadar saçmaladıklarını hep beraber izliyoruz. 20 sene profesyönel olarak yaptığı işten bu kadar anlamayan tonla yorumcu var piyasada. sebebi bence çok basit. hiçbiri oynadığı oyunu bilmiyor. hiçbiri yaptığı işe hakim değil.

    çok zor olacak, çok zaman alacak belki de hiç olmayacak ama, prandelli takımda kalıcı olursa onun takımından emekli olan futbolcular televizyonlara çıktığında faal futbolcuların özel hayatlarını konuşmayacak, futbol konuşacaktır. prandelli gibi hocalar fırsattır ve biz fırsat kaçırmayı çok severiz. bu seferlilk bu huyumuzdan vazgeçelim. bu seferlik başarısızlığa biraz tahammül edelim.

    prandelli eleştirilmez diye bir şey yok. tabii ki eleştirilecek. ama onu oynatma bunu oynat, şunu kanada çek şunu bek yap falan... bizden daha geniş bir açıyla izliyor ve takımla bizden daha çok zaman geçiriyor. elbet bildiği, denediği, yanıldığı şeyler vardır.

    bu sistem oturtmaya çalışan prandelli:

    http://i57.tinypic.com/2pt9unq.jpg

    http://i57.tinypic.com/v489r7.jpg

    bu da döner bıçaklarıyla başarı vaadeden türk fotbolsever:

    http://i58.tinypic.com/2h81vfq.jpg
  • 2799
    bir dönem galatasaray'ı da çalıştırmış italyan teknik direktör. prandelli'yi değerlendirirken onun kariyerinin juventus-milan-inter arasında değil de hep italya'nın küçük takımlarında geçtiğini göz önünde bulundurmalıyız. yani roberto mancini'nin türk futbolundaki karşılığı mustafa denizli'yse, cesare prandelli'nin muadili abdullah avcı falan olabilir ki, fiorentina-başakşehir, türkiye-italya ve beşiktaş-galatasaray kariyerleri birbiriyle çok benzeşiyor.

    yani prandelli, bizim mesut bakkal, ersun yanal, aykut kocaman, rıza çalımbay, hikmet karaman gibi sürekli anadolu takımları arasında tur atan teknik direktörlere benziyor. o zaten hiçbir zaman bir lippi, bir capello veya bir trapattoni olamadı. hatta bir mancini bile olamaz.

    bakın mesela mancini bize takım bir düşüş trendine girmişken, real'den 6 gol yemenin üzüntüsündeyken ve terim'in şok edici gönderilişinin travmasındayken gelmişti ve ona rağmen umulmadık şekilde 2-2'lik biten juventus maçıyla bizi hayata tutundurmuş ve real madrid'li juventus'lu gruptan takımı çıkarıp şampiyonlar liginde son 16'ya bırakmış, 9 yıl sonra türkiye kupası kazanmış ve ligdeki amacımız olan şampiyonlar ligine doğrudan katılım hakkını elde etmişti.

    prandelli ise neyi niçin yaptığı belli olmayan bir şekilde hamlelerde bulunmuş, süper kupa'da takıma hiçbir şey oynatmayarak kupayı yine hiçbir şey oynamayan ismail kartallı fener'e hediye etmiş, ligde kazanırken bile "abi biz bu maçı nasıl kazandık ya" dedirten galibiyetler almış ve şampiyonlar liginde 1 puan alarak galatasaray'a tarihinin en kötü şampiyonlar ligi performansını yaşatmıştır. eğer ilk maçta burak yılmaz son dakika anderlecht'e o golü atamasa, prandelli galatasaray'ın adını şampiyonlar ligi'nde sıfır çeken takımlar listesine de yazdıracaktı.

    zaten o yüzden mancini, premier lig şampiyonu olabilmiş ve bugünlerde italya'ya euro 2020'yi aldırabilir mi diye konuşulurken prandelli, italya milli takımı da dahil olmak üzere gittiği her takımdan bir şekilde kovuluyor işte.

    ama benim için mancini'yi prandelli'den; riekerink'i de tudor'dan üstün kılan şey, galatasaray'ı vizyonuna yönelik verdikleri demeçlerdir.

    prandelli şampiyonlar ligi'nde son iki sene gruplardan çıkmış takımı her maç dörtlük yaptıktan ve neticede 5 maçta 1 puan toplayacak duruma düşürdükten sonra hiç utanmadan “bizim için avrupa önemli değil, hedefimiz 4. yıldız" diyerek galatasaray'ın tarihinden bihaber olduğunu ortaya koymuştur. bu sözüne yönelik bizim tek söylememiz gereken yallah fenerbahçe'ye olmalıydı ki prandelli'nin o sözünü ben manşette görünce aziz yıldırım söyledi zannetmiştim ve "ee zaten bunlar avrupa'dan men almadılar mı?" demiştim ve sonra haberi açınca bunu söyleyenin aziz yıldırım değil de prandelli olduğunu görüp on saniye açık ağızla ekrana bakmıştım.

    mancini ise galatasaray-juventus maçı kar tatiline girdiği akşam real madrid, kopenhag'ı yendiği için uefa avrupa ligine gitmeyi grantilemesine rağmen "galatasaray bir uefa avrupa ligi değil, şampiyonlar ligi takımı'dır. her zaman burada olmalıdır" diyerek kulüp tarihi ve vizyonu hakkında bilgi sahibi olduğunu vatandaşı prandelli'nin aksine ortaya koyuyordu.

    benzer bir olay riekerink ve tudor'la da yaşanmıştır.

    tudor, başakşehir ve beşiktaş'a karşı aldığı farklı yenilgilerini normalleştirmek için; "başakşehir ve beşiktaş bu ligin en iyi takımları. onlara karşı bu sonuçları almak çok normal" diyordu. gören de türkiye'nin iki büyüklerini başakşehir ve beşiktaş, galatasaray'ı da her sene orta sıralara oynayan anadolu takımı sanırdı. nasıl bir aymazlıktı tudor'un ki hiç anlamam. hatta tudor daha da ileri gidip beşiktaş için "beşiktaş'a karşı devre arasına kadar gol yemedik, ama sonra ilk golü onlar attı ve her şey tepetaklak gitti. beşiktaş, türkiye'nin en iyi takımı ve yıllardır en iyi oyunculara sahipler, harika oynuyorlar. onlar şampiyonlar ligi'ne konsantre olduğu için şanslıydık ve bu yüzden şampiyonluk şansımız fazlaydı." diyerek galatsaray'ı beşiktaş'tan küçük takım zannettiğini ve ancak beşiktaş müsade ettiği için galatasaray'ın şampiyonluk yarışına girebildiğini düşündüğünü cahilce ortaya koyuyordu. bu abimiz sanırım beşiktaş'la galatasaray'ın tarihlerini karıştırmıştı.

    oysa mesela kısa görev süresi boyunca birini fenerbahçe'nin, diğerini de beşiktaş'ın elinden alarak kulübümüze zor zamanlarında iki kupa kazandıran riekerink görevi boyunca takımımızla ilgili "galatasaray dünya çapında bir kulüp. galatasaray'ın hedeflerinin büyük olması çok doğal. hedefimiz galatasaray ismini tekrardan parlatıp, en iyi yerlere taşımak." gibi kulüp tarihine vakıf olduğunu bildiren açıklamalar yapıyordu.

    yani demem o ki, galatasaray'a gelen yabancı teknik direktörlerin biraz da türk futbolunun en büyüğünü çalıştırdığının farkında olması ve kulübün vizyonunda avrupa kupaları başarılarının çok önemli bir yeri olduğunu bilecek kadar takım tarihine hakim olması gerekiyor. yoksa sonunuz prandelli ve tudor gibi şampiyonluk yarışının içinde olsanız da kovulmak oluyor ve kovulduğunuza tüm taraftarlar seviniyor.
  • 2708
    hala kendisinin yerli/yabancı futbolcularla harcandığı düşünülüyor. aklımı kaçıracağım. ulan bu randelli değil miydi sneijder'i son maçlarda yedek oynatan. yönetim değişince sabri'yi affedip 11 çıkartan, şino'yu ön libero oynatan. -1 averaja düşüren bu değil miydi? takım atağa çıkmıyordu lan? delirtmeyin lan adamı. zaferinin de damına konayım gök yüzünün de. eğer ortada harcanan bir şey varsa o da:
    1)galatasaray'ın kazanabileceği puanlar*
    2)cas'da tazminattan dolayı aleyhimize açılan dava dolayısıyla zaman,
    3) şampiyonlar ligi'nde en azından 3. olabileceğimiz grupta 4'er gol yiyerek avrupa imajımız, itibarımız.
    4)imzalanan yüksek kontrat bedeli nedeniyle kulübün parraları.

    bak aklıma geliyor kuduruyorum ak ya bu adam djemaili, selçuk yekta melo 4'ünü orta saha oynattı lan. 4 önliberoyla maç oynadık.
    (bkz: lan ben var ya neyse)
App Store'dan indirin Google Play'den alın