resim
Bülent Korkmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:55
Uyruk:Türkiye
  • 1152
    kırık koluyla bitirdiği uefa finalinde, uzatmaların neredeyse tamamında bu şekilde oynayan aslan yürekli kaptanımızdır. son penaltıya kalsa iş, o penaltıyı işte bu adam atacaktı. maç sonundaki açıklamalarında kırık kolunun acısına aldırmadan döktüğü sevinç gözyaşları, normal bir gözyaşından çok daha fazlasıydı. newcastle taraftarı için alan shearer ne ise, barcelona taraftarı için luis enrique ne ise ; bu uzun saçlı cesur yürek de bizim için belki de ondan fazlası demekti.
  • 1154
    kadıköy'de fenerbahçeli taraftarların tüm nefretini göğüslercesine sahaya herkesten önce çıkıp tek başına ısınmaya başlamasını özlediğim, parçalı formanın değerini bilen, galatasaray'a asla saygısızlık yapmamış, kalbinin üzerinde taşıdığı armaya ihanet etmemiş, canlı olarak izleyebildiğim tek gerçek kaptandır.

    kendisinden sonra kaptanlık pazubandı verilen hiçbir futbolcu, ki buna hakan şükür, arda, sabri, ayhan da dahildir benim gözümde, sol kollarındaki kutsal kumaş parçasının kıymetini onun gibi bilememiş, ağırlığını cesur bülent korkmaz gibi taşıyamamıştır.

    "can siperane savunma" tabirinin vücut bulmuş hali; tekmeye sokulan kafaların daimi sahibidir.
  • 1155
    kendisini uefa kupası finalindeki kolu bandajlanmış görüntüleriyle hatırlayacağım hep. ayrıca maçtan sonra yanına gelen spiker şu an hiçbir acı önemli değil, hiçbirini hissetmiyorum diyişiyle de. işte bize böyle karakterli, olgun, kaliteli, kendini bilen oyuncular lazım. paraya tapan sırf para için takımımıza gelen gereksizler değil. inşallah ileride teknik direktörlük görevinde kendisini daha fazla geliştirir de bu konuda fatih terim'den sonraki efsanemiz olur.
    tanım: futbola galatasaray'da başlayıp futbolu başka takım yüzü görmeden galatasaray'da bitirmiş ender futbolculardan, arma aşığı büyük kaptan.
  • 1156
    bayrak adam, büyük kaptan.

    kadıköy'deki maçlarda herkesten önce sahaya çıkar, tribünlerin tüm tepkisini üzerinde toplar ve elektriği alır. sonra takım çıkar sahaya.

    raul'a barnebau'da gider yapar.

    finalde kolunu gövdesine bandaj yaptırır, kendisine acele etmesini söyleyen hakemi azarlar.

    bülent ve taffarel oda arkadaşıdır. taffarel'in uyku problemi vardır, sabahları bir türlü kalkamaz. florya'da herkes gelmeden yemeğe başlamama kuralı vardır. bülent her defasında sırtında tafarel'le birlikte iner kahvaltıya.

    maç ne olur minvalinde soru soran gazeteciye; "kazanmak istiyoruz, hep kazanmak istiyorum başka bir şey yok. kazanmak, kazanmak kazanmak istiyorum" der. yenilmeyi sevmez.

    florya'ya en erken o gelir, en geç o çıkar. çalışmayı sever.

    fenerbahçe maçından önce soyunma odasında söylediğin gibi kaptan;
    "her yerde biz olacağız! biz, biz! yalnız kırmızı renk!.."

    seninleyiz.
  • 1158
    benim için efsaneden de öte olan eski kaptanımız. artık bir takımla uzun süreli kontrat yapması gereken teknik direktör. karabükspor'da gösterdiği performansla iyi bir teknik direktör olduğunu gösterdi. devre arasında kendi istediği oyuncuları transfer etti, takıma istediği oyunu oynatabildi ve takımı ligde tutmayı başardı. karabük yönetimi artık nasıl bir kafayla değerlendirme yaptıysa kendisiyle yolları ayırdı. efsane kaptanın artık bundan sonraki seçimlerde dikkatli davranmalı ve kısa vadeli sözleşme tekliflerini geri çevirmeli.
  • 1161
    karabükspor dönemiyle teknik direktörlüğünün futbolculuğuna yetişemese de ortalama ya da ortalamanın üstünde olduğunu gösterdiğine inandığım büyük kaptandır.

    kendisinin en büyük şansızlığı basamak olarak başlaması gereken anadolu kulüplerinin vizyonsuz adamların cuntası altında olmasıdır. mevcut şartlarda bülent uygun vs. gibi tabiri caizse network'unu birileri adına müthiş kullanan simsarlar varken kimsenin gelip de bu güzel adama "al takımı x sene boyunca senindir, yarat istediğini takımı" diyeceğini sanmam. imkanı var mıdır bilmem ama keşke 2.lig'de olsa yurt dışında bir yerlerde deneyebilse şansını.

    özetle, diğer bir çok güzel insan gibi şu boktan futbol iklimimizde harcanan adamdır.
  • 1163
    herkes korkar bülent korkmaz...

    biz senin 17 yaşında kadroya girip sırıtmamanı sevdik,
    takımının hakkını korumak için hakemle tartışırken bile sınırını bilmeni,
    gençleri görünce başlarını okşamanı,
    takımımın bana ihtiyacı var ölsem bile oynarım dercesine bandajlı kolunla oynamanı sevdik...
    http://www.itusozluk.com/...FClent+korkmaz/16530
    sevdik biz seni kaptan,
    alnındaki kana kurban olduk,
    http://www.google.com.tr/...:429,r:18,s:41,i:325

    sen en kötü günlerin kurtarıcısıydın. futbolculuğunun son senesindeki kara bulutları görmezden geldin, hocasız kaldığımızda aradılar hemen geldin. sana omurgası belli takım verdiler, sen demedin ki ben şu adamı isterim diye, çünkü transfer hakkın yoktu, gittin aslanlar gibi mücadele ettin. kewelldan stoper yarattığında bile tebrik alacağına olacak iş mi bu diye tepkiler aldın, hani sen aslolan galatasaraydır derdin ya, sen hep bunu güttün, bir kere bile yoktu içimizde şüphe acaba bülent bu sene gider mi diye. 3 numaralı forma ve beyaz tahtada hep adın vardı. sigortamızdın sen bizim.
    ağlasak sabahtan akşama kadar,
    semih kaya da senin izinden yürür mü kaptan?
  • 1166
    sahada kolu çıkık bir şekilde maçı tamamlayarak zaten sahibi olduğu efsane lakabını pekiştirmiş eski oyuncumuzdur. fakat sonrasındaki tavırları bende rahatsızlık uyandırmaktadır. daha önce başka bir yerde kendisi galatasaray'ın başında teknik adam iken düşüncelerimi yazmıştım. şimdi yinelemek isterim. biraz uzun kusura bakmayın.

    1-) galatasaray haksız yere belki de sözleşmesini uzatmadı. en azından sözleşmesini uzatmalı, yedekte de olsa kalmalıydı. vefa için yapmalıydı bunu.

    2-) güzel bir jübileyi hak etti. ama o sözleşme uzatılmamasını dert etti. devam edeceğim etmeyeceğim derken futbolu bıraktığını açıkladı. sonra yönetimi suçladı.

    3-) yönetimi suçlamaya devam etti. galatasaray'ın yönetimden oluşmadığını, galatasaray'ı var eden unsurun yeri geldiğinde senelerce şampiyonluk bekleyen, beklerken de basbas bağıran taraftar olduğunu unuttu.

    4-) yönetimle arasındaki sorunu galatasaray ile arasında kabul etti. yönetimi mat ettiği için gençlerbirliği hocası olarak sevindi. tribündekiler zaten galatasaray değildi. galatasaray başkandan yönetimden ibaretti zaten.

    5-) sonra çeşitli takımlara gitti hocalık için. olmadı. ara ara boş kaldı. boş kaldığında zahmet edip gelmedi ali sami yen'e. ne gerek vardı ki zaten bu yönetim varken. yönetim gs demekti çünkü.

    6-) takımın başına geçmesi teklif edildi. kabul etti kendisini uzaklaştıran eski futbol şube sorumlusu yeni başkanın teklif ettiği görevi. artık galatasaray'la barışmıştı. çünkü gs demek yönetim demekti ya.

    7-) takımın başına ilk çıktığı maçta uzun zamandır kimseye nasip olmayan bir sevgi seliyle çıktı sahaya. tribündekiler büyük kaptan diye yırtınırken önemli değildi onun için.

    8-) takım tat vermiyordu ama tribündekiler sesini çıkarmıyordu büyük kaptan'ına. ne de olsa o çıkık koluyla sahada oynamaya devam etmişti. ha galatasaray için ha kendi kariyeri için farketmezdi. o final maçında çıkık kolla gs formasıyla oynamıştı ya yeterdi.

    9-) eski takım arkadaşlarını kollamalıydı. onlar iyi oynamasa da galatasaraylıydı!!! onlar hak ediyorlardı formayı. kendisine yapılanın aksine. tribünlerin ne dediği önemli değildi. zaten ne yapmıştı ki tribündekiler. kimdi ki onlar.

    10-) bu atkı da nereden çıktı. şurda karizma takılmalıydı. gs forması, eşofmanı, atkısı da neymiş. karizma olmalıydı, karizma görülmeliydi. takım elbiseden vazgeçmemek lazım. klasik giyinmek lazımdı. zaten galatasaray değildi onu büyük kaptan yapan. oydu galatasaray'ı büyük yapan.
  • 1167
    saha içinde ne kadar başarılı bir kaptansa saha kenarında da o kadar başarısız bir teknik direktör olmuştur.

    şimdi bana kimse ilk sezonunda kayseri erciyesspor'a puanlar kazandırmıştı demesin. sahadaki taktik anlayış atmayalım ve yemeyelim olduğu sürece gelen puana puan demem puan benim olmadıkça. gerçi benim olsa da demem futbol anlayışıma ters çünkü.
  • 1169
    aslında babasının "cesur" ismini verdiği, korkmaz ailesinin ortanca çocuğu. nüfus müdürlüğündeki memur cesur ismini duyunca bir an duraklar, bunun üzerine babası osman beyin ağzından "cesur bülent olsun bari" cümlesi çıkar. o gün kim bilir hangi dertten muzdarip olan nüfus memuru kağıda sadece bülent ismini yazar. böylece sonraları "büyük kaptan" olarak adını galatasaray ve türk futbol tarihine kazıyacak olan bülent korkmaz ismi ortaya çıkmış olur.
  • 1174
    bülent korkmaz 1988 yılının semih kayası idi. mustafa denizli, hiç bir lig maçı oynamamışken, monaco'daki çeyrek final maçında oynattı. fofana adındaki bir ayıyla boğuştu. mustafa denizli'deki yürek onda olmadığı için hamburg maçında semih'i oynatamadı. semih kaya'nın 3 senesine, galatasaray'ın çok rahat kazanacağı 2. uefa kupasına sebep oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın