resim
Bülent Korkmaz
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:56
Uyruk:Türkiye
  • 1935
    malum sebeplerden suçlanan çok sayıda futbolcu oldu ancak çıkıp konuşan, kendisini savunabilen tek oyuncu kendisi oldu şimdiye kadar.

    --- alıntı ---

    fetö soruşturması iddialarıyla alakalı bülent korkmaz: "benim, ailemin hayat tarzı belli. bu işlerle hayatım boyunca işim olmadı, olmaz da. çevremizdeki insanlar beni ve ailemi çok iyi tanıyor, yaşantımızı da biliyor. bu konuda çok rahatım. isteyen istediği şekilde araştırabilir"

    --- alıntı ---
  • 2528
    rizespor'un yeni hocası.
    bu kadar mı paraya ihtiyacın vardı ya da cv'de rizespor yazmasına. her ikisinde de çuvallaması muhtemel. zaten bir iki maç kaybında ya da küme düştüğünde kovulacaksın. 10 maçlık para mı seni kurtaracak ya da cv'ne yazılsa kariyerin daha mı iyi hale gelecek.
    neyse. anlaşılan millet ekmeğinde cimbom taraftarın derdinde. gerisi boş.
    bi de bize karşı deli gibi oynatıp çelme de takarsa seyreyle cümbüşü.
    (bkz: 27 şubat 2022 galatasaray çaykur rizespor maçı)
  • 2305
    1983'de galatasaray altyapısına girmiş ve 1985'de a takıma yükselmiştir. 2005'de futbolu bırakana kadar sadece galatasaray forması giymiştir. bu alanda emsalsizdir.

    - galatasaray formasıyla en fazla resmi maça çıkan futbolcudur. (587)
    - galatasaray formasıyla en fazla kupa kazanan oyuncudur (18 [2 avrupa kupası])

    "cengaver", "büyük kaptan" gibi lakapları oldu. iki mahlası da sonuna kadar hak eden bir futbolcuydu. bir cengaver gibi cesur ve mücadeleciydi ki, onu sahada diğer futbolculardan ayıran en önemli özelliği buydu diyebiliriz. büyük kaptan'dı, çünkü ağırlığını bütün futbolculara hissettirirdi. oynadığı dönemde çok fazla lider karakterli oyuncu olmasına rağmen bülent korkmaz sürünün alfa kurdu olduğunu bir şekilde gösterirdi.
    bir ara tugay kerimoğlu ile bir kaptan kim olacak mevzusu olmuştu, ki tugay da altyapı çıkışlı ve lider vasıflı bir oyuncuydu. ancak tugay kısa süre sonra britanya'ya gidecekti ve orada özel bir kariyer yapacaktı... bülent ise kaptan olarak kalacaktı...

    bülent korkmaz'ın kulüpte mutlaka bir temsil pozisyonunda yer alması gerektiğini düşünenlerdenim.
  • 2036
    2019-20 futbol sezonunda antalyaspor ile çok güzel giden efsanemiz. ligde 11 puanları var. kupada da güzel kura çektiler ve deplasmanda niğde ile eşleştiler. inşallah bu sene uefa avrupa ligi ve süper ligi biz kazanırız, ziraat türkiye kupasını da bülent hocalı antalyaspor. kupayı kazanmak ve avrupa liginde oynayacak olmak hocalık karyerinde bülent kaptana inanılmaz özgüven kazandıracaktır ve fatih hoca sonrası galatasaray teknik direktörlük koltuğunu daha emin bir şekilde almasına önayak olacaktır.
  • 715
    yıllar önce bir fotoğraf...

    fotoğrafın altında bir not: "gerekiyordu, tekmeye kafamızı uzattık."

    2002 senesinin yaz aylarının sonlarında goal dergisi'nin 2002 dünya kupası'nın analizinde çıkmıştı bu fotoğraf. senegalli futbolcunun topa hamle yapmak isteyen bacağına kafasını uzatan adam da takdir edersiniz ki; bülent korkmazdı.

    elbette ki, 50 senede bir dünya kupası'na katılan bir ülkenin insanları için 2002 dünya kupası'nın her anı unutulmaz oluyor. ama benim aklımda en çok kalan o karedir. ve "bülent korkmaz" denilince aklıma 2000 senesinde uefa kupasıyla istanbul'a geldiğinde askıda olan kolu ve bu kare gelir.

    benim ilkokul yıllarımda da lise yıllarımda da galatasaray defansında bülent vardı. çin'e attığı gole kendimin ne kadar sevindiğimden çok onun sevinişini hatırlarım.

    ilkokul yıllarım derken üfürdüm tabii. ben bebekken de defansta bülent vardı. o galatasaray'a hizmet verirken iktidarlar değişti, moda akımları değişti, e tabii çelik de değişti * ama bülent'in hizmet aşkı hiç değişmedi. 2005'e kadar da hep galatasaray'ın kupalarını kaldırdı, yüzünde yıllar içinde çizgiler oldu, ama kupa kaldırırkenki hırsı da hiç değişmedi.

    dile kolay, galatasaray'a hizmet ettiği yıl sayısı iki haneye ulaşırken, başına 2 eklemeyi de ihmal etmedi. takıma transfer olan en kıytırık oyuncular bile davul - zurna - kılıç kalkan ile karşılanırken, kendisi altyapıdan çıktığı için bir karşılayanı olmadı. sıradan bir kulüpte bu kadar emeği geçen bir malzemeciye kulüpten ayrılırken yönetimin, basının ve taraftarların nereleriyle teşekkür edeceğini şaşıracaklarını tahmin etmekle beraber, galatasaray'a verdiği yıllarını sigortalı bir işte harcasa emekliliğini alacak bülent korkmaz'ın ne ara galatasaray'ı bıraktığını hala anlamış değilim. o kadar sessiz sedasız gitti ki galatasaraydan...

    bülent korkmaz'ı beyaz formasıyla arsenal maçı sonrası kupa kaldırırken veya liverpool maçında insanüstü müdafaa yapıp anfield'ı sallarken, çubuklu formasıyla süper kupa'yı kaldırırken, füme formasıyla uefa kupası'na giden yolun başlangıcında sahaya kaptan olarak çıkarken gören gözler için onu gençlerbirliği eşofmanıyla veya üstünde takım elbisesi bir takımın başında görmek kolay değildi. ama candan erçetin'in dediği gibi her güzel şey bitiyordu ve iki taraf da profesyonel olacaktı artık.

    aradan birkaç sene geçti. son yılların * en iyi kadrosunu kuran galatasaray, takımın başına takımın kalitesiyle ters orantılı olarak kariyeri pek de parlak olmayan * michael skibbe'yi getiriyordu. 2008-09 sezonu'nun ikinci yarısında büyük düşüşe geçen galatasaray, antalya maçı gibi maçlarda düşüşü görmeyip takımın kocaeli'den 5 yemesini ve şampiyonluk yarışından büsbütün kopmasını bekledikten sonra skibbe'ye yolu gösteriyordu.

    takımın çok önemli bordeaux maçına çıkmasına sadece 3 gün kalmış, takımın başında teknik direktör yok. köy kahvesinden galatasaray'ı izleyeninden yönetim kurulu üyesine kadar her galatasaraylı'nın aklına ilk olarak kim gelir?

    o günleri biraz hatırlamaya çalışalım. bülent korkmaz her sabah düzenli olarak yaptığı koşusunu tamamladıktan sonra bir de bakar ki telefonunu adnan polat defalarca kez aramış. anlar ki teknik direktörlük teklifi gelecek.

    sezon sonunda galatasaray'ın kendisinin yerine kariyerli bir teknik adamı getireceğini biliyor muydu? biliyordu.

    türkiye'deki teknik adamlık kariyerinin kötü derecede zedeleneceğini ve bundan sonra anca pazar futbol programlarında yer alacağını biliyor muydu? şüphesiz.

    medyanın kendisini yerden yere vuracağını biliyor muydu? biliyordu.

    artık herkesin haftalar öncesinden ümidini kestiği takımı bir mucize olmazsa şampiyon yapamayacağını biliyor muydu? biliyordu.

    haydi itiraf edin, bu şartlar altında çoğunuz bu kararı kabul etmez, kabul edeniniz de uzun süre düşünürdü. florya şimdilerde ne kadar topraktır, gidip görmeden bilinmez ama bülent'in cesaretinin florya ile bir ilgisi olmadığı kesin. her şeyi göze atarak en fazla haziran'a kadar kalacağını bildiği galatasaray ile sözleşme imzaladı.

    ne yaptı bu sürede? şampiyon olamayacağı gün gibi açık olan takımı şampiyon yapamadı. meira'sını satan, emre aşık'ı cezalı, emre güngör'ü sakat defansıyla hamburg'a yenilerek uefa kupasından elendi. evet, mehmet güven'i de oynattı. sezon sonunda da beklenen oldu ve takımdan ayrıldı.

    aradan da altı ay geçti. bugün hala eleştiriliyor bülent. neden mehmet güven'i oynatmış, neden kewell sahada olmazmış, cehennemin dibine girsen seni bulup hesap soracağız havaları...

    şimdi kendimi çıplak gibi hissediyorum. sanki çocukluk ve ilk gençlik yıllarım hiç olmamış gibi. keşke ben 1998'de doğsaydım da bülent futbol oynarken bülent'in nasıl biri olduğunu anlayacak kadar zekam gelişmemiş olsaydı diyorum. o zaman ben de katılırım bazı eleştirilere, "yahu bu bülent de ne biçim teknik direktördü, gitti de bitti bu illet" derdim belki. utanıyorum aslında yıllarını galatasaray'a vermiş birine yapılan bu muameleden.

    sahi, neden birini severken diğer sevdiğimizi göz ardı ederiz ki? sevgilimiz de olmayacaklar ki bir koltukta iki karpuz taşıma durumu olsun. kewell'ı seven birisi neden bülent'e soğuk olsun? veya ben hem rijkaard'ı, hem kewell'ı hem de bülent'i sırf bu takıma yaptıkları hizmetlerden sevemez miyim?

    ve hadi itiraf et, adın gibi biliyorsun ki kewell asla bülent kadar çalışmayacak galatasaray için. zaten bunu iddia etmek için delinin ekmeği burnuna sokan cinsinden olmak gerek. mehmet güven'i oynatmış, ne olmuş? genç oyunculara şans vermeyen hocayı eleştir, şans vereni yerden yere vur, ne ala memleket, moda hangisiyse ona yönel.

    bu paragrafta oyuncu ismi vermek istemiyorum da, adam yıllarca galatasaray için çalışmış olsun, elano'yu beğenmedi mi? kesin bir yerlere yaranmaya çalışıyordur. rijkaard'ı mı eleştiriyor? kesin aslında fenerbahçelidir. tabii bunu yazarlara karşı da yapamıyoruz, fenerbahçeli olmakla "suçlamak" kolay değil, buna herkes karşı çıkıyor. o zaman eski oyunculara fenerbahçeli diyebiliriz, değil mi? isim vermediğim gibi, hakan ünsal'ı savunmaya çalışmış da değilim.

    bütün eleştirilere de cevap vermek isterdim, ama cevap verilecek başlık bülent korkmaz olunca, evvelce de söylediğim gibi utanma duygum ağır basıyor.

    yıl 2009, bülent korkmaz tekmeye ayağını bir kez daha uzattı. bu kez bacak bir senegalli'ye değil, kendisi gibi galatasaraylı olanlara aitti. kıymet bilmez o, altı aydır vurdukça vuruyor. ha bre vuruyor, bakalım ne zaman duracak. kendi adıma kaptan'dan özür dilerim.

    not: farkettim de yılmaz özdil gibi enter tuşuna abanmışım.
  • 2116
    kaptan bülent en sevdiğim galatasaray futbolcuları içerisinde ilk 3'e girer.
    kulüpte aktif rol almasını da çok isterim.

    ancak şöyle bir gerçek var, cüneyt tanman'ın sportif direktör olduğu günleri düşününce insan tereddüt etmiyor değil.
    cüneyt abi de bizden önceki kuşakların efsanesi ama bir dönem bizim öfkemizin öznesi olmuştu.

    her maya tutmuyor işte bazen.
  • 2004
    25 yıl boyunca galatasaray forması giymiş, kariyerinde 28 kupa kazanmış galatasaray efsanesi. büyük kaptan #3

    https://gss.gs/HYB.png

    8 süper lig şampiyonluğu
    6 türkiye kupası
    5 cumhurbaşkanlığı kupası
    2 başbakanlık kupası
    6 tsyd kupası
    1 uefa kupası
    1 uefa süper kupası
    2002 dünya kupası üçüncülüğü
    2003 konfederasyonlar kupası üçüncülüğü
  • 2271
    mutlaka galatasaray bünyesinde kalması gereken çok büyük bir isimdir. benzerlerini yerli ya da yabancı fark etmeksizin kulüplerinin en önemli yönetimlerinde, temsilciliklerinde, altyapılarında bulundurur yeni nesle hikayesini anlatırlar. florya' ya ilk adım atan bir gence bülent korkmaz' ın futbolculuğu ile ilgili bir hikaye izletilmesi gerektiğini düşünürüm. avrupa kupalarında en fazla forma giyen futbolcu, hatta oynadığı dönemde bir çok takım kendisi kadar bu turnuvalarda oynamamıştır. mükemmel bir savunmacı ve harika bir kariyer. kesinlikle sportif kararların alındığı bir alanda kendisi gibi bir tecrübenin görev alması gerekirdi.
  • 232
    görünen o ki lincoln ve bülent korkmaz konusunda en azından bizim gurup aynı görüşte değil. olmasın da zaten, hepimiz ayrı insan ayrı beyiniz. ortak tek noktamız galatasaray bağımlısı olmamız. iflah olmaz galatasaray'lıyız hepimiz. kimimiz tribünlerde, kimimiz bulunduğumuz mekanlarda, galatasaray kazansın diye, galatasaray yücelsin diye ellerimizden geleni ardına koymayız. futbolcular konusunda değişik görüşlerimiz var. kimimize göre, sabri oynamasın, kimimize göre ümit karan. kimi sol beke volkan'ı, kimi alpaslan'ı koyar. nonda'yı bile tutanlarımız var hala. kale'ye aykut'u koymak isteyenimiz çıkar. tek bir istisnamız vardır, o da arda turan'dır. gözbebeğimizdir, arda turan'ı az sevenimiz bile yoktur. galatasaray'ın onurudur, galatasaray'lının gururu. meneceri kova kaleci ahmet bulut, her ne kadar arda'mızı bizden koparıp cebine para koymak için çırpınıyorsa da, kolay değildir arda'nın bizden ayrılması.

    ben giden hocamız hakkında, adını duyduğum andan beri olumsuz yazdım. kişiliğiyle ilgili değildi sorunum. belki de dünya'nın en iyi insanıydı, ama ben kendi düşüncelerim ve yılların birikimiyle saldırdım çaylağa. galatasaray'lılıktandı bunca savaş. ancak skibbe kovulacak diye de galatasaray yenilsin hiç istemedim. hayatımda hiç bir maçta, eşşek yükü bahis oynasam bile ki-oynamam- yine de yensin isterim. istediğim ve beklediğim oldu skibbe'yi kovdular. artık adını son kez bu sütunlarda telaffuz ediyorum, bundan böyle etiketler tarihindedir kendisi. yerine bir ömürünü beraber takip ettiğim büyük kaptan'ımızı getirdiler. ilk ve son oynadığı maçtaydım. bir tek maçında bile kendisine tepki koymadım. başımızda yeri hazırdı, hangi kademede olursa olsun kapımız açıktı. gönlümüzün kapısı elbette, diğer kapıların kilitleri ne yazıkki bizde değil.

    peki şimdi ne yapacağız biz. galatasaray'lı sabri için neler çektiğimiz ortadayken, bülent için tavrımız ne olacak. bu kadar basit bir işi niçin zorlaştırıyor, anlaşılır değil. seni büyük kaptan yapan, hiç bir hocaya(fatih terim dahil) yedirmeyen, 20 sene arkanda, yanında, önünde bulunan bu taraftar, sonunda getirdi seni başa. sanma ki galatasaray başkan'ı, seni layık gördü bu makamlara. adnan polat futbolu hepimizden iyi bilir, taraftarın nabızmetresini ölçen alet ondadır. hagi'nin gelişi gibi getirilmek istendin, büyük bir maçla başladın hagi gibi. 3 maç sonra değiştin, ayrıntılarla uğraştın, takım elbiseye, cekete dikkat ettin. güç gösterisi yapmana, kendini ispat etmene, taraftara kabul ettirme girişimine ihtiyacın yok.

    işin çok kolay bülent korkmaz. senden önce fatih terim ve hagi'ye olduğu gibi taraftarın neticeye bakmaksızın desteği arkanda. biz ne dersek onu yapacaksın, bize profesyonellik, hele ki senin gibi bir amatörün uygulayacağı profesyonellik ters gelir. bizi bozar, taktik, teknik, tandem, sistem. eşofman giyip maça çıkacaksın, bırak şık görünmeyi, mahalle maçı hocası gibi ıslık mıslık, el kol hareketlerinı bırak. saldırın diyeceksin topçularımıza, topu kapmak için bastıracaklar, topu kaptıklarında hücum edecekler. her biri en az arda kadar koşacak, milan baros gibi formasını öpecek. gerisini bize bırak, biz hallederiz, inan ali sami yen mezarlığı nice büyük takımın leşiyle doludur. bunların çoğunda sende vardın kaptan. hatırla final maçında çıkık omuzla oynadığın da sana dayan diyen fatih terim'miydi, yoksa kale arkasına ''dağ başını duman almış''diye ağlayan bizmiydik.

    biz hepimiz, galatasaray'ın biraz daha büyümesi için varız. sen bırak eski arkadaşlarını da, taraftara sığın. tribünler, senin motor gücün olsun, sesimize kulak ver. asla kaybetmeyeceksin, sahada yenilsen bile kazanacaksın. bu taraftar galatasaray'ı şampiyon olsun diye sevmiyor,
  • 2798
    https://twitter.com/...S1d5J6oBxrw&s=19

    rizespor'u süper lig'e çıkardıktan sonra, rizespor'dan gönderilen teknik direktör.

    rizespor taraftarı da "sana rağmen lige çıktık" şeklinde şeyler söylüyorlar. böylesine sevimsiz, böylesine nankör, böylesine iğrenç bir kulübe ne diye gittin ki zaten hocam? bunlar iflah olmazlar. bunlara her gün 100 lira ver, bir gün 1 lira vermedin diye küfrederler.

    neyse hakkında hayırlısı olsun kaptan. tecrübe oldu en azından!
  • 2561
    belki rizespor denen yazarken bile iğrendiğim takıma teknik direktör olması galatasaray tarihinden yaptıklarını silemez ancak galatasarayla atan çoğu yüreğin içinde acı çekmesine sebep olmuş olabilir.

    madem kıyas yapmak için iş hayatını baz alıyoruz, rizespor'da fizyoterapistlik şansı ayağıma kadar gelmişti ancak ben gitmedim. şu an işsizim ve yine de olaya profesyonel bakamadım. milyonlar kazanmadan birkaç bin liradan vazgeçen ben mi yoksa ömürlüğünü yapmış kaptan mı 'daha galatasaraylı' o da okuyanların vicdanına kalmış.
  • 2147
    35 yaşındayım, taa çocukluğumdan beri galatasaray'ımızın maçlarını izlerim, en sevdiğin futbolcumuz kim diye sorsanız bülent kaptan diye cevaplarım.

    çalışkanlık, hırs, iş ahlakı, efendilik ve yetenek.
    bunların hepsini kendi bünyesinde harmanlamış ve 10 yaşında girdiği galatasaray altyapısıyla kulübümüze hizmet etmeye başlayıp teknik direktörlüğü süresince de bu hizmeti sürdürmeye devam etmiştir.

    2019-20 sezonunda hem antalyaspor hem de konyaspor takımları ile fenerbahçe'yi yenerek tarihe geçmiştir.

    helal olsun kaptana, çok seviyorum kendisini. rabbim kariyerinde daha da yükselmeyi nasip etsin ona.
App Store'dan indirin Google Play'den alın