• 89
    galatasaray'ın yönetimi, futbolcusu ve taraftarıyla türk spor basını'na karşı yapması gereken eylem. mehmet demirkol, serdar ali çelikler, altan tanrıkulu, rıdvan dilmen, ahmet çakar ve daha yüzlerce galatasaray düşmanıyla dolu olan spor basınına verilecek en güzel karşılık bu olacaktır. yönetim çıkıp isim vermeli, bu isimlerin olduğu programlar izlenmemeli, bu programların yayınlandığı mecralara büyük bir sosyal medya baskısı uygulanmalı, bu mecralarda kulübümüze atılan tüm iftiralar sahiplerinin burnundan fitil fitil getirilmeli. bu boykot ve baskı hiçbir şekilde sonlandırılmamalı, muhataplarımız ağlasalar, sızlasalar ve yalvarsalar da (eminim ki yapacaklar) bu yoldan dönülmemeli.

    hatta bu boykot bence galatasaray sözlük'te başlayıp tüm taraftarımıza yayılmalı ve yönetimimiz katılmasa bile ısrarla devam etmeli. sanırım nontvspor da bir galatasaray sözlük hareketiydi; benzerini hatta çok daha etkilisi ve büyük çaplısını istersek başlatırız.
  • 105
    uygulandığında kesinlikle işe yarayan eylem. sorun uygulanmasında. peki neden uygulanamıyor?

    sebep açık ve net aslında: karamsarlık kılığına girmiş tembellik, sorumluluktan kaçma ve duyarsızlık karışımı.

    "öyle olmaz yea, etkilemez yea, zaten her şey ayarlanmış, biz ne yapsak boş yea".

    en çok da buna fitim. her şey düzenlenmiş, ayarlanmış. sorumluluk benden gitsin de, kim ne yaparsa yapsın.
  • 91
    artık eşeğin kulağına suyu kaçıran isimlere yönelik uygulanması gerekendir. utanmazca bir şekilde maçta edilen küfürleri değil de arda’yı konuşanlara, stada seyirci alıp da küfür ettirenlere değil de galatasaray camiasına, maçtaki açık ve net olan pozisyonlara değil de bariz ofsayt pozisyonuna konuşanları dinlememek, izlememek gibi aktiviteler galatasaraylılar için izzeti nefis mücadelesidir. bütün kurumları ile tepeden tırnağa fenerbahçeli olan organizasyonların içinde bile hakem ittirmesiyle yarışa tutunan fenerbahçe yönetimi türk sporu için bir kamburdur. bunun değişmesi de mümkün değildir. artık aman onlar da bizim kardeşimiz söylemi, yanağını çevirme acziyetinden başka bir şey değildir. her türlü pisliği yapıp, kapalı kapılar ardına sığınanlar için yapılacak tek şey doğruları söylemektir. içimdeki duyguları kelimelere dökerek burada ceza almak istemem ama arda’nın söylediklerinden az çok benim de ne hissettiğimi anlayabilirsiniz.
  • 56
    yaklaşık 2 senedir yaptığım eylem. bütün masraflarımı kıstım. kıyafetlerimi sayılı hale getirdim. ayırdım ve giymediklerimi sağa sola dağıttım. bu kış ilk kez kombiyi yakmadan geçirdiğimiz geceler oldu. kazak giydik battaniye örttük. paramız olmadığı için değil yanlış anlaşılmasın ama artık bu haksız faturalardan vergilerden ve azınlık muamelesi görmekten bıkmıştım. başlarda zor oldu olmadı değil ve hiçbir şeyi tam anlamıyla yapamıyorsunuz ama en aza indirebiliyorsunuz. size komik gelecek belki bağlantı kuramayacaksınız ama barcelona kültüründen etkilendiğimi ve örnek aldığımı söyleyebilirim. onların sporcularının yöneticilerinin nispeten mutevazı hayat tarzını kendime uyarlamaya çalıştım. bim a101 vs gibi süpermarketlerin indirim günlerini takip etmeye başladım. bunların çok matah marketler olmadığını biliyorum ama inanın şu malum kitle nasıl geçiniyor diyorsunuz ya işte hepsi o indirim günlerinde birbirlerini eziyorlar. sebze meyve alışverişini marketlerden yapmamaya özen gösteriyorum. her hafta pazara gidiyorum ve artık iyice tanıdığım insanlardan alışveriş yapıyorum. ayda 1 veya 2 kez dışarıda yemek yiyorum onda da tıka basa yememeye ve indirimli menuler çerçevesinde kalmaya çalışıyorum. dışarıda dolaşırken falan susadığımda kesinlikle su almıyorum eve kadar kendimi tutuyorum. daha da şu anda aklıma gelmeyen bir sürü küçük ayrıntı var. bozuk paraları kumbara gibi bir yerde biriktirin mesela çoğaldığında pazarda harcarsınız. bu küçük ayrıntılar birleşerek o kadar büyük bir tasarruf yapıyor ki inanamazsınız. bilemiyorum 2 sene öncesine göre tarafımızın daha kalabalık olmasında benim ve benim gibilerin de katkısı olabilir. çünkü sayımızın hiç de az olmadığını biliyorum. bu dönemde hem ruhsal hem de fiziksel olarak müthiş kazanımlarım oldu. fazla kilolarımdan kurtuldum. eşimle beraber 165m2 eve sığamıyorduk şimdi salona ve bir odaya hiç girmiyoruz bile. saçma sapan mekanı daraltan aksesuarlardan kurtulduk. minimalizm diye bir uzak doğu şeysi olduğunu öğrendik bu sırada. elimizden geldiğince uygulamaya çalıştık. ayrıca yeri gelmişken bir tekstilci olarak size önerim acayip renkli ve parlak kumaşlardan olabildiğince uzak durmanızdır. bir renk doğal renklerden ne kadar uzaksa o kadar kimsayal kullanılarak üretilmiştir ve sizin ev şartlarındaki yıkama sıcaklıklarınız bu kimyasal kalıntılardan arınmanıza yetmez. olabildiğince mat ve doğada bulunan renkleri tercih edin. atıyorum mat bir koyu yeşil gömleği fuşya renge tercih edin. neyse bu tam olarak boykotun konusu değil belki ama hepsi bağlantılı işte. velhasıl kelam boykot diye başladığım bu yol beni ruhen daha sağlıklı bir insana çevirdi şu anda insanların boykot dediği şey benim hayat tarzım oldu.
  • 97
    maalesef bir türlü uygulamadığımız eylem. oluşmayan kültür.

    malum takımın logosuna 5 yıldız koyan kanal varsa izleme.
    malum kulübe para akıtan başkanın holdingine ait ürünleri satın alma.
    malum kulübe para akıtan kişinin kanalını izleme.

    zor mu geliyor? o zaman ağlama.

    yapanlarla da t.şak geçme. sen almayınca, izlemeyince batıyor mu geyiği yapma. bu toplumsal bir bilinçtir. bir, üç, beş derken bir anda caydırıcı bir güç olursun.
  • 93
    boykotlar neredeyse hiçbir zaman ise yaramıyor.

    bilimsel çalışmalar boykotların kısa süreli ve etkisiz olduğunu gösteriyor. collective action problem da deniyor buna. yani çok sayıda insanın, birlikte, organize şekilde hareket etmesi sorunu. peki bu sorun nasıl aşılıyor? örgütlenerek... siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları bunlara örnek. spor kulüpleri de tabi ki. yani burada galatasaray'ın hakkını koruması gereken bizim yapacağımız boykot değil, galatasaray spor kulübü ve taraftar gruplarıdır.

    bunlardan birincisi idari olarak güçsüz ve çoğu zaman muhaliflerle mücadele içerisinde geçtiği için bizim hakkımızı yeterince savunamıyor. ikincisi olan ultraslan'ın ise ne olduğu malum.

    malesef bugün galatasaray kulübü de taraftarı da sahipsiz ve saldırıya açık duruyor. hakkını ise bizim yapacağımız boykotla değil kurumsal yapılarla aramak zorunda.
  • 102
    sabahları işe gelirken dinlediğim bir radyo vardı. çok güzel goygoy yapan bir ikiliyi yol boyu dinlerdim. çaldıkları müzik güzel gelmese de muhabbetleri çok iyi sarıyordu ve çok beğeniyordum.

    futbolla falan işleri yok. hayata dair goygoy yapıyorlar ama gündemde olan konulara da değiniyorlar.

    galatasaray şampiyon olduğunda çok basit hızlı değinerek geçmeleri dikkatimi çekti ama kendi kendime olum bu kadar da abartma adamların zaten futbolla işi yok dedim ve günlerce dinlemeye devam ettim. çok takmadım. ancak günler sonra arda real'e transfer olunca gayet ballandıra ballandıra konuştuklarını duyduğum an hemen kanalı değiştirdim. o günden beri de işim olmaz.

    bende boykot katidir. serttir. kimin ne düşündüğü de umurumda olmaz. konfor alanını terk edebilmek hayatta en gurur duyduğum özelliklerimden birisi olabilir.
  • 101
    birileri seni siklemiyorsa, sen de onları cezalandırırsın. aksi halde seni siklememeye devam ederler.

    kanalımıza abone olmayı, beğenmeyi unutmayın diye yalvaranları 3-5 takipçiye muhtaç hale getirmek senin, benim elimde.

    boykotu yaparsın, yapmazsın senin tercihin ama bu konuda en nefret ettiğim şey boykota katılmayanların, "senin almamanla, izlemenle mi öyle olacak?" zırvası. evet korsanı destekleyenlere karşı sen, ben bir arada olursak bir yığın oluşur.

    çok basit bir hesapla örnek vereyim:

    bir akaryakıtçıyı protesto ediyoruz diyelim. benim aylık ortalama benzin tüketimim 160 litre. bu da şu anda 4320 tl yapıyor. yıla vurursak 51.840 tl ediyor. şöyle düşünelim. benim gibi kombineli fanatik 30.000 kişi bu protestoya katılsa, haydi bu 30.000 kişinin aylık benzin tüketimi ortalama 100 litre olsun. abarttığımı falan sanmayın. 100 litre sadece 2 depo benzin ediyor. en basit şekilde abartmadan yazıyorum. bu durumda yani 100 litre aylık tüketimde bir kişinin aylık benzin harcaması 2700 tl, yıllık 32.400 tl eder. 30.000 kişi ile çarpınca 972.000.000 tl oluyor. bugünkü kurla yaklaşık 33.000.000 euro. otuz üç milyon euro... canınızı sıkanların canını yakmak hiç zor değil. bunu 30.000 fanatik kombineli ekseninden çıkarıp daha fazla sayıda galatasaraylıya yaydığınızdaki bilançoyu düşünün.

    o yüzden senin benim şeeyy etmemle mi zarar görecek gibi boş beleş adam sözlerinden kaçınmak lazım. galatasaray'a karşı olmayan izlenebilecek yığınla içerik üreticisi, alışveriş yapılabilecek yığınla market, araç kiralanabilecek şirket, akaryakıt alınabilecek yığınla istasyon var.
  • 47
    daha önce de yazdım galatasaray'lılığı askıya almak başlığında ama çok tepki çekmiştim. neyse ki epey bir kısım insan aynı fikirde buluşmuş benimle, şahsım adına sevindirici.

    finansal boykot çok ama çok önemli. bakın ben burada paramızı galatasaray'dan sakınalım demiyorum, ki gerekirse bunu da yapabiliriz. ben şahsım adına belli bir miktar parayı biriktirip bu yönetim gittiği zaman store alışverişimi yapacağım fakat şu dakikada benden bunlara 5 kuruş kaynak falan yok. yarından tezi yok;

    -stadyum boykotu yapılmalı. bu çok ama çok önemli, geniş kitlelere yaymalıyız bunu. 50.000 kişilik stadda 1.000 kişiye oynadığı zaman bu kulüp hiç kimse o koltukta 5 maç sonra kolay kolay oturamaz. gönül ister ki 0 kişi gitsin ama bu malesef mümkün değil.
    -store boykotu yapılmalı. bu iki açıdan önemli, hem kulüp finansal açıdan bir miktar daha dara düşmeye başladıkça dursun'un elindeki ateş artacaktır ve bu topu bırakmak zorunda kalacaktır. eğer yönetim gidince toplu alışverişimizi yaparsak yeni yönetimi bu yükten de kurtarmış oluruz.
    -digitürk iptalleri yapılmalı. galatasaray taraftarı olanların dekoderlerini iptal ediyor olması bein grubunu rahatsız edecektir ve bu da ciddi bir baskı unsurudur.
    -gs mobile, gs bonus gibi kurumlardan da gerekirse çıkılmalı.

    bunlar işimizi çok kolaylaştıracaktır. bakın ben doktora öğrencisiyim, tezimle uğraşıyorum ama oturmuş şu saatlerde şuna yoruyorum kafamı. çünkü artık başka bir galatasaray kalmadı elimizde. boykot, boykot, boykot diyorum. fakat ümidin var mı diye sorarsan kesinlikle yok. bunun iki sebebini de aşağıda açıklıyorum;

    -25 mart 2017 genel kurulu'na tepkisini protesto ederek koyamamış, organize olamamış bir taraftar kitlemiz var, biz zaten kulübün kapısına kilidi o anlarda vurmuş olduk.
    -boykot genellikle sol fraksiyonların uyguladığı ve önerdiği protest bir eylemdir. ülkemizde sol tandansın alacağı oy kendini yırtsa %30-35 arasında değişeceğinden ve bu spektra galatasaray içinde de bu şekilde yayıldığından ötürü geri kalan taraftarlarımız buna malesef sıcak bakmayacaktır. zaten o yüzde aralığında bir taraftar kendince boykot etmeye başlamıştır bile galatasaray'ı. ama malesef genel bir kadercilik, biat çökmüş üstümüze.
  • 48
    ibra edenler alsin kombineyi, ibra edenler alsin formayi, formaya yazsin futbolcu ismini - onlara onerim sabri - ibra edenler ceksinler metronun sicagini, kazasini, 4 vagonunu, polisin copunu, kisin karini yagmurunu camurunu, ultraslanin baygin tezahuratini.

    son oyunlar bunlar galatasarayla. ellerinden aldigimizda yuzleri olmayacak geri istemeye.

    sonuna kadar boykot.

    yetmez ama boykot.
  • 99
    yine yeni yeniden demek istediğim. açıkcası iki merci görüyorum bunun için.
    birincisi ticari amaç güden ve en büyük birinci en kötü ihtimalle ikinci müşterisi galatasaray taraftarı olan yayıncı kuruluş.
    ikincisi ise bir şekilde türk sporunun şuanki düzenine daha doğrusu düzensizliğine sebep olup iki ay içerisinde tarihinin en önemli seçimine çıkacak hükümet partisi. hadi 30 milyon taraftarımız olduğu bilgisinin doğruluğunu yanlışlığını bir kenara bırakalım. 5 milyon hatta 1 milyonluk potansiyel oyu bir kalemde silip atamazlar diye düşünüyorum.
  • 74
    bir insan dusunun. hasta ve yatalak.

    her tarafina sulukler yapismis. devamli kani emiliyor.

    yuzlerce kisi de ayni anda ona kan veriyor. suluklerin sayisi daha da artiyor. daha fazla kan emiliyor.

    o insani yatalak eden bas suluk de dile gelmis diyor ki "kan kaybi var daha cok kan lazim yoksa olecek". daha fazla insan kan vermeye geliyor daha fazla suluk geliyor.

    iste boykot bu suluklerden kurtulmanin tek caresidir kardeslerim. once rant yollarini tuketmek lazim. icilecek kani vermemek lazim. bizler bu rehine politikasina para akittikca, dursunlar, sabriler, menejerler, siyasetciler, hirsiz yoneticiler, komisyoncular eksik olmazlar.

    gercekten feda noktasina getirilmesi lazim galatasaray'in ki suluklerden kurtulalim.
  • 61
    daha yüksek sesle ve her zamankinden daha çok yapılması gereken. kimse maça gitmesin, kimse gs store'dan alış veriş yapmasın. hala üye olan varsa lig tv üyeliğini iptal ettirsin. bunları yaparken de sebeplerini söyleyin karşı tarafa. kimse yeni üye olmasın. bakın o zaman genel kurulun yapamadığını, yayın haklarını alan katarlı patron yapıp, başkanı değiştirtmiyor mu?

    bu ligin ağa babası galatasaray'dır. galatasaray taraftarı ve galatasaray olmadan bu lig 5 para etmez. gücünüzün farkında olun ve boykot edin!
App Store'dan indirin Google Play'den alın