• 26
    o, bir kısım yazarlardan bende şikayetçiyim. belhanda'yı beğenmiyor, bir fırsatını bulsamda ona olan kinimi gösteriyorum diyor. neden ? çünkü inanıyor ki sneijder onun yüzünden gönderildi, 10 numaralı formayı nasıl giyebilir? evet bu yüzden bir oyuncuya kinlenen yazarlar var. belhanda sadece örnek. bunu çoğaltabiliriz. igor tudor, terim gittikten sonra yerine gelen mancini, terim, ünal aysal.. isimler çoğaltılabilinir. sağlıklı ve doğru bir düşünce yapısı değil. belhanda'nın oyununu ve karakterini beğenmeyebilirsin, eleştirilsin o farklı ama sevdiğin bir oyuncunun onun yüzünden gittiğini düşünüp kinlenerek eleştirmek farklı.
  • 27
    özgüveni yerlerde.

    bir düşünceyi ifade edebilmek özgüven işidir; bir düşünceyi ifade ederken eş zamanlı olarak karşıt fikre ad hominem girmek özgüven yoksunluğunu belirtir. sana ait olan düşüncenin yeterli olmadığı farkındalığına kapıldığın an, karşındaki insanın fikrine leke sürerek üste çıkmaya çalışıyorsan kendine güvenmiyorsundur. sen fikrini söyle yine aslan parçası, yeter ki söyle fakat değerlendirmesi bırak da bizlere kalsın.

    bunun bir de özsaygınık boyutu var da, orayı karıştırmayalım hadi.

    (bkz: galatasaray sözlük/#2571298)
  • 28
    belhanda'ya sabah akşam gömmeli çünkü iyi galatasaraylı.
    diagne'ye sabah akşam gömmeli çünkü iyi galatasaraylı.
    luyindama'ya sabah akşam gömmeli çünkü iyi galatasaraylı.

    hocaya sabah akşam gömmeli çünkü iyi galatasaraylı.

    belhanda'nın artılarını yazan yazara gömmeli, dil uzatmalı çünkü iyi galatasaraylı.
    diagne'nin artılarını yazan yazara gömmeli, onu polyanna olmakla ithaf etmeli çünkü iyi galatasaraylı.
    futbolun, futbolcuların artılarını yazan yazara gömmeli, onu romantik olmakla ithaf etmeli çünkü iyi galatasaraylı.

    fikrini karşıt fikre dil uzatmadan, laf atmadan yazmamalı çünkü o her boku bilen çok iyi bir galatasaraylı.

    düşüncesinin gücüne inanmayan, haklılığını ispatlamak için başka düşünceleri mütemadiyen koz olarak kullanan, özgüveni düşük bir galatasaraylı. bir kısmı böyle. bıktırdınız.
  • 29
    zamanında büyüklerimizin söylediği güzel bir söz var. "sinek küçük olsa da mide bulandırır" diye bazı yazarlarda ne yazık ki her şeye negatif yönden bakmayı, mutsuz olmayı ve mutsuz etmeyi hayatlarının ana unsuru yapmış durumda, boşverin beyler - bayanlar, kadınlar - erkekler...

    mutlu olun, hayat yeterince gergin ve sıkıcı durumda zaten.

    not: içimizde fazlaca troll olduğunu da unutmayalım.
  • 30
    belli başlı oyunculara kafayı takmış yazar grubu. mesela 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçında mitroglou sahada olup dün akşam diagne'nin gösterdiği performansı gösterseydi öveceklerdi. helal olsun geldi rakip kaleye 80 metre mesefadeki tacı kullandı pas trafiğine girdi gol attırdı diyeceklerdi. ama diagne ne yaparsa yapsın hunharca gömülüyor.
  • 31
    çok enteresan sözlük yazarlarıdır.

    takım sanırım sezonun sonlarına doğru ilk kez lider oldu. peki bu bir kısım sözlük yazarı ne yapıyor?
    kutlama? hayır.
    tebrik? hayır.
    rakip taraftara takılma? hayır.
    maç analizi? hayır.

    afrikalı servet çetin-gordon şildenfeld ehe ehe öhö sakar marcao şeklinde çok zekice espriler ve ultra scouting bilgisi isteyen ekskülüziv gözlemler? evet.
    takıma verilen primin tartışması? evet.
    fatih hocaya gömme şölenleri? evet.

    baba luyindama'nın muslera ile o enstantanesini konuşup gülüp eğlenmek, ne bileyim iki geyik çevirmek çok mu zor? nasıl hayatlarınız var? nasıl gerginsiniz siz ya. adam haftanın başında büyük ihtimalle iş yerinde yasak olmasına rağmen oyun oynayıp internette surf yaparken etik, ahlak falan kasıyor. sözlüğün kant'ı da çekilmiyor, cazı da. miles davis misiniz siz ya?

    şimdi, düşünce özgürlüğü varsa ve bu arkadaşlar bunları yazıyorsa, hiç kusura bakmasınlar, bizler de bunları yazıp onları eleştirme hakkına sahibiz. çünkü luyindama'nın, 31. maçında 13. kez kalesini gole kapatan muslera'nın söz hakkı bile yoktu. adamlar itin götüne sokuldu buralarda kaç kere. en azından sizin söz hakkınız var. eleştirdiğiniz gibi eleştirileceksiniz de.
  • 32
    vasat yığınlarla aynı şeylerden zevk almayan yazarlar.

    90 dakika boyunca vakit ayırdığımız maçın bir boka benzemesini uman yazarlar da denilebilir.

    herkesin vakti romantikler kadar boş ve değersiz değil. güzel bir şey izlemek istiyoruz. eh, sahada bir şey oynanmasa da elbette seviniyoruz. kazanmışsak kazanmışızdır, dün de yazdım.

    mesela ben 2016 ve 17 sezonlarında toplasan 5 maç izlemedim. zaten ortada bir bok olmayınca izlemiyorum. olayın felsefe yapmakla ilgisi yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın