resim
Aziz Yıldırım
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:72
Uyruk:Türkiye
  • 5586
    denizli maçından önce dönemin fenerbahçe başkanı aziz yıldırım şenes erzik'in yanına gider ve birisini aramasını emreder, aramasını istediği kişi ise selçuk dereli'dir. konuşma sadece hocam başarılar minvalinde geçer ama selçuk dereli telefonda şenes beyin ismini görür görmez ne niyetle arandığını anlar zira başka hiçbir maçtan önce ne şenes ne tff yetkilisi kendisini aramamıştır.

    demem o ki aziz yıldırım çıkıp televizyonlarda ya da sosyal medya ile yürütmez algı çalışmasını bizzat gider gizli gizli karanlık masalarda hallederdi. o yüzdendir ki kendisi gittiğinden beri hiçbir sportif başarısı yok fenerbahçe'nin.
    türk futbolunun altına gerçektende dinamit döşemiştir ve türk futbolu 2011'de o dinamitin patlamasıyla birlikte iyice bataklığın dibini boylamıştır.
    yani mert adamdı, dürüst adamdı ne ise onu söylerdi gibi yorumlar görüyorum, demek ki bunu yazanlar 2010 öncesi dönemi hiç hatırlamıyor ya da bilmiyor.
  • 5608
    bugün mal fenerli diye tabir ettiğimiz, dünya üzerindeki her katmanı kendisine ve kulübüne düşman gören, ülkelerin gizli servisleri dahil tüm birimlerin fenerbahçe'nin başarısızlığı için çalıştığını düşünen beyni bomboş kitlenin yaratıcısıdır. bir dönem türk futbolundaki her pisliğin arkasındaki kişidir de ayrıca. bugün görevinden uzakta olması yaptıklarını unutturmamalı.
  • 140
    5 yaşında bir yeğenim var ve kendisi fenerbahçeli. ona bir tane de fb şapkası almışlar. geçen gün geldi "dayı bi eğilsene bişey söylücem" dedi. eğildim ve tam o anda şapkayı başıma geçiriverdi. "hehe dayı artık fenerli oldun" dedi.

    işte bu hikayeden de görüldüğü gibi aziz yıldırım'ın mantığı da benim henüz 5 yaşındaki yeğenimin mantığından fazla değil.

    (bkz: birgün herkes fenerbahçeli olacak şapkası)
  • 1781
    dışarda başarılı bir başkanken bu kadar sevilmiyordu. içeri girdi. şimdi gene başarılı ama sahtekar bir başkan. ve şu an daha fazla seviliyor. bu da türk insanının ne kadar yaraktan bir his dünyası olduğunun en büyük kanıtı. bir adam düşmeyiversin. tecavüzden 50 yıl yiyen bir adama bile üzülüyoruz. niye üzülüyorsun diye soruyorum, ''50 yıl çok ya, canı sıkılır.'' diyor.. haksız sayılmaz amk :(

    teyzem beşiktaşlı. eskiden beşiktaş'ta oturuyorduk diye beşiktaş'ı tutmuş. öyle bir insan. o bile geçen ''ne zaman çıkacak şu adam, artık çıksın ya'' dedi. kahvaltıda söyledi bunu ki bizim evde yemek yerken konuşulmaz. düşün o kadar üzülmüş kadın :(

    şu ota boka metris'e çıkarma yapan tayfa var ya. ordakiler de işte böyle. bu hislerle gidiyorlar. yarısından çoğu bir kere şükrü saraçoğlu'na gittiyse adam değilim. 5 tane futbolcu say desen, ''alex, de, souza..valla 3 tane biliyorum. rüştü vardı ama o bıraktı sanırsam.'' diyecek tipler.

    http://im.haberturk.com/...75b80eb536da33_k.jpg

    misal şu kadın ve çocuğu. havanın en güzel olduğu pazar gününde maç teklif etsen, gelmez. ama kocası anlatmış, ''bir adam var, yaşlı. haksız yere içeride yatıyor ve sağlık sebeplerinden ötürü sürekli karga tulumba oradan oraya taşınıyor.'' demiş. kadın da üzülüp gelmiş. senin annene bu şekilde nakletseler bu olayı, o da gider. benim annem de giderdi.

    http://im.haberturk.com/...d48977c12d9552_k.jpg

    şimdi şu kadının akıllı olma ihtimali var mı? yok. şampiyonluk kutlar gibi başkanının içerde oluşunu protesto ediyor. meşale alacağına atlet alsa çok daha makbule geçerdi ama onu bile düşünememiş :(

    http://im.haberturk.com/...48b5620ba7ccee_k.jpg

    ya da şu kare. işte tam dediğim sebepler. bunlar da başka aptal. çocuk tam ehliyetsiz olmasa ona da aptal diyeceğim, demiyorum. ama muhtemelen o da büyüyünce aptal olacak. çünkü çıktığı, yetiştiği, yetişeceği aile belli :(
  • 5507
    ali koç'un yaptıklarını ve ona hayran olan fenerbahçe taraftarını görünce bir şey fark ettim. ''türk futbolu x, y, z'den kurtulunca...'' diye bir muhabbet vardı. bu cümlede aziz yıldırım mutlaka geçerdi.

    işte o aslında yanlışmış. fenerbahçe'yi bu hale getiren aziz yıldırım değilmiş, aziz yıldırım'ı bu hale getiren fenerbahçe camiasıymış.

    bunlar net şekilde bunu istiyor artık buna eminim. ''başarıyı falan siktir edelim. yeter ki rakip takımlara laf sokulsun, açıklamalarda altta kalmayalım, gelen başarının da nasıl geldiğinin bir önemi yok.'' mantığı bu camiada hüküm sürüyor. ''ben şike yaptıysam fenerbahçe için yaptım.'' cümlesini kuran aziz yıldırım değil, fenerbahçe camiası aslında.

    bu arkadaşların ''lan bu aziz, mahmut iyi falan da bunlar çok başarısız lan. bildiğin şampiyon olmayı falan unuttuk biz.'' demeleri çok uzun zaman aldı. bunların mevcut başkanlarından da bir halt olmayacağını anlamaları daha çok sürer, şanslıyız yani.

    fenerbahçe'de aziz yıldırım, mahmut uslu, ali koç, semih özsoy gibi tipler bitmez; sadece şekil değiştirir. bu insanların hepsi bir hamur ve fenerbahçe camiası hepsine aynı şekli veriyor.
  • 4733
    --- alıntı ---
    facebookta okudugum bir yorum

    fazlıı bakkaloğlu #alintidir feto 2002 2008 döneminde en güçlü dönemlerini yaşarken galatasaray'imiz neden sürünüyordu bu 1.sorum.

    galatasaray'imiz o kadar ele geçirilmiş ise neden 17 yıldır feneri evinde yenemiyor bu 2.sorum.

    eski fenerbahce yöneticilerinden nihat özdemir, bizim cemaatci 1.5m taraftarımız var, derken neredeydiniz 3.sorum.

    fenerbahce yöneticileri fetocularla neden halısaha maçı yaptı 4.sorum.

    aziz yıldırım neden enes kanter'in milli takima alinmasini istedi ve spor salonunun adini enes kanter yapmak istedi 5.sorum.

    biz şampiyon olduğumuz halde, süper final diye birşey nerden cıktı. 6.sorum.

    ülkenin koyu fenerbahçeli cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları bu adamın önünde diz çöküp onu dinlerken,avrupa şampiyonu,dünya üçüncüsü 20/25 yaşındaki çocuklar kanmış çokmu.7.sorum

    bu feto, ilk toplantılarını vehbi koç'un evinde yaparken,acaba çocukları,torunları etkilenmişmidir. 8.sorum

    cemaat denen çetenin en büyük destekçisi olan ülker'in , şartsız koşulsuz para yağdırması,sizinde alnınıza ülker yazmanız ne anlama gelir.
    9.sorum

    dönemin tüm fetö savcı ve askerlerini kulüplerine üye yaptılar. aziz yıldırım'ı aklayan hakim şu anda nerede?
    10.sorum

    şike hükümlüsü odyakmaz'ın avukatı fetö örgütüne üye değil midir? aziz yıldırım'ı aklayan hakim şu anda hangi hapishanededir?
    11.sorum

    savunmalarınızda 1 kez konuşmaların size ait olmadığını iddia ettiniz mi? siz ne yaptıysanız fenerbahçe için yapmadınız mı?
    12.sorum

    zamanında fetö aleyhinde konuşan birkaç kişiyi üyelikten atan kulüp fenerbahçe değil midir?
    13.sorum

    ülkemin insanının, en çok uzlaşmaya,saygı ya, bir olmaya çaba sarf ettiği,zorunlu olduğu bu günlerde bile, her zamanki gibi başarısızlıklarını kapatmak için ,bölücü bir asker kaçağı meczup adamın arkasından gitmek bu ülkeye en büyük ihanettir.

    soruların cevapları aklı selim fenerbahçe'li arkadaşlarımın vicdanlarında mevcuttur.

    galatasaray'ın köklerinde atatürk vardır. bilim ve irfan vardır. çanakkale'de şehit düşmüş aslanlar vardır. onur, gurur, şeref ve haysiyet vardır!

    şike tapelerinde yaptığı konuşmaların bir tanesini bile inkar edemeyenler galatasaray'ı bu kirli kumpasın içine çekmeye çalışıyorlar ancak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da başaramayacaklar. #alintidir

    --- alıntı ---
  • 5599
    hakkında duyar kasılmaması gereken eski başkan.
    türk milleti olarak malum balık hafızalıyız. türk futbolu kendisinin görevde olduğu 20 yılı boyunca hiç olmadığı kadar kaos ve şiddete maruz kalmıştır.

    kadıköy'de 18 yıllık yenilmezlik serisi öyle çiçekli böcekli olmadı, kendisinin liderliğini yaptığı nefret duygusu ve ardında yapılanlar orayı cehennemmiş gibi gösterdi. galibiyetler için hakem odaları mı basılmadı, oyuncularımızın kafasından aşağıya maytap, patlayıcı maddeler, sidikler mi atılmadı. ya da gaziantep'in 0-3 ilk yarısı biten maçı ikinci yarı nasıl 4-3 oldu acaba. ilahi bir güç mü geldi?

    basketbol maçlarında kızlarımıza ağır küfürler mi edilmedi, ergin ataman'ın bencinin arkasına 15-20 tane tükürük saçan holiganları kim yerleştirdi?

    görev süresi boyunca " galatasaray'a çok büyük bir falsosu varsa hatırlayanlar yeşillendirsin. benim aklıma gelmedi." demenin talihsiz veya bilgisizlikten olduğunu düşünüyorum. yoksa tüm alerjisi galatasaray olmuş, kırmızı rengi görünce bile boğa gibi sinirlenen buna hastalık derecesinde alerjik reaksiyon gösteren birisi ponçik dede misali sözlükte yer etmemeli.

    yukarıdaki entry'lerde denildiği gibi, o kadar müdahalesine rağmen yukarıda allah var ya her istediğini alamadı aziz yıldırım. ve netekim yuhalana yuhalana yaptı son konuşmasını. darısı vaktini dolduranların başına.
  • 5524
    türkiye'de futbol nezdinde taraftarlara düşmanlığı getiren, tescilli teşvik, şike ve silahlı suç örgütü üyesi. şikeden sonra bir ara cemaate yanlayıp, ''gülen hoca ile görüştük üzüntülerini iletti'' tarzında nabza göre oynarken, mahkemede şike kararına itiraz etmeyip o dönemde moda olan ''delillerin toplanma şekline itiraz etme'' yoluna giderken, hükümetin bunlarla bozuşmasından sonra ''fetö kumpası'' açıklamalarına bürünebilecek kadar karakterli(!) bir düşmandır. biz çabuk unutan bir topluluğuz, 20 yıldır her kadıköy deplasmanında aleyhimizde yapılanları bir aklınıza getirin de öyle karakterini sorgulayın bu herifin. 2000-01 sezonunda seriyi 5 yıla çıkarmamamız adına yapılanları gözünüzün önüne getirin bir bakalım. yine de galatasaray tarihinin en çok şampiyonluk gören başkanıdır o konuda kendisini hep takdir etmişimdir.

    ali koç kendisinin yanında devede kulak kalır, hem kötülük hem de yöneticilik konusunda. hani fatih hoca, koç için amatör kötü diyor ya... bu arkadaş profesyonel kötüdür...

    karakterini sevdiğim...
  • 2996
    türkiye son on yılda büyük bir değişim geçirdi. bu değişimde rejim üzerinde ki vesayette el değiştirdi. ülkede ki askeri vesayet son bulurken, on yıllardır vesayetsiz bir rejim hayaliyle yaşayan halkın hayalleri bir başka bahara kaldı ve rejimin yeni vesayetçisi akp oldu. daha önce askeri vesayetin yargı, yasama ve yürütme üzerinde ki baskısı ve egemenliği artık akp’nin eline geçmişti. bu değişime en iyi ayak uyduran isimlerden biri de, yaptığı işlerden ve işleri yapış şeklinden dolayı yasamayla, yürütmeyle ve yargıyla sürekli muhatap olan aziz yıldırım’dı.

    askeri vesayet döneminde nato müteahhidi diye anılan ve özellikle askeri birimlere yaptığı inşaat işleri ile nam salmış bir isimdi aziz yıldırım. o dönem hatırlayacağınız üzere sosyal hayatında sürekli paşalarla görünür, şeref tribününde maç izlerken bir yanında genel kurmay başkanı bir yanında kuvvet komutanları otururdu. her daim yargı mensuplarıyla da yakın ilişkileri olan aziz yıldırım o dönem askeri vesayete olan bu yakın duruşunun nimetlerinden bolca faydalandı.

    o dönem fenerbahçe camiası içinde meydana gelmiş ve normalde yargı konusu olması veya soruşturulması gereken veya en azından federasyonun kurulları tarafından yaptırım gerektiren, fakat hiç bir işlem yapılmadan kapatılan bazı olayları hatırlayalım ve tarihi olarak sıralayalım.

    tarih 3 mayıs 1998

    1997-1998 sezonu ligin bitimine iki hafta kala oynanan şekerspor-fenerbahçe maçından önce şekerspor kalecisi murat akarsu’ya şike teklifi yapıldı. kaleci murat’ın durumu teknik heyet ve yönetime bildirmesi sonrasında yöneticilerinin savcılığa şikayetiyle maçtan hemen önce özcan üstüntaş isimli şahsa, 100.000 doların bulunduğu çanta ile birlikte suçüstü yapıldı. ( bu şike olayını görmezden gelen ve hasıraltı eden federasyon başkanı haluk ulusoy’du. hani şu fenerbahçeli arkadaşların her fırsatta galatasaraylı olduğunu iddia ettikleri haluk ulusoy.) (bugünkü şike soruşturmasında hiç suç üstü yok diyen fenerbahçeli arkadaşlara da cevap niteliğindedir bu olay.)

    tarih 14 aralık 1999

    türkiye kupası maçında pendikspor’a yenilen fenerbahçe takımının kalecisi rüştü rençber mecnun odyakmaz ve adamları tarafından tesislerin içinde dövüldü. rüştü rençber daha sonra şadan kalkavan ile yaptığı bir görüşmede kendisini dövdürenin aziz yıldırım olduğunu iddaa etti.

    tarih 15 aralık 2002

    telegol programına katılan ilyas tüfekçi aziz yıldırım’ın kendisini ölümle tehdit ettiğini beyan etti.

    tarih 7 mart 2003

    spor yazarı ve yorumcusu engin verel bacağından vuruldu.

    tarih 15 şubat 2003

    eski futbolcu ve spor yazarı abdullah çevrim, bir grup tarafından yolu kesilerek ağır şekilde darp edildi.

    tarih 29 mayıs 2003

    vatan gazetesi spor muhabiri feridun nidelioğlu kadıköy’de bıçaklandı.

    tarih 12 mart 2004

    tmsf tarafından yapılan araştırmalar sonucunda; istanbulspor’un beşiktaş’ı 2-1 yendiği maçtan sonra, fenerbahçe tarafından gönderilen 600.000.-tl’nin kayıt dışı olarak istanbulspor’un kasasına girdiği tespit edildi. bu paranın tüm takıma prim olarak dağıtıldığı ve o maçta ilk on birde oynayan oyunculara en büyük payın verildiği tmsf raporlarında yer aldı. (o dönem istanbulspor’un teknik direktörü aykut kocaman’dı.)

    tarih 15 kasım 2004

    milli takım kampında bulunan ersun yenal, vatan gazetesi spor müdürü ibrahim seten ile yaptığı görüşmede; 2000-2001 sezonunda ankaragücü teknik direktörü iken galip geldikleri galatasaray maçından sonra fenerbahçeli bir yönetici tarafından kendilerine 300.000 dolar gönderildiğini ve bu paraların imza karşılığında tüm takıma ve kulüp çalışanlarına dağıtıldığını anlattı. ( ayrıca 2003 yılında yapılan bir telegol programında o dönemin ankaragüçlü futbolcusu cafer aydın da 2000-2001 sezonunda fenerbahçe’den teşvik primi aldıklarını iddia etmişti.)

    tarih 12 nisan 2005

    1907 derneği’nin toplantısına katılan aziz yıldırım gazeteci ve dernek üyesi barış ertül’e hitaben ”seni polise ihbar ettiğimi söylemişsin. ben, işim varsa polise bırakmam kendim yaparım” ifadesini kullandı.

    tarih 25 ekim 2005

    fenerbahçe ve gençlerbirliği arasında transferi olay olan deniz barış davasını görüşen tahkim kurulu ‘baskı ve tehdit altındayız, özgür çalışma ortamı kalmadı” diyerek istifa ettiklerini açıkladı. gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav, şekip mosturoğlu’nun tahkim kurulu toplantısını bizzat basarak tehdit ettiğini beyan etti.

    tarih 26 aralık 2005

    gençlerbirliği kulübü başkanı ilhan cavcav "engin verel'i ,vatan gazetesi fenerbahçe muhabiri feridun niğdelioğlu'nu, abdullah çevrim'i, fatih altaylı'yı kim kurşunladı, bıçakladı, tokatladı? kaleci rüştü'yü kim dövdürdü? saadettin saran, atilla kıyat,hakan bilal kutlualp neler yaşadı neden gittiler " beyanatı verdi.

    tarih 27 kasım 2006

    telegol programına katılan cihan oskay 2000-2001 sezonunda aziz yıldırım’dan aldığı 150.000 doları teşvik primi olarak samsunspor’a, 250.000 dolarıda trabzonsporlu bazı oyunculara verdiğini itiraf etti. (daha sonraki günlerde petrol ofisi başkanı şahin ulu verdiği bir beyanatta trabzonspor olayına şahit olduğunu belirtti ve cihan oskay’ı doğruladı.)

    tarih 14 şubat 2007

    aziz yıldırım ve yönetim tarafından desteklenen esenler grubu ile diğer taraftar grupları arasında migros tribününde çıkan çatışmada on beş kişi bıçaklandı. bunlardan altısı ağır yaralandı.

    bütün bu olaylar askeri vesayetin hüküm sürdüğü türkiye’de oldu ve bir şekilde kapatıldı.

    ve tarih 5 mayıs 2007; yaşar büyükanıt ve recep tayyip erdoğan arasında geçekleştirilen meşhur dolmabahçe toplantısı. yani askeri vesayetin, akp vesayetine dönüşmesinin miladı. (bu önemli toplantıda da masanın üzerine konulan ve pazarlık konusu yapılan cd’lerle ilgli; bu cd’lerin aziz yıldırım’a ait olduğu konusunda önemli iddialar var. yani belki de bütün ülkeyi etkileyen bu vesayet değişiminin mimarı da aziz yıldırım.) bu tarihten sonra aziz yıldırım’ın yeni vesayete yanaşma çabaları başlamış ve bu çabalar savcıların gerçekleştirdiği 3 temmuz 2011 şike operasyonu ile hız kazanmıştır. 3 temmuz 2011’den bugüne kadar gelen şike sürecinde bu pozisyon değiştirme durumunu hepimiz net bir şekilde gözlemleme fırsatı bulduk. bu yeni vesayet rejiminde de, askeri vesayette olduğu gibi aziz yıldırım ve başında bulunduğu fenerbahçe için yönetmeliklerin, yasaların nasıl değiştiğine, kişiye ve kuruma özel nasıl farklı uygulamaların gerçekleştiğine tanık olduk. şimdi aziz yıldırım’ın bu yeni döneme nasıl ayak uydurduğunu ve yaptığı operasyonel çalışmayı detaylandıralım.

    bu yeni akp vesayetindeki türkiye’de tek yetkili isim sayın başbakan recep tayyip erdoğan’dı. onun yanında, yöresinde bulunan kişi ve kurumlara gerek yürütmede, gerek yargıda, gerekse yasamada farklı imtiyazlar tanınıyordu.( örnek olarak; yürütme için tekel’in özelleştirmesi, yargı için deniz feneri davası, yasama için ise mit yasası veya yüz küsür kez değişikliğe uğrayan kik yasası verilebilir.) bu durumun farkında olan aziz yıldırım iki ayrı grupla, iki ayrı koldan sayın başbakan’a ulaşma gayretine girdi ve nihayetinde de başarılı oldu.

    bu gruplardan birincisi; sayın başbakan’a yakınlığı ile bilinen rıdvan dilmen ve göksel gümüşdağ merkezli, fenerbahçe’nin ve aziz yıldırım’ın federasyon tarafından cezalandırılmasını önlemek amaçlı hareket eden gruptu. şike sürecinin futbol ayağı ile ilgilenen bu gruba zaman zaman aykut kocaman, yıldırım demirören, emre bölezoğlu, sinan engin gibi isimler ve şike soruşturmasında adı geçen bir çok isim destek verdi. hatta sonunda oluşturdukları cepheyi güçlendirmek adına nefrette etseler fatih terim’i dahi ikna ettiler. bu şike sürecinde alınan veya alınamayan hangi karara, atılan hangi adıma bakarsanız bakın altından bu isimlerden biri çıkar.

    örneğin şike sahaya yansımadı diye bir şey icat etme konusunda rıdvan dilmen ve aykut kocaman rol alırken, yıldırım demirören federasyon başkanı veya fatih terim milli takım hocası yapılırken göksel gümüşdağ devreye girer. hepinizin bildiği üzere, söz konusu kişilerin faaliyetleri ile şike ve ırkçılık gibi futbolun en büyük iki suçu sırf fenerbahçe ile ilintili diye cezasız bırakılırken; fenerbahçe şampiyon olabilsin diye sezon ortasında ligin statüsü değiştirilerek play-off icat edilmişti.

    ikinci grup ise hukuki yargılama da aziz yıldırım ve şürekasını kurtarmak için çaba gösterecek olan; faik ışık ve nihat özdemir’den oluşan gruptu. aziz yıldırım bundan önce onlarca davada yargılanmasına rağmen avukat olarak faik ışık ile hiç çalışmamıştı. işin garip tarafı faik ışık’ın spor hukuku konusunda da hiç bir tecrübesi ve çalışması yoktu. peki neydi faik ışık’ı değerli kılan? o dönem sayın başbakan’ın avukatı olmasıydı. nitekim aziz yıldırım’ın şike yargılamasında hiç bir aktif rol almayan faik bey’in marifeti kısa zamanda ortaya çıktı. önce aziz yıldırım’a özel bir yasa değişikliği yapıldı. bülent arınç’ın ve abdullah gül’ün muhalefetine rağmen bir hafta içinde jet hızıyla yapılan bu değişiklikle, suçlu bulunması durumunda 50 küsür yıl ceza yiyebilecek aziz yıldırım’ın cezası 6-7 yıla kadar çekilebilecekti. tabi çalışmalar yasal düzenleme ile bitmedi. yine faik ışık organizatörlüğünde topuk yaylasında düzenlenen bir sünnet düğünü bahane edilerek aziz yıldırım, adalet bakanı sadullah ergin, başka bakanlar ve yargı dünyasının önemli isimleri bir araya getirildi. bu arada umre’ye giden nihat özdemir aklanmış, paklanmış bir isim olarak artık akp’ye yakın bir müteahhitti. nitekim sırasıyla önemli ihaleleri almaya başlayan nihat özdemir, tmsf’den bir de televizyon kanalı sahibi oluyor ve ilişkilerini iyiden iyiye ilerletip sayın başbakan’ın oğlu bilal erdoğan’la vakıf ihya ederken kameralara poz veriyordu.

    velhasıl; aziz yıldırım rıdvan dilmen, göksel gümüşdağ, faik ışık ve nihat özdemir gibi isimleri kullanarak yeni düzende ki, yani akp vesayetindeki türkiye’de de yerini aldı. bu edindiği yer sportif anlamda federasyondan hiç bir ceza almadan bugüne kadar gelmesini ve hatta alınan her kararda fenerbahçe’nin menfaatleri ile hareket eden bir federasyon oluşmasını sağladı. hukuki yargılamada ise -cezalar, çıkarılan yasa ile kuşa çevirilse de- iş geldi dayandı yargıtay kararına. aziz yıldırım’ın bütün bu çalışmaları ve edindiği konum, kararını verirken yargıtay hakimi üzerinde her hangi bir baskı oluşturacak mı bilmiyorum? umarım oluşturmaz ve sayın hakim başka hiç bir şeyden etkilenmeden sadece yasalara ve vicdanına dayanarak karar verir. zira yargılanan sadece aziz yıldırım değil; takındıkları tutum ve çalışmaları nedeni ile yargılanan göksel gümüşdağ, yargılanan rıdvan dilmen, yargılanan yıldırım demirören, yargılanan türk futbolunun içinde bulunduğu durumdan sorumlu herkes. bu kirli düzenin tasfiyesi için adaletli bir hüküm şart. yoksa vay türk futbolunun haline.
  • 5746
    türk futboluna verdiği yapısal zarar her geçen gün derinleşen fenerbahçe başkanıdır.
    aziz yıldırımdan önce de türk futbolu iyi değildi ama galatasaray'ın uefa kupasını kazandıktan sonra futbol anlamında galatasarayla rekabet edemeyeceğini anlayıp türk futbolunu foseptik çukuruna çevirip tüm takımların bu foseptikte boğulmalarını amaçlamış ve başarmıştır.
    aziz yıldırımdan önce de taraftar yorumcular vardı ama onun başkanlığı döneminde sırf tribünleri konsolide etmek için tüm köşe başlarına kendi adamı olan gazetecileri yerleştirmiştir. gelinen noktada neredeyse her spor kanalı ya da gazete aziz yıldırım ekolüyle yayın hayatına devam ediyor.
    siyasetin türk futboluna bu denli müdahil olması da yine aziz yıldırım döneminde olmuştur. aziz yıldırım döneminden önce de siyaset (özal dönemi) futbolla iç içe olmuştur ama aziz yıldırım döneminde savcılar hakimler millet vekilleri askerler bakanlar hatta cumhurbaşkanı klübe üye yapılmıştır.
    olan türk futboluna oluyor.
  • 5648
    şike soruşturmasında kendisini alan ve sorgulayan polislerden binin youtube programında süreci anlattığı videoya denk gelmiştim. oturdum baştan sona izledim. polis diyor ki aziz beyi aldık önüne tapeleri koyduk bir tanesine bile itiraz etmedi, "ben şimdi ne yapmalıyım" diye sordu sonra kendimi iyi hissetmiyorum hastaneye gitmeliyim, beni hastaneye götürün dedi, biz de götürdük demişti. aziz yıldırım emniyette hiç bir tapeyi inkar etmeye bile kalkışmamış. zaman kazandıracak eylemlerde bulunmuş ama hiç bir delile, bu sahtedir, kanunsuzdur vs dememiş. birileri daha sonra aziz yıldırım ve diğer şikecilere bu işe fetö işi deyin diye akıl verdi sanırım. yoksa fetöcü savcı ve hakimleri kulübe üye yapan adam bir anda bu işe fetö kumpası diyebilecek zekaya sahip değildir ve o cesareti de gösteremez.

    sözün özü şikeci başkandır. şike yaptığı uefa ve cas tarafından sabittir. türkiye mahkemelerinde kanuna aykırı bir şekilde tekrar yargılanıp serbest kalmasını benim nazarımda hiç bir hükmü yoktur.
  • 5587
    kendisinin mert olup olmamasıyla ilgilenmeden daha farklı bir noktaya dikkati çekmek istiyorum. aziz yıldırım bir camia lideriydi ve zeki bir adamdı. ortamı iyi koklar, kime bulaşıp kime bulaşmayacağını iyi bilirdi ve konumunun da farkındaydı. belki muhteşem bir yönetici değildi ama nerede ne yapması gerektiğini belli ölçülerde biliyordu ki bu sayede uzun yıllar fenerbahçe başkanı olarak kaldı. fatih hocaya hiç laf etmemiştir zira fatih hoca çok büyük bir futbol adamı olsa bile sonuçta bir teknik direktördür ve kendisi bir kulübün başkanıdır. onun muadili o değildir yani. ayrıca fatih hocanın da camiada etkisi olduğunun da farkındadır ve fatih hocaya laf geldiği zaman camiayı kötü etkilemeyeceğini aksine camianın kenetleneceğini biliyordu. hoş aziz yıldırım mutlaka laf söylemiştir ama kendisini tutamayışındandır o da. şu anda elinde purosuyla ali koça bakıp bakıp gülüyordur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın