• 51
    yıldızfutbolcu çıkarmak yerine 10 üzerinden 6'lık, 7'lik futbolcuları seri şekilde çıkarması gereken oluşumumuz. fabrika gibi olmalı. rotasyonumuzu alt yapından sağlarsak sadece yıldız oyuncuları transfer edip satarak para kazanabiliriz. linnes ölçüsünde, carole ölçsünde, denayer ölçüsünde yedekte oturacak oyuncuları çıkarmamız şart. ya da alman altyapılı yasin, tolga, sinan vb. çıkarmak da zor değil. fatih hocanın bir önceki döneminde semih'i emre çolak'ı rotasyona katması gibi her sene 1-2 oyuncu devamlı buradan gelmeli, sezonda ortalama 10 -15 maç süresini dolduracak kadar oynamalı. 60. dakikadan yada 70. dakikadan sonra girerek katkı sağlamalılar. yıldız her zaman çıkmaz burası kesin. ama rotasyonunu da yabancıdan yapmaya çalışmak hem yabancı futbolcu sınırını hem de bütçeyi. yerli oyuncuyu bile alsan bonservis ve galatasaray'a gidiyorum algısı maaşı yükseltiyor. (tolga ciğerci, eren derdiyok, serdar aziz vb.) ama emre semih vb. nispeten düşük ücreti kabul ediyorlardı o yıllarda.
  • 55
    x altyapısından çıkan oyuncu kötü olamaz şeklinde genellemelere maruz kalan okul. altyapı okul gibidir, üniversite gibidir sana bir şeyler gösterirler ama gelişmek senin elinde. altyapının yeşil sahalarını toprak sanıp yatarsan karpuz olur çıkarsın.

    bu nedenle oğuzhan özyakup arsenal altyapısından gelme kötü olamaz derseniz dortmund altyapısından yetişip gelen yasin öztekin gerçeğiyle karşı karşıya kalırsınız.
  • 58
    yönetimimizin (bkz: 13 haziran 2018 uefa'nın galatasaray kararı) sonrası yemeyi içmeyi bırakıp yönelmesi gereken yerdir.

    kadro kısıtlaması 21 olarak belirtilmiş. 4 domestic + 4 altyapıdan yetişmiş kuralı halen geçerli. süperlig'de türk statüsünde oynayan sinan gümüş ve tolga ciğerci, uefa kriterlerine göre domestic sayılmıyor. (almanya'da yetiştiler)

    u-21'de oynayan recep gül, ozan kabak, atalay babacan gibi oyuncuların acilen rotasyon oyuncuları olarak kadroya katılması ve lig maçlarında süre almalarının sağlanması şart. benzer şekilde transfer sezonunda da 30 yaşını geçmiş türk oyunculara değil, 19 yaşından gün almamış, gelir gelmez rotasyona girebilecek oyunculara yönelmek zorundayız.

    edit: bu entry mustafa başkan beinsports'a çıkmadan önce yazılmıştı. 4+4 kuralı bize işlemeyecek. 4 domestic + 1 altyapı kullanmamız isteniyor.

    ama olsun biz yine de altyapıya önem verelim. zarar görmeyiz.
  • 62
    sadece bu kararla * değil zaten önem vermemiz gereken yerdir.

    hep dediğim gibi zenginden futbolcu olmaz. türkiye de, halihazırda, halkın çoğunluğunun orta-alt gelir grubuna sahip olduğu bir ülke. ülke olarak futbola tutkuyla bağlıyız. mahalle aralarında çocuklar pet şişelerle top oynuyor bu ülkede. çocuk demişken, genç nüfusumuz da bir hayli fazla. üstelik bu genç nüfusun çoğunluğu galatasaraylı. iyi futbolcu yetiştirmek için tüm şartlar/imkanlar elimizde mevcut.

    iyi futbolcu yetiştirmek için tüm kaynaklara/imkanlara/şartlara sahipken biz ısrarla bu yolu tercih etmiyoruz. evet, şimdi yatırım yapılsa dahi 10 yıl sonra anca verim alınır. ancak varsın 10 yıl bekleyelim. bir kulüp veya bir ülke için 10 yıl hiçbir şey demektir.

    hayır ne kadar zor olabilir veya ne kadar masraflı olabilir ki? belli bir yaşa kadar genç oyuncularla ciddi sözleşme yapılmıyor zaten diye biliyorum. o yaşa kadar 1000 tane çocuğu çeşitli yaş kategorilerinde altyapında barındır * * * 14 yaşına kadar çocukları servisle antrenmana getirirsin, eğitimini verirsin sonra da servisle evlerine bırakırsın. aylık burs olarak devletin lisans öğrencilerine ödediği kadar bir burs belirlersin ve bunları ödersin. spor ekipmanlarını sağlarsın, tesislerde yemek falan verirsin. konaklama bile şart değil. şehir dışından gelecek olan yetenekler için belli bir yurt yaparsın en kötü. çok çok yetenek görüyorsan bu elemanların istanbul'da eğitim almasını sağlarsın * ancak istanbul'un nüfusu 20 milyon olduğundan bu şehir kısa vadede yeterli.

    14 yaşına gelmiş atıyorum 100 genç varsa bunların en yeteneklilerini seçer ve sözleşme yaparsın. yine çok aşırı meblağlar olmaz. asgari ücret versen de yeter şu aşamada. eğer iyi eğitim vermişsen * o 100 gençten 10 tanesi süper lig seviyesinde a takımda oynayacak seviyeye gelecektir diye umuyorum. onlardan 5 tanesi as oyuncu olsa 5 tanesi yedek oyuncu olsa zaten 10 kişi takımı doldurdu bile. rakamlar farazi, her yıl 10 kişi çıkarman mümkün değil tabii. bir yıl belki 1 kişi çıkar diğer yıl 10 diğer yıl 3; belki de hiç çıkmaz. ancak 5 yılda çok iyi sadece bir oyuncu çıkardın diyelim. onu iyi bir fiyata satarak yaptığın 5 yıllık masrafı da amorti edebilirsin şu futbol piyasasında. hadi onu da yapamadın ama, as bile değil, 5 yedek oyuncu çıkardın 5 yılda. alacağın 5 yedek oyuncu bonservisin cepte kaldı. yine altyapıya yaptığın 5 yıllık masrafı amorti edebileceğini düşünüyorum. oturup hesap yapmak lazım tabii ama tarık çamdal'ı düşünüyorum ve diyorum ki, kesin kara bile geçeriz. şunların hangisini yapamaz galatasaray gibi gelirleri olan bir takım? neden hep günü kurtarmak zorundayız?

    eğitim de şart tabii ki. asıl masraflı kısım belki de burası olacaktır. bu işi bilen iyi eğitmenler bulup ülkeye getirmeli ve gençlerin bunlardan eğitim alması sağlanmalıdır. açıkçası futbol piyasasına çok yakın değilim. bu işler nasıl yürüyor bilmiyorum. yukarıdaki paragraflarda görüleceği üzere ülke gerçekleri üzerinden çıkarım yaptım. futbol eğitimini ise bilmediğim için bu konu hakkında iyice farazi konuşacağım. bu işi bilenlere danışıp iyi bir eğitim verilmesi sağlanmalı.

    tüm bunların yanında bir de yabancı sınırı gelmeli mi gelmemeli mi sorusu akıllara geliyor. sınırlamayla futbolcu yetişmediğini 100 yıldır gördük, türkiye a milli futbol takımı'nın haline bakmak yeterli. bunun yerine başka kısıtlar getirilebilir. her kulüp ilk 11'inde bir tane kendi altyapısından bir tane de ligde herhangi bir takımın altyapısından yetişmiş türk oyuncu oynatsın gibi. uefa gibi çeşitli maddi konular da denetlenebilir. toplam personel artı transfer harcamalarının * belli bir oranı illa ki altyapıya harcanmalı şeklinde. aksi takdirde direkt tff transfer yasağı koysun. bu denetlemeler de yabancı kuruluşlarca yapılsın çünkü tff'ye kimsenin güveni yok. özellikle süper lig takımları için stat zeminleri, altyapı tesislerinin durumu vs. de belli bir seviyede olma şartı aranabilir. değilse tff bizzat zemini, tesisi kendi yaptırsın. ceza olarak da bunları yaptırırken harcadığı paranın, yayın gelirlerinden kesmek üzere, 2 katına el koysun. gibi gibi, kurallar genişletilebilir.
  • 63
    adam akıllı bir yapılanmayla 5 senede meyvelerini toplayabileceğiniz şey.

    2011-2012 sezonunda ünal aysal fatih terim ikilisi milli takımlarda ve kulüp alt yaş kategorilerinde başarıdan başarıya koşan 2000 jenerasyonunu yaratmışlardır. "çok uzun iş yea galatasaray bunlarla uğraşmaz yea" diyenlere bakmayın siz. onlar ne ekonomiden ne de futboldan anlıyorlar.
  • 65
    6-7 yaşlarında hatta bazen daha ufaktan futbola başlatılan çocukların olduğu yer. bir futbolcu en fazla, taş çatlasa 18-19 yaşında bu girdaptan kurtulup maç oynamalı halbuki. bahsettiğim de öyle a2 gibi ne olduğu belli olmayan bir maç seviyesi değil, yarışmacı takımların olduğu üst lige yükselme gibi kavramların olduğu sahici bir lig deneyimi.
  • 66
    başta yunus, celil, ali olmak üzere bayağı ümitli olduğum bir jenerasyon var gibi.
    umarım bu yıl en azından birini kadronun müdavimi olarak görme şansımız olur.
    zaten bu kadar elimizin kolumuzun bağlı olduğu, transer yapamadığımız ve uefa'nın sıkı denetiminin demoklesin kılıcı gibi tepemizde olduğu böyle bir yılda bile altyapıdan yukarı oyuncu veremezsek bir daha sittin sene veremeyiz.
    o zaman da kapatalım gitsin altyapıyı bence..
  • 67
    hiçbir baskının engellemesine izin vermeden uzun vadede kurtuluşumuzu sağlamak için destek ve yatırım yapmamız gereken oluşum.yeni tesislerle, en yeni nesil analiz ve tespit yöntemleriyle, kaçmilyon genç futbolcu varsa ulaşarak en iyilerinin keşfedilip yetenek ve karakterinin gelişmesi en uygun olanlarının belirlenerek, işleneceği, bursla eğitim alacağı yatılı okul projesi gibi istanbula genç yaşta götürülmesi ve çağdaş spor bilimleriyle yoğrularak geleceğe kazandırılması gerekiyor.çok büyük bir potansiyel var sadece 13 yaşaltından başlansa beş yıllık birbirini takip eden programlarda gelişeceğimizi düşünüyorum.gerekirse pilot iller her bölge için belirlenecek ve çocuklar oralarda temel eğitim,futbol, antrenörlük eğitimi, sorgulama,okuma, felsefe,ingilizce gibi hayatın dinamiklerini oluşturacak olan sonsuz öğreti programlarında hazırlanacak sonra sisteme entegre edilecek.takımımıza bir alt lig takımı daha katacağız ve bu sayede oyuncularımız forma şansı bulacak.daha üst seviyeye çıkanları başlangıçta bir yıl a takım seviyesinde değerlendirip hemen satacağız sonra git gide avrupa piyasasına yolladığımız oyuncular başarılı oldukça biz de piyasayı belirleyen kulüplerden olacağız ve hem borçlarımızı öderken hem de kalıcı başarılar elde etmemiz mümkün olacak.transfer güzel şarkılar dinlemek gibi ama ben artık şarkı söylemek istiyorum.
  • 70
    ilginç bir yapı, tam olarak anlamadığım şeyler var. direk çat diye ilk 11 e ozan kabak ı dahil ettik. ama bu yapının ortası yok, öyle ki altyapıdan bir oyuncı bile rotasyona sokamıyoruz. ya direk 11 e geliyor ya da yıllarca hiç gelmiyor. orta saha ya da forvet rotasyonuna girecek futbolcumuz nasıl hiç çıkmıyor, sorgulanması gerekiyor. yapılan 3 oyuncu değişikliklerinde 1 tanesi kesin altyapıdan olsa ne süper olur!
  • 72
    iyi kötü oyuncu almaya başladığımız ve katkısını daha fazla göreceğimiz yer. yalnız bizim buraya bakışımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor.

    galatasaray; muslera, sneijder, drogba, melo, podolski hatta gomis gibi adamlara verdiği paralardan batmadı. 'rol oyuncusu', 'kulübe güçlendirme' ve 'yerli zorunluluğu' adı altında vasat adamlara ederinden fazla fazla ödediği için bu durum geldi. altyapıdan her çıkana da yıldız olacak gözüyle bakarsak veya o zorunluluğu yüklersek çocukların gelişimini terse çeviriyoruz. hepsi o aşamaya çıkamaz, çıkmalarına gerek de yok. yani bizim serdar özkan, sarp, tarık, furkan, sercan, bilal, jem, umut gündoğan, yekta, olcan, ahmet çalık hatta ömer bayram almaya ihtiyacımız olmasın yeter. rotasyonda kullanabileceğimiz yeterlikte oyuncular bile kulübü büyük yükten kurtarır, içlerinden 1-2'si yıldız olursa da baklavanın şerbeti olur. böylece as kadroya daha fazla bütçe ayırabilir, oradaki kaliteyi de artırma şansı elde edersiniz. kaldı ki şu an en çok izlediklerimizden ozan net as oyuncu, atalay ve yunus tırmalıyor, celil de en azından rotasyona girebilecek görüntüde. belki arkadan ali yavuz, gökay, abdussamed de gelecek. ismail'le de yedek kaleci olayı hallolmuş gibi. bence altyapı biraz da böyle değerlendirilmeli.
  • 73
    büyük türk takımları arasında alt yapıdan en çok verim alan takımız.

    evet bu konuda kültürümüz var.

    evet galatasaraylı genç kardeşlerimizin hepsi pırıl pırıl.

    ama çok ciddi bir eksiğimiz var, psikolojik ve mental anlamda çocuk yetiştiremiyoruz. yetenekli ayaklar, yeteneksiz beyinler ve ruhlar olarak kalıyor. dolayısıyla gelişimi duruyor. yeteneksiz beyinden kastım hakaret olarak değil, bu tarafa eğilmemizden dolayı böyle bir şey ortaya çıkıyor.

    çok hakim olmamak ile birlikte alt yapıdaki akademik işlere, merak ediyorum;

    her hangi bir dil eğitimi alıyorlar mı ?
    psikolojik destek alıyorlar mı ?
    kariyer planlaması öğretiliyor mu ?

    iyi bir futbolcu iyi bir bilek ile olmuyor maalesef. sonuç olarak 16-18 yaş arasında parlayan, ülkece bilinen bu kardeşlerimizde ciddi bir rehavet olgusu oluşması çok normal. ben oldum artık demesi böyle yaklaşıp böyle çalışmasıda olası.

    o yaşlarda bu popülarite ciddi psikolojik problemleri yanında getirir. orası bir futbol okulu olabilir ama kardeşlerimizi bu camiaya hazırlamaları çok daha büyük bir adım olmalı.
  • 74
    galatasaray altyapısında yıllardan beri süregelen bir hata yapılıyor. bu hata, emre belezoğlu’nun a takıma yükselmesinden sonra başladı. neydi bu hata; efendim altyapıdaki futbolcular a takım için yeterli değil, onları alt ligler gönderelim ve orada piştikten sonra iyi olanı geri alırız hatasıydı. bu geri zekalı düşüncenin yerleşmesinde emre belezoğlu ve çevresinin etkisi var mıydı bilmiyorum ama ben olduğu kanaatindeyim.

    halbuki emre belezoğlu’ndan bir önceki jenerasyon bülent korkmaz ve tugay kerimoğlu’nun dönemiydi ve o dönem altyapıdan yedi-sekiz futbolcu a takıma çıkarılmıştı ve pişmeleri bizzat a takım içinde olmuştu. kimlerdi bunlar; tugay, kaptan bülent, suat, mert, okan, papin mustafa, fatih akyel ve ismini unuttuğum bir-iki futbolcu daha. tüm bu futbolcular altyapıdan a takıma hemen aynı dönem yükselmiş ve yıllar içinde a takımda pişmişti. sonunda da türkiye’nin en büyük futbolcuları oldular.

    galatasaray altyapısına istanbul’un, çevre illerin ve hatta türkiye’nin en yetenekli çocukları geliyor. bu çocukları inanın galatasaray arayıp bulmuyor, galatasaray’a istekler ulaşıyor, galatasaray’ın gel demesi yetiyor. bunu gerek çocuklar istiyor, gerek hocaları gerekse bizzat aileleri istiyor. neden istiyorlar? çünkü bahsettiğim kaptan bülentlerin jenerasyonunun çıkışı ve sonunda uefa ile süper kupayı alışları gibi muhteşem bir örnek var gözlerinin önünde. galatasaray’ın kabul etmediği çocuklar da diğer takımlara yöneliyor.

    bu çocuklar yıllardır, alt bir lige gitsin pişsin geri gelsinler gibi akıllara zarar bir uygulamanın kurbanı oldular. efendim ne var bunda ispanya’da da almanya ve fransa’da da yapılıyor bu uygulama diye gerekçeler sunuluyor. evet oralarda yapılması gayet normal. sonuçta alıyorlar orada ama bizde olmaz, olmuyor. çünkü avrupa ülkelerinde alt liglerdeki sahalar da imkanlar da, oynanana futbol da üst lige eşit. zeminler harika, futbolcular teknik ve sistemler hakim. bizde ise zeminler patates tarlası, futbolcular kasap ve hiçbir sistem yok. tam bir kaos var ve de kör döğüşü hakim. dolayısıyla bizde alt lige gönderilen çocukların %90’ı maalesef gelişme kaydetmek yerine kaybolup gidiyorlar. (düşünün bugün ankaragücü ve daha birçok süper lig takımımın bile düzgün zeminli stadı yok. alt ligler tamamen kendi haline bırakılmış ve içler acısı)

    arada bir çıkanlar da tekrar geri dönme imkanı bulamıyor. işte sadık çiftpınar, uğur demirok, ferhat öztorun ve daha birçok örnekleri. sadık ile uğur’u bedava veriyoruz, maicon ve ahmet çalık’a 10 milyon euro bonservis ödüyoruz. kendilerine ödediğimiz de cabası. bizim çocukları takımda tutabilsek yıllık bir milyon euro’ya sahada canlarını vermezler miydi? üstelik iki kat da iyi performans göstermezler miydi?

    bu arada, ozan muhammet kabak ve atalay babacan’ın da direkten döndüğünü biliyoruz. allahsız bakkal dursun az kalsın ndiaye’ye karşılık bu çocukları osmanlıspor’a veriyordu. ne diyeceğimi bilemiyorum.

    galatasaray altyapısında eğitim gören çocukların büyük çoğunluğu yıldız potansiyeline sahip. bunların pişmesi için iyi bir planlama yapılmalı ve dörder dörder a takıma monte edilmeli. pişmeleri a takımda sağlanmalı. a takıma alınca hemen onlardan mucize beklenmemeli. bir-iki yıl içinde kendilerini ispat etmelerine fırsat verilmeli. inanıyorum ki o zaman ana gövdesi altyapıdan gelen çocuklar tarafından oluşturulmuş harika bir takıma sahip olacağız.

    ozan, yunus ve celil ile başladık, atalay, günay, mustafa kapı, recep ile devam edelim. hemen arkalarından da abdussamed, ali yavuz, mirza, ahmet sivri ve daha ismini sayamadığım birçok gençle devam edelim. bunların harikalar yaratacağına olan inancım sonsuz.

    allah yollarını açık etsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın