• 72
    iyi kötü oyuncu almaya başladığımız ve katkısını daha fazla göreceğimiz yer. yalnız bizim buraya bakışımızı biraz değiştirmemiz gerekiyor.

    galatasaray; muslera, sneijder, drogba, melo, podolski hatta gomis gibi adamlara verdiği paralardan batmadı. 'rol oyuncusu', 'kulübe güçlendirme' ve 'yerli zorunluluğu' adı altında vasat adamlara ederinden fazla fazla ödediği için bu durum geldi. altyapıdan her çıkana da yıldız olacak gözüyle bakarsak veya o zorunluluğu yüklersek çocukların gelişimini terse çeviriyoruz. hepsi o aşamaya çıkamaz, çıkmalarına gerek de yok. yani bizim serdar özkan, sarp, tarık, furkan, sercan, bilal, jem, umut gündoğan, yekta, olcan, ahmet çalık hatta ömer bayram almaya ihtiyacımız olmasın yeter. rotasyonda kullanabileceğimiz yeterlikte oyuncular bile kulübü büyük yükten kurtarır, içlerinden 1-2'si yıldız olursa da baklavanın şerbeti olur. böylece as kadroya daha fazla bütçe ayırabilir, oradaki kaliteyi de artırma şansı elde edersiniz. kaldı ki şu an en çok izlediklerimizden ozan net as oyuncu, atalay ve yunus tırmalıyor, celil de en azından rotasyona girebilecek görüntüde. belki arkadan ali yavuz, gökay, abdussamed de gelecek. ismail'le de yedek kaleci olayı hallolmuş gibi. bence altyapı biraz da böyle değerlendirilmeli.
  • 74
    galatasaray altyapısında yıllardan beri süregelen bir hata yapılıyor. bu hata, emre belezoğlu’nun a takıma yükselmesinden sonra başladı. neydi bu hata; efendim altyapıdaki futbolcular a takım için yeterli değil, onları alt ligler gönderelim ve orada piştikten sonra iyi olanı geri alırız hatasıydı. bu geri zekalı düşüncenin yerleşmesinde emre belezoğlu ve çevresinin etkisi var mıydı bilmiyorum ama ben olduğu kanaatindeyim.

    halbuki emre belezoğlu’ndan bir önceki jenerasyon bülent korkmaz ve tugay kerimoğlu’nun dönemiydi ve o dönem altyapıdan yedi-sekiz futbolcu a takıma çıkarılmıştı ve pişmeleri bizzat a takım içinde olmuştu. kimlerdi bunlar; tugay, kaptan bülent, suat, mert, okan, papin mustafa, fatih akyel ve ismini unuttuğum bir-iki futbolcu daha. tüm bu futbolcular altyapıdan a takıma hemen aynı dönem yükselmiş ve yıllar içinde a takımda pişmişti. sonunda da türkiye’nin en büyük futbolcuları oldular.

    galatasaray altyapısına istanbul’un, çevre illerin ve hatta türkiye’nin en yetenekli çocukları geliyor. bu çocukları inanın galatasaray arayıp bulmuyor, galatasaray’a istekler ulaşıyor, galatasaray’ın gel demesi yetiyor. bunu gerek çocuklar istiyor, gerek hocaları gerekse bizzat aileleri istiyor. neden istiyorlar? çünkü bahsettiğim kaptan bülentlerin jenerasyonunun çıkışı ve sonunda uefa ile süper kupayı alışları gibi muhteşem bir örnek var gözlerinin önünde. galatasaray’ın kabul etmediği çocuklar da diğer takımlara yöneliyor.

    bu çocuklar yıllardır, alt bir lige gitsin pişsin geri gelsinler gibi akıllara zarar bir uygulamanın kurbanı oldular. efendim ne var bunda ispanya’da da almanya ve fransa’da da yapılıyor bu uygulama diye gerekçeler sunuluyor. evet oralarda yapılması gayet normal. sonuçta alıyorlar orada ama bizde olmaz, olmuyor. çünkü avrupa ülkelerinde alt liglerdeki sahalar da imkanlar da, oynanana futbol da üst lige eşit. zeminler harika, futbolcular teknik ve sistemler hakim. bizde ise zeminler patates tarlası, futbolcular kasap ve hiçbir sistem yok. tam bir kaos var ve de kör döğüşü hakim. dolayısıyla bizde alt lige gönderilen çocukların %90’ı maalesef gelişme kaydetmek yerine kaybolup gidiyorlar. (düşünün bugün ankaragücü ve daha birçok süper lig takımımın bile düzgün zeminli stadı yok. alt ligler tamamen kendi haline bırakılmış ve içler acısı)

    arada bir çıkanlar da tekrar geri dönme imkanı bulamıyor. işte sadık çiftpınar, uğur demirok, ferhat öztorun ve daha birçok örnekleri. sadık ile uğur’u bedava veriyoruz, maicon ve ahmet çalık’a 10 milyon euro bonservis ödüyoruz. kendilerine ödediğimiz de cabası. bizim çocukları takımda tutabilsek yıllık bir milyon euro’ya sahada canlarını vermezler miydi? üstelik iki kat da iyi performans göstermezler miydi?

    bu arada, ozan muhammet kabak ve atalay babacan’ın da direkten döndüğünü biliyoruz. allahsız bakkal dursun az kalsın ndiaye’ye karşılık bu çocukları osmanlıspor’a veriyordu. ne diyeceğimi bilemiyorum.

    galatasaray altyapısında eğitim gören çocukların büyük çoğunluğu yıldız potansiyeline sahip. bunların pişmesi için iyi bir planlama yapılmalı ve dörder dörder a takıma monte edilmeli. pişmeleri a takımda sağlanmalı. a takıma alınca hemen onlardan mucize beklenmemeli. bir-iki yıl içinde kendilerini ispat etmelerine fırsat verilmeli. inanıyorum ki o zaman ana gövdesi altyapıdan gelen çocuklar tarafından oluşturulmuş harika bir takıma sahip olacağız.

    ozan, yunus ve celil ile başladık, atalay, günay, mustafa kapı, recep ile devam edelim. hemen arkalarından da abdussamed, ali yavuz, mirza, ahmet sivri ve daha ismini sayamadığım birçok gençle devam edelim. bunların harikalar yaratacağına olan inancım sonsuz.

    allah yollarını açık etsin.
  • 77
    burada gerçekten çok çok yetenekli, ciddi potansiyelli bir dolu genç oyuncumuz var. üstelik bu gençler uzun zamandır beraber oynuyor ve birbirlerini tanıyorlar.
    bu gençler a takımın maalesef rezil olduğu kulvarda uefa youth ligde şu an grup lideri. üstelik porto, schalke gibi altyapı ekollerinin önünde.
    ama maalesef bu gençler bir ömer bayram, muğdat çelik, selçuk inan ve hatta bir eren derdiyokkadar kıymet görmüyor.
    buraları belki teknik heyet veya başka yetkili mecralardan biri okuyordur diye yaza yaza yorulduk ama hala ve ısrarla dandik kupa maçında bile bu gençlere şans verilmiyor.
    bu filmin sonu maalesef 1987 jenerasyonun başına gelenler olacak.
    bir kez a takım yüzü göremeden yok olup dağılıp gidecek bu çocuklar.
    sonra bu gençlerden biri bir anadolu kulübünde parlayınca almak için milyon eurolar dökeceğiz.

    hani a takım çok iyidir, kadroda gerçekten bu gençlere şu an yer yoktur anlarım ama bu kadar ceza, sakatlık ile boğuşurken bu yoklukta şuradan ozan dışında bir tek oyuncuya güvenmemek nasıl bir anlayıştır gerçekten çözemedim.

    neyse devre arasında 3-5 transfer daha yapılır, buradaki gençler iyice unutulur. seneye hazırlık kampında birkaç hazırlık maçında şans bulurlar. iyi oynasalar bile lig başlayınca yine bir ömer, ahmet çalık, selçuk gibi topçulara tercih edilirler ve unutulur giderler.
    hep ayni film.
    biz de yıllar sonra ayni 87’liler gibi “bir 2000-20001 jenerasyonu vardı ne oldu onlara?” der, hayıflanır dururuz.
  • 94
    sadece zorda kaldığımızda değil her zaman gözümüzün uzerlerinde olması gereken cevherler, geleceğimiz.

    bugün 26 kasım 2019 galatasaray club brugge maçında erencan yardımcıya sadece ihtiyacımız olduğu için değil güvendiğimiz için sahaya sürmeliyiz.

    eğer stoper ozan kabaktan 12 milyon euro kazandı isek bir forvet çıkardığımız zaman bu rakam ikiye hatta üçe katlanabilir.
    galatasarayin kurtuluşu da burdadır.

    yanlışı yaptık ve içi geçmiş sönük yıldızları doldurduk takıma, şimdi de dogruyu yapıp gençleri kazanalim...

    bu * maçta geleceğin başlangıcı olsun...
  • 102
    https://www.ntvspor.net/...0cdde7d8b1f55455f7c3

    --- alıntı ---

    fatih terim: belki tarihte ilk defa altyapımıza bütçe koyacağız rakamını açıklayıp.

    --- alıntı ---

    fatih hoca'nın 27 temmuz'da yaptığı bu açıklama nedense kimsenin dikkatini çekmedi ama hocanın belki de en önemli açıklaması buydu. bütçe koymamızın altyapımızın profesyonelleştirilmesi ve veriminin ciddi şekilde artması yolunda atılacak çok önemli bir adım olacağını düşünüyorum.

    fatih hoca ve burak elmas yönetimi belli ki uzun vadeli başarıya kafayı takmış durumdalar. ortaya koydukları vizyonu şimdiden tebrik ediyorum. ancak işin şu boyutu da var ki böyle güzel projelerin fikir aşamasından öteye gitmediğini ülkemizde çok gördük. umarım fatih hoca ve burak elmas yönetimi bu fikrin sağlıklı bir şekilde icraata geçmesini sağlarlar.
  • 93
    güvenmek ve geliştirmek zorundayız.

    (bkz: ozan muhammed kabak/#2808664)

    bize yeni ozan'lar lazım.

    mesela mustafa kapı'yı izlemeyi çok istiyorum ben. emre mor'a defalarca şans verildi, harcadı. bir şeyler yolunda gitmiyorken emre mor yerine mustafa'yı, atalay'ı sürsek sahaya fena mı olur? selçuk inan'dan medet ummaktan daha kötü mü olur? (bkz: 2019-2020 sezonu)
  • 112
    altyapı sadece tesis eksikliği değildir. nitekim mahmut hoca'nın dediği gibi "okul dört duvarla çevrili, tepesinde çatı olan bina" da değildir.

    türk futbolunda son 10 senede türkiye'den yetişen en üst seviyede 3 sezonun üstünde istikrarlı performans gösteren burak yılmaz ve arda'dan başka isim var mı?

    statlara, duble yollara harcadığımız paralarla ülkeye acilen yurtdışından altyapı hocaları, kondüsyönerler ve mental koçlar, psikolojik profesyoneller getirmemiz gerekiyor. şaka gibi, en üst seviyeleri gören futbolcularımız bile patır patır dökülüyor.
  • 108
    2005-2006 sezonunda galatasaray altyapısından çıkıp da as takım kadrosunda yer alan bazı oyuncular;
    (bkz: özgürcan özcan)
    (bkz: aykut erçetin) altyapıya almanyadan getirilmişti.
    (bkz: cihan can)
    (bkz: uğur demirok)
    (bkz: ferhat öztorun)
    (bkz: sabri sarıoğlu)
    (bkz: uğur uçar)
    (bkz: erkan ferin)
    (bkz: mehmet güven)
    (bkz: cafercan aksu)
    (bkz: zafer sakar)
    (bkz: mülayim erdem)
    (bkz: arda turan)
    (bkz: aydın yılmaz)

    açıkça görülebileceği yıllar içinde bir şeyi fazlasıyla gözden kaçırmışız. bizim takımımıza manchester city, psg gibi arap sermayesi gelmiyor veya zengin bir ülke de değiliz. artık iyi veya kötü kadro derinliği sağlayacak altyapı oyuncu sayımızı arttırmalıyız, yeri geldi özgürcan da bizim işimize yaradı yeri geldi uğur uçar, aralarından arda turan gibi bir en üst seviyeleri görmüş bir oyuncu da çıkardık sabri gibi çalışkan ve iyi niyetli birisini. ama hemen hepsi bu forma için yıllarını vermiş ve o formanın değerini bilen insanlardı. fakat günümüzde bir sağ bek için bile 30 yaşındaki semih kaya'dan medet umarken genç oyuncularımızı küstürüyoruz. eskiden galatasaray dergilerinde genç futbolcularımızı tanıtan sayfalar olurdu, o çocukların nasıl mutlu olduğunu düşünün, belki anneleri babaları sırf o sayede futbol oynamalarına izin verdiler, bilmiyorum ama artık bunlar da geçmişte kaldı. as takımı besleyemedikten sonra altyapının bir anlamı da yok.
  • 73
    büyük türk takımları arasında alt yapıdan en çok verim alan takımız.

    evet bu konuda kültürümüz var.

    evet galatasaraylı genç kardeşlerimizin hepsi pırıl pırıl.

    ama çok ciddi bir eksiğimiz var, psikolojik ve mental anlamda çocuk yetiştiremiyoruz. yetenekli ayaklar, yeteneksiz beyinler ve ruhlar olarak kalıyor. dolayısıyla gelişimi duruyor. yeteneksiz beyinden kastım hakaret olarak değil, bu tarafa eğilmemizden dolayı böyle bir şey ortaya çıkıyor.

    çok hakim olmamak ile birlikte alt yapıdaki akademik işlere, merak ediyorum;

    her hangi bir dil eğitimi alıyorlar mı ?
    psikolojik destek alıyorlar mı ?
    kariyer planlaması öğretiliyor mu ?

    iyi bir futbolcu iyi bir bilek ile olmuyor maalesef. sonuç olarak 16-18 yaş arasında parlayan, ülkece bilinen bu kardeşlerimizde ciddi bir rehavet olgusu oluşması çok normal. ben oldum artık demesi böyle yaklaşıp böyle çalışmasıda olası.

    o yaşlarda bu popülarite ciddi psikolojik problemleri yanında getirir. orası bir futbol okulu olabilir ama kardeşlerimizi bu camiaya hazırlamaları çok daha büyük bir adım olmalı.
  • 25
    altyapıya para harcamalıyız, büyük transferler yerine altyapıya para ayırsak türk futbolundaki sorunlar çözülür, uzun vadeli plan yapmak için altyapıya önem vermeliyiz.

    bu cümleleri futbol ile ilgilenen herkes ilgilenmeye başladığından beri sıklıkla duymuş ve kullanmıştır. peki altyapıya para harcamaktan kasıt nedir ? altyapıya önem vermek deyince kimin aklına ne geliyor ? proje geliştirmek yerine futbolcu geliştirmek ise kasıt* zaten yıllardır altyapımız çalışıyor. bu durumda bile kötü çalıştığını söylemek kesinlikle doğru. proje derken örnek verilen ilk şey la masia'dır. peki la masia'yı özel kılan şey nedir ? burada oturup uzun uzun la masia anlatmayacağım. fakat işin özünü kavrayamadığımızdan yetersizlik sorunu ile karşılaşıyoruz. proje üretmemiz gerektiği konusunda ortak bir akıl oluşturmamız futbol açısından altyapıya önem vermekten çok daha önemli bir iş. altyapıya yatırım yapmaktan ne anlıyoruz diye sormamın sebebi de bu. yani güzel sahalar yapmak, ülkedeki potansiyelli futbolcuları bulmak ise amacımız, tekrar söylüyorum bunu yıllardır iyi veya kötü yapıyoruz. fakat kimse proje üretmiyor. ülkeler ile nüfus karşılaştırarak niye bizde çıkmıyor dememizin sebebi de bu. çünkü sorun sayısal değil niteliktir.

    türkiye'deki altyapılarda genellikle fiziksel olarak yaşıtlarından daha üstün futbolcular sıyrılır ve onlara kondisyon yüklemesi yapılarak üst seviyelere çıkması sağlanır. karakter ve yetenek bakımından ortama uyum sağlayabilenler ise ağzımızın suyunu akıtır. bu konuda o kadar çok açlık yaşıyoruz ki batuhan karadeniz, özgürcan özcan, aydın yılmaz, emre çolak, muhammet demirci gibi birçok futbolcuya fazlaca bel bağladık. sonuç yüzde 99 kötü çıkmaktadır. sebebi ise kimisi sadece yetenekli, kimisi sadece fiziksel olarak bazı özellikleri üstün diye bir yere gelmeleridir. bugün selçuk'a burak'a bu kadar küsmemizin sebebi de budur. konudan çok ayrıldım kusura bakmayın. örnek vermek gerekirse türk futbolcuları arasında top kontrolü dünya standartları seviyesinde hiçbir futbolcunun aklımıza gelmemesi daha aydınlatıcı olacaktır. biz futbol nasıl oynanır diye öğretmek yerine nasıl futbolcu olunuru öğrettiğimiz sürece bu seviyeden öteye gidemeyeceğiz.

    proje diye söylenmemin sebebi de budur. http://www.youtube.com/watch?v=GMy37ZNHpPY şu videoyu çoğu insan izlemiştir. çoğumuz da beğenmişizdir ve bunun sebebi bir proje olmasıdır. altyapıya para aktarımı bu şekilde olacaksa önümüz açılabilir. bu futbolcunun yeteneklerinden ziyade mental gelişimini sağlar. türkiye'nin en büyük problemi de budur. aynı şekilde şu programı da çoğu insan izlemiştir. http://www.youtube.com/watch?v=snyu3cg-MdM özellikle 2.30 a dikkat etmenizi istiyorum. bu detay çok önemli çünkü altyapı hocalarının bu kadar titizlikle çalıştığını düşünmüyorum. böyle bir detaya dikkat etmek futbolcunun mevcut yeteneğinin en üst verimini almak için önemlidir. bu frikik çalışması olduğundan yeteneğe çok daha bağlı bir durumdur fakat top kontrolü, tek top oynamak, top sürmek gibi temel futbol bilgilerini böyle titizlik ile öğrettiğiniz zaman sizin de la masia kurmanız için geriye sadece seçmeler yapmanız kalıyor.

    bruma gibi bir potansiyelin üzerinde böyle tartışmamızın sebebi de budur. bu durumda oyuncunun hiçbir suçu yoktur, zira topa vurma konusunda yaşadığı sıkıntıları bu şekilde açacak bir sistemimiz bulunmamaktadır. ne böyle bir altyapı hocamız var ne de bu vizyonda yöneticimiz var.* aynı şekilde selçuk ve burak'ın mental ve bazı teknik özelliklerinin yetersizliği de bundan kaynaklanmaktadır. mancini ilk geldiğinde bile trequartista hakkında yazdığı tez ne kadar hoşumuza gitmişti. her ne kadar teknik ve taktik açıdan beğenmediğim bir hoca da olsa futbol üzerine tez yazabilecek seviyede futbol bilgisi mevcut bir adamdı. fakat bizim ülkemizde dünyada 10 numaraların geçirdiği evrim hakkında bir ''tez'' yazabilecek futbol adamı bir elin parmaklarını geçmez.

    sözün özü türkiye ne zaman futbolcu yetiştirmeyi bırakıp futbol öğretmeye başlar* o zaman altyapı konuşulur. tesisleşme kafasından kurtulmak bir başlangıç olacaktır. zira temeli olmayan hiçbir yapı* ayakta kalamaz.
  • 122
    memlekette futbol iklimi ve alt yapı içler acısı. çok kısa bir örnek vereceğim.
    yıl 94 olması lazım. yaşım 6. mahallede deli gibi top oynuyoruz. o zamanlar yoldan 1 araba geçerse yol verip ovvv çekiyoruz. park yok doğru düzgün, asfalt yok. izmir'in göbeği bir de. ancak komşuluk var, yardımlaşma var, arkadaşlık zaten had safhada. bisiklet turları, futbol turnuvaları o zamandan var. bir gün bir arkadaş geldi dedi ki bornovaspor var gidelim. e tabi ağlamalar kıyametler üç kuruş para ya var ya yok eve giren. herkes gidince haliyle annem de tamam gidersin dedi. daha ilk gün ananem tuttu elimden beni yanımızda beş altı kişi daha kızlı erkekli merkeze doğru yürüdük. saha halı, boyutlar belli. ancak 94 yılındaki imkanlara göre uçak kalıyor. sokakta taşta maç yapmak mı, halı üstünde yumuşacık maç yapmak mı? biz tabi o zaman o şekilde gittik geldik bilmem kaç ay. işte hoca üçlü beşli gruplar yapardı, dubalar koyardı, top verirdi sürerdik. en son 10 dakika 4 takım desek turnuva kıç kadar sahada.
    sonra büyüdüm onlu yaşlarıma geldim orta bir civarı bornova belediyespor'a geçtim. annem ilk adidas ayakkabımı aldı 20 milyon tl o zamanın parası, aylık da 2.5 milyon tl kulüp istedi. sistem yine aynı. bornova merkez'de bir halı saha, sabah 10-11 idman haftada 2 gün.
    2 seneye yakın orda durdum ve üst takıma geçmek gibi fırsat geldi bana. ancak çocukluk hatası ile bir idman maçında topu elime aldım. beni bu olay yaktı ve tekrar geri gönderdiler paralıya. benim de zoruma gitti. çocuksun ancak öteki çocuklardan iyisin ve bunu herkes söylüyor. aile ile gidildiği için böyle yerlere herkesin konuşmaları falan ortada oluyor. ben de kızdım dedim bir daha gelmeyeceğim. hop bir şans doğdu 1 sene içinde yine göztepe çıktı karşıma. uzak mesafe ve metro yeni yapılmış daha izmir'e. yıllar 2000 başları. burada da tek farklı olan şey tesisin içinde idman yapmak ayrıcalığıydı. beni aldılar bir kaç hafta direkt parasız olarak denediler. ancak sistem aynı. kıç içi kadar sahada farklı yaş grupları üçlü beşli topluluklar halinde her kafadan bir ses olarak idman yapmak.
    idman dediysek de öyle futbol bilgisinin akıtıldığı tecrübeler bütünü değil. al ver, havaya at kafa at falan.
    sonra bir gün bizim grubun hocası geldi dedi ki; hanımefendi oğlunuz mükemmel yetenekli ancak ilk etapta paralıya gelmeli ben oradan alacağım onu. neden? çünkü "emir", sistem böyle.
    dedim bu sefer tamam, daha da ben bırakıyorum artık. bir kaç ay geçti bursa'dan beni alıp götürmek için anneme teklif geldi. ancak bu evde başka erkek olmamasından dolayı (yaşam zorlukları) bırakmak istemedi. sonrasında 2005 yılında bir macera ve amatör olarak futbolu gerçek manada öğrenmem başladı.
    aradaki kayıp yıl 11. inanılır gibi değil. orada da bir sürü macera, bucaspor istemesi falan derken zort. sanayici olduk.
    şimdi ne alaka, neden bu başlığa bu özeti geçtim?
    çünkü yıl 2025 geçen karayolları sahasından geçiyorum yine kıç içi kadar halı sahada üçlü grup çocuklar gördüm. hepsinin başına 1 bostan korkuluğu ve aileler.
    bu çocuklar da kayıp nesil olacak. 30 yıl geçmiş anlattığım şeylerden hala aynı sistem. görmüyor musunuz işte olmuyor. bu çocuklara futbolu sevdirmek istemiyorsunuz, çünkü bunlar futbolu sevdiği için buradalar. peki tek işiniz ne? bu çocukların içindeki ışıltıyı görüp eğitmek. eğitimi 30 metre kare alana 30 kişiyi sıkıştırarak verebilir misin? imkansız bu. hepsi para tuzağı. hiç biri futbolcu olamayacak. sürekli aileler kandırılıyor, forma al, krampon al, kulübe top al.
    eğitim yok.
    sen ahmet sağa sen mehmet sola geç ile futbol öğretilmez. alt yapıya önem verelim mi? verelim de bu alt yapıya önem vermek değil, inek gibi duygularla birlikte insanları sağmak. geçenlerde bornova stadına gittim, küçük takım maçları vardı. sahayı ikiye bölmüşler 4 takım aynı anda maç yapıyor. bari tek tek yaptırın şu maçları. yan sahaya pas atanlar mı ararsın, hocaların saçma sapan bağırması mı dersin ne ararsan var.
    galatasaray spor okulu diyor her yerde. sistem aynı. sen gerekirse gs olarak izmir'e bir tesis yaptıracaksın. devlet'de yardım eder. bir sürü boş arsa var. minicik sahaya 30 kişi doldurmadan futbol öğreteceksin. sana para alma diyen yok. yine para al bir süre. ancak amaç çocukları eylemek değil, futbol öğretmek olmalı.
    sonra futbolda kaos ortamı nasıl oluyor? futbol iklimi neden bu kadar kirli? bu yüzden oluyor işte her şey. ben 10 yaşında şurada oynadım, ben orta sahadan topa vuruyordum. iyi de bu futbolu bilmek değil. herkes bu yüzden fikir sahibi zaten bu sporda.
    alt yapıyı değiştirmek istiyorsak bir 30 yıl daha beklememeli ve sistem değiştirmeliyiz. hem amatör hem profesyonel olarak sahalar ve hocalar artmalı.
    ilk buradan başlanmalı, sonrası gelir.
  • 48
    türkiyede laf olsun diye kurulmus olan ve bu sebeple de atil kalmis, önem verilmeyen yapidir.

    avrupanin büyük ligleri arasinda altyapi oyuncularina en az süre veren lige sahip olmakla birlikte, genclere verilen süreler de rezalet ötesidir.

    örneklerle aciklayayim;

    (bkz: fransa liginde 21 yas alti fransizlara verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951409854794514434

    (bkz: ispanya liginde 21 yas alti ispanyollara verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951409604050612225

    (bkz: italya liginde 21 yas alti italyanlara verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951409351931019264

    (bkz: ingiltere liginde 21 yas alti ingilizlere verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951409100293791744

    (bkz: alman liginde 21 yas alti almanlara verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951408597082107905

    (bkz: süper ligde 21 yas alti türklere verilen süre)
    https://twitter.com/...s/951408349194702848

    fransa, almanya, ingiltere ve ispanya zaten almis basini gitmis, aralarinda en kötü durumda olan italya liginde bile listede tek haneli mac sayisina sahip oyuncu yokken bizim listede koskoca yarim sezonde 4 maca cikmis 21 yasinda oyuncu var.

    hadi galatasaray, besiktas, fenerbahce yarismaci oldugundan dolayi altyapidan oyuncu oynatmayi tercih etmiyor diyelim de kendimizi kandirmaya calisalim, peki küme düsmemeye oynayan genclerbirligi neden hala bonservisiyle satin aldigi oyunculari sahaya sürüyor?

    bu sene genclerbirligi küme düsecek, bunu ön göremeyen yoktur sanirim. seneye bu bonservisle aldigi oyuncularin hemen hepsi saga sola dagildiginda bugün oynatmadigin genc oyuncularinla tekrar süper lige cikma mücadelesi vereceksin. e neden ikinci ligde, süper lig tecrübesiyle oynayacak oyuncu yetistirmekten kendini alikoyarsin ki?

    bir de sözlükte yatırımlık genç futbolcudiye bir baslik gördüm. damizlik hayvan arar gibi yatirim yapilacak ya da yapilmayacak oyunculari ayiklamaya calismanin mantigini anlamis degilim. avrupanin kafaya oynayan takimlarinda herkes top sürüp, sut atip, duran top kullanip ayni zamanda muazzam bileklere sahipmis gibi futbolcu prototipi olusturmaya calismak mantiksiz.

    genc bir oyuncuya yatirim yaparsan karsiligini verir. genc yetismiyor diye bir sey söz konusu olamaz, ancak en yetistirmeyi bilmiyorsundur.
  • 49
    altyapı konusunda en yaygın yalan "biz yarışmacıyız biz topçu yetiştirmeyiz burası büyük kulüp" cümleleridir.

    bugün la liga'da en çok kulübün hangi altyapısından çıkmış oyuncular var biliyor musunuz? -real madrid. bildiğim kadarıyla real de yarışmacı bir kulüp. real madrid belki bu oyuncuların tümünü oynatmıyor ama satışlardan elde ettiği paralar hiç de öyle azımsanacak rakamlar değil.
  • 41
    ilk 11 dışında kulübede skor katkısı yapabilecek, rotasyona dahil olacak 3 kaliteli adam olduğunu düşünelim. etti mi 14 kişi? bir de 30 yaş üzeri hayli tecrübeli yedek kaleci? ne etti, 15.
    diğer 2 kişiyi ve de kalan mevkilerin yedeklerini altyapından çıkaracaksın. bu çocuklar bir süre kiralık oynayacak, sonra takıma dahil olacak. aralarından parlayıp ilk 11 oyuncun olan da olacak, yetersiz kalan da. ama bu şekilde dönecek çark.

    şunu bile beceremiyorsak, hele hele çok üst düzey olmayan bir ligde bunu beceremiyorsak, altyapıyı değil bu yapıları yöneten zihniyeti kovalım gitsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın