(bkz:
14 mart 2010 galatasaray ankaragucu maçı)
evet, daha çok taze... sadece 2 gün oldu manevi evime, yuvama ilk ayak basalı. izmir ve ege coğrafyasından bir adam olmam, istanbul'da birlikte vakit geçireceğim insanların azlığı, vakit, para denk getirememe gibi durumlarla ertelenmiş hayalim 2 gün önce son buldu. özellikle ali sami yen'in son senesine girmesi bu gelme kararımı hızlandırdı. hazır evdekiler de şehir dışına çıkacakken kafama dank etti ve dedim ki içimden "oğlum
mustycbu, haftasonu istanbul'a yolculuk var." arkadaşıma geleceğimi haber verip bilet ayarlamasını söyledikten sonra hemen acele şekilde cumartesi sabahına bir uçak bileti ayarladım. güzel bir cumartesiden sonra pazar öğleden sonra 3 gibi ali sami yen'e yolculuk başladı kadıköy'den. önce otobüsle söğütlüçeşme, sonra ordan metrobüsle mecidiyeköy. zaten metrobüs bir anda cimbomlu dostların varlığıyla maç servisine döndü.
* 17.00 sularında şişli'de dönüş otobüs biletimi ayarladıktan sonra ver elini store çadırı. large bedeninde kırmızı bir forma alındı ve ordan artık ali sami yen'e girme zamanı gelmişti. izmir'dekine benzer klasik üst aramalarından sonra turnikelerden geçildi. merdivenlerden çıkarken ayaklarımın titrediğini hissettim.
** gözümün önüne bülent'in, hagi'nin, hatta taçsız kralın yüzü geldi. insan gerçekten duygulanıyormuş, gitmeden bilinmiyor hakkaten. neyse yerlerimize geçtik, bu arada ile yanıbaşımızdaki ankaragücülülerle dalga geçilmeye başlandı tabi. hemen ardından futbolcularımız sahaya çıktı. tek tek bize karşı selam durdular.
sabri'ye klasik temennide bulunuldu.
* sonra kapalıya bir baktım ki pankartımız orada.
* ardından maç başladı, tam tempolar tutuldu ki bonus kafamız,
jo'muz bir baktık ki 1-0 yaptı skoru. ardından
keita'nın sırtındaki yavrucakla birlikte attığı gol ile 2-0 olmuştu skor. derken devre arası oldu ve 2. yarı başladı. bu devre başlar başlamaz gözüm uzak tribün önündeki ısınanlardaydı. çoğumuzun kafasında olduğu gibi benim de kafamda
baros'un oyuna girmesi vardı. tezahüratlar, şarkılar derken üzerinde 15 yazan tabela kalktı ve kral yuvasına geri döndü. sonrası ise malum...
neill'in harika pası, ardından
keita'nın ankaragüçlü futbolcuyu pazara yollaması ve
baros'un golüyle 3-0.
sonrasında ise staddan çıkarken şöyle son bir tribünlere baktım, içimden "yine geleceğim" dedim ve çıkış kapısına gittim. çünkü artık biliyorum. bu maçın sonu benim için bir başlangıç olacak...