• 29
    son 3-4 senedir abuk subuk tiplerin sarhoş olmak için uğradığı yer haline geldiğinden, tadı en güzel kapalının itfaiye çıkışından çıktıktan sonra soluğu kahvenin önündeki merdivenlerde yudumlanan biralarla çıkıyordu. tabi artık böyle birşey olmayacak ama yine de haftaiçi, takım ve tribün değerlendirmesi için akşam 8-9 gibi uğranabiliyor.
  • 32
    zaman makinam olsa geçmişe giderdim. ama çok değil, 4-5 sene öncesine. sokakta takılır/içer eski açık'a gitmek için otopark'dan geçerdim. (http://gsblog.org/.../ali-sami-yen-stad-6 ve http://gsblog.org/...ali-sami-yen-stad-5)

    çok fazla yazmıyorum sözlüğe, hazır yazmışken bir itirafta bulunayım. geçen sene bayan basketbol takımımız final serisinin son maçında caferaga'ya gitti. durum 2-1 fener lefineydi. kazansak 2-2 olacaktı ve ipekçi'de son maçı "van millet sakarya" ile kazanmak işten bile değildi. ben mac öncesi o zamanlar yıkılmakta olan stadımıza gittim, sokağımızda gezdim. şans istedim kızlarımız için. ama olmadı, oldurmadılar. neyse.

    sonuç olarak gelmek istediğim nokta, bu sokak bizimle konuşuyor, bu sokak bizim kadar gassaraylı!
  • 33
    2011-2012 sezonunda hali nicedir merak ettiğim.

    kendisine çok fazla takılabilmişliğim yoktur, zira ankara'da ikamet eden bir insan olarak maçlara pek gelemiyorum. fakat girdiğim anda bu sokağa dünyanın en samimi ortamında hissediyorum kendimi. sanki sokağın ortasına yatsam uyusam başıma hiç bir şey gelmeyecekmiş gibi. o kadar rahattım bu sokakta.

    gözleri parlayan binlerce aynı renge gönül vermiş insanın gerçek yuvası gibi gelmişti ilk gittiğimde. çok içtendi, köfte kokusu evdeki mutfağın kokusu gibiydi, evimiz gibi sımsıcak, içten, şefkatli. gerçekten de şefkatliydi burası, ne kadar küfürlü tezahürat koparsa kopsun, taraftarların birbirine karşı ağır bir tevazu gösterisi söz konusuydu. bu içerde birlik, dışarıda korkutucu hali çok büyük göründü gözüme.

    çok güzeldi be. umarım hala öyledir.
  • 36
    garip bir büyüsü vardır sokağın. birçok defa, birçok yerde meşaleni yakmışsındır, ama o gün o sokakta yaktığın meşale daha da bir başını döndürür, kendinden geçirir seni. sesin hiç olmadığı kadar gür çıkar, biran daha önce olmadığı kadar tatlı gelir, sokağın karşı tarafında gördüğün seninle aynı tezahüratı yapan, daha önce hiç görmediğin adamı kardeşin gibi görmeye başlarsın.

    bir elinde biran, diğer elinde meşalen ve yanında galatasaraylı dostların varsa ve eğer bu sokaktaysan, dünya'nın en şanslı insanı sayabilirsin kendini.
  • 43
    ayar olduğum facebook grubu : https://www.facebook.com/ASYSokak

    en baştan beli biliyorum bu grubu. evet maç öncesi ve sonrası bilgi/fotoğraf/video paylaşımlarıyla ciddi bir emek koyularak bu noktalara getirildi orasına lafım yok. ortada bir emek varsa emeğe saygımız sonsuz.

    ancak ne zaman 250bin beğeniye ulaştılar, götleri tavan yaptı. sayfayı kendi amaçlarına yönelik kullanmalar, her verilen bilgiden sonra gönderinin altına hastag ile sergen rıdvan şafak yağmur falan yazıyolar amk. şimdi de dandik bi polar çıkarmışlar, 60 liradan kakalıyolar millete. arkasında ua bilmem ne, önünde de asy sokak yazıyor.

    galatasaray'ı ne sebeple olursa olsun böyle emellerine alet edenlerden, üstünden geçinenlerden tiksiniyorum.

    varsa o sayfanın bi admini falan okusun bu yazıyı ; yolunuz yol değil olm, bir zamanlar maç günü paylaştığınız şeylere bakıyorum şimdi '' cumartesi çalışanlar bence çok tatlıyız, günaydın :))))))))))))) #selim '' sayfasına dönmüşsünüz. hayırdır size ?
  • 46
    ekşi sözlük'ten "kent yorgunu" rumuzlu kullanıcının muhteşem anlatımıyla...

    --- alıntı ---
    2.eski güzel günlerini arayan sokak. maç önceleri ''sokakta toplanmanın'' trend olması sonucu özgünlüğünü yitirmeye başlayan, mazisini arayan, güzel sokak. önceleri; altın fıçıda, meydan pubda, çetinler birahanesinde, sarmaşıkta toplanılır, demlenilir mecidiyeköy'e çıkmayanlar ve beyoğlunu bırakmak istemeyenler de nevizade veya tarlabaşı bulvarının çevresinde takılır ordan maça gelirdi. aksaray vardı bir de, semt açıkhava pavyonuna dönmeden önce maç öncesi demlenmeye uygun 10 numara salaş birahanelere sahipti.

    daha sonra sokak modası başladı. bir anda nasıl başladı ve kitle sokağa nasıl kaydı hatırlamıyorum. düğmeye basılmış gibi birahanelerden sokağa doğru toplu bir göç yaşandı. yıllardır tribünü kovalayan, maç öncesi demlenmekten keyif alan, hafta içi göremediği dostlarını hafta sonu görüp hasret gideren, adabıyla içen, içmeyi bilen, herkes tarafından tanınan, bilinen, tribünü hakkını vererek efendi gibi adam gibi kovalayan, serserilikle tribüncülüğü birbirinden ayırmayı bilen yaş ortalaması belirli bir seviyenin üstünde tribün müdavimleri, özellikle birahanelerin monotonlaşmasını ve maç günleri uygulanan fiyat politikalarını eleştirerek meşale sokağa ve sokağın çevresinde bulunan toplanma mekanlarına kaydılar. köfteleriyle türkiye çapında ünlenen orjin köfte ve adem ustanın aşçılık yetenekleri, veli abinin kahvehanesinde alkol almayanların çay kahve batak üçgenine takılması, bahis hastalığının memleketi sarması sonucu elinde kuponlarla gezen insanların sokakta iddaa bayini hazır bulması, ataköy şarküteriden kayıntı yapmanın rahatlığı, birayı toplu halde alıp ucuza içme şansı, dahası muhabbetin açık havaya taşınması hatta zaman zaman veli abinin kahvehanesinin alt katında bulunan barakada mangal yakılması, bu eski kitle için sokağı çekici kıldı. o dönemlerde sokak yeni yeni hareketleniyor, az kişi tarafından biliniyor, tadı amatör maçlarla hafta içi oynanan tribün hedefinden uzak sadece gerçek galatasaraylıların kovaladığı tabela maçlarında çıkartılıyordu. muhabbet naif, alkol bol, sigara zula ve tribün kültürü için çok önemli olan maç öncesi mavraları 10 numaraydı. yeni besteler çıkıyor ve tribünde söyleniyordu.

    sokağın bu eski yıllarında derbilerde bile tribün raconuna göre hareket ediliyor, masum insanlara sataşılmıyor, yoldan geçen arabalar darp edilmiyor, sokak ortasında karaborsa yapılmıyor, galatasaray sevgisi tek amaç olarak belirlenip huzur korunuyordu.

    sonra eski güzel günler bitti. önce orjin köftenin önü kalabalıklaştı, sonra meşaleye kadar olan bölümün kaldırımları, şarkütelerin önü, sokağın içi dışı , otoparkın karşısı, apartman boşlukları ve ağaç altları doldu. eskiden tek bir ağacın altı doluydu, sokağın son ağacının altında, otoparkın karşında semtimizden beyoğlundan abilerimizle beraber takılırdık sonra biz abi olduk ama orda takılan adamların, kadınların bir tanesini bile tanımazken hepsini sokakta bulduk. sokak moda oldu.

    serserilik başladı, alkol almayı bilmeyen insanlar 3 biradan sonra kafayı bulup çevredeki evlere, arabalara zarar vermeye başladılar. eskiden gayet güzel anlaştığımız sokak sakinleri artık polis çağırır oldu. derbilerde hayatında bir defa bile mevzuya girmemiş, deplasmana gelmemiş, maç seçen adamlar içip içip tribün alemiyle ilgisi olmayan insanları ; ''sen fenerlimisin, beşiktaşlımısın'' diye yoldan çevirip döver oldu. bu tip hareketleri yapanlar fenerin ve beşiktaş'ın vurucu tayfası gelse ilk kaçacak kitleyi oluşturuyorlardı. facebook'a video eklemek, youtube'ye ''fenere opera'' videosu koymak, msn'de afiş yapmak, sokağın nerdeyse yarısını dolduran kızları tavlamak için içmeyi bilmeden içip sağa sola salça olanların çıkarttığı olaylarla yine biz uğraşıyorduk ve yine sokağın eski müdavimlerinin başı belaya giriyordu.

    son fener maçında yaşananlar, ekmek parası için kargoyla mal taşıyan motorcu çocuğu dövenler, alakasız insanlara şişe fırlatanlar, kapalı koridorlarına kusanlar, kendi stadının lavabosunu parçalayanlar, arabaların üstüne çıkıp dans eden kızlar, yaptıkları her hareketi fotolayıp facebook'a koyanlar, derbinin ruhunu galatasaray sevgisini hissetmeden bira kuyruğunda önüne geçen adama dalanlar, alkol keyfimizin içine edenler, sokakta fenere opera yapıp maçta bağırmayanlar, kadını - kızı- çoluk çocuğu rahatsız edenler, şehir dışından gelip elinde bir kamerayla etrafı çekerek ben holiganım havasına bürünenler ve niceleri sokağın artık bittiğini, meşale sokağın değişen taraftar profiline kurban gittiğini, internet üzerinden sosyalleşen iletişim ağlarına bağlı afiş imaj taraftarlığının, sigara dumanına bulanmış sirozlu ciğerlerimizi armağan ettiğimiz, ulan galatasaray meyhanelerini bitirdiğini ispatlamıştır.

    galatasaray lisesinin arkasında bulunan merdivenlerden başlayıp, uzun yıllar boyunca birahanelerle sürdürdüğümüz maç öncesi içme geleneğimiz sokakla ve sokağı keşfimizle güzel günler yaşattı bize ancak artık sokağında sonu geldi. samiyen'in son senesi, önümüzdeki sezon son defa samiyen'de olacağız ve sokağın arkasında bulunan otoparka, kırmızının karşısına veya kendimizin bile bilmediği ara sokaklara geçiş yapacağız. arada ağacın altına inip eş dostla muhabbete, kaynatmaya, vazgeçilmezimiz alkolümüze devam onun harici facebook taraftarlığı ve alkol masasından kalkamayacak kadar sarhoş olup mevzu yaparak, içerde takımı desteksiz bırakmak bize göre değil. sokağın tek kurtuluş yolu var, yeni stadın yapılması. metro bağlantısıyla ulaşım kolaylaşacak, 1-2 saat önceden gidip sokakta yine ağacın altında toplanıp biz bize kimseye salça olmadan içip maçımıza gidebiliriz. yeterki galatasaray'a gol olmasın.
    --- alıntı ---
  • 50
    twitter'da bu adla 2 hesap var ama ciddi yazanı sadece twitter'da iken diğeri hem facebook'ta hem twitter'da var. zaten facebook ve twitter'dakinin profilindeki resim aynı, burdan anlayabilirsiniz. ha hangisini tercih edersin derseniz tabi ki ciddi olanını tercih ederim, adam çatır çatır analiz yapıyor galatasaray'la ilgili.

    edit: bi daha baktım da ciddi olan sanırım uçmuş. tek bir asy sokak var artık twitter'da.
App Store'dan indirin Google Play'den alın