resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 8295
    hala babam diye hitap ettiğim imparatordur. fazla duygusala bağlamak istemiyorum fakat gönderildiğinde yazar değildim ve yazmak istediğim şeyler vardı. gönderildiği günün gecesinde kaç kere uykumdan uyanıp "ulan ne yapıcaz biz şimdi, nasıl toparlanıcaz olum biz?" diye kendi kendime konuşmuşluğum oldu ve onun o ağladığı zamanı görünce içimde ne denli fırtınalar koptuğunun tarifi imkansız. çoğumuzun kızgın olduğu gibi bende kızgınım inanın. ama yine gözüm onu arıyor. her ne olursa olsun gönlümün hep en güzel yerindedir.
  • 8331
    "her türlü kırılma kötüdür" diyen babam demekten çekinmeyeceğim adam. her türlü kırılma kötüdür evet baba. geceleri uykumuzu kaçırıp ağlatman, sonra gidip her gün daha fazla nefret beslediğimiz adamlarla anlaşma yapman, "zor bir insanım" diyerek bazı şeylerden vazgeçmeyip dik kafalılığın yüzünden seni sevenleri üzmek de kötüdür baba. evet gönderildin, daha doğrusu kovuldun. hem de bunu daha antremanından çıktıktan sonra terin daha soğumadan yaşadın. bunu haketmedin evet. ama onlarla anlaşmak niye baba? onları savunmak niye baba? her türlü kırılmak kötüdür baba. o kırılmaların hiç geçmeyecek olması da.
  • 8528
    sabahattin ali'nin bir hikayesi vardır, adı kırlangıçlar. iki kırlangıç, şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacının dalında konuşmaya başlamışlar. havadan sudan muhabbet ettikten sonra birbirlerine yarenlik* etmeye başlayıp, o ilkbahar ve yaz günlerinin nerdeyse hepsini o yaşlı ihtiyar ağacın dalında, muhabbet ederek birbirlerini tanıyarak, anlayarak geçirdiler. ve birbirlerine o kadar benziyorlardı ki. adeta birbirleri için yaratılmışlardı. yalnız ikisinin içinde de gizli gizli büyüyen bir korku ve aşılması güç bir his vardı: bir gün ayrılmak korkusu. ne bunu düşünmek istiyorlardı ne birbirlerine bunu söyleyecek cesaretleri yoktu. ne var ki bir gün gelip çattı ki, ikiside bunun böyle sürüp gitmeyeceğini anladılar. tam bu sırada söğütten bir sarı yaprak koptu ve yere doğru süzülerek düştü. krlangıçın biri ağzını açtı: "senden hiç ayrılmak istemiyorum" dedi fakat öyle bir rüzgar esti ki diğeri bunları işitemedi. sonbahar gelmişti. ikisi de içini çekti. ayrıldılar ve birbirlerini bir daha görmediler. fakat ikisi de söğüdü ve orada geçirdikleri ilkbahar ve yazı unutamadılar. ve ikisi de, böyle bir yaz geçirmemiş olan diğer kırlangıçlara tepeden baktılar. (çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar)

    khaled hosseini'nin uçurtma avcısı diye bir kitabı vardır. başkarakterleri emir ve hasan'dır. emir annesini kaybetmiştir ama babası da varlıklıdır. hasan hazaradır ve o dönem her hazara çocuğun hor görüldüğü gibi hor görülür. hasan'ın babası emir'in babasının uşağıdır. emir hasan'ı nedense olmadık sebeplerden dolayı kıskanmaktadır. hasan ise emir için her türlü kavgaya girer, emir için yapılabilecek ne varsa yapardı. hatta tecavüz edilmek de bu "her şey"e dahildir. neyse. fazla spoiler vermeyeyim. emir hasan'ı çok kıskandığı için, bir gün saatini hasan'ın yatağına koyar ve gidip babasına saatinin olmadığını söyler. bir şekilde yolunu bulur ve hasan çaldı der. yerini de bulur gösterir. tabiki hasan'ın babası bunu kaldıramaz ve ordan ayrılmaya karar verir. emir, onun için her şeye katlanan çocuğa ihanet etmiştir. evet, ihanet etmiştir.

    neden bu hikayeleri yazdığımı ve az çok neleri anlatmak istediğimi anlamışsınızdır sayın büyüklerim. evet baba, ben seninle büyüdüm gerçekten. gördüğümde, sen konuştuğunda içim pır pır ederdi. "babam" derdim. hiç ayrılmayacağımızı, sana hiç kırgın olacağımı düşünmezdim. seninle ilgili yazdığım entrylerde (bkz: #1396617), (bkz: #1401192) haketmediğin bir şekilde gönderildiğinin, daha doğrusu kovulduğunu söylerdim. ama baba, söylesene sen bunları diyip; www.youtube.com/watch?v=iIk6y6G0H20 , bunu yaptın baba; https://pbs.twimg.com/media/BfzH-tGIIAAWa3j.jpg. nispet olsun diye mi, -ki yapmazsın- neden baba neden? hala bazen özlüyorum o saha kenarında duruşunu, göbeğini dahi özlüyorum. ama bundan sonra gelme. kesinlikle gelme baba. öyle şeyler yaşattınki uğruna ölmeye değer. ama gelme baba. bir sözün var orda da doğruyu konuşmuştun. demiştin ki; "her türlü kırılma kötüdür". her türlü kırılma kötüdür baba. dediğim gibi, o kırılmaların hiç geçmeyecek olması da.

    yaşattıklarıyla, yaptıklarıyla, her türlü benimsediğim, gönlümde başka bir yere koyduğum fakat bir daha galatasaray'a gelmesini istemediğim imparator.
App Store'dan indirin Google Play'den alın