824
15 ocak 2011 tarihli yazısı;
ben artık galatasaraylı değilim!..
yıllar önce, galatasaraylı olduğumu hissetmiştim, bir galatasaray- beşiktaş maçında.. beşiktaşlı biliyordum kendimi.. herkese de öyle söylüyordum.. bir gün inönü stadı'nda maç 0-0 giderken, galatasaray golü atınca kendimi ayağa fırlamış buldum.. endişe ile etrafa baktım, "gören var mı" diye.. sonra iç sesimle konuştum..
"oğlum hıncal, ne kendini kandır, ne etrafını.. sen resmen galatasaraylısın.."
ankara'da gazetecilik yapıyordum. takımlar o zaman, ucuz olsun diye deplasmana ikişer maç için geliyorlardı. onun için de erken geliyorlardı. trenle.. çarşamba gelip kampa girerler, cumartesi, pazar iki maç yapıp dönerlerdi. ben de gelenleri izlerdim en genç spor muhabiri olarak gazetenin.
başta baba gündüz, sonra takımdakiler, başta metin oktay, turgay, kadri, isfendiyar, suat.. türk futbolunun efsaneleri, 17 yaşındaki delikanlıya nasıl itibar eder, nasıl candan karşılar, nasıl saatlerce sohbet ederlerdi. tevazu, sevgi, arkadaşlık ve dostluk simgeleriydi onların. hepsini sevmiştim. hepsiyle "canım"lı, "hayatım" lı arkadaş olmuştum. onların kazanmasını istemeyecektim de ne isteyecektim.
beni galatasaraylı yapan işte bu "ruh" olmuştu.. galatasaraylılık ruhu..
ve geçen hafta galatasaraylı olmadığımı hissettim, tam da ayni şekilde..
ali sami yen kapanıyordu. efsane statta son maç oynanıyordu. açılışta, o coşku ve hüznün beraber yaşandığı o müthiş 1964 maçında ordaydım. daha sonra yıllarca o tribünlerde, o soyunma odalarında ne zaferlere, ne hüzünlere şahitlik etmiştim. 2000 yılında "artık stada gitmeme" kararı almış ve uyguluyordum, ama bu açılışında olduğum stada "tarihi" veda günüydü. gitmem gerekirdi. içimden gelmedi. adnan polat ve adnan sezgin adları ile ayni çatı altında olmak içimden gelmedi..
gitmedim.. evde tek başıma oturmuş televizyonda izliyordum.. maç 0-0 giderken, beypazarı şekerspor bir gol attı.. kendimi sevinçle ayakta buldum birden.. galatasaray'ın yediği gol hoşuma gitmişti. içimden artık yenilmesi geliyordu. etrafta kimse yoktu. bu defa iç sesimle değil, yüksek konuştum kendi kendimle..
"oğlum hıncal, sen artık galatasaraylı değilsin.."
değilim.. kendimi artık galatasaraylı hissetmiyorum. daha sonra galatasaray'ın attığı gollere üzüldüm. hele o efsane ali sami yen'de tarihe geçecek son golü, fener'in "çöpçüler alsın" diye kapıya koyduğu birinin atarak tarihe geçmesindeki ironiye daha da üzüldüm.
"adnan polat iftihar etsin" dedim.. "bu acı tesadüf onun yüz karasının tarihe geçen simgesidir."
özhan canaydın beni çok sevdiğim kulübümün kongre üyeliğinden istifa ettirmişti. adnan polat ötesine geçti. galatasaray'ı kalbimden çıkardı.
içimde öyle bir öfke var ki, bu hisler o öfkeden de kaynaklanıyor olabilir. ama şurası kesin.. bugün kendimi galatasaraylı hissetmiyorum.
en azından galatasaraylılığımı dondurdum.. bu adnanlar bu kulübün başından yok olup gidene kadar da öyle kalacak..
bu galatasaray kongresinde bir, tek bir yürekli kişi çıkar, ali sami yen kapanış töreninde, adnanların paralı askerlerinin terör estirmelerine rağmen adnan polat'ı yuhalayan o gerçek galatasaraylı, o onurlu, o yürekli galatasaraylıların başına geçer ve olağanüstü kongre için imza toplamaya başlarlarsa, kongreyi toplamayı başarır ve bu utanç yönetimini tümüyle devirirlerse, hatta onur kurulu kararı ile kulüpten ihraç ederlerse, içimdeki gündüz kılıç ruhu belki yeniden canlanır..
ben, 3 kuruş için ali sami yen adını bile satanların yanında olamam ve kendime "adnansporlu" dedirtmem..
ali sami yen'in adını satın alanların ne yaptıklarını da gördük. stadın anahtarlarını galatasaray'ın kaptanlarına, bir tescilli fenerli armağan etti, sanal alemde.. ucuna üç kuruşluk akbil takılı altın anahtar aşağılamasına, galatasaray kulübü kaptanlarını yollayarak aracılık etti, alet oldu. adnanspor işte bu.. üç kuruş için kulübün bütün değerlerini pazarlamak..
kapanan ali sami yen'de son golü, fener'in kovduğu adam atmıştı.
bu gece açılacak yeni statta ilk golü de, hem de iki kaleye birden, gene bir fenerli attı.. bakar mısınız, galatasaray tarihine, geleneklerine, ruhuna.. fener'in çöplerini toplayan, fener'in peşinde giden, başkanı fener başkanının yaveri hası olan kulüp galatasaray olur mu?. olabilir mi?.
o galatasaray'sa, ben değilim.. işte bu kadar..
türk telekom arena (yeni ali sami yen değil), adnanspor'a ve adnansporlulara hayırlı olsun..
ben artık galatasaraylı değilim!..
yıllar önce, galatasaraylı olduğumu hissetmiştim, bir galatasaray- beşiktaş maçında.. beşiktaşlı biliyordum kendimi.. herkese de öyle söylüyordum.. bir gün inönü stadı'nda maç 0-0 giderken, galatasaray golü atınca kendimi ayağa fırlamış buldum.. endişe ile etrafa baktım, "gören var mı" diye.. sonra iç sesimle konuştum..
"oğlum hıncal, ne kendini kandır, ne etrafını.. sen resmen galatasaraylısın.."
ankara'da gazetecilik yapıyordum. takımlar o zaman, ucuz olsun diye deplasmana ikişer maç için geliyorlardı. onun için de erken geliyorlardı. trenle.. çarşamba gelip kampa girerler, cumartesi, pazar iki maç yapıp dönerlerdi. ben de gelenleri izlerdim en genç spor muhabiri olarak gazetenin.
başta baba gündüz, sonra takımdakiler, başta metin oktay, turgay, kadri, isfendiyar, suat.. türk futbolunun efsaneleri, 17 yaşındaki delikanlıya nasıl itibar eder, nasıl candan karşılar, nasıl saatlerce sohbet ederlerdi. tevazu, sevgi, arkadaşlık ve dostluk simgeleriydi onların. hepsini sevmiştim. hepsiyle "canım"lı, "hayatım" lı arkadaş olmuştum. onların kazanmasını istemeyecektim de ne isteyecektim.
beni galatasaraylı yapan işte bu "ruh" olmuştu.. galatasaraylılık ruhu..
ve geçen hafta galatasaraylı olmadığımı hissettim, tam da ayni şekilde..
ali sami yen kapanıyordu. efsane statta son maç oynanıyordu. açılışta, o coşku ve hüznün beraber yaşandığı o müthiş 1964 maçında ordaydım. daha sonra yıllarca o tribünlerde, o soyunma odalarında ne zaferlere, ne hüzünlere şahitlik etmiştim. 2000 yılında "artık stada gitmeme" kararı almış ve uyguluyordum, ama bu açılışında olduğum stada "tarihi" veda günüydü. gitmem gerekirdi. içimden gelmedi. adnan polat ve adnan sezgin adları ile ayni çatı altında olmak içimden gelmedi..
gitmedim.. evde tek başıma oturmuş televizyonda izliyordum.. maç 0-0 giderken, beypazarı şekerspor bir gol attı.. kendimi sevinçle ayakta buldum birden.. galatasaray'ın yediği gol hoşuma gitmişti. içimden artık yenilmesi geliyordu. etrafta kimse yoktu. bu defa iç sesimle değil, yüksek konuştum kendi kendimle..
"oğlum hıncal, sen artık galatasaraylı değilsin.."
değilim.. kendimi artık galatasaraylı hissetmiyorum. daha sonra galatasaray'ın attığı gollere üzüldüm. hele o efsane ali sami yen'de tarihe geçecek son golü, fener'in "çöpçüler alsın" diye kapıya koyduğu birinin atarak tarihe geçmesindeki ironiye daha da üzüldüm.
"adnan polat iftihar etsin" dedim.. "bu acı tesadüf onun yüz karasının tarihe geçen simgesidir."
özhan canaydın beni çok sevdiğim kulübümün kongre üyeliğinden istifa ettirmişti. adnan polat ötesine geçti. galatasaray'ı kalbimden çıkardı.
içimde öyle bir öfke var ki, bu hisler o öfkeden de kaynaklanıyor olabilir. ama şurası kesin.. bugün kendimi galatasaraylı hissetmiyorum.
en azından galatasaraylılığımı dondurdum.. bu adnanlar bu kulübün başından yok olup gidene kadar da öyle kalacak..
bu galatasaray kongresinde bir, tek bir yürekli kişi çıkar, ali sami yen kapanış töreninde, adnanların paralı askerlerinin terör estirmelerine rağmen adnan polat'ı yuhalayan o gerçek galatasaraylı, o onurlu, o yürekli galatasaraylıların başına geçer ve olağanüstü kongre için imza toplamaya başlarlarsa, kongreyi toplamayı başarır ve bu utanç yönetimini tümüyle devirirlerse, hatta onur kurulu kararı ile kulüpten ihraç ederlerse, içimdeki gündüz kılıç ruhu belki yeniden canlanır..
ben, 3 kuruş için ali sami yen adını bile satanların yanında olamam ve kendime "adnansporlu" dedirtmem..
ali sami yen'in adını satın alanların ne yaptıklarını da gördük. stadın anahtarlarını galatasaray'ın kaptanlarına, bir tescilli fenerli armağan etti, sanal alemde.. ucuna üç kuruşluk akbil takılı altın anahtar aşağılamasına, galatasaray kulübü kaptanlarını yollayarak aracılık etti, alet oldu. adnanspor işte bu.. üç kuruş için kulübün bütün değerlerini pazarlamak..
kapanan ali sami yen'de son golü, fener'in kovduğu adam atmıştı.
bu gece açılacak yeni statta ilk golü de, hem de iki kaleye birden, gene bir fenerli attı.. bakar mısınız, galatasaray tarihine, geleneklerine, ruhuna.. fener'in çöplerini toplayan, fener'in peşinde giden, başkanı fener başkanının yaveri hası olan kulüp galatasaray olur mu?. olabilir mi?.
o galatasaray'sa, ben değilim.. işte bu kadar..
türk telekom arena (yeni ali sami yen değil), adnanspor'a ve adnansporlulara hayırlı olsun..