• 242
    çok ilginç bir yazar tanıdığım kadar da oldukça nevi şahsına münhasır bir karakter. ben bu topraklarda nefsini bir kenara bırakıp hareket edebileni çok az gördüm. mesela ben şahsen nefsime hakim oluyorum şu ana kadar yedi kebairden hiçbirini işlemedim ama bunu yaparken kendime hakim olurken nefsim orada bir yerde duruyor. sadece sürekli dövüyorum kendisini:)

    salyangoz üstat nefsini kıyafet gibi kullanıyor. işini yaparken çıkarıyor sonra tekrar işi bitince giyiyor. yaptığı işten dolayı böylece nefsi etkilenmiyor. galatasaray sözlük moderasyonu ilginç tiplerden müteşekkil. salyangoz da bambaşka bir tip. ecnebilerde bile zor bulunur ki türkler de hiç yoktur kendi görüşünü muhafaza ederken karşıt görüşe ayrımclık yapmadan kin duymadan tarafsız gibi gözüküp eline ilk fırsat geçtiğinde en büyük tarafgirliği yapar.

    her er kişi illa ki birilerini bu topraklarda kayırır; ya kendi hısmıdır kol kanat gerir nepotistlik yapar ya da hasmıdır ak dediğine kara, kara dediğine ak der her şeyi kişiselleştirir. bu memlekette herkes ahpab çavuş ilişkisiyle iş çevirir. galatasarayda da öyle. o adam benim devrem bu benim ortağım şu benim arkadaşım. galatasaray'a zararı var ama adam bizden.

    sadece galatasarayda da değil her yer böyle; hemşehri olmak siyasi olarak aynı görüşte olmak aynı kültürden gelmek zevklerin ortak olması yahut ortak düşman:) kişinin işine bakılmaz sadece görüşüne bakılır.

    başı kapalı alnı secde görüyor hadi gel o da bizden...oo saçı açık o da bizden gel, o adam bizim memleketli hemen gel, bak bu da mülkiyeli gel sen gel, arkadaş galatasaray lisesinden devrem sen de gel...yapılan işi kimse salt değerlendirmez en fazla objektiflik numarası yapılır en ufak açığı bulunduğunda mevki-makam-yaptırım sahibi her türk kendisinden olmayan kişiyi yargılar, ötekileştirir, hakkını yer.

    benim gibi nefsine hakim olanlar da var ama biz mücadele ediyoruz tarafsız olmak için ki olamıyoruz:) en fazla kul hakkına girmeyelim gönül kırmayalım diyoruz ama içimizde volkanlar patlıyor. benden onun için karar-yetki mercii olmaz. benden sadece deli olur:)

    salyangoz üstat bir üçüncü tip. adamın muhakkak ki görüşleri var ve yazıyor serin serin. sıfır heyecan ile sıfır önyargı ile sıfır nefis ile... işini bitiriyor gerçek hayatta da öyle sonra kendi babasından olma anasından doğma adama dönüşüyor. çok severim böyle tipleri bir biz olamadık amk. sıfır takiye sıfır ölçü sıfır soğukkanlılık varsa yoksa bodoslama dalmak.

    işiyle görüşünü karıştırmıyor. kalın çerçevesi içinde geziniyor. şu girdide (bkz: #2321783) aslında kendisini john adams'a benzettim ama geyik dönmesin diye o zaman belirtmemiştim. şimdi yazayım adam hayatta tek yaptığı konuşmak olanlardan değil. ama her konuştuğunu da yapanlardan değil bilakis konuştuklarını mantık süzgecinden geçirip yapan biri.

    yani adama istediğin kadar geçir üstelik karşıt görüşte ol eğer kalın çerçevenin dışına çıkmamışsan o an konuştuğunu yahut yaptığını heybeye koymuyor. aklında bir kategorizasyon oluşmuyor, kütüphanesinde raf yok amk. serin serin değerlendiriyor ve bir daha kendi görüşüne aykırı bir şey tekrar ettiğinde bile aynı tarafsızlığını sükunetle koruyor. işi bittiğinde de tekrar nefisten örülmüş abasını giyip kendi fikirleriyle başbaşa kalıyor.

    bitirmeden belirtmekte fayda var böyle etliye sütlüye karışmayan gibi de algılanmasın. adam bir çeşit nüremberg avukatı gibi ya da ne bileyim saddam'ın savunma avukatı gibi ortada savunulacak bir şey olduğunu düşündüğünde görüşüne yakın-uzak fark etmeksizin kalabalıkları karşısına alabiliyor. öyle azıcık aşım ağrısız başım da değil. hemen her konuda fikri var belliki baya bir bilgi birikiminin üstünde yükselen ama kutbu nefsi değil sadece...nefsi ziyneti...
App Store'dan indirin Google Play'den alın