255
rijkaard büyük isim. kalitesi tartışılmaz. buna kesinlikle katılıyorum. ayrıca kendisini eleştirmekten ziyade sistemini kavramaya çalışıyorum. belli ki sistem herkesin dilinde olan 4-3-3. evet artık bu konuda hemfikiriz. peki sezon içerisinde kaç kere daha aydın'ı, yaser'i ve erhan'ı ilk 11 oynatabilecektir? hazırlık maçları oynandı ve bir takım gözlemler muhakkak yapıldı. bunun üzerine benim de rahatlıkla söyleyebileceğim cümlelerim var. mesela erhan için imkanı yok ki forvet hattında barınabilsin. işi çok zor. o'nun gibi birisi ancak maradona olmalı ki gollerini sıralasın. aydın'a değinmek istesem de birşey farketmeyecek. var ya da yok gibi. sanki ben oldum demiş. sebebi 17 yaşında şampiyonluğu getiren gol müdür? açıkcası kafamı biraz buna da yordum.
yaser'i düşünüyorum da o da aynı. çok bilinçsiz oynuyor. bir denge problemi olduğu da aşikar. hani desem ki bu gençler zamanla vizyon sahibi olacaklar, gelişmeleri olacak vs. bu gerçekten düşünülmesi güzel lakin böyle olur mu bilemeyeceğim. bence çok zor.
tek korkum küçümsemek. rakip hiçbir zaman alaya alınmamalı. rakibi hafife almaya çalışınca bu sefer olaylar ters gelişebiliyor. mesela tromsö 4 sene önce bizleri küçümsemeyi geçtim, bir güzel küçülttü. bunlar futbolda olağan şeyler demek pek sağlıklı değil. yani küçük balığın büyük balığı yutması gibi.
böyle düşününce bir anda neden diyorum. neden tobol karşısında 11 kişi oynamak varken 8 kişi ile yetindik? bu bir hazırlık maçı değil nitekim. arada bir yaşadığımız aksilikler gayet net değil mi? tamam biz bir markayız ve büyük kulüplerin sahip olduğu isim gücüne biz de sahibiz. bunun örneği tobol karşısında yaşandı. oyuncularımız maçı kazanamadı maalesef. maçı kurtaran sadece marka değerimizdi. yani galatasaray adı idi.
şunu da söylemek lazım. rijkaard hakikaten gençlere emek veriyor. onlardan son derece yüksek verim almak için elinden geleni de ardına koymuyor. kısacası gelecek yıllar için onları umuyor, güveniyor. fakat bazı şeyleri iyi yönde umabilmemiz için umduğumuz şey her ne ise bize güven vermeli. kişeye bu hissi verebilmesi çok önemli. yani sana güveniyorum demekten öte, acaba bu çocukta gün yüzüne çıkabilecek yetenekler var mı diye sorgulamak lazım. örneğin messi, bojan ve hatta 17-18 yaşlarında at.madrid forvetinin değişilmezi olan torres gibi. ki o torres'e ölesiye güvenen kişiler o'na o yaşta kaptanlığı bile vermişti. aynı şekilde içimizdeki arda turan örneğinde olduğu gibi. aradaki endeksleme budur bence. güvenmenin dışında başka bir hüviyet lazım. o da mecburi kılınmış yetenektir. tabii ki daha da önemlisi yeteneği de kullanabilme yetisidir. eğer rijkaard buna inanmış ise hakikaten çok iyi yolda ilerlemekteyiz. işte bu durumda acaba rijkaard'ın gençlere karşı olan umudu nelerdir? bu oyuncular sezon sonuna kadar mı bu sistemin bir parçası olacaklar, yoksa sadece fortis türkiye kupası'nda yarımşar devre oynayarak sezonu mu tamamlayacaklar?
sonra bir kez daha düşünüyorum. diyorum ki, eğer rijkaard, sami yen'deki rövanş maçında aydın, erhan ve yaser üçlüsünü oynatmayacak ise amaç ne olabilir? gelecek adına gençler mi? yoksa maçı kazanmak adına tecrübeli oyuncular mı? bunu önümüzdeki maç sayesinde biraz daha anlama şansına sahip olacağım. kesin konuşamıyorum bu sebeple. olur da hocamız yine gençler ile kurulu bir kadro yapısı ile rövanş maçına çıkarsa bütün samimiyetim ve sevincim ile kocaman bir helal olsun diyeceğim. teşekkürlerimi sonuna kadar sunacağım. ama olur da bu gençlerin önü bir anda kesilir ve şevkleri kırılır ise öğrenmek adına tek soruluk bir ricam olacak; neden kazakistan'da 8 kişi oynadık?
kesinlikle rijkaard'ı topa tutmuyorum. içimden geldiği gibi analizler yaparak bilgilenmek için öğrenmek istiyorum. çünkü rijkaard yerine galatasaray'ı yıllardır takip eden bir vatandaşımız o gün çıkıp baros, kewell, arda üçlüsü ile başlasa muhakkak 5 farklı üstünlük ile ülkeye dönerdi. tabii bu durum sadece günü kurtarmak adına yapılmış olurdu. ben ise geleceğimizi kurtarmak adına var ol rijkaard! diyorum. güvenim sonsuz ama öğrenmek istediğim çok şey cevapsız.
ayrıca bu konu üzerinde daha önce istişare yaptığımız s3th'ye sevgilerimi gönderiyorum. o'nun sözlüğe aktardığı güzel analizden sonra bu konu hakkında uzun zamandır kafa yorduğum bu durumu dile getirebilme şansım oldu.
yaser'i düşünüyorum da o da aynı. çok bilinçsiz oynuyor. bir denge problemi olduğu da aşikar. hani desem ki bu gençler zamanla vizyon sahibi olacaklar, gelişmeleri olacak vs. bu gerçekten düşünülmesi güzel lakin böyle olur mu bilemeyeceğim. bence çok zor.
tek korkum küçümsemek. rakip hiçbir zaman alaya alınmamalı. rakibi hafife almaya çalışınca bu sefer olaylar ters gelişebiliyor. mesela tromsö 4 sene önce bizleri küçümsemeyi geçtim, bir güzel küçülttü. bunlar futbolda olağan şeyler demek pek sağlıklı değil. yani küçük balığın büyük balığı yutması gibi.
böyle düşününce bir anda neden diyorum. neden tobol karşısında 11 kişi oynamak varken 8 kişi ile yetindik? bu bir hazırlık maçı değil nitekim. arada bir yaşadığımız aksilikler gayet net değil mi? tamam biz bir markayız ve büyük kulüplerin sahip olduğu isim gücüne biz de sahibiz. bunun örneği tobol karşısında yaşandı. oyuncularımız maçı kazanamadı maalesef. maçı kurtaran sadece marka değerimizdi. yani galatasaray adı idi.
şunu da söylemek lazım. rijkaard hakikaten gençlere emek veriyor. onlardan son derece yüksek verim almak için elinden geleni de ardına koymuyor. kısacası gelecek yıllar için onları umuyor, güveniyor. fakat bazı şeyleri iyi yönde umabilmemiz için umduğumuz şey her ne ise bize güven vermeli. kişeye bu hissi verebilmesi çok önemli. yani sana güveniyorum demekten öte, acaba bu çocukta gün yüzüne çıkabilecek yetenekler var mı diye sorgulamak lazım. örneğin messi, bojan ve hatta 17-18 yaşlarında at.madrid forvetinin değişilmezi olan torres gibi. ki o torres'e ölesiye güvenen kişiler o'na o yaşta kaptanlığı bile vermişti. aynı şekilde içimizdeki arda turan örneğinde olduğu gibi. aradaki endeksleme budur bence. güvenmenin dışında başka bir hüviyet lazım. o da mecburi kılınmış yetenektir. tabii ki daha da önemlisi yeteneği de kullanabilme yetisidir. eğer rijkaard buna inanmış ise hakikaten çok iyi yolda ilerlemekteyiz. işte bu durumda acaba rijkaard'ın gençlere karşı olan umudu nelerdir? bu oyuncular sezon sonuna kadar mı bu sistemin bir parçası olacaklar, yoksa sadece fortis türkiye kupası'nda yarımşar devre oynayarak sezonu mu tamamlayacaklar?
sonra bir kez daha düşünüyorum. diyorum ki, eğer rijkaard, sami yen'deki rövanş maçında aydın, erhan ve yaser üçlüsünü oynatmayacak ise amaç ne olabilir? gelecek adına gençler mi? yoksa maçı kazanmak adına tecrübeli oyuncular mı? bunu önümüzdeki maç sayesinde biraz daha anlama şansına sahip olacağım. kesin konuşamıyorum bu sebeple. olur da hocamız yine gençler ile kurulu bir kadro yapısı ile rövanş maçına çıkarsa bütün samimiyetim ve sevincim ile kocaman bir helal olsun diyeceğim. teşekkürlerimi sonuna kadar sunacağım. ama olur da bu gençlerin önü bir anda kesilir ve şevkleri kırılır ise öğrenmek adına tek soruluk bir ricam olacak; neden kazakistan'da 8 kişi oynadık?
kesinlikle rijkaard'ı topa tutmuyorum. içimden geldiği gibi analizler yaparak bilgilenmek için öğrenmek istiyorum. çünkü rijkaard yerine galatasaray'ı yıllardır takip eden bir vatandaşımız o gün çıkıp baros, kewell, arda üçlüsü ile başlasa muhakkak 5 farklı üstünlük ile ülkeye dönerdi. tabii bu durum sadece günü kurtarmak adına yapılmış olurdu. ben ise geleceğimizi kurtarmak adına var ol rijkaard! diyorum. güvenim sonsuz ama öğrenmek istediğim çok şey cevapsız.
ayrıca bu konu üzerinde daha önce istişare yaptığımız s3th'ye sevgilerimi gönderiyorum. o'nun sözlüğe aktardığı güzel analizden sonra bu konu hakkında uzun zamandır kafa yorduğum bu durumu dile getirebilme şansım oldu.