• 173
    hayatım boyunca unutmayacağım maç dönüşlerinden birine sahne olan maçtır.

    maç sonrası oldukça bekletildikten sonra, gene beklemediğimiz bir şekilde çıkan sonucun etkisi ile üzgün bir şekilde staddan çıkarıldık. bizi çembere alan polis, gece yarısı ses çıkarmamızı da istemiyordu zaten. öyle sessiz ve kederli yürürken, bir apartmanın balkonunda bir ninemiz belirdi. zor ayakta duruyordu, elinde galatasaray bayrağı salladı ve "susmayın aslanlar" dediğini hatırlıyorum. ben o an çok duygulandım. hatta bu başlığı gördüğüm an da o olay aklıma geldiğinden duygulandım. ondan sonra "cimbombom aşkıyla ışıkları aç kapa" dedikçe haydarpaşa'ya gidene kadar kadıköy sokaklarının ateşböceği kıvamında olduğunu gördüm. kadıköy de ne kadar çok galatasaray'lı olduğunu o gün bir kez daha anladım. orada bir misyonu temsil ediyorduk dik durmamız gerekiyordu. bizim için sonucun değil, galatasaray'ın önemli olduğunu o ninemiz bana tekrar hatırlatmış oldu. yaşıyorsa allah uzun ömür versin, vefat ettiyse toprağı bol olsun. alllah gani gani rahmet eylesin. bana o gün bir hareketi ile verdiği dersi hayatım boyunca unutmayacağım. ve tabii ki kadııköylülerin o geceyi ateş böceği kıvamında ışıl ışıl etmesini. üstelik 4-1 yenildiğimiz bir maç sonrası.

    sen ne büyüksün galatasaray!
  • 175
    akıl almaz goller yediğimiz bir başka kadıköy deplasmanı. selçuk şahin'in o acayip golü de gol, bizim attığımız akıl golü gol de gol, işte en azından ona engel olabilsek her şey daha güzel olabilirdi. zaten sonra koptuk gittik...

    de sanctis'in carlos'un frikiğini kornere çeleceğine lugano'nun önüne atması, emre aşık'ın talihsiz vuruşu... ah ulan ah.

    (bkz: konsantrasyon)
  • 136
    yaklaşık 1 saat 35 dk. sonra kendimi toparlayip hakkında bir kaç söz söylemek istediğim maç.
    yenilebiliriz normal, ilk de değil son da. kimseyi de asıp-kesip tu-kaka yapmak amacında değilim. ama böyle bir kadroya sahipken, bu kadar kötü bir netice almamız hepimizde soğuk duş etkisi yaptı. maçla ilgili söylemek istediklerim şunlar:
    -kazanan takım bozulmaz mantığıyla maça çıktık, ki bence de doğru olan buydu.
    -hafta başından beri aklımdan ilk 10 dk. da gol bulacağımız geçiyordu. 2.dk.' da öne geçince tamam oldu bu iş dedim.
    -fenerbahçenin kullandığı ilk kornerde selçuk ön direğe giderek tehlikeli bir vuruş yaptı. buradan ipucunu aldık, haftaiçi öndirek çalışması yapılmış. be arkadaşlarim, bari ikinci kornerde biraz uyanık olun. sabri lakayıt bi şekilde direğe elini yaslayacağına, durması gerektiği gibi dursaydı o top girmezdi.
    -emre aşık'a denicek bişey yok. top zaten guiza'ya geliyordu. o gol atıp lanet gol sevincini yapacağına biz kendi kalemize atalim daha iyi.
    -herr skibbe, baros-kewell değişikliginde dogru tercih yaptı. fakat hangi düşüncenin ürünü olarak ümit karan gibi savaşan bir adam yerine nonda'yı aldı anlamadim. tamam nonda iyi bir golcü ama sahada genelde ruh gibi dolaşiyor. bu maçta iyi bir golcüye degil, savaşacak adama ihtiyacimiz vardi. diğeri için (bkz: arda turan)
    -gelelim 3.gole. r.carlos ne kadar ihtiyarlasa da, artık bastona ihtiyacı olsa da, bu adam frikik kullanırken tek kişilik baraj kurulmaz. he kurdun mu, o zaman tuttuğun köşeye gelen topu düzgün çeliceksin. tabi onun kadar, kaleciden topun sekmesini izleyen defansımız da kabahatli.
    -emre belözoğlu denen köpek, maça girdikten sonra kuyruğunu kıstırmışlar gibi koştu, oynadı. her zaman sölemişimdir, galatasaray'ı satan,anasını bile gözünü kırpmadan satar.
    -selçuk şahin denen deyyus, herhalde kariyerinde bir daha bu maçtaki gibi oynayamaz.
    -şunu bir kere daha anladım ki, arda turan denen kardeşimiz hakikaten bizden biri gibi. tribündeki bir taraftardan hiç bir farki yok. umarım selçuk'a ''sen şerefsizsin'' dediği için ceza almaz.
    -hakem bence kötü yönetmedi. sarı kartlarda bize biraz cömertti, bir de deivid-ümit arasındaki pozisyonu göremedi. diyebilirsiniz, o penaltıyı verseydi herşey farklı olurdu. olsayla bursa, bir araya gelse koskoca bir vilayet olurdu. her şekilde yenmeliydik.

    hepsi benim şahsi görüşümdür. kimse ''bu kadar çok biliyorsan yönetim takımın başına seni getirsin.'' demesin.
    cümleten geçmiş olsun. sefasını sürdük, cefasını da çekeceğiz.
  • 17
    6 kasımdaki benfica deplasmanından dönüp galatasaray'ın şükrü saraçoğlu stadına çıkacağı maç. galatasaray maçın tarihi ile ilgili itirazını futbol federasyonuna bildirecekmiş ve maçın pazar değil pazartesi oynanması talebinde bulunacakmış. gerekçe olarak da beşiktaş'ın deplasmanda uefa kupası maçı oynadıktan sonra süper lig maçını pazartesi yapması gösterilecekmiş.

    kanımca genelde galatasaray'ın taleplerine sürekli rakip takımlar karşı gelmektedir. muhtemelen de fenerbahçe böyle bir tarih değişikliği talebine karşı gelecektir. 1 gün de olsa galatasaray'ı daha yorgun yakalamak isteyeceklerdir. bu olay bana tarihten bir beşiktaş maçını hatırlattı. gene bir avrupa maçı öncesi veya sonrası tam hatırlayamıyorum, galatasaray maçın ertelenmesini talep etmiş beşiktaşlılar buna sert bir şekilde karşı çıkmıştı. o maç oynanmış ve galatasaray'ın yanılmıyorsam 2-0lık galibiyetiyle sonuçlanmıştı. bir o kadar güzel olan da ertesi gün gazetede çıkan başlıktı:" erteleyin demiştik!"

    gündemdeki bu olay üzerine bu maç aklıma geldi. bu sefer içimde ilginç bir his var galibiyet adına ve bir aksilik olmazsa o maçta olacağım. acaba ertesi gün gene benzer başlıklar attırır mıyız?

    (bkz: haydi cimbom haydi tam zamanı şimdi)
App Store'dan indirin Google Play'den alın