1998-99 UEFA Şampiyonlar Ligi B Grubu 6.Hafta Maçı
21:45 San Mamés
1 - 0
  • 31
    ankara'da buz gibi bir hava, oturduğumuz mahallede varoş mahallesi olduğu için dışarıda da mis gibi bir kömür kokusu vardı. 6 gibi okuldan çıkıp bizim eve doğru yol aldık. maçı okul arkadaşımla beraber izleyecektik. dükkanında trabzonspor bayrağı asılı olan bakkalımız vardı. hiç sevmezdim; çünkü bakkala 20 milyon lirayla girer, 15 milyonluk alışveriş yapardık, ama bu abimiz kalan 5 milyon lirayla para üstü diye bize avuç dolusu sakız verirdi. :) "bu maçı alırız gençler" dedi. önce manchester maçlarında uefa'nın yaptıkları, daha sonrasında pkk sempatizanlarının sık sık avrupa maçlarında sahaya girmesi ve bu maçın oynandığı sezonda italya'yla çıkan apo krizi, daha sona 17 ağustos depremi, sonrasında kriz derken galatasaray türk halkının büyük bir kısmının desteklediği takım ve tabiri caizse moral düzelticisi olmuştu. "x takımlıyım ama avrupa'da tüm türk takımlarını desteklerim" lafı burdan gelir. mesela; maçı anlatan spikerler de bugünkü gibi "temsilcimiz" kalıbını kullanmazdı. "biz" derdi.

    maçtan önceki puan durumu;

    1- galatasaray >> 8 puan
    2- rosenborg >> 8 puan
    3- juventus >> 5 puan
    4- bilbao >> 3 puan

    şeklindeydi.

    en büyük eksiğimiz hakan şükür'dü. cezalıydı. yerini hagi - arif - ümit üçlüsüyle doldurmaya çalışmıştık. zemin berbattı. juventus'tan teşvik primi aldığı söylenen bilbao mücadeleye iyi başlamıştı. ilk maçta hagi'yle sürtüşen hocaları maç öncesinde de küstah küstah konuşmuştu ki, bir de bazı futbolcuların "juventus'un çıkması için her şeyi yapacağız" demeci var.

    fatih akyel'in hatasıyla golü kalemizde görünce üzüldük ama o dönem son dakikalarda o kadar çok gol atıyorduk ki ümitliydik. aslında yine şansı da bulduk ama burak akdiş'le yararlanamadık. bu pozisyon sonrası okan buruk'un döktüğü gözyaşı ve bir mücadelede tekmeye uzattığı kafa turu ne kadar istediğimizin göstergesiydi. biz de maçtan önce aldığımız kolayı gol diye sevindiğimiz bu pozisyonda devirdik, yerlere döktük. :) mağlubiyetle birlikte annemden de fırça yedik.

    maç sonrası puan durumu;

    1- juventus >> 8 puan
    2- galatasaray >> 8 puan
    3- rosenborg >> 8 puan
    4- bilbao >> 6 puan

    şeklinde oldu. biz elendiğimizi biliyorduk ama trt bilmiyordu. murat ünlü'ye bağlandılar, en iyi ikinci olarak turu geçtiğimizi söyledi. tek başına konak meydanında bekliyordu ve ekledi "soğuk havadan dolayı galatasaray taraftarları kutlama yapamıyor". o sırada ekranda eski sezonlardan şampiyonluk görüntüleri de vardı. neyse ki timsaha giren sadece trt'ydi.
  • 13
    ulan her şey unutuluyor da bu maçın travması unutulmuyor...

    galatasaray çok kez hezimet yaşamıştır belki. hadi haksızlık etmeyelim, onu geçmez belki son yirmi yılda yaşadığımız hezimetler ama benim bu maçtan sonra yaşadığım şeyin tarifi yok. ki bu maç hezimet de değildi. hatta o dönem gruplardan sadece tek takımın çıktığını ve gruplarda juventus gibi bir dev olduğunu düşündüğümüzde işi son maça taşımak bile büyük başarıydı. ama şu ömrü hayatında en çok hangi maça üzüldün desen direk sana 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı derim. hayatta şaşmaz. çok değil bu maçtan sadece iki sene sonra avrupa şampiyonu olduk ama ben bu maçın travmasını hâlâ atlatamadım.

    ben hiçbir maçtan sonra oturduğum yere çivi gibi saplanıp dakikalarca bomboş, anlamsız şekilde baktığımı ve sonrasında o kadar derin ağladığımı hatırlamıyorum. banyoya git, elini yüzünü yıka. sonra gel yine ağla. kalbimde bir sızı, çıkmıyor. yatağa gircem, yatak almıyor. uyucam, uyku tutmuyor. ulan kendimi avutcam, hiçbir şey avutmuyor. allah belanı versin guerrero!

    deli gibi yağmur var. fatih akyel'in hatasıyla saçma sapan bir gol yemişiz. ikinici yarı tek kale oynuyoruz. top yere saplanmış, yerdeki okan kafaya topa vurmaya çalışıyor. maçta artık son dakika sağ kanattan orta geliyor, burak akdiş altıpastan kafayla üstten auta atıyor.

    maç bitmiş, star delle alpi'yi gösteriyor. aynı saatte başlayan juventus rosenborg maçı bizim maçtan önce bitmiş. juventus'lu oyuncular saha içinde radyodan bizim maçın son dakikalarını dinliyorlar. son düdükten sonra inzaghi önderliğindeki juventus'lu oyuncuların sevinci de çıkmıyor aklımdan. juventus ulan bu; kadrosunda döneminin en büyük futbolcuları var. son üç yılın şampiyonlar ligi finalisti. o sene de kupanın favorisi. iki maçta da bizi yenememiş. hatta ikili averajda üstün taraf biziz ama o juventus çeyrek final vizesini bizim elimizden genel averajla alıyor.

    bir gün şampiyonlar ligi finali'ni bile kaybetsek bu maça üzüldüğüm kadar üzüleceğimi zannetmiyorum.
  • 32
    galatasaraytarihinin en acı karşılaşmalarından biri. takımın yıldızı hakan şükür'den yoksun, tolunay kafkas - burak akdiş gibi kemik kadroda olmayan oyuncularla ve fatih akyelin çok kritik hatasıyla iddiasız athletic bilbao gruptaki ilk galibiyetini alırken biz 6 gruplu şampiyonlar liginin en iyi iki grup ikincisinin doğrudan çeyrek finale çıktığı formatta en iyi üçüncü grup ikincisi olarak turnuvaya hazin bir şekilde veda etmiştik.
    halbuki bu maçtan sadece 1 puan alabilsek grup birincisi olarak çeyrek finale çıkacak ve belki de bizim yerimize grup birincisi olarak çıkan juventus un elediği olympiakosu da eleyerek yarı finale çıkacaktık. ah ki ne ah.
  • 33
    makası iyice kapattığımız sene oynanan cl grup maçlarının sonuncusu.

    galatasaray o kadar bezdirici bir futbol oynuyordu ki, izlemesi bile insanı yoruyordu. çocuk halimle o senelerde maç izlerken heyecandan kalbimin zorlandığını hatırlarım.

    takım gruptan çıksa eminim ki kendini bir anda yarı finalde bulacaktı. avrupa’da adından söz ettirmeye çoktan başlamış olan galatasaray iz bırakmak istiyordu. senelerdir tesadüfen, ya da şanssızlıklardan kaçan büyük avrupa başarılarının bu sene olmasa da önümüzdeki sene, o da olmasa bir sonraki sene geleceğinden hepimiz emin gibiydik. teşekkürler çocuklar dediğimizde çok iyi oynadınız ama şanssızdınız demek isterdik.

    öyle bir dönemde oynandı bu maç, 8 puanla ikinci olarak bitirdiğimizde hepimiz geleceğe umutla bakıyorduk.
  • 42
    hala fatih akyel o topu kaptırmasaydı dedirten, hala burak'ın kafa vuruşunda top kaleye girer mi diye heyecanlandıran maç. werder bremen maçına yaşı yetmeyen neslin 90'larda yaşadığı en büyük acı. beni üzüntüden ağlatan son maç.

    bir önceki maçta, evimizde juve'yi yeneceğimize o kadar inanmıştık ki alınan beraberlik büyük hayal kırıklığı olmuştu. yalnızca bir maç değildi, italya ile milli bir mücadeleydi. neyse son maç en azından bu işi bitiririz diyip inancımızı yitirmedik. ama...

    hele maçtan sonra trt'nin yaptığı hatalı yayınla turu geçtiğimizi söylemesi, stüdyoda kutlama yaptırması skandaldı.
  • 1
    6 grup 24 takımla oynama saçmalığı yüzünden her ikincinin gruptan çıkamadığı sezonun , bizim grup ikincisi kalmamıza ve en iyi ikincilerden olmadığımız için elenmemize neden olan 1-0 yenildiğimiz b grubu son maçıdır.
    fatih akyel isimli şahsın, asistvari bir hatayla indirdiği top gole sebebiyet vermiştir.
    5 beraberliği olan juventus son maçında içerde rosenborgu yenip 8 puan ve averajla lider olmuş, galatasaray'ımız ise bu yenilgiyle 8 puanda kalıp averajla ikinci olmuştur. 1 puana bile grubun tek çıkanı biz olacaktık.
    maçtan önce "bilbaoyu yen,bilbaoyu yen, şampiyon ol galatasaray" tezahuratı hala arada hüzünlü biçimde dilime dolanır bu trajik elenme yüzünden (kalplerde yıldız,gönüllerde ay,şampiyonsun galatasaray melodisiyle). çok üzülmüştüm ben o akşam sözlük,çook...
  • 38
    bir de bu maçtan sonra trt'de ultrasonik bir hesaplama ile tur atladığımıza dair program yapılmıştı. hatta yanlış hatırlamıyorsam stüdyoda taraftarlar da vardı, kutlama yapılıyordu, bayraklar sallanıyor, marşlar söyleniyordu.

    hani bazen bir sahneyi izlersiniz ya, belki bu sefer sonuç farklı olur diye. burak'ın kafa vuruşunu da belki şimdi gol olur hissiyle izlemek de böyle bir şeydi. werder bremen acısından sonra yine bir çamurlu kale önünde hayallerimize veda etmiştik. son anlarda arif'in, okan'ın çırpınışlarını izlemek...

    uefa kupasını kazanan kadronun bir yıl öncesinde, üstelik filipescu gibi etkili bir isimle beraber neler yapabileceğini hep merak ettim. üstelik çeyrek finale kalsaydık olympiakos ile karşılacaktık ve şampiyonlar ligi tarihindeki ilk yarı finalimiza çok yakın olacaktık. sonrası mı? kim bilir...
  • 4
    maçın son dakikalarında okan buruk yere düşmüş, top önünde çamura saplanmıştı. yerden kalkmadan topu kafayla takım arkadaşlarına kazandırmak istediğini hatırlıyorum. resmen atladı tekmenin önüne. hatta fatih terimbir sene sonra kazanılacak uefa kupası sonrasında bir röportajında bunu hatırlatacak ve futbolcularının ne kadar hırslı olduklarını söyleyecekti.
  • 2
    guerrero'nun ilk yarının sonlarında attığı golle 1-0 yenildiğimiz karşılaşma. maçla ilgili aklımda kalanlar, hakan'ın cezası sebebiyle oynamaması, onun yerine burak akdis'in görev alması ve burak'ın son dakikalarda müsait bir pozisyondaki kafa vuruşunda topu boş kale yerine auta atmasıdır. fatih terim'in kurmaylarından müfit erkasap'ın o pozisyonda yedek kulubesinde burak ile birlikte topa yükseldiği ve çamura saplandığı rivayet edilir.
    not: sahi bi burak akdis vardı noldu ona? *
  • 21
    ömrümde ilk defa sonunda gözyaşı döktüğüm maçtır ve sonra hiçbir mağlubiyet beni bu kadar üzmemiş, bu kadar ağlatamamıştır..

    şampiyonlar ligi gruplarında son maçımız. 8 puanla lideriz, aynı puana sahip rosenborg averajla ikinci, siktiğimin juventus'u 5 maçta 5 beraberlikle üçüncü, bilbao da 3 puanla son sırada. o sene şampiyonlar liginde 6 grup var, grup liderleri ve en iyi iki ikinci çeyrek finale çıkacak. gruptaki üç takımın da liderlik şansı var, tek iddiası olmayan takım athletic bilbao.

    hakan şükür bir önceki juventus maçında sarı kart almış cezalı, tugay sakat, tolunay kadroda. savunmada da bülent korkmaz yok fatih hoca genç fatih akyel'i monte etmiş stopere. fatih akyel de o seneki gururumuz, alt yapıdan çıkan genç futbolcu kontenjanını dolduruyor. bayağı da iyi oynuyor, ah fatih ah..

    devşirme stoper bu kadar olur. ceza sahası içinde saçma bir göğüs hareketiyle topu guerrero'nun önüne indiriyor ve çakal guerrero bilbao'yu 1-0 öne geçiriyor. maçın 90 dakikası biz oynuyoruz ama adamlar bir pozisyonda golü buluyorlar, futbolun adaleti yok..

    o dakikadan itibaren bir top oynuyoruz, yani izlemeyen adama nasıl anlatayım ben şimdi bunu. maçın sonunda müfit erkasap bile çamur içinde kalmış diyeyim siz anlayın..

    kameranın çektiği her karede en az 3 galatasaraylı var, her yerde basıyoruz, sağdan soldan geliyoruz ama gol olmuyor. 80.dakika civarı okan'ın ortasına burak akdiş kafayı iyi vuramıyor ve bir kafa bu kadar mı koyar bir insana..

    işte bu dakikadan sonra titrememi durduramıyorum, kalbimin atışlarını hissediyorum. bildiğin çarpıntım var lan, 10 yaşındayım..

    bu maçtan sonra ağlamayan bir tek taraftar olduğunu zannetmiyorum. sonra çok mağlubiyet gördüm, ama böylesini bir daha hiç hissetmedim..

    amına koyayım juventus..
App Store'dan indirin Google Play'den alın