• 152
    artık sıkıldık. seneler boyunca alınan mağlubiyetlerin bizlere ders olacağını beklemekten gerçekten sıkıldık. isyanım ne taktiğe ne reykart'a. her sene aynı manzara.. şampiyonluk virajında alınan bir mağlubiyet. iyi oldu ders olur. ne dersi be.

    isyanım ruhsuzluğa. sanki şampiyonluğu ilan etmişizde formalite maçları. ne bu genişlik lan. pres yok, hırs yok, azim yok.. kaybedin ama kazanmayı isteyin önce sonra kaybedin. mübarek tatile gelmişler. şampiyon olup olmamak umrumda değil ama artık bu dersler çıkarılsın yeter ya.!!
  • 153
    son dakikada emre çolak a kızan kişi nevzat abi olup, takımımızın her maçına içeride dışarıda yönetimle birlikte senelerdir gider. kızması kötü niyetten değildir. sadece a takımın değil geçmiş yıllarda paf maçlarını da eksiksiz seyrederdi. belki de haldun üstünelden daha koyu galatasaraylıdır. aynı zamanda galatasaray kongre üyesidir. sevilir ve sayılır.
  • 154
    dediginiz gibi;
    - servet, emre güngör
    - arda'nin isteksiz oyunu
    - mehmet topal'in berbat performansi

    ve

    maci 70 metrede oynadigimizdan dolayi kaybettigimiz mac olmustur. takim halinde gidemedik, dönemedik. bize karsi açik oynayan kasimpasamacinda kaldi akillar. iyi defans yapan takima karsi, etkili zannedilen forvetlerimizin gücsüzlüklerini gördük, tekrar. sezon bitecek ama bir uyumsuzluk var takimda. her mevkide anlasmazliklarhad safhada. caner&ardaikilisi disinda anlasan adam yok.

    velhasil cok önemli bir virajdi bu mac sampiyonlukyolunda, kaybettik.lüksümüzü harcadik.

    mehmet topal'in çok kötü oldugunu ikinci kere yazmak zorunda hissettim kendimi. gerçekten ne oldu örümceke ?

    edit: geçen sene bu zaman ile fark 4 puan olsa gerek. rijkaard'in skibbe'den farkinin bir galibiyet bir beraberlik olması sasirtici.
  • 156
    galatasaray'ımın çok rahat alacağı maçı elleriyle rakibe verdiği mücadele . kadrosuna aldanıp eskişehir'in hücum futbolunu oynadığını düşünmeyin , yüzde 2 'si kadar bile taraftarı olmayan kasımpaşa bile düzgün futbol oynamaya çalışırken evinde muazzam bir seyirci desteğine sahip eskişehir çifkeflikte sınır tanımadan oynadı . ha galatasaray'da iyi değildi o ayrı . neden galatasaray iyi değildi ? 8 defans oynayan eskişehirspor arda turan'a her top geldiğinde 4 kişi kapattı dolayısyla arda etkisiz kaldı . jo'ya öyle bir markaj uyguladılar ki kurtulmak için jo sağa sola ortaya defansa geldi . ayhan akman'ı konuşmak istemiyorum lakin konuşursam sözlükten atılabilirim . elano ayhan'ın açığını kapatmak için hücuma katılamadı bile . adamcağız kaleciden top alıp oyuna sokmaya çalıştı . ayhan beyler ise bu sıralarda jo ile çift santrafor oynuyorlardı . caner hücumda süper defansta fallafoş gene . servet bu kadar kötü oynayamaz arkadaşım , bu kadar acemice top oynanır mı yahu ! sabri'yi tanıyamadım . hiç bir katkısı yoktu takıma . keita desen oyunda olduğunu çıkarken öğrendim . mehmet topal çizgisini değiştirmedi gene sıçık oynadı . emre çolak pek berbattı ama ona laf etmem o atmosferde o skorda bu çocuktan çok şey beklemem ben . giovani dos santos oyunda 90 dakika olsa bir şeyler olabilirdi gibi , çünkü bu çocuk süper .

    şimdi geleyim yediğimiz gollerin incelenmesine . imkanınız varsa bu maçı 90 dakika tekrar izleyin ve izlerken sadece ayhan akman'a bakın . 1 adet olumlu harketini hadi olumlu hareketini geçtim olumsuz olmayan hareketini yani varlığı yokluğu belli olmayacak pozisyon gösterin size bir peugeut 307 alayım . ulan arkadaş ne illet futbolcusun sen yahu ! yenilen ilk golde bariz el var fakat onun öncesinde şöyle bir durum var ; eskişehir bizi çıkarmamaya oynuyor pas yaptırmamaya oynuyor . onlar farkında bizim silahımızın paslar olduğunun . bu pasları bir takımda kim yapar , hazırlık paslarını takımda kim yapar ayhan ! baskıyı yedik ve mehmet topal saçmaladı , caner servet anlaşamadı el oldu bilmem ne ama orada neden ayhan yok ? ayhan akman'ın bugünkü görevini bana biri anlatsın . bence arda'nın yerinde oynadı forvet arkası . çünkü jo ' yu defansta gördüm ayhan'ı görmedim . zaten eskişehir pas yaptırmamaya çalışıyor bir de sen yoksun ne yapsın kalanlar ? . senin mevkin neresi arkadaş ! hagi rolünü mü verdi sana rijkaard? kafana göre mi oynayacaksın nedir . peki 2. gol ? öylemi hamle yapılır o adama ? bu ligde senden tecrübeli futbolcu varmı ? gücün yetmeyip düştüğün yetmiyor düştükten sonra adama tekme sallamak neyin nesi ? 10 kişimi bırakmaya çalışıyorsun bizi ? benim takımımda böyle çirkef futbolcuya yer yok arkadaş . sen hem takımın oyununun içine sıç hemde barış özbek gibi acemi hata yap . allahtan deymedi adama o tekmen . utandım senin yüzünden ayhan ! elano ortasahayı geçemedi bu nedenlerle . ayhan ilerde pas bekliyor elano kaleciden top alıyor ! bu kareyi unutamam ben . ya ben yanlış görüyorum ya da kenardakilerin gördüğünü göremiyorum .

    sonuç olarak ; takım olarak iyi değildik . hakem olarak iyi değillerdi . rakip olarak iyi değillerdi ve biz yenildik . topun oyunda kaldığı süre 30'u geçmez . top toplayıcı çocuk görmedim kenarda . taça çıkan topları kendi futbolcularımız getirdi . hakem kendisine bağıran arda'ya kart gösterdi de o k.a.'ya neden göstermedi acaba ? eller havada uçuşurken hangi birini gördü ? avantaj diye bir şeyden haberdar mı acaba bu hakem beyler ? hakemin öncelikli amacının oyunu oynatmak olduğunu sigara dumanı bile biliyor artık bu nasıl maç yönetmek ?

    yenilgiye sorumlu arıyorsak ayhan akman derim ki kanımca öyledir . ancak bu yenilgi çok fazla moral bozmamalı . bunlar olağandır . bireysel saçmalıklardan kaybedilen 3 puan daha kaldı bize gece rüyamıza. ama varlığınız yeter sizin , her hafta sevinecek değiliz .
  • 157
    bu kadar sorumsuz ve isteksizce sahaya çıkan bir galatasaray takımını ilk kez gördüğümüz maçtır. 29 yaşında olduğumu da ekleyeyim. sahada bulunan 14 galatasaraylı oyuncunun hepsi birden formsuz olacak değil ya, zorları, dertleri , sıkıntıları nedir anlamak çok zor.

    sen zaten kaliteli ayaklara sahipsin. bir kaç kilometre koşup, bir kaç pas yapsan kazanıp geleceksin zaten.
    nedir zorunuza giden? nedir oynamanıza engel olan?

    bizler üç kuruş para için ayın 26 günü koşturup dururken ve neredeyse hiç bir zaman hiç kimse "zaman zaman formsuz olabilirsin, sorun değil" demiyorken; galatasaray takımının oyuncularını haftanın bir günü 1 saat 30 dakikayı kapsayan bir süreçte asli mesleklerini icra etmekten alıkoyan ne olabilir?

    haftada 1 saat 30 dakika bekleniyor sizden... onun hakkını verebilmek için de hafta arası adam gibi idman vermeniz.
    derdiniz ne be brader ! adam elle atsın ne var ? senin ayaklarının tanesi 1 milyon avro ediyor. o adamın bütün varlığı etmez 1 milyon. sen de git iki tane at o zaman. ağlak taraftarlık karşı yakanın işi. kimse girişmesin hüzün moduna.
    adamlar elle attılarsa, sen de kalkıp ayak ile, kafa ile;
    olmadı,
    tırnak ile, diş ile;
    umut ile , sevda ile cevap vereceksin arkadaş ! galatasaray forması sana bunun için verilmiş. 10 kişi kalıp 3 gol yemiş takımın üzerine ben de giderim bizim çocuklarla. çok sıkıldık iki senedir takımın keyfinin çatmasını beklemekten.

    işini yapmaktan üşenen adamlara verme forma falan rijkaard... sen adam gibi topunu oynardın her maç, senin gibi yaklaşımı olmayanları şimdiden emekli et floryadan. numarasında kaç yazarsa yazsın... gitsinler konyaspor'da falan oynasınlar.

    not: henüz iş hayatına atılmayıp "yapılması gereken iş ve beklentiler" hakkında deneyimi olmayan genç arkadaşlar bana sövmesin lütfen.
  • 158
    bir hafta içinde ne değiştiğini anlayamadığım futbol müsabakasıdır. maç boyunca pozisyon üretmeyen, pres yapmayan, ardarda 2 pas yapılmayan bir maçtır. ayrıca kötü giden diğer takımların da daha hırslı oynamasına neden olacaktır. zaten bir takımda en çok koşan futbolcu 33lük ayhanla stoper servetken teknikmiş, taktikmiş, hakemmiş konuşmak abesle iştigal etmektir.
  • 159
    gole kadar kısır geçen, kontrollü, kimsenin kötü oynadığmızı düşünmeyeceği maçtı. şimdi ilk yarı jo nun pozisyonu keita nın şutu gibi önemli pozisyonlarda bizimdi. 2 kere sarı kart görmesi gereken koray ın koluyla attığı gol doğal olarak hem dengeleri değiştirdi hem motivasyonumuzu düşürdü. ayhan mehmet topal ve servet in kolektif akıl tutulmalarından oluşan ikinci gol ise maçı 3 puanla bitiremeyeceğimizin kanıtıydı. çok da kötü oynamadığımız maçta hem defansif ekibimizin hem de hakem in kötü performansı bu sonucu getirmiştir.

    ama gel gelelim ki galatasaray kötü oynadığında hakem in buna destek olma hakkı yoktur. hakem iyi oynayanın yanında değil doğrunun yanındadır. mehmet topal ın 2 senedir sürekli düşüş yaşaması ise bu takımın ve yöneticilerinin göz önünde bulundurması gereken bir durumdur.

    yani rijkaard dan önce arda nın beli, mehmet topal ın yokuş aşağı performansı ve servet in savrukluğu nedir ne değildir bunun araştırılması gerekir. onun dışında giovani artan performansını bize yine gösterdi. penaltı pozisyonunda attığı çalım messi, cristiano ayarındaydı.

    şimdi asıl noktaya gelicem galatasaray taraftarına. allahtan taraftarın takımla ilişkisi birebir değil öyle olsaydı şimdiye kadar çoktan düşmüştük lig yarışından. nedir bu hıncallık. nerde sabır yeminleri.

    gidin bir de rijkaard a "you are not a hoca " falan diyin.

    ama önce bir sakin olun da.
    bir nefes alın. ankaragücünde atılan fark ve trabzon galibiyeti bize şampiyonluğu getirebilir. korkmayın. destek olun.
  • 160
    galatasaray'ın daha farklı kaybetmeyi hakettiği, ancak tek farklı mağlubiyetle kurtulduğu müsabakadır. bunu sadece galatasaray'ın oyunu üzerinden söylüyorum, yoksa eskişehir'in atmaya niyeti yoktu, ilkini caner, mehmet, leo franco üçlüsü yarattı, öbürü de toplu olarak takımın eseri. galatasaray yense iyi mi olurdu, haftayı sakin geçirme adına belki, ama daha uzun vadedeki planlar için bana kalsa 4-5 yememiz daha iyi olurdu. takım bir hafta içinde o eski vurdumduymaz, sallapati, laubali oyununa geri dönmüş. buna rijkaard'ın ayhan tercihi de eklenince sahada tam bir cümbüş yaşandı. oldukça komik bir durumdu ben kendi adıma sağlam güldüm yani. savunmanın ayhan'a veya mehmet topal'a attığı topun ya geri gelmesi, ya da kaptırılması gözümde squash adı verilen sporu canlandırdı. arda'nın gezinmesi, elano'nun oha dedirtecek derecede savunmaya yaklaşması, sabri'nin takımın haline bakıp "ben iyi oynamayayım da arkadaşlarım kötü görünmesin" demesi, bunlar hep güldürdü beni, sinirden gülmüş de olabilirim onu bilmiyorum.

    öhm, toparlıyorum. sadece elano'nun gereğinden fazla geride oynaması olayı eleştirilebilir gibi geliyor bana, takımın gerisini değerlendirmek bile beyhude bir çaba. şimdi elano kendi kendine o kadar alakasız bir noktada oynamadı. ileri çıkışları olsa da kendisinin görevi belli ki santra noktasının biraz gerisinde durmak idi. şimdi işte bu noktada ellerim titriyor, tırnak içinde "deliriyorum", dönüşü olmayan bir yola giriyorum. ulan tamam elano orada oynasın da, gio neden yedek, biri bana bunu anlatsın. elano defansif orta saha pozisyonunda, ayhan defansif (çakma ofansif) orta saha pozisyonunda, mehmet topal defansif orta saha pozisyonunda. e afedersin oyunu santra noktasının ilerisine geçtiğinde ebem mi kuracak? veya elano orada oynuyorsa hem ayhan hem mehmet'e ne gerek var? gio as başlasa, yine değişmeli olarak keita-jo-arda-gio estirseler, fena mı olurdu?
  • 161
    sözlüğün karışması sebebiyle, sol framede 38. sırada ancak bulup da yorumumu eklediğim maçtır.*

    --- alıntı ---

    çatır çatır geçen bir maçta eskişehirspor’un kazandığı, belki de farkı açabileceği bir maç oldu. ama işte bu takım (eskisehirspor) kodlanırken farkı açmak üzere kodlanmamış.
    yanlış anlaşılmasın, asla küçümsemek için söylemiyorum : böyle oynamaktan başka çaresi var mıydı eskişehir’in. hele ki geçen hafta kasımpaşa’nın top oynamak isterken ne hale geldiğini gördükten sonra.
    deplasmanda kaybettiğimiz ankaragücü maçından sonra da yazmıştım, galatasaray takımı kırılgan. maça ağırlığını koyamıyorsa dağılıyor işte.

    maçta gol kaçmadı, jo’nun 1.devredeki aşırtması dışında. sadece mücadele vardı sahada. bu da tam eskişehir gibi takımların sevdiği şey. yine küçümsemiyorum, ben hoca olup da galatasaray karşısına takım çıkarsam aynısı oynatırım. sert ve bıktırıcı pres, rakip oyuncuların sinirlerin alt üst edecek suni gerilimler. hepsini yaptı eskişehir. puan ve para lazım abicim adamlara, futbolun güzelliğini mi düşünecekler.
    hemen de elit taraftar olmayın canlarım, italya ligi tamamen böyle oynanıyor.

    gereksiz bir rahavet, şampiyon olduk havası gördüm takımda. sakin sakin, yavaş yavaş pas yapıyorlar falan. ya abicim ısırsanıza rakibi, dişinizi göstersenize. bunu yapan 2 tane adam vardı koca takımda. elano ve neill, biraz da jo. ne kadar ilginç. başta mehmet topal, arda, keita, sabri, caner, servet, ayhan’ı saymıyorum bile. abicim (abicim derim ben bana en yakını 10 yaş küçük) ne yapıyorsunuz? adamlar brezilya, avustralya milli takımıyla dünya kupasına gidecek, kıçını yırtıyor, siz niye dolaşıyorsunuz sahada?
    işi şahsiyata dökmek niyetinde değilim, paslı oynamayı severim. ama sen 1 hafta önce başka, şimdi başka oynuyorsan rijkaard ne yapsın.

    bir takımın kalbi orta sahadır. çok ekstrem bir durum olmazsa bir maçı alan da veren orta sahadır.
    bakıyoruz galatasaray orta sahasına: 3 topçu var. 2’si işçi biri usta. işçi olanlar ayhan ile mehmet topal, usta elano ama kağıt üstünde, futbolun mantığı olarak. oyun içinde ise bir bakıyoruz rakibe basan da, oyunu kuran da elano. normalde mehmet topal ile ayhan topa basıp topu elano’ya atmalılar. elano’da oyunu kurmalı. ama öyle olmuyor, elano bütün işleri birden üstlenmek zorunda kalıyor. diğer orta saha oyuncularımız balıkçı. bekliyorlar ki; belki bir sazan oltaya vurur da bunlarda top kapar. eskiler iyi bilir, 1989’dan önceki futbol bu. birileri hata yapar biz de ekmeğimizi yeriz taktiği.
    daha önce kaç kez yazdım, mehmet topal çok yavaş, rakibin yanında refakat ediyor, yüksek toplarda çok hata yapıyor diye. hala aynı. ayhan konusuna girmek istemiyorum yine.
    ancak şöyle bir gerçek var : bu adamlar rijkaard’dan formayı alıyorlar. bu işte bir yanlışlık var. şöyle ki; ya m.topal ile ayhan idman topçusu, yani idmanlarda süperler, çok da baskı yemedikleri için, ya da barış ve m.sarp çok yetersiz. en fena ihtimalde rijkaard da neeskens de göremiyor bunu. hiçbir hoca bindiği dalı kesmez, lise takımı mı lan burası? o zaman bu arkadaşlar sezon sonu yerlerini daha seri, topa ve rakibe basabilen, basit topları kullanabilecek topçulara bırakacak.

    bugün bir ruhsuzluk hakimdi takıma. gençler sadece ali sami yen’de oynayarak şampiyon olunmaz. sert maçlarda da maçı almalısınız. kimi takım, sertliğe sertlikle cevap verir. ama güzel olan sertlikle muhatap olmayarak topunu oynamaktır.
    ne kadar dağınıktı takım bugün. ben hiç böylesini görmemiştim. bunun rijkaard’la, neeskens’le, tercüman mert’le, adnan polat’la ilgisi yok. galatasaray takımı, oynamak istediği futbolu ancak iyi oyuncularla becerebilir. bir kısmı hem zeki, hem yetenekli, diğerleri kazma. olmaz bu iş.

    daha çok maç var, böyle puan kayıpları olacaktır. olmaması için, birileri rijkaard’a maça göre taktik vermesini söylemeli. iyi mi bu? şampiyon olursak iyi, olamazsak kötü. çünkü skor toplumunda yaşıyoruz. ayrıca çok da taviz vermesine gerek yok hocanın kendi oyun anlayışından. orta sahada kamlumbağaları değil tavşanları oynatacak, konu kapanacak. mesela elano ile arda orta saha göbekte, gio solda, keita sağda. ön libero olarak da sadece m.sarp(topal, barış, ayhan) oynasa bu iş olur. zaten sarp(topal, barış, ayhan) hiç yalnız kalmaz ki. hem arda hem de elano ona yardıma gelir. sadece sarp(topal, barış, ayhan) ileri gidip rakip savunmanın boşluklarından faydalanmaya çalışmasın, yerinde dursun yeter.

    popomuzu sıkar da sabredersek, seneye ve sonraki senelerde bizi kimse tutamaz.

    ek : hakemden hiç bahsetmediğimi fark ettim. sonuca etki edecek hatalar yaptı, doğru. ama o pozisyonların hepsinde böyle karar verilebilirdi. kötü niyetinden değil, tamamen futbolu bilmemesi yüzünden yaptığı hatalar oyunun kaderini etkiledi.
    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...galatasaray-2-1.html
  • 162
    dün yaşadığımız deprem felaketine dahi ağlayamayan şahsımın, son düdüğün çalmasıyla sinirden ağladığı maçtır.
    kendimden utanıyorum.

    ayrıca, bana bugün bir doğum günü hediyesini dahi çok gören galatasaray'ım.. aşk olsun sana be galatasaray'ım.
    sezon sonu güldür bari yüzümü. söz unutacağım bugünü, eziklikten iki büklüm gezen beşiktaşlı eniştemin gecenin
    bir vakti arayıp "geçmiş olsun" dalgalarını.. hepsini unutacağım. sen yeter ki sezon sonu ver hediyeni.. geç de olsa
    hediye hediyedir be cimbom'um..
  • 163
    bu sezon gittiğim 4 deplasmandan sadece ankaraspor maçının kazanılabilmesi ve sami yen'de izlediğim 3 maçta da berabere kalmamız üzerine; fenerbahçe maçına gidip gitmemeyi ciddi ciddi düşünüyorum, ihtimalleri gözden geçiriyorum.

    şu an boğazımı ve suratımı yakan biber gazının etkisiyle, aklımda pek bir şey kalmadı maçtan(tabi servet ve mehmet'in perişanlıkları dışında). ha mevzu neydi dersen, açık tribünden üzerimize taş yağmasının akabinde polise "ne işe yararsınız lan siz!" diye çıkıştık; cezasını da biz çektik anasını satiim...
  • 164
    bana kafayı yedirtmiş olan maçtır. stres ve sinir içinde geçen maçta içmemek için kendimi zor tutuyordumki ikinci golü yedik. bardak bardak içtiğim alkol bana mide bulantısı olarak geri dönmüş durumda. birde kuşların laftarı yokmu! sonra diyorlarki "wasabi neden anamıza sövüyosun". bekleyin lan 27. haftayı. sadece maç günü değil ondan öncesinide bekleyin. toka ve hagi ye selamlar olsun. anladınız siz.
  • 165
    tum sarı-kırmızı gonullerin ayhan akman'ın jubilesi olması icin dua ettigi mac.. umarım mayıs ayında veda etmesini garantileyen mactır bu.. hasan sas ve umit karan'dan tek kalemde kurtulan kulubun ayhan'a daha fazla tahammul etmemesi lazımdır zira..

    daha fazla cemkirmeye devam edersem sozluk kariyerim acısından iyi olmayacak, susayım.

    http://artemiofranchi.blogspot.com/...kisehirspor-2-1.html
  • 166
    evet... maçı neredeyse hepimiz izledik, dinledik ya da sözlükten falan takip ettik. eskişehir'e deplasmanda 2-1 kaybettik. çok mu anormal bir durum bu? hayır. yani olmamalı...

    şampiyonluk virajında çok önemli olan bir engelde takıldık. geçseydik hem moral hem de puan açısından çok büyük bir avantaj elimize geçerdi. üstelik bu hafta bütün rakiplerimiz de kazanmıştı. ( bursa'yı galip sayıyorum) ancak herşey bitti mi? bazı yazarlarda bu umutsuzluk hat safhada. peki neden? onlarca nedeni basit, kaybettik ya; 3 puan gitti ya elimizden. e rakiplerde kazanınca otomatik olarak şampiyonluk gitti onlarca. işte nedenleri bu kadar saçma ve yanlış. en azından ben başka bir neden göremiyorum ortada. her beraberlik ya da mağlubiyet sonrası ortaya çıkan bu " goygoycular " yine iş başındalar. millete bir heyecan, bir şüphe " lan hakikaten öyle mi acaba? " diye düşündürmek ve kendilerince zafer yaşamak isteyen insanlar bunlar...

    halbuki, ne kadar doğru bu? daha doğrusu doğruluk payı var mı? elbette yok. bu takım; kendisine güvenilirse, sahada 90 dakika desteklenirse, yani özetle köstek değil destek olunursa şampiyonluğu çok rahat alabilecek bir takımdır. bu maçı kaybetmemiz, şampiyonluğu kaybettiğimiz anlamına gelmez, gelmiyor da zaten. yani, en ufak bir puan kaybında ortaya çıkan bu " goygoycuları " amiyane tabirle " sallamayın ".

    bakın maçtan önce ne demişiz;

    (bkz: #331479)
  • 168
    ilk yarısında futbol oynamaya müsait olmayan bir zeminde takımımız elinden geleni yaptı ve sonlara doğru gerekli pozisyonları bulmaya başlamıştı. ama sonra hakem denen tetikçi sahneyeç ıktı. k.a. isimli futbolcu önce bir gol pozisyonunu eliyle kesti, beş dakika sonra aynı eleman çok profesyonel bir şekilde topu eline alıp golünü attı.ben de iddia ediyorum bu pozisyon olmasa idi eskişehir gol falan atamazdı. hakem bariz katletti. bir de teselli penaltısı verilmiş. yerim lan penaltınızı. istemiyorum ben yalan penaltı.

    ama bazı oyuncuların kulağının çekilmesi gerekiyor.

    servet çetin bak arkadaşım. nedir senin derdin? ikinci lig futbolcularından çalım yenir mi lan? mehmet yılmaz'dan bile çalım yiyorsun. ne olacak bu işler? rusya'da transfer sezonu ayın 15'in de bitiyor. umarım o zamana kadar okutabiliriz seni.

    mehmet topal kardeşim geldiğinden beri kendini zerre geliştirmedin. 2008'de oynadığın muhteşem topu unutmadık. alex'in ağzına s.çtığın maçları unutmadık. o sezon içine yaya toure, vieira mı kaçtı kardeşim? nedir iki senedir halin? yenilen iki golde de yüzde yüz hatan var.

    caner erkin'i geldiği günden beri savundum. ama mevzubahis ilk golde uyuklaması nedir? büyük potansiyelin var eyvallah? ama dün ali güneş'den hallice idin be kardeşim.

    kimse çıkıp rijkaard'a sallamasın abicim. ben de eleştiriyorum. sayın hocam boşver bu servet'i falan. ne güzel emre güngör var. servet'in sadece adı var artık. inat etme. ama dün elindeki en iyi kadronla çıktın buna da inanıyorum. bir hata yaptın diye de seni yerin dibine sokanlara ayrıca kafam girsin. ama hocam bu servet, caner ve mehmet topal'ın kulağının çekilme vakti geldi.

    sana inanıyorum hocam. şampiyonluğa inanıyorum. sana sallayanlara ayrıca kafam girsin. şampiyon olduğumuzda kaçacak delik arayacak laleler şimdi doluşuyor frank rijkaard'a mektuplar başlığında. boşver hocam. yürüyedur.
  • 169
    misafirler nedeniyle izleyemediğim, dinleyemediğim ancak ara sıra bilgisayarın başına geçerek skoru takip ettiğim maçtır. iyi mi oynadık kötü mü oynadık bilemiyorum. şu bir gerçektir ki bu maç benim gibi duygusallıkta bihaber öküzü bile duygusala bağlamıştır. elime kağıt kalem alıp bir şeyler karalamama hatta akrostiş şiir yazmama neden olmuştur.

    (bkz: #332395)
  • 170
    galatasarayın en büyük sorununun yine ortaya çıktığı karşılaşma olmuştur. bizim sert, ısıran rakiplere karşı oyunu yıkma becerimiz yok. bunun en büyük nedeni kırılgan bir ileri hatta sahip oluşumuz değil sert ön liberolarımız olmayışıdır. özellikle dönen toplara basacak olan mustafa sarp, mehmet topal ve ayhan akman genel olarak hızlanması yavaş ve topa girişleri çok sert olmayan oyuncular olduğu için, rakip hızlı veya güçlü adamlarıyla topu bizim alanımıza hızlı bir şekilde geçirebilmektedir. bunu bilen takım da psikolojik olarak bütün hatlarıyla oyunu karşı alanda oynayamamaktadır.

    olmak istediğimiz takım barcelonada da yok bu tarz ön liberolar ama onlarda xavi ve iniesta var ki mukayese kabul etmez. her ne kadar topa sahip olup topu dolaştırmak öncelikli hedefimiz olsa da topa sahip olabilmek için topu kazanmak zorundayız. bunun içinde türkiye'de ön liberolarınızın biraz hayvansı olması lazım.

    maç yazısından daha çok ön libero yazısı oldu ama bu maçın kaybedilmesindeki en büyük sebep hatta puan kaybettiğimiz maçların en büyük sebebi budur. o yüzden deplasmanda kazanamıyoruz o yüzden sert oynayan takımlara karşı zorlanıyoruz. bu saatten sonra yapılacak şey için bu tanıma en uygun oyuncu olan barış ön liberoda oynarsa en azından takıma bir dinamizm ve agresiflik getirir ki şu anda en çok ihtiyacımız olan şey budur.
  • 171
    sözlüğü karıştıran maç.

    akşam bir heyecan ile eve vardım, can'ımı öptüm kokladım, geçtim televizyonun başına. evdeki yoğun ezel baskısına rağmen açtım maçı. iyi bir oyun ve 3 puan bekliyordum ama olmadı...

    maç dengeli başladı aslında. her iki takım da birbirini tartıyordu tabiri caizse. bir boşluk yakalayıp değerlendirme peşindeydi her iki takım da. ta ki 43 üncü dakikaya kadar. saçma sapan bir geri alan paslaşmasında araya giren k.a. devreye 1 - 0 yenik girmemize neden oldu. içim hala rahattı, "ikinci yarı döner bu maç" diye düşünüyordum. ikinci yarının başlaması ile bu fikrim de yerle yeksan oldu. hayatı boyunca vuracağı topların, belki de gitme ihtimali olan en iyi yerlere gitmesi sayesinde 2 gol bulan k.a. gardımızı düşürüyordu. ben bu adamı takip ederim arkadaş, bundan sonraki maçlarında nasıl oynayacak bakarım. daha dün bir yazar arkadaşla konuştuk, (bkz: necati ateş/@thisisthebesttillwedobetter) entry'm sonrası. bize aslan kesilen bu insanların diğer maçlardaki süt dökmüş kedi hallerini isviçreli bilim adamları incelesin bir zahmet.

    ilk yarı iki tane elle oynamayı devam ettiren bay eyyam, ikinci yarı gio'nun kendini atmasına penaltı diyiverdi. nasıl olsa maç gitmiş, galatasaray dağılmış. penaltı versen ne vermesen ne. kararlarıyla maçı çığrından çıkardıktan sonra gerilen sinirler sonrası çıkan tartışmaları da sarı kartlarla yatıştırmaya çalıştı.

    hakemin kötü yönetimini bahane ediyorum sanılmasın, biz de takım olarak puan*almayı hakedecek hiçbir şey yapmadık. garibim elano tek başına orta sahada çırpındı durdu. neill savunmada kimin açığını kapatacağını şaşırdı. klasik bir geyik var, 2000'de kupaları alan kadroda ruh vardı, şimdi paralı askerler var ruh yok deniyor ya. dün akşam sahadaki oyunculardan "ruh"a sahip olması gereken yerli oyunculardı asıl dökülen. paralı asker denen adamlar kıçını yırttı takımı toparlamak için.

    ayhan için düşündüklerim artık herkesçe malum; (bkz: ayhan akman/@thisisthebesttillwedobetter) kendimi tekrarlamak istemiyorum artık. mehmet topal için de şunları söylemişim; (bkz: mehmet topal/@thisisthebesttillwedobetter). servet de var ama merak eden aslan ara'yı kullansın, abartmayım. bu takımın yabancı oyuncularında sorun yok çünkü hepsi mantalite olarak büyük takım olgusunu sindirebilmiş insanlar. yerli oyuncularımızda sorun. anadolunun bağrından kopup gelen bu yağız delikanlılar, bir anda avrupa arenasında kendilerine yer bulunca afalladılar doğal olarak. bu takıma bir tane de mentor lazım. türk oyuncuların kendilerini kaybetmeden basamakları tırmanmalarına yardımcı olacak insanlar lazım.

    neticede bir maç kaybettik, hem de ligin sağlam takımlarından birisine. avantaj hala bizde görünüyor. en yakın takipçimiz iki takımı cehennemde ağırlayacağız. rıdvan'ın geçen hafta söylediği "galatasaray, fenerbahçe ve bursa'ya kaybetmesin şampiyon olur" sözü geçerliliğini yitirdi bu maçla. çünkü şu anda ligin gizli lideri bursaspor. her iki maçı da kazanmamız şart oldu.

    bu maç umarım ders olur. erkenden şampiyonluk havasına girmenin cezasının bu kadar çabuk kesilmesi iyi oldu bir bakıma. sıradaki ankaragücü maçında bambaşka bir takım izleyeceğimizi düşünüyorum.
  • 172
    yillardir bir kadiköy bir de eskisehir atatürk. nedir lan bu cilemiz dedigim müsabakadir. cimbom bir türlü maca agirligini koyamamistir. gectigimiz hafta oynanan kasimpasaspor maci galibiyetiyle rehavete kapilan cimbom ciktigi bir eskisehirspor deplasmanindan yine puansiz ayrilmistir. üstelik milli mesai'de pek yaramamis, en güzel örnek olarak arda turan kendisinden beklenilen performansi ortaya koyamamistir. yabanci statüsünden oynayan futbolcularimiz elano ve abdul kader keitanin da ülkelerinden yorgun döndükleri ve dolayisi ile dün aksam maalesef istedikleri futbolu ortaya koyamadiklari mac olmustur. galiptir bu yolda maglup dedigimdir. zira kaybedilen 3 puan ile birlikte kendimize ceki düzen verip belkide ve insaallah önümüzdeki 3 macida almamazi saglayacak olan mac olmustur.
  • 173
    bu ve galatasaray in puan kaybettigi tüm maclar artik bize turkcell süperlig in kalitesinin arttiginin bir göstergesidir. artik kolay mac yoktur. 1 den 34. haftaya kadar canla basla efor sarfederek mücadele etmek gerekir. artik galatasaray dahil hicbir takim ligin bitimine 4 hafta kala sampiyonlugunu ilan edemiyecektir. bunden kelli (aslinda 2-3 yildir) nerede ise son haftaya, son maca, son saniyeye kadar, sampiyon belli olmayacak ve dolayisi ile ligimize heyecan gelecektir, her ne kadar kalp krizi vakalari artacak olsada. bundan sonra her sezonun 2005 2006 yilindaki gibi gecmesi ve sampiyonlugun son saniyede gelmesi temennilerimle turkcell super lig hic bitmesin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın