• 228
    şampiyonluk şarkısının tüm samsun'u inlettiği maç. cuma akşamı geceyarısı 02.00'da istanbul'dan 2 otobüs yola çıktık. samsun şehri pilot bölge olması ve bakan suat kılıç'ın memleketi olması nedeniyle güvenlik önlemlerinin aşırı abartıldığı bir şehir. deplasmana geldiğimiz için otomatik olarak suçlu muamelesi görür gibi bitmek tükenmek bilmeyen güvenlik çemberleri arama ve kontrol noktalarından geçtik.

    daha sonra samsun çevik kuvvet müdürlüğüne otobüslerimizi aldılar. saat 18.00'da burda bekleyeceğimiz açıklandı. samsun'a erken gelmiştik ama bu önlemler nedeniyle karadenizin en güzel sahil kentlerinden birini gezemedik. çevik kuvvette çay sınırsız bedava. lig tv ücretsiz. polislerin yaklaşımı çok çok insancıl ancak üst üste aranmak, alkol muayenesi, otobüs kontrolleri insanı çok yoruyor.

    18.00'da yola çıktık. istanbul sesleriyle girdiğimiz stadı 2-0 gerye düşmemize rağmen 90 dk boyunca bir dakika bile susmadan, resmen ölümüne bağırarak, gırtlaklarımızı parçalayıp inlettik ve bu maçı resmen biz tribünden kazandık. takım harika bir güven vermiş hepimize. 2-0 deplasmanda geri düştük ama devre arasında fatih hoca soyunma odasına giderken 'imparator' sesleriyle kendisine verdiğimiz destekte hepimiz biliyorduk ki bu maç dönecek. o inanç, o kararlılık, o galatasaray ruhu, o forma aşkı bu takımda var.

    formanın hakkını veren ve mücadele ederek, savaşarak, asla maçı bırakmadan, teslim olmadan kazanan takımımız sahada biz tribünde görevimizi yaptık. uzun mesafe deplasmanlarının dönüşü çoğu zaman sıkıcı olur. yorgunluğun etkisiyle kasvetli geçer yol ancak tarihe tanıklık ettiğimiz bu maçın dönüşü bambaşka oldu. şampiyonluk şarkısını süsleyen zafer şarkılarımızla bekledi istanbul gelişimizi... çok şükür.
  • 229
    hayatımın en stresli anlarını yaşamama ve hatta maç 2 0 filan bitseydi bütün suçu kendimde aramama sebep olacak maçtı. hayatımda canlı gözlerle izlediğim ilk galatasaray maçıydı ve maalesef samsun tarafından izlediğim için maç bittiğinde bütün vücuduma kramplar girmişti, deliler gibi bağırmamak için kendimi kastığımdan dolayı. maçla ilgili fazla bir şey hatırlamıyor gerçekten maçtan sonra golleri filan arkadaşımla sayamadık doğru düzgün.

    bu arada bir daha ultraslan'a laf edersem en azından belirli mevzularda adam değilim. şerefsizim 90 dakika susmadılar helal olsun valla. bir de hemen yanlarında izlemekteydim maçtı 5 10 metre sollarında onlar gol diye deli gibi sevinirken aralarında değildim ama sürekli onlara baktım, onlardan bir kaçı gözümün içine nasıl koyduk ama diye bakarken. ahh ahh o nasıl mutluluktur lan, hiç birisi anladı mı acaba bende sizdenim diye baktığımı. arkadaşım "gülme lan sikecekler" dedi ama ancak o kadar durdurabildim kendimi, pişmiş kelle gibi sırıtmaktaydım onlara bakarken. ilk kez futbolcuları o kadar yakından gördüğüm halde dönüp onlara bakmak aklıma gelmedi yanarım yanarım ona yanarım.

    keşke azcık güzel yazabilseydim, duygularımı şuraya aktarabilseydim ama yok beceriksizim yapacak bir şey yok. belki çok basit kaçacak ama yazmadan edemiyeceğim iyi ki varsın sarı-kırmızı renkler iyi ki varsın galatasaray.

    sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum buradan sana ve ailene eyvallah lan ingilizce bilen piç tipli güzel insan. (bkz: profesyonel olmayan futbolcu)
  • 230
    ilk yarı 2-0 mağlup iken mekanda çaprazdan izliyorduk maçı, karşıdan gören bir masada oturan amca kalkınca saldırdık oraya*; ardından dualar ve canım arkadaşımın ''ya sen rahat ol 4-2 alacaz'' diyerek beni rahatlatmaya çalışması, depresif tavırlarım ile ''yaa ne 4-2'si bide 4 yani 3'e razıyım ben'' diyerek çemkirmem ve 2. yarı bunun gerçeğe dönüşmesi, arkadaşımın galibiyetten çok haklı çıktım havalarıyla 4. golde kafamı patlatması, ellerimi kızartması, kulaklarımı duymaz hale getirmesi hoş olmasa da yok be aslında o bile hoş oldu adrenalinin tavan yaptığı güzel bir maçtı. 2011-2012 sezonunun unutulmayacak maçlarından kendisi.

    sanırım skor 2-2'ydi, yorumcunun söylediği bir şey ile hikayemi sonlandırmak istiyorum(u: tam olarak böyle olmayabilir ama benzerdi (:):
    eğer galatasaray maçı çevirebilirse kesinlikle teknik direktör farkıdır bu.*
  • 232
    bazı galatasaray taraftarınında kimi zaman fenerbahçe taraftarına benzediğini apaçık gözler önüne seren maçlardan biridir. ancak klasik bir fenerbahçeli oyuncusuna küfreder, sataşır, yerden yere vurur, lanet okur... futbolun 90 dakika olduğunu unutan ve maç içinde özellikle ilk yarı takıma sağlı sollu sallayan sadece iyi gün dostu galatasaraylı istemiyoruz, kaldı ki onlar bizim nezdimizde galatasaraylı bile değil...
  • 233
    beni bazı iyi gün taraftarlarına karşı "sabri'ye kurban olun siz" diye bağırtan maçtır. yıllarca bu kulüp için elinden geleni ardına koymayan takımımızın şu anki kaptanına seviyesiz eleştirileri hayretle ve sinirle takip etmekteyim. evet çok iyi oynamıyor zaman zaman ama adam en azından ruhunu gösterebiliyor ve bir diğer dikkat çekici nokta da şu ki sakatlıktan yeni çıkmış bir oyuncudan eski performansına hemen çıkar çıkmaz dönmesini nasıl bekledik ya da o eleştirenler bunu hiç mi dikkate almıyorlar bu da ayrı bir soru işareti.
    her neyse, maça gelecek olursak açık söylemek gerekirse yanımdaki dostlarımla pek bir karamsardık ilk yarı bittiğinde. ikinci yarı sahada olması gereken ve zaten ruhunda bu hırs olan bir galatasaray vardı. bu yıl neredeyse her maçta olduğu gibi gümbür gümbür geldik ve ikinci yarı 4 kez gol diye haykırmamızı bize çok görmeyen golcü galatasarayımızı seyrettik.
  • 235
    son birkaç haftadır maçları kıraathanede izliyorum. belediyede işe girdim yaza kadar, zaten dünya kadar iş var master başvuruları vs. kafam dolu, biraz da agresifim iş yoğunluğundan ötürü, iş olmayınca da sıkıntıdan...

    maçların sık olması çok iyi oldu, siyasetten de soğudum ülke gündeminden de... haberlere şöyle bir bakıp direkt spora geçiyorum. her gün bin türlü terane, ne yahu bunların hepsi? ülkede adam kalmadı resmen her gün birileri ya ölüyor ya içeri atılıyor. dünya gündemi ülke gündeminden daha çok ilgimi çekiyor o derece... zira çok ilginç şeyler oluyor ülkede, kafam almıyor artık ben fazla naif veya aptal kaçıyorum. bir oyun oynanıyor ama bir oyun hep oynanıyordu zaten ne oyunmuş bitmedi gitti anasını satayım... öldürecekseniz öldürün de kurtulalım be abi yalnız ne olur lafı uzatmayın, masal anlatıp kafa ütülemeyin... futbol benim uyuşturucum, ilacım, takım da iyi olunca nasıl keyifliyim anlatamam... aptal ama huzurluyum, kör, sağır ve dilsizim ama açıkçası benden mutlusu yok... neyse, bir şey demiyorum zaten ben de lafı uzattım farkındayım, geçelim...

    maça biraz geç kaldığım için sobanın hemen yanında yer buldum kendime, mal bulmuş magribi gibi atladım tabi yavşak yavşak sırıtarak, "oh ne güzel sıcak sıcak maç izlerim" diye. giriş üç lira, iki de marka veriyorlar ikram çay için, sudan ucuz! kurban olayım ben böyle kültüre!

    yahu sevindik başta ama beşinci dakikada benim kıçımdan terler akmaya başladı, marka boşa gitmesin diye sıcak çay yudumluyoruz öte yandan, cekedi falan çıkarttım ama bana mısın demedi, terlemek bir kenara etim yanıyor yahu alışmışız kaloriferli lüks apartman dairesine, köylü milletin efendisidir, kıraathane mekanların kralıdır, mat oldum, toplumsal zekaya yenik düştüm... oranın boş olması tesadüf değildi, aptal ayracıydı, yuttum zokayı, kabul ediyorum... sobayla aramda ufak bir geçiş var, adam geçsin diye dua ediyorum birkaç saniyeliğine bile olsa o ısı akışı kesilsin diye... samsun'un goller de gelince iyice hikaye olduk, beyin kanaması geçirmek üzereydim ki devre arası oldu da kendimi dışarı attım. hava soğuk, buz gibi, nereden baksan 0 veya 5 derece var. civelek gibi geziyorum ceketsiz, köz gibi olmuşum 45 dakikada...

    manisa tarzanlığından sonra ikinci devrede usta bir hamleyle yerimi değiştirdim. bu sefer rahatım, ikinci çayı keyifli içtim. çok çakalım değil mi? siz de yakaladınız... çaya para bayılmamak için yavaş yavaş ilk devre birini, ikinci devre birini içiyorum :) bizim goller gelmeye başladı bende de bir hareketlenme oldu, vücudumun tamamen pişmiş sol tarafı da yavaş yavaş soğumaya başladığı için normale dönmüştüm, ilk iki gole pek sevinmedim, "hmm! lan acaba?" dedim, zira timsaha yatmaktan, erken ötmekten, aptal yerine konmaktan nefret ederim. ama ilk golü semih attı diye içten içe sevindim o ayrı. selçuk'un golü de kendi tabirim ile "anasının nikahı gibi abanmak"tır ki çok severim böyle golleri, ki selçuk inan'ın samsunspor'a attığı golden korkan polis de öyle düşünmüş olmalı ki iyi rol kesti... üçüncü golde boşaldım resmen, baros attı ya bir de böyle bağıra bağıra deli gibi kulübeye koştu, o an koptum resmen, tanımadığım dayılarla bir bayram havası, "laylaylaylaylaylaylaylaylaaaaa aaaaa cim-bom-bom!!!" diye bağırdık falan oturduk sonra. sercan'ın gole de bir o kadar sevindim, sevindik, artık taşak geçmeye falan başladık, çok sevindik ama anlatacak kelime bulamıyorum. bir kıraathane dolusu yurdum insanı ancak bu kadar pozitif olabilir.

    içerisi köylü, işçi, amele, manav dolu, dışarıda ise mobilet, beyaz şahin, elektrikli bisiklet falan var. şimdi ilk dörtlü ile ikinci üçlünün her türlü kombinasyonu korkunç ve itici olacaktır klişe toplumsal hafızaya göre ama öyle değildi, herkes bir çiçek, herkes bir polyanna, bakımsız bıyıkların altında sararmış dişli gülen dudaklar...

    ne zaman kameralar simon zenke'yi gösterse en az altı-yedi kişi "aha bu zenci sikicek anamızı" falan dedi, ehiosun'u görünce "aha bir tane daha atacak" falan dedik* ama imparator sağ olsun böyle olmadı, düşünün yani o beyaz şahinin bagajında kim bilir kaç tane levye var? bir olay olsa kıraathanenin deposundan acaba kaç tane sopa veya döner bıçağı çıkar? ya ceplerdeki emanetler? ki kızgın ahali bunca delici-kesici-dövücü alet edevatla harmanlanırsa minik bir ordu eder, düşünün ilk yarıdaki 2-0'lık skoru ve geçen seneki kötü oyuna ve bam'a* nazire yapan kötü bir sabri'yi görünce ne kadar korktuk, sindik, moralimiz bozuldu, küfrettik...

    maçtan sonra çok heyecanlı döndüm eve golleri tekrar izlemek için, koşa koşa gittim resmen, taksi durağındakiler tip tip baktı, "yazık" dedi biri hatta arkadan, tekrar görürsem alacağım makasını...

    annem maçtan ne anlar? "yavaş oğlum sakin oğlum" falan diyor maçı soran babama heyecanla olayları anlatırken. "la yörü" diye parladım tabi kadın ancak anladı halimden.

    geçen sene bir sürü maçı stattan izledim sözlükçü yoldaşlarla, artık en ufak bir kötü sonuçta çıkıveriyor o korku ve öfke, psikolojimizde yer etti resmen, allahtan bu şekil bitmedi maç. çünkü hakem her ne kadar abuk subuk faul verdiyse de iyiydi yani sorumlu bizdik, bok gibi oynadık, sonra çok fena açıldık, çok fena... arap atı az kalır tanımlamak için, geciktirici krem kullanan rocco diyeyim ciddiyeti siz düşünün... hoş, şahin k, tecavüzcü coşkun ve nuri alço'yu kimseye değişmem ama rocco aklımızda daha darbeli bir yer etmiş ondan öyle dedim...

    maç çok iyiydi ama bu heyecanı her hafta kaldıramam. sahi hafta da yok artık, üç günde bir kaldıramam. bize güzel ve heyecalı bir film izletti galatasaray! sürükleyiciydi gerçekten...

    son olarak emre çolak'tan birkaç gün sonra nazire yaparcasına siftah yapan gençlerimiz semih kaya ve sercan yıldırım'a daha nice güzel goller dileyerek paçasından lokallik akan bu yazıyı bitiriyorum.
  • 236
    sen 1,5 yıldır samsun'da yaşa samsunspor lige çıksın diye o kadar dua et lige çıkart * fikstür belli olduktan sonra elinden geldiğince tüm planlarını yaparken o haftasonunu boşa çıkart,sonra son dk. golü gibi seminer çıksın antalya'ya git maçı izleyeme. m.q. böyle şansın!

    tanım:seminerde telefondan takip ettiğim maç.

    lig tarihinde 39 kere 2-0 geriye düşmüşüz ve bunlardan ikisinde maçı galibiyete çevirmişiz.diğeri de ben antalya'da yaşarken ki orada da 2 yıla yakın yaşadım,11 aralık 2009 antalyaspor galatasaray maçıydı yine o hafta adana'da kendi maçım olduğundan gidememiştim...

    anlaşılan benim yaşadığım yerlerdeki maç haftaları o şehirde bulunmazsam efsane maç izliyor staddakiler.
    demek ki neymiş cimbom nereye ben oradan uzağa... *
  • 242
    samsun'da yaşayıp, koca bir sezon gitme hayali ve planı yapıp bilet bulamadığım için gidemediğim maç.

    hayır arkadaş biletler biletix üzerinden satışa çıktı 15 dakika sonra tükendi. sonra maç esnasında baktık ki ultraslan istanbul'dan deplasman düzenlemiş.ulan zaten samsun yıllardır süper lig'de yok galatasarayımızı izleyemiyoruz. sen çıkıp ta oralardan deplasman yapıyosun*, biletlerin de nasıl temin edildiği de muamma.

    tabi ek olarak da 26 ekim 2011 galatasaray gaziantepspor maçı ile birlikte şampiyonluğun düğüm maçıdır.
  • 248
    aklıma geldikçe gıcık olduğum maç. şöyle ki bir süredir samsun'da yaşadığım için aylarca bu maçı beklemiştim. sonra ne mi oldu? 1 hafta önce aynı gün antalya'da seminerimiz olduğunu öğrendim. maçı telefondan takip ediyordum. maç 2-0 olunca bayağı eğlenmişti bazı arkadaşlarımız, "maç 2-4 biter" dedik dedik anlatamadık...

    böyle bir maçı canlı izleyemediğime mi yanayım, samsunspor'un o sezon sonunda düştüğüne, sonraki sezon da komşu ilin takımı orduspor'un düştüğüne mi yanayım bilemedim. bu sezon da finalde miy'e kaybetti samsunspor, cim bom yine uzak bize :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın