526
fatih terim'in iyi oyun oynadığımızı belirttiği maç. hoca iyi oyunu topa sahip olup, rakip alanda oynamak olarak görüyor, artık burası kesin. zaten kendi oyun beklentisi de bu yönde. haliyle bir kaç karambol pozisyon olunca tüm parçalar birleşiyor ve oyun bir şekilde iyi olarak karşılık buluyor. iyi oynadık, şanssızdık. bu maç kaçar, sonraki maç atarsın. zemin de kötüydü zaten.
kaybettiğin hafta sonrası, karşında kapanan bir sivas'a karşı zaten oyunun şekli bu olur. hocanın yorumladığı anlamda naçizane görüşüm arada farklar var. sen rakibini boğamıyorsun. zaten topu sana bırakıyorlar, sen de oyunu yığdım zannediyorsun. bu perspektifteki hatalardan biri. oyunu yığıyorsan rakibi çıkarmazsın. atak üzerine atakla hataya zorlarsın. rakip bunalır. topu taca, ileri diker. psikolojik olarak kırılır zaten bir noktada. kapandıkça kendi 18'ine gömülür. sen de dersin ki golün gelmesine 5 bilemedin 6 dakika var. hele de maçlara böyle başlarsan rakip zaten hücum etmeyi pek düşünmeyecektir. maça 1-0 önde başlamak denilen de bu zaten. biz neredeyse ilk yarım saatin büyük bölümünü marcao ve donk arasındaki paslaşmaya ayırıyoruz. sivas maçında baskıyı ancak geriye düştükten sonra, o da yine anlamsız ve gelişigüzel hücumlar ile yapmaya çalışıyorsun.
hoca top bizdeyse, bir şekilde oyun rakip alanda oynanıyorsa oyunu iyi olarak okuyor. pozisyon üretmenin formülü sabırla pas yapmak olmamalı. sabırla pasın açılımı da zaten o herkesin dem vurduğu geriye, sağa sola oynanan paslar bütünü. üretkenliği ne bu işin dersek, yapılan işin asla bir sonucu, karşılığı yok. atak üretme, tempo ve devamlılık yok. sivas ya da konya rahat rahat savunuyor seni.
velhasıl kelam, bu sezon oynanan oyunların bir parçası olarak bu maça bakmak lazım. tipik bir senaryo daha yaşandı sadece. kapanan rakip, yediğin basit gol, maçı çevirmek için panik hücumlar, ve puan kaybı. * kayseri maçı, * karagümrük maçı, * ankaragücü maçından çok da çok farklı değildi oyun. evet şanssızdık. belki de şanssızlık daha önceki maçlardaki olduğu gibi yine bu aynı oyun senaryosuna başvurduğumuz içindi. bu senaryo değişmedikçe ve soruna farklı çözümler getirmedikçe de futbol olarak şanssız olmaya devam edeceğiz anlaşılan.
kaybettiğin hafta sonrası, karşında kapanan bir sivas'a karşı zaten oyunun şekli bu olur. hocanın yorumladığı anlamda naçizane görüşüm arada farklar var. sen rakibini boğamıyorsun. zaten topu sana bırakıyorlar, sen de oyunu yığdım zannediyorsun. bu perspektifteki hatalardan biri. oyunu yığıyorsan rakibi çıkarmazsın. atak üzerine atakla hataya zorlarsın. rakip bunalır. topu taca, ileri diker. psikolojik olarak kırılır zaten bir noktada. kapandıkça kendi 18'ine gömülür. sen de dersin ki golün gelmesine 5 bilemedin 6 dakika var. hele de maçlara böyle başlarsan rakip zaten hücum etmeyi pek düşünmeyecektir. maça 1-0 önde başlamak denilen de bu zaten. biz neredeyse ilk yarım saatin büyük bölümünü marcao ve donk arasındaki paslaşmaya ayırıyoruz. sivas maçında baskıyı ancak geriye düştükten sonra, o da yine anlamsız ve gelişigüzel hücumlar ile yapmaya çalışıyorsun.
hoca top bizdeyse, bir şekilde oyun rakip alanda oynanıyorsa oyunu iyi olarak okuyor. pozisyon üretmenin formülü sabırla pas yapmak olmamalı. sabırla pasın açılımı da zaten o herkesin dem vurduğu geriye, sağa sola oynanan paslar bütünü. üretkenliği ne bu işin dersek, yapılan işin asla bir sonucu, karşılığı yok. atak üretme, tempo ve devamlılık yok. sivas ya da konya rahat rahat savunuyor seni.
velhasıl kelam, bu sezon oynanan oyunların bir parçası olarak bu maça bakmak lazım. tipik bir senaryo daha yaşandı sadece. kapanan rakip, yediğin basit gol, maçı çevirmek için panik hücumlar, ve puan kaybı. * kayseri maçı, * karagümrük maçı, * ankaragücü maçından çok da çok farklı değildi oyun. evet şanssızdık. belki de şanssızlık daha önceki maçlardaki olduğu gibi yine bu aynı oyun senaryosuna başvurduğumuz içindi. bu senaryo değişmedikçe ve soruna farklı çözümler getirmedikçe de futbol olarak şanssız olmaya devam edeceğiz anlaşılan.