• 176
    her kanuni'nin bir hürrem'i vardır

    fenerbahçe ile galatasaray'ın durumu da böyledir. bütün dünyanın karşısında tir tir titrediği kanuni haremindeki bir cariyeye söz geçiremezdi. o dönem için galatasaray da yenmediği takım almadığı kupa kalmadı ama içeride kendi cariyesine söz geçiremiyordu...

    ilgili maç ile övünen arkadaşlar için durum budur...
  • 178
    maçtan 5 gün önce cumartesi sabahı, maçın biletleri biletixten satışa çıkmış, galatasaray'a özel yer ayrılmamış fakat bir çoğumuz, özellike kadıköy'ün o yıllarda deplasmana ayrılan eski numaralı tribününden, bir o kadar kişide o tribünün yanındaki okul açıktan biletleri temin etmişti(k) o gün oynanan göztepe maçında önce mecidiyeköy sokaklarında sürek avı başlatılmış, akşam saatlerinde yani maçtan yaklaşık 1 saat önce ise stadın yanındaki kat otoparkında tribünümüzün önde gelenlerinin toplantısına rast gelmiş ve hepimizin bilet aldığını ve bir şekilde gerekirse truva yapılarak girileceği konusuna mutabakata varmıştık.

    maç günü ramazan ın ilk gününe denk geldiğinden "saldırın durmadan bu taraftar arkanızda her zaman" bestesinin sözleri değiştirilerek "6 kasım ramazan -bu taraftar arkanızda her zaman, cimboma rahat yok kadıköy de iftarı açmadan " şeklinde söyleniyordu.

    iğrenç ve soğuk bir sonbahar günü, iftarlıkları zulalamış şekilde yine eski usül ziverbeyden aşağı inip maratonun karşı sokağına bakıp, kimse olmadığını görünce bize verilen numaralı kenara doğru hareketlendik. maça daha 3-4 saat vardı. etrafta ev sahipleri ise ufak ufak toplanmalara başlamışlardı. bize verilen tribünün önüne geldiğimizde( fb stadını bilenler için fenerium tribünün olduğu, kadıköy tarafından gelip bostancıya giden sarı dolmuşların geçtiği cadde) bir çok yerde gs tribüncülerinin çevre güvenliği aldığı ama ortamın olay olmamasına ve çok yoğun güvenlik önlemlerine rağmen acaip gergin olduğu dikkatlerimizden kaçmamıştı.

    dikkatimizden kaçmayan bir diğer ayrıntı ise bizim tribünün önüne park etmiş olan onlarca belediye otobüsydü. şahsen onların çevik kuvvet polislerini taşıyan-getiren otobüsler olduğunu düşündüğümden pek üzerinde durmamıştım. meğer filmin senaryosu önceden belliymiş. biz sadece bu filmdeki harcanacak figüranlarmışız.

    tribüne girip(numaralı kenara) çıkış tünelinden çıktığımız anda dahi o kadar az insan olmasına rağmen kafamıza ilk saniyede bozuk paralar yağmış, ilk atışta çok yakın bir dostumuz kaşından yaralanmıştı(açılmıştı) ortalık karşılıklı atışmalar sonrası durulmuş, hemen sol yanımızdaki fb numaralı tribününde ise devamlı şekilde birileri çuvallar ve büyük boy poşetler ile bir şeyler getirip koltuklara bırakıp geri gidiyordu. mesafenin yakın olmasından dolayı bazen göz göze gelip, bizim tarafa imalı bakış ve kafa sallamaları çok net görülebiliyordu. şahsen, onların o yıllarda organize olarak dağıtılan konfeti ruloları olduğunu düşünmüştüm ama işin aslı çok geçmeden ortaya çıkacaktı.

    iftardan kısa bir süre sonra okullardaki zil sesine benzeyen ders zili gibi bir şeyden ses çıkmış "bu ne lan" diye aramızda konuşurken önce yanımızdaki taraftan çuvallardaki nesneler(tam bir hafta önce oynanan fb-pana maçında, yunan taraftarların kırdığı,zarar verdiği stad taşınmazlarının parçaları) tek tük sonrasında yağmur hızında bizim tarafa yollanmaya başlamıştı. yaklaşık 20*25 dakika kadar dönemin güvenlik güçlerinin gözü önünde bu kadar cisim kafamıza yağdı, karşılık verildiğinde ise bu sefer jop ve biber gazı ile hem tribünde, hem de yaralanan arkadaşlarımızı götürdüğümüz tuvalette bastırılmaya çalışıldık. hem en büyük rakibimiz olan fb tribünü, hem onların yönetiminin ve hem de olaylara fazla mudahele etmeyen ama bize şiddetli baskılama yapan dönemin güvenlik güçlerine karşı 250-300 kişilik galatasaray tribünü elinden geldiğince mücadelesini verdi. yaralanmayan yoktu desek yeridir. hepimizin alnı, kaşı, eli, kolu illaki bir yerlerinde yarık, sıyrık, çizik, büyük-küçük bir yara oluşmuştu.

    olaylar yine medyaya düşmüş, tüm tv kameraları bizim tribünün tam önünden "olayları çıkartan galatasaray taraftarları" şeklinde tarafsız(?) haberciliklerine başlamışlardı. kendimize kalkan yapmak için kırılıp tutulan kapının sanki keyfi şekilde kırıldığı günün konusu haline gelmişti ilerleyen günlerde. olayların hafiflemesi ile koridorda ve tuvaletlerde ortaya çıkan durum çok feciydi. savaş filmlerini aratmayacak şekilde denir ya aynen öyleydi ortam.

    geçmişe dönüp baktığımda, kameralı telefonların ve sosyal medyanın olmamasına içerlediğim ender anlardan olabilir. zira kafasının her tarafı yaralanmış bir çok renkdaşımız başka olanak olmadığından diğer arkadaşlarının kendisine tampon yaptığı galatasaray atkıları ile kanamalarını durdurmaya çalışıyordu.

    kısa bir süre sonra dönemin emniyet güçleri, " tribün boşaltılıyor herkes çıksın" diyince zaten fazla bir seçeneğimiz yoktu. belli bir saatten sonra tribüne taraftar alışı da durdurulmuştu. iftardan sonra gelen bir çok galatasaray taraftarı stad dışındaydı ama olaylar başladığında "birazdan sizleri alacağız" diye dışarıda bekletilmişlerdi.
    bizler otobüslere esir gibi bindirilirken bazıları ile göz göze gelmiştik kordonun arkasından.

    otobüslerimiz, fener tribünlerinin toplanma yerlerine yakın yerlerden tedbirsiz şekilde geçirilip bir de orada açık hedef haline getirilmiş, 400 yıllık meteor gereksinimizi karşılamış şekilde köprüye doğru yol almıştık. bu arada ilk başta bahsettiğim, tribüne girdiğimiz anda kaşı, gelen bozuk para ile açılan dostumuz, bizler staddan çıkartılmadan evvel polise gidip, durumunun çok kötü olduğunu, başının döndüğünü, kan kaybının ciddi şekilde :)) olduğunu söyleyip dışarı çıkıyor, boynunda kanlı atkısı ile fenerlilerin arasından geçip eczanede kendisine pansuman yaptırıp stada geri dönüyor, bizim otobüslere bindirildiğimizi görünce bir şekilde kordonu yarıp, camı kırılmış otobüsümüze asılıyor ve diğer taraftarlarmızca içeri çekiliyordu (kendisinin zaten en olmadık yerlerde karşımıza çıkma potansiyeli vardır- 2013 juve deplasede bizden önce milanoya gidip- bizim uçağı beklemiş, bizi havaalanında sanki takımı karşılarmış gibi tek başına bağır çağıra karşılamış- sonucunda da sivil ve gümrük polislerinin kısa süreli sorgusuna maruz kalmıştık:)

    sonuç olarak boğaz köprüsünde trafikten yararlanıp,otobüs durduğu için kırık camlardan atlayıp beylerbeyinden geri döndük. maçı kalabalık bir mekanda izledik. tabi biz gidene kadar iki taraf birbirleri ile karşılıklı şakalaşırken bir anda ortama giren çoğunun kafası gözü yara bere içindeki bizim ekip, psikolojik üstünlüğü galatasaraylılara geçirmiştir maç öncesi. dolayısı ile gollerde efendi gibi durmuşlardır.
  • 179
    18. yıldönümünde hala fenerliler tarafından yad edilmekte olan maç.

    ve bu durum fenerden çok galatasaray'ı yüceltiyor. demek oluyor ki galatasaray gibi bir takımı farklı mağlup etmek, aradan 18 yıl geçse de unutulmuyor. bence bu inanılmaz olayın yıl dönümlerinde galatasaray'ında her sene rakibini tebrik ederek durumu hoş bir alay mevzusu haline getirmesi isabet olur.

    zira avrupa'da kupalar kazanmış ağırlığı olan bir takımı farklı yenmek takdire şayandır.
  • 182
    biz bu adamlara kupa finalinde beş tane çaktık. sıradan bir lig maçı değil, kupa finalinde. güncel olan en farklı galibiyet bize aittir. hadi bunlar unutturmaya çalışıyor, ısıtıp ısıtıp bir maçı önümüze getiriyor.

    adamlar basın, medya ile bu kanaldan hareket etmeyi biliyorlar. çirkef bir camia neticede, yapmaları gayet doğal. 2000-01 yılındaki maçta yaptıkları rezillikleri, bu maçta yaptıklarını kimse unutmasın. ama galatasaray taraftarı pisuvarı kırdı diye hela yayını yapan digitürk'ün, seyircilerimize yapılanlar hakkında gıkını çıkarmadığını kimse unutmasın.
  • 183
    fenerbahçeliler tarafından unutulmaması, sürekli gündeme getirilmesi normal olan maç. biz de benzer bir skor alsak senelerce konuşurduk. işin dramatik yanı, bu skorun, türkiye'ye gelen en kötü teknik direktörler arasında yer alan werner lorant'a nasip olmasıdır, nitekim yanlış hatırlamıyorsam fb o sezon ligi 6. sırada bitirmişti. bu maçın rövanşı olan ve tribünde olmaktan gurur duyduğum maçlardan biri olan 8 mart 2003 galatasaray fenerbahçe maçında biz çok daha iyi oynamamıza rağmen skor sadece 2-0 da kalmıştır.

    benim için unutulmaz olan ise, 6 kasımdan bir gün önceki "5 kasım 2002 the cranberries istanbul konseri" için ankara'dan bir arkadaşımla istanbul'a gelmiş olup 6-0'a burada yakalanmamdır. avcılar'da fb'li bir arkadaşımızın evinde kalıyorduk ama allahtan futbolla çok alakalı bir tip değildi kendisi.
  • 184
    benim için sıradan bir derbinin oynandığı, fenerbahçeliler için ise hayatlarının anlamı olan maç. yazık onlara gerçekten. mutluluklarını durup durup bununla geçirmekten bir arpa boyu yol alamadılar. evet kazanamadık ne olmuş? evet farklı kaybettik ne olmuş? kaybettiğimiz sadece bir 3 puandı. sizin gibi son haftada 3 kere şampiyonluk kaybetmedik hiçbir zaman. bu da size yeter zaten.
  • 185
    en büyük hedefi galatasarayı yenmek olan bir takımın real madridi yenmeyi standart haline getirmiş bir takıma fark attığı karşılaşma. bu maçın fenerbahçe için bu kadar önemli olması ve hala konuşulması oldukça normal. bundan 20 sene sonra da aston villa taraftarı liverpool'a attıkları 7 golü konuşacak. tabii o süre zarfında muhtemelen liverpool 10 kupa falan kazanır.
  • 187
    o zamanlar çocuk olan ben, sinirden ağlamamak için kıpkırmızı kesilen ben, yıllar geçtikten sonra o maça gururla bakmaktayım.hocamız fatih terim'di ve çok kötü iki kafa golü yedik duran toplardan, ortega ve tuncay'dı yanlış hatırlamıyorsam. hocamız bu duruma karşı, elimizdeki bütün forvetleri sürmüştü oyuna. arif'in direkten dönen topu, vs. baskıyı kurmuştuk. sonrası, yediğimiz üçüncü golden sonra komple oyundan koptuk.

    ancak yıllar sonra, bu maç bize defalarca puan ve kupalar kazandırdı. örnek vermem gerekirse,
    gerets'in ilk dönemi 4-0 yenildiğimiz fenerbahçe derbisidir. 6-0'da oyunun büyük kısmı üstün olan taraf bizdik, ama bu 4-0'da resmen sahaya fark yemek için çıkmış gibiydik. herhalde tarihte, yerel ligde, bu kadar ezildiğimiz maç olmamıştır. ama bizim oyuncularımız gram etkilenmedi o gün. çünkü allah razı olsun tarihte 6-0 vardı. sezon sonu denizli'de olanları hepimiz biliyoruz.

    bakın kalan derbilerde de galatasaray 3 farkı yakaladığı anda, fenerbahçeli oyuncular, saldırmak yerine, skoru korumaya çalışırlar. bu o kadar saçma bir şeydir ki, artık ellerinde 3-0 olan maçı, 4-3 çevirmek gibi bir şansları kalmamıştır. iki fark yakalandığında bile, ayaklarının titremeye başladığını görürsünüz.

    bunun gibi bir tane daha harika işimiz vardı, o da 20 yıllık kadıköy serisidir. ilk 10 yılında ne yazık ki, ekonomik açıdan arada uçurum oluşmuştu, ancak son 10 yıllık sürece baktığımızda, sanki her maç en az beraberlik alıyorduk. son dakikalara beraber durumda girildiği anda, ister istemez fenerliler beraberliği korumak için elinden geleni yapıyordu. düşünsenize, rakip deplasmana bunu bilerek gitmek, ne kadar rahatlatıcı. şimdi de kazanmak için çırpınıp duruyorlar, saçma sapan bir istatistik için.

    işte bu yüzden, yıllarca galatasaray ihtiyacı olan şeye odaklanırken(galibiyet veya beraberlik), fenerbahçe istatistiklere odaklanmıştır. o yüzden, işin ucunda kupa olan durumların hepsinde galatasaray kupasını alıp gelmiştir.

    (bkz: 7 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe maçı)
    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)
    bu da bonus olsun;
    (bkz: 13 nisan 2014 galatasaray fenerbahçe kadın basketbol maçı)
  • 188
    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı'yla hesabı görülmüş ve tarihin çöplüğünü boylamış, kazanana alt tarafı 3 puan getiren sıradan maç.

    o gün kadıköy'de kazanılan şampiyonluk bana göre 6-0'ı da kadıköy laneti denilen kazanamama serisini de silip atmıştır. evet kazanamama serisi 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı ile bitti ama benim için 12 mayıs 2012 sonrası artık çok da önemli olmayan bir durumdu.

    fenerbahçe'nin en ağır travmalarından biridir galatasaray'ın evinde kupa kaldırması.

    not: ayrıca ramazanın ilk gününe, akp'yi iktidara getiren seçimden üç gün sonrasına ve de akp genel başkanı tayyip erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırmak için süreci başlatan chp genel başkanı deniz baykal'ın erdoğan'ı ziyaretinden bir gün sonraya denk gelen maçtır. gazeteler bu görüşmeyi fenerbahçeli erdoğan, galatasaraylı deniz baykal'ı ağırladı şeklinde verilmişti.

    ayrıca enteresan şekilde sonucu sadece beşiktaş'a yaramış bir maçtır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın