2009-10 Türkiye Süper Lig 15.Hafta Maçı
20:00 Ali Sami Yen
1 - 1
  • 245
    bu macin hakemi hüseyin göçek hayatimda gordugum en art niyetli hakem performanslarindan birini sergilemisti. oyle ki hayatimda hakeme en cok sinirlendigim maclar listesinde rahat ilk 5'tedir bu mactaki huseyin gocek performansi. mac sonu sinirden formasini yirtan mustafa sarp'i cok iyi anliyorum, ayni durumdaydim. bana gore puan kaybinin bir numarali sebebinin huseyin gocek oldugu mac.
  • 237
    bu maçı izleyince 80 sonlarında oynanan beşiktaş-boluspor karşılaşması geldi aklıma.bilen bilir zaten o olayı ama ben yine de anlatayım;
    o karşılaşmanın hakemi, nevi şahsına münhasır kişilik(kimdi hatırlayamadım şimdi, ismini bilen beri gelsin), beşiktaş'ın net iki golünü vermez, boluspor'a da havadan bir penaltı verir.
    maç çığrından çıkmıştır haliyle, beşiktaş'lılar neredeyse sahayı terketmeyi düşünürler.boluspor ikinci golü de atar.
    metin tekin santrayı yapmaz bekler. hakem düdüğü bir daha çalar, ama metin
    hala topa dokunmaz.
    hakem, "metin neden başlamıyosun, bak kart çıkartırım" der.
    metin cevap verir: "hocam sahanıza geçin de başlayalım"...

    ne ince ayar ama...
  • 65
    güneşli bir haftadan sonra galatasaray maçı olduğu gün yağmur yağar geleneği devam etmekte. bu hafta sadece iki gün yağmur gördü istanbul. perşembe pana maçı günü ve de bugün belediye maçı... vallahi yağmurdan değil derdim.

    rakiplermiz puan kaybetmiş, bünyelerde yine aynı puan kaybı hezeyanı. en son ne zaman lider olduğumuzu unutmuşum... vallahi liderlikten de değil derdim.

    linderoth yine sakatmış, sabri bu sezon hırçın değilmiş ama kart cezalısıymış, elano uyum problemini aşamamış, franco güven vermiyomuş, nonda çok ağırmış... vallahi bunlardan da değil derdim.

    vuslat dedik her maça, sami yen'e koştuk. şimdi, özlemle yad ettiğimiz günlerin tekrarı için temelleri atıyoruz. bir şey eksik sanki. o da bu gece gelecek galibiyette saklı. galibiyette de değil, futbolcularımızın ruhunda, inancında, mücadelesinde saklı. taraftarın görmek istediği bu. zaten sahada bu olunca, saha da sami yen olunca, tribünlerde de galatasaray taraftarı olunca galibiyet kendiliğinden geliyor.

    kutsal parçalı forman üstüne, daha hangi güç gerek sana?

    şimdi biz bekliyoruz sessiz ve kederli. sokakta olacağız yağan yağmura inat. kükreyeceğiz aslanlar gibi santrayla. sen sahada sadece kutsal formana ve aslan armana inan...
  • 228
    yanlış bir şekilde değerlendirilen maç. hem medyada, hem taraftarlarımızın bazı bölümünce. şu maçta hakemi de yenselerdi, hakem ne yapmış, penaltıyı mı görmemiş gibi söylemler duyuyoruz.

    efendim bir hakemin katletmesi için penaltıyı veya elle oynamaları görmemesi gerekmez. belki de gerçekten görmeyebilir. saygı duyarım. art niyet bile denemez.

    ama ortada farklı bir durum var. şu maçın son 15 dakikasını izleyen herkes anlamıştır. maçı katletmek deyiminin tam anlamı ile karşlığını görmüşüzdür. verilmeyen fauller, bir metre mesafe görülmeyen korner. eğer bir metre mesafede korneri göremiyorsan hakem olmaman gerekir. son 15 dakika hakemi arkasına alan ibb atağa kalkmıştır. evet takımımız atağa çıkamadı. takımımız atağa çıkarken yapılan fauller verilmedi. kazandığımız toplar saçma sapan düdüklerle kesildi. ama malesef bunu üç dakikalık özetlerden izleyen arkadaşlarımız ve spor medyası bir şey göremiyor. normaldir. o görüntüleri 3 dakikaya sığdırmak imkansız.

    dediğim gibi hamburg maçından sonra ilk defa ağladım. takımımız böyle güzel oynarken üçü, dördü bulamaması tamamen şanssızlık. ilahi adalet tecelli etmedi bugün. hakettiğimiz maçı elimizden aldılar. bizi uyutmadılar. kendi adıma hakkımı helal etmiyorum sana hüseyin göçek. aslında geçen sene oynanan kadıköy'de ki fenerbahçe maçında vermediğin frikik golü ve iki penaltımızla niyetini belli etmiştin. sana hakemlik verenlerin ve senin allah belasını versin.
  • 213
    sadece son 2 dakikada, önce yarım metre yakından görüldüğü halde kornerimizin verilmediği, ardından kullandığımız serbest vuruşta topla buluşan harry kewell'a yapılan faulün es geçildiği*, daha sonra barış özbek'e faul yapmadığı bir pozisyonda faulün çalındığı, son olarak da kullanılan serbest vuruşta en az 3-4 istanbul bb'li futbolcu ofsayt olmasına rağmen ofsaytın verilmediği maçtır. yok hakemlerde insanmış da, onlar da hata yapabilirlermiş de... 2 dakikada bu kadar çok hata yapmaya hakları yok kardeşim! eğer yapıyorlarsa ya hakemlerde art niyet ararım ya da onları hakem diye maçlara çıkaranlarda art niyet ararım. oh ne ala, o zaman bende hakem olayım. hiç antrenmanım, eğitimim yok ama en fazla bu kadar kötü yönetirim zaten.
  • 220
    aslında analiz yazısı yazmamayı düşünüyordum ama sözlükte okuduklarımdan sonra yazmaya karar verdim. öncelikle şunu söylemeliyim ki bugün takımın oynadığı oyundan memnunum ama maçın sonlarına doğru öyle ölümcül hatalar yapıldı ki maç resmen hediye edildi.

    ligin 15. haftası bu hafta ve bu haftanın şu açıdan önemli olduğunu göreceğiz ileride. bu hafta teknik ekibimizin tanışma safhasından çıktığı haftadır. yani artık biz taraftarlar onları tanıyoruz, onlar biz taraftarları tanıyor ama çok daha önemlisi artık onlar futbolcularını, futbolcularımız da onları tanıyor. benim için en önemli olan onların futbolcularını tanıması kısmı. ilk defa bu hafta sahaya çıkaracakları en doğru 11'i buldular. bunu lig için söylüyorum tabii ki çünkü bu şablon ilk olarak pana maçında görüldü. neydi bu şablon? daha önce takımı analiz eden bir yazı yazmıştım okuyan hatırlar. oynayacağımız futbolun 4 temel ögesi vardı. bu 4 temel ögenin sezon başından beri sadece 1'ini gerçekleştirebiliyorduk. bugün ise bu 4 ögenin hepsi vardı maçın sonlarına kadar. önce o yazıda geçen şu 4 ögeyi hatılayalım:

    - orta sahada ayağa isabetli paslar,
    - etkili kanat bindirmeleri ve kanat oyuncularının forvete destek vermesi,
    - orta sahada etkili bir alan savunması,
    - savunmada top kesmek, pozisyon hatası yapmamak ve oyunu geriden başlatmak.

    evet bugün bu 4 ögenin hepsi vardı 80 dakika. bu oyun şablonu sistemli bir oyun şablonudur ve oynamamız gerekendir. herkes büyük bir yanılgı içerisinde bence. herkes sene başında oynadığımız futbolu iyi futbol sanıyor. neydi o oyun? bastır, bastır, bastır; bunalt ve at. ama bunu yaparken arkayı boş bırak. maçlarda 4-1,4-2,4-3 gibi bitiyordu. sahada tempolu, göze hoş gelen bir futbol gördüğümüz için biz de seviniyor ve iyi oynadığımızı sanıyorduk. taa ki kasımpaşa maçına kadar. teknik olarak çok bilgili olduğuna inandığım yılmaz vural'ın takımı önde basmıştı bize ve o baskıyı kuramıyorduk. ne zaman ki kasımpaşa'nın pili bitti maçın sonunda zar zor kazandık maçı. bu oyun şablonu riskliydi ve iyi olduğu da söylenemezdi. şimdi herkesten ricam o sezon başındaki oyunu bu açıdan görsünler ve o yanılgıya düşmesinler. o oyun gerets'in oyununun iyi oyuncularla oynananıydı.

    aradan zaman geçti teknik ekibimiz farklı sistemler denedi ve sonunda bu hafta en doğru takımı sahaya sürdüler. bu takım hocamızın eski takımı ve bizim de oyun sistemi olarak model kabul ettiğimiz barcelona takımının sistemini oynayabilecek en uygun takımdı. tabii ki de şu an onu oynayamaz eksikleri çok. hatta en can alıcı noktada. ama oynamamız gereken oyun ve sahadaki şablon bu olmalıdır. model olarak barcelona'yı alıyoruz demişti onlardan devam edelim. bakın hiç bir zaman barcelona takımının tempolu futbol oynadığını görmezsiniz. topu alırlar ve sürekli pas yaparlar. kaybettiklerinde de ileride baskı yapıp topu geri kazanırlar ve pas yapmaya devam ederler. şimdi bu adamlar bu sistemi 90'ların başından beri oynuyorlar. alt yapı oyuncularını bile bu şablona uygun çıkarıyorlar. hal böyle olunca o pasları o kadar hızlı yapıyorlar ki biz onları çok tempolu oynuyorlarmış sanıyoruz. halbuki onlar karambole değil sistemli oynuyorlar ve bu sistem tamamen oturmuş durumda.

    barcelona'dan devam edelim. bir soru sormak istiyorum: sizce barcelona takımının oynadığı sistemin en kilit oyuncuları kimdir? birçoğunuz xavi-iniesta dediniz sanırım. evet bence de öyle. bu sistemin olmazsa olmazları onlar. peki bizim takıma geçelim. sizce takımın en kilit iki oyuncusundan xavi'nin rolünü bizim takımda kim üstlenebilir? tek cevabı var bu sorunun: elano blumer. onun içindir ki bizim takımımızın en kilit oyuncusu elano'dur. olmazsa olmazdır. takımda yeri doldurulamazdır ve yeri forvet arkası değil ön libero önüdür. her maç 90 dakika oynamalıdır tıpkı xavi gibi. üstelik elano bizim takım için xavi'den de önemlidir çünkü iniestası yoktur. evet ne yazık ki sistemin 2 kilit oyuncusundan diğeri iniesta yok bizim takımda. o rolü üstlenebilecek kimse yok. hani yazının başında demiştik ya teknik ekip futbolcuları tanıma işini bu hafta bitirdi diye. işte eminim ki takımda eksik olan tek şeyin o rolü üstlenebilecek bir oyuncu olduğunu gördüler ve büyük olasılıkla devre arası oraya takviye isteyecekler.

    şimdi bu haftaki ibb maçına gelelim artık ki başlık o maç özelinde zaten. bu maçta tam 80 dakika oynayabileceğimiz en doğru futbolu oynadık. yukarıdaki 4 maddenin hepsini gerçekleştirdik. bunların getirisi olarak gol pozisyonlarına girdik, ileride pres yaptık, top kaptık, kaptırdık da bazen ama kaptırdıklarımızın hepsinin peşinden koştuk. her oyuncumuz verilen görevi eksiksiz yerine getirdiler ve iyi oynadılar ama ne yazık ki şanssızlık eseri sadece 1 gol çıkarabildik 80. dakikaya kadar. dakikalar 80'e geldiğinde kenara ayhan akman geldi. barış'ın çıkacağına emindim çünkü teknik ekip sistemde elano'nun ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu biliyordu. ölümcül bir yanılgıya düştüler. sandılar ki ayhan oyunu 2 yönlü oynayabilir. oynardı da aslında eskiden ama şu an ne ruhsal olarak ne teknik olarak formda değil ve yanına bile yaklaşamaz o görevin. evet bu yanılgı çok pahalıya patladı. elano oyundan çıktı yerine ayhan akman girdi. maçı da orada kaybettik. takım ayhan'ın girmesiyle iyice geriye yaslandı. topu alıp ileriye taşıyacak adam hiçbir oyuncu yoktu. bunun sonucunda ibb o baskıyla son dakikalarda bir gol sıkıştırıverdi ve bir hata 2 puana mal oldu.

    aslıda bugünün kazanımları kaybedilen 2 puandan daha fazla bence. takımımız istediğimiz sistemli oyununu oynadığ ilk defa. kulüpte kaos futbolu dönemi sona erdi bugün. inanın ileride bugünün sadece ilk 80 dakikasını hatırlayacağız. ben inanıyorum ki teknik heyetimiz bugünün son 10 dakikasında gerekli dersleri çıkarıp aynı hataları bir daha yapmayacak. bu entry şampiyon olduğumuz gün sol frame'deki herhangi bir başlığa bakınız olarak verilecek.

    edit: bu arada yazıda alıntı yaptığım entry: #251722
  • 174
    2 kuralın işlediği maç olmuştur.

    sicko 1: atamayana ataralar.

    sicko 2: fener puan kaybettiğinde puan kaybedilir.

    yazıklar olsun. yazıklar olsun. sen onca pozisyona gir, sağlı sollu kaleyi abluka altına al. oynadığın güzel futbolu son 10 dakikada anadolu takımı futboluna çevir. arkaya yaslan. hak ettik bunu.

    sözü zizonkovac ve hıncal uluçgillere bırakmadan önce. rijkaard ne yapsın lan 11 tane adam 18'e gömülüyorsa? teknik ekip mi çıkıp oynasın sahada.

    (bkz: şimdiden ybsg)
  • 243
    turkcell süper lig 2009-2010 sezonu şampiyonluğu'na mal olan yegane maçtır bence. 20'li haftalarda daha sonra birkaç haftalığına liderliği alsak da, bu maç ciddi manada özgüven eksikliği yarattı takımda. zaten 2 hafta önce * yine lider olabilecekken içerde manisaspor'a son dakikalarda yediğimiz golle 1-1 berabere kalmıştık. bu maçtan önce de yine beşiktaş evinde farklı geçmesi gereken maçta diyarbakırspor ile berabere kalmış *, fenerbahçe de yine mağlup olmuştu. * kazansak liderdik yani. sezonun genelinde olduğu gibi, yine tutuk bir oyun sergilerken 57. dakikada harry kewell 'ın attığı golle öne geçmiştik. 1-0'dan sonra birkaç tehlikeli atak geliştirsek de öyle pozisyon bolluğu yakalayamadığımız şekilde geldi dakikalar 80'e kadar. 80'den sonrası tam ölüm kalım dakikaları haline geldi, yaslandıkça yaslandık, 1-0'ı tutmak için. uzatma dakikalarına gelince tam bu iş bitti derken, son atağın son saniyesinde hasan ali durtuluk 'un yayın hemen ordan attığı şutla, 1-1 berabere kalmıştık. leo franco, sezonun genelinde olduğu gibi yayın ve gerisinden atılan şutları içeri alma geleneğine devam etmişti.

    hoş, o sezonki futbolumuzu ben genel olarak beğenmiyordum. sezona 6/6 ve avrupa'da farklı galibiyetlerle başlamamıza rağmen bir şeyler eksikti, tutuk kalıyorduk sahada. dörder dörder atıp geçtiğimiz lig maçlarında bile oyun anlamında zaafiyetlerimiz çok fazlaydı, özellikle orta alan ve defansif anlamda. hücum oyuncularının gününde olmasıyla farklı skorlara ulaşıyorduk. fakat her maç 3-4'er gol atamamaya başlayınca takke düştü, kel göründü. 1-0'a yatmaya çalışıp yatamamak, bize en az 10 puan kaybettirmişti o yıl. hem de 8'i falan direk son dakikalarda gitmişti. zaten o ivme kaybından sonra bir daha ivme yakalayabileceğimizi falan beklemiyordum da, bu istanbul bb maçı da tam olarak tüy dikme oldu işte o sezon açısından...
  • 204
    galatasaray'a puan kaybettirilen maç. bu ülkede futbol asla sadece futbol olmadı ama bu kadar bariz bir şekilde de gösterilmedi bu. teşekkürler federasyon ve yardakçıları. bir zevkimizin de içine ettiniz el birliğiyle. her puan kaybında istifa eden aziz yıldırım artık geri alabilir istifasını, almalı da. bak galatasaray puan kaybetti aziz bey! saygılar...
  • 179
    maçın hakkı kesinlikle bu değildi.. oynayan, gol pozisyonu üreten ve sürekli pres yapan bizdik... biz kötü oynamadık, şanssızdık. ne zaman elanoyu ardayı çıkardı frank, sistem bozuldu. hakemi suçlamak benim tarzım değil ama bu maç beni sinirden ağlatmıştır. bir hakem penaltı ile katletmez maçı, durduk yere gereksiz faul verip son dakikalarda oyuncuların moralini bozarakta maçın sonucu etkilenir. burda görüyoruz ki, türkiye süper lig hakemleri hiç bir işe yaramaz, neden avrupa maçları yönetemiyorlar böylece belli oldu. teşekkürler türkiye futbol federasyonu. işini iyi yapıyorsun.
  • 180
    bu maç nedeniyle takımın eski ruhu yok, şu gitsin bu gitsin diyenler maçın istatistiklerine bir kez daha bakmalıdır. ve eğer herhangibir tv kanalında bulabilirlerse calinan gereksiz faulleri, verilmeyen korner atışlarını, kesilen atakları, topu rakipte tutmaya çalışan hakemi izlemelilerdir, dediğim gibi eğer başarabilirlerse...
    bu maç bu şekilde tarihe geçer ancak.
  • 18
    bizim surinamlıya yalvarmalarımız para etmedi. fakat iyi galatasaray'lı olduğumuzu yüce gök biliyordu. sonunda dualarımız kabul oldu ve bir taşla iki kuş birden vuruldu. gökhan zan( kendisine geçmiş olsun diyoruz, başka takımdan bile olsa hiç kimsenin sakatlanmasını istemem ama konu galatasaray olunca başka, kusuruma bakmasın, kendisine uzun istirahatler dilerim) sakatlanarak, bizim çelişkimiz olan iki kazmayla koca galatasaray'ın savunulması işinde rotasyona sebebiyet verdiği için teşekkür ederim. bu birinci kuştu vurulan , ikinci taş aynı özellikteki iki savunma çapasından birine isabet etti. ve mehmet topal savunmaya geçti. o dakikadan sonra düzgün ataklar yapmaya başladık.

    yarın maça mehmet topal- servet arkada barış- sarp önde başlanacak. ben maç yazısını şimdiden yazıyorum. fark olur, heleki elano'yu kesmeden bir formülle maça çıkarsak hezimet gelir. oyun için umutluyum, geriden düzgün toplar çıkacak, bu sayede orta saha biraz daha önde topla buluşacak mustafa sarp karşı kaleye daha yakın oynayacak.

    keita'nın takıma dönüşü ses getirecek, arda, attığı çalımlardan ve attırdığı golden sonra geri dönüş sinyalleri verdi. milli takımın elenmesi en çok arda'ya koymuştu, form düşüklüğünün sebebi bence buydu. yanlız gözümüzden kaçmayan şeyler var. pao maç yazısında belirttim, elano'ya sabri iki kez pas atmadı, ben elano'yu bir ara çaresiz seyrettim. adam elini kaldırıyor, tacı bile başkasına atıyorlar. umarım bizimki vesvesedir. elano melih beyin benzettiği gibi piyadeyi destekleyen havan mevzisi pozisyonunda. kazmaların 8 pasta kat ettiği mesafeyi tek bir pasla hallediyor. geriden gelenlere koridor açıyor. biraz da arda serbest vuruşları bıraksa da kararımızı iyice versek.

    kewell'in yükü ağırlaştı, bence yarın kenarda oturarak başlar. bana kalsa nonda'nın yerine oynatırım ama bu kadar değişikliğe de razıyım. baros gelene kadar idare edelim yeter. yarın bir futbolcu daha teraziye çıkacak. bakalım kaç okka gelecek. uğur uçar'ın yokluğunda sabri futbolcu oldu, sıra kendisinde eğer bıraktığımız yerden başlayabilirse hakan balta korkulu rüyalar görmeye hazır olsun.

    ben yarın servet'ten de olumlu futbol bekliyorm, gol atarsa demedi demeyin. kendisinden futbol bekleyen yok, ayıboğan'lık yapsın yeter. topu kaleciden almaya korkuyorlardı, aldıklarında da kendilerine garanti pas verip sorumluluktan kaçıyorlardı. şimdi topal topu ileriye doğru daha rahat dürter. ve servet asıl görevine döner, bu rahatlıktan pozisyon bile bulur.

    son lafım galatasaray taraftarına. perşembe gecesi dakika 90, penaltı gibi frikik atıyorlar ve bizimkiler bağırıyor'' elimde sigara deplasman yolunda, sen var ya sen....'' arabesk ağıt. sahada oynana oyuna en ufak bir katkısı olmayan tezahüratlarla beşiktaş'lıları geçtik. bence ters bile tepiyordur bu bağırışlar. kale arkasında bir kule var, her kimse tanımıyorum, amigo namlı kardeş bir saniye bile maça bakmadı. son saniyedeki serbest vurşu bile seyretmedi. bu tezahürat sistemine başka bir yazıyla değineceğim. fakat görüşüm taraftarın gittikçe kötüleşmesidir.

    toparlarsak bu yazının ana fikri, gökhan zan'ın sakatlığının bizim geri dönüşümüze katkı yapacağı varsayımıyla maçtan önce kehanette bulunmamdır. üst oynayın fark olur, yatasanız amortiniz benden.
  • 233
    bizim junior'dan fırsat buldukça seyrettim maçı. seyrettiğim bölümlerde önceki maçlara nazaran daha derli toplu oynayan, daha bir ne yaptığını bilen bir galatasaray vardı. bir numarasını göremedik denilen elano tıkır tıkır oynuyordu. nonda pozisyona girip kaçırıyor, arda direkleri dövüyordu. burada bir parantez açmak isterim; kornerden gol atmaya çalışıyor diye eleştirilen arda'nın o topu girse, sözlüğün en az yarısı t*şaklarına kurban olacaktı. neyse, konumuza dönelim. son 15 dakikaya kadar tıkır tıkır işleyen ve rakibine pozisyon vermeyen bir takım vardı sahada. ta ki, hüseyin göçek sahne alana kadar. ayrıca bu dakikalara denk gelen elano-ayhan değişikliğinin de köçek'in ekmeğine yağ sürdüğünü de belirtmekte fayda var. aldığı topu ileri oynayan elano çıkıp, yerine rakip ceza yayında bile top alsa geri dönen bir ayhan girince sahaya, topu ileri taşıyamaz olduk. biz taşıyamadık, köçek de taşıtmadı. neticede son hücum olabilecek bir hücumda olmayacak bir golü yedik ve 2 puanı bıraktık. dünyanın sonu değil, rijkaard ya da herhangi bir futbolcunun da sonu değil. teknik kadro ve futbolculara sallamanın da kimseye faydası yok.

    bugün rijkaard gitsin, elano adam değil demek kolay. rijkaard gitsin derken, yerine çözüm üretebiliyor musun peki? son senelerde sezon bitmeden hoca göndermekten sıkılmadın mı da hala o gitsin, bu gitsin diyorsun. #128782'de sevgili yazar arkadaşım ne güzel söylemiş, surinamlı daha yeni geldiğinde.

    devre arası çok iyi gelecek bu takıma, buna yürekten inanıyorum. hem sakatlar iyileşecek, hem kadroya takviye yapma şansımız olacak, hem de devre arası kampı ile takım eksiklerini tamamlayacak ve ikinci yarı bambaşka bir galatasaray izleyeceğiz.
  • 217
    biteli 3 saat olmasına rağmen içimdeki sinirin hala geçmediği maçtır.. bu maç kazanılmalıyıdı, ama olmadı.. şimdi bir çok neden sıralanır bu maçın kazanılmamasıyla ilgili, kaçırdığımız goller, rijkaard'in değişiklikleri, hakem falan filan.. ama olmadı işte, senin önündeki 3 takım da puan kaybetmiş, liderlik maçına çıkıyorsun, oynadığın takım ibb hem de 6 as oyuncusu olmayan paf takım takviyeli ibb ve sen bu takımı yenemiyorsun.. şimdi iyi oynadık diyen birçok arkadaş var burda, ya allah aşkına oynadığımız takıma bir bakın, yemin ederim şu kadroları bank asyadaki bir çok takımdan daha kötüdür ve sen bu takıma karşı birkaç pozisyona girdim, pas yaptım diye sevinebiliyorsun.. ya ne pozisyonu, ne pasından bahsediyorsunuz allah aşkına böyle bir haftada, elimize böyle bir fırsat geçmişken şu takımı 5'lik yapıp göndermeliydik burdan. ama yok ilk yarıda girdiğimiz 1,5 gol pozisyonu, 2. yarıda attığımız golden sonra laubalice oynanan futbol, ya vurup geçeceksin artık atacaksın 2'yi bitireceksin işi, rakip zaten 11 kişi savunma yapıyor, golü de yemişler dağılmışlar iyice, ama hala saçma sapan kaçan goller, ve o lanet son 10 dakika.. bana kimse burda skoru koruyacaktık, hakem* top yapmamızı engelledi demesin, sen galatasaray'san eğer son 10 dakika sanki barcelonaya karşı skoru korumaya çalışıyormuş gibi baskı yemeyeceksin arkadaş, allah aşkına 2 pas mı yapamaz ya bir takım, bir kontraya da mı çıkamaz ya.. sezonu erken açtık,ilerleyen haftalarda düşüş yaşayacağız tamam,yeni bir sistem oturtmaya çalışıyoruz o da tamam, ama bu geceki maçın hiçbir şekilde açıklaması olamaz.. ankaragücü,fener mağlubiyetlerine bir şey demedik, eskişehir ve manisa beraberliklerine olabilir kazadır dedik, geçen hafta pozisyona girmeden kaybedilen bursa maçına bile zor deplasman, bursa iyi takım dedik, ama 2.lig kadrosuyla oynayan ibb'ye karşı bugün kaybedilen puan ne demektir ya.. sene başında rijkaard'a ettiğim sabır yemininin şahsen hala sonuna kadar arkasındayım, takımı bu laubalilikten, ruhsuz oyundan kurtaracak tek adam kendisidir, umarım oyuncular da hocamıza gereken desteği verirler.. bunları yazarken bile hala elim titriyor, çok yazık oldu çok..
App Store'dan indirin Google Play'den alın