• 76
    ali sami bey'lerin, hasnun galip'lerin, metin'lerin ecdadıyız. ta galat'lardan geliyoruz tarihlerin yadıyız. mor forma bu anlama geliyor bu yıl. biraz tuhaf olduk, ancak gözümüz alıştı. ve nihayet hazırlık maçları angaryası bitti. şu peşin belli oldu ki, ali sami yen'de takım antrenman bile yapsa tıklım tıklım olacak. geçen yıllarda sadece fener maçında dolu görebildiğimiz yeni açık alt bile doluydu. yeni açığın kapalıyla birleştiği köşeye bir şeyler yapmışlar, daha doğrusu yapıyorlar. belki de dünya'nın en iğrenç lüks tribünü olur orası. bana bedava koltuk verseler oraya gitmem.
    maç olmasına maç da, takım demeye dilim varmıyor. böyle takımları her maç 5 lik 6 lık yapacaksın, birde dövüp göndereceksin. yuh ulan 5-0 olmuş yatıyorlar, kaleci topu oyuna geç sokuyor. doğru yapıyor aslında, ateş düştüğü yeri yakar, hezimetler kalecilerle hatırlanır. 5 yeterdi, bizimkilerde ayıp ettiler, gol atamayan manda yiyicisi'nin eline düştüler bu garibanlar. gariban dediğim futbol garibanı.
    top kaptana değmeden durum 2-0 oldu. galatasaray kaptanı seyredecek değildi ya, kornerlerden attıracağı golleri sayacağız bu sene. bu sene çok değişik şeyler seyredeceğiz, bir kere her maç bir futbolcu gündeme oturacak. bu maç, feda edilmeye ramak kala aydın'ın maçı oldu. 3 banko asist, bir asist öncesi pas ve baros olsa asist rekoru kıracağı nice paslar.
    keita'ya merhaba dedik, golle beraber akrobasi seyrettik. bence takla makla atmasın, bir düşse her tarafı kırılır. linderoth sakatlanmadıysa, bu yıl ki büyük transfer sayabiliriz. rakip çok zayıf ancak oyun önceden kurulmuş oyun. belli oluyor, aşırı pas trafiğinde bir anda bir futbolcu bom boş kalıyor. geriden oyun kuruluyor, leo'dan uğur'a geçen pasla, uğur aydın'a derin pas attı. vitesi büyüten aydın, nonda'ya cillop gibi bir gol attırdı. aynı şekilde kaleye çok rahat vuracağı topu kewell, nonda'ya indirdi. takımda bencillik yok, dandik de olsa, 6. golde bile nasıl sevinildiğini gördük. maçtan çok daha önemli olaydı bu. barış özbek'in attığı gollerde desibel düşüktü, insan golü çok sevilen futbolcunun atmasını istiyor. nonda 3 gol attı ama benim için aynı, çok maçta ayağına top bile gelmeden maçı bitirir.
    emre'lere ne güzel yakıştı geri tarafımız. emre aşık bu takımın sembol futbolcusudur. isterse bütün bir sezon oynamasın, son maça çıkar aynı oyununu oynasın göklerin hakimi. uuuuuu'muz da yavaş yavaş sağ tarafta bıraktığı yerden cirit atmaya başlayacak. bir ara kapalının önünde aydın, uğur, arda paslaştılar, 10 yıldır birlikteler, ne mutlu onlara. ve ne mutlu bizlere, bu kadar büyük transfer yaptık, yine de bir bakıyoruz sahada galatasaray'lı çocuklar oynuyor.
    bu sene kesin eminim, galatasaray'lı futbolseverler, futbola doyacaklar. taraftarlar içinse çok coşkulu geçecek. kaleciye top gelsin diye bekledik, bir kere alay eder gibi uzaktan şut çektiler o kadar.
    neyse çocuklar, neticede 300. golü atmak keita'ya nasip oldu. bu maçlar ne kadar kolay olursa olsun istatistik, puuan maçlarıdır. bu maçta attığımız gollerle kazandığımız puan ilerdeki maçlarda işimize yarayacak.
    karşıdan surinam'lıya ve ekibine bakmaya doyamıyorum. bari bu sene futbola da doyayım. maçın sonu mu? ayıp ettiniz çocuklar, bu kadar da atılmazki.
  • 78
    en büyük transfer haldun üstünel tezahüratı çok hoştu. tribünlerdeki tobol maçında yaşanan kopukluklar bu maçta yaşanmadı. skor da lehimize olunca, haliyle, çok eğlenceliydi tezahüratlar.

    oyun olarak bütün futbolcular başarılıydı tabii ki ama, ben arda'yı * hariç tutarsak keita'yı* çok beğendim. ilk yarı oynamış olmasına rağmen, o hırsı, isteği, hareketleri çok etkileyiciydi. güzel oyununu golle de süsledi. epeyce sevindik. bir de tabii aydın'ı * es geçmemeliyiz. sihirli değnek değmiş gibi ona. aslında bütün takım için söyleyebiliriz bunu. evet rakip de zorlu değildi belki; ama takım çok farklı, çok sağlam geliyoruz. (tamamen objektif bakarak söyledim bunu:) )
  • 81
    işe giderken yanımıza aldığımız formaları maç çıkışı üstümüze çekip düştük stadın yoluna... stada gelene kadar keyfimiz yerindeydi, ama daha sonra yeni açığa girebilmek için ilk kontrol noktasına geldiğimizde 20 dakika kadar büyük çileler çektik. kontrol noktasını yan yana iki kişinin zor geçeceği bir şekilde ayarladıkları için kalabalık bir süre sonra kafayı sıyırdı ve çoluk çocuk bayan demeden çullandı polisin üzerine... neyse kazasız belasız atlattık da girdik stada sonra.

    kadro anons edilmeye başladı

    - 10 numara turaaaaaaan
    - ardaaaaaaaaaaa

    - 11 numara abdul kadeeeeer
    - keitaaaaaaaa

    sonrasında teknik direktörümüz fraaaaaaank dendiğinde rijkaaaard diye bağırırken kendi kendime bir kez daha oha çektim... resmen rijkaaard diye bağırıyoruz, teknik direktörümüz rijkaaaard... oha lan, resmen rijkard!

    maç başladı ve gol oldu zaten, daha sonra bir tane daha... dakikalar 14 ü gösterirken arkamda duran 8-10 yaşlarındaki iki çocuktan biri

    - ohaaa yaaa resmen 8 dakikadır gol atamıyoruz dedi.. çok haklıydı...

    uzun zamandır gamsız kedersiz ve bu kadar eğlenceli geçen bir maçı statta izlememiştim. en çok doymazlığımız etkiledi beni, bıkmadan usanmadan saldırdık. gerçi ilk yarı iki den sonra biraz durulduk gibi ama o sıra türübün şova dikkat kesildiğimizden ve numaralının daha önce hiç görmediğim kadar tezahuratlara eşlik etmesinden maçı biraz kaçırdım. üçüncü golde netanya kalecisi direği epey bir hırpaladı, dördüncü golde gitmeyin geri gelin diye takımına yalvardı... beşte artık pes etti zaten, altıda dikkat etmedim ama neden geldim istanbula diye mırıldanıyordu sanki.

    ve arda turan, avuçlarım kızarana kadar alkışladım kaptanımızı. her sezon biraz daha üzerine koymayı başardığın için çok teşekkürler kaptan...
  • 83
    tribün ve oyun olarak tanık olduğum en keyifli maçtı teşekkürler galatasaray teşekkürler rijkaard teşekkürler kaptan teşekkürler nonda*... tobol maçından sonra bahsettiğim gibi galatasarayımız bu sezon duran toptan bu sezon çok can yakacağa benziyor sadece frikik değil kornerlerde de ziyadesiyle etkiliyiz her duran topta ayrı bir organizasyonla tehlike yaratıyoruz. 4 resmi maçımızda da duran toptan golümüz var bunu da belirtirim. allah nazardan saklasın bu kadar formda oyuncuyla frank rijkaardın işi çok zor bir de elano geliyor ki evlere şenlik iki takım halinde antreman maçlarını seyretmek bile acayip keyifli olabilir demedi deme sözlük...
  • 84
    maçın başında 2 gol birden bulmamızla beraber ilk yarının ortalarında nevizade gecelerinin söylenilmesi çok hoştu.*

    ayrıca yeni açık üstün numaralıya yakın kısımlarında da eski açığa bilet bulamayanların olduğunu düşündüm. yeni açık üst 2 bölüm halinde gibiydi. ayakta tezahurat yapanlar ve oturup çekirdek yiyen diğer taraf. (u: daha sonra eski açık kaçkınları olan bizler yan tarafı tezahura kaldırıp coşturduk orası ayrı) bu olay çözüldükten sonra eski açığın tüm tribünlere nasıl hakim olduğunu gördük.

    kapalı tribünün kafasına göre tezahurata başlaması ve numaralanın "paramızı verdik oturur maçımızı izleriz ulan" tavrıda biraz irdelenmesi gereken durumlar.

    maça gelirsek ilk defa başımı çevirdiğimde gol olan bir maç izliyorum sami yende. ilk defa kabız olmadık ve ilk defa top kalemize geldiğinde "amaaan atarlarsa atsınlar" dedik. belki aşırı güven belki tam destek buna ne derseniz deyin.

    aydın'ın ortaları keita'nın golü derken ilk yarı 2-0 bitti diye üzüldüm açıkcası. şekeri gösterip elimizden almıştı sanki galatasaray. bol gol bekliyorduk. ikinci yarı başlar başlamaz 5-0 oldu zaten. nonda'nın frikiğide süs oldu.

    maçtan çıktık. baş ağrısı, sesin kısıklığı, köfte kokuları ve 10 liraya orjinal forma satan dümbeleklerin yanından metrobüs durağına giderken. bi kuyruk gördük 25 bin kişinin çıktığı ve bunların 1-2bin civarının kullandığı metrobüs gişelerinde maç sonu paralı tek gişe çalışıyordu. paşa paşa suratımızda sırıtışla sıramızı bekledik tabi. metrobüse bindiğimizde bir amcanın kaç kaç bitti yeğenim nidalarında 6-0 amca dememle o adamın yaşadığı mutluluk ve suratının aldığı müthiş gülüş için bile bu galatasaray tutulur dedim kendi kendime.

    çok büyüksün be galatasaray. bu da o büyüklüğünü gösterdiğin bir maçtı işte.
  • 89
    maçla ilgili bir çok yorum var, ben seyredemedim maçı. evet doğrudur, rakip ayarımızda bir rakip değil, bizi zorlayamadılar ama benim asıl hoşuma giden konu artık yakaladık mı eziyoruz. eskiden olsa bu maç 2-1 filan biterdi, ama artık sürekli hücumu ve golü düşünen bir takım olmuşuz. neeskens'in dediği gibi her maç atabildiğimiz kadar gol atmak için oynarsak bu sene neden bir gol rekoru gelmesin..
  • 91
    kombinesi olup maçın oynandığı saatleri istanbul hava trafiğinden dolayı havada tur atarak geçiren biri olarak çok şey kaçırdığımı düşündüğüm maçtır. evet izleyemeyenler çok şey kaçırmıştır. ancak ve ancak bundan sonraki karşılaşmalarda da böyle bol goller atalım da gözümüz gönlümüz gole duysun diyebiliyor insan. özetlerden ve yorumlardan anlayabildiğim kadarı ile son günlerde biraz eleştirdiğimiz barış'ın kumaşını gösterdiği; saç baş yolduran aydın'ın ise "olduğu" maç imiş. dileriz serap değil gerçektir, nasıl başladı ise öyle gider uefa yolculuğumuz.
  • 93
    arkası yarın tadında bir maç olmuştur. merakla beklemekteyiz.bu sistem eğer buysa böyle kalacaksa, kalabilecekse ben daha ne diyeyim helal olsun dakika 90, skor 5-0 hala gol atmak için yüklenen bir galatasaray. sık sık allahım brezilyamı diye dokundurmalarda bulunsakta çok mutlu mesut bir maç olmuştur. çok uzun zamandan beri izlediğim en iyi pas yapan en iyi pres yapan en arzulu takımdı dün geceki galatasaray, yahu takıma bakta konuş diyen olursa eğer, ki burda kımse demez de neyse,bu takım geçen yıl hacettepeye yenildi kocaeliden beş yedi onlar çok buyuk takımmıydı. ruhsuz maçları kaptan ardayla geride bıraktık diye umut ediyorum. haydi galatasaray arkası yarın...
  • 95
    galatasaray neden türkiye'nin batıya açılan penceresidir? neden ali sami yen stadyumu'nun vip tribünü ve sporcu girişinde "kapıkule" yazmaktadır?

    harita üzerinde avrupa kıtasında görünmeyen rakibine 2 maçta 10 gol attığı için mi? bir orta asya deplasmanı dönüşü "bizim buralarda ne işimiz var?" özlü sözünü kullanan bir başkana sahip olduğu için mi? avrupa'daki galibiyet sayısı, mağlubiyet sayısından fazla olduğu için mi? uluslararası turnuvalardan yeşilköy'e en fazla ve hatta tek avrupa kupası getiren kulüp takımı olduğu için mi?

    hayır sözlük hayır! yukarıda önermeleri yapılan sorular bir şekilde bu soruların yanıtı şeklinde değerlendirilebilir belki, lakin bunların tamamı sadece "başarı" olarak nitelendirilebilir, hepsi geliştirmeye açık, rekabet ortamında yaratılan günlük sonuçlardır. bizleri bu kadar mütevazi yapan; rekabeti gerçek anlamda destekleyen, rakipleri toplamda 3 defa çeyrek final oynadığında yeri-göğü sarsmış ve kelimenin tam anlamıyla "tesadüf" başarılar(!) elde etmişken, türk spor tarihinin en büyük başarılarını bile ekonomiyle harmanlayamayan, herkesin aslında bu gerçeği kabul ettiği ancak sesli söyleyemediği bu kavramları tarih kitaplarına yazdıran mentalitedir, ilk soruların cevabı.

    rakip başkanlar; hedeflerini yerel başarılar (neye güveniyorlarsa!?) ölçüsünde koyup, uygulamada bunu destekleyen hamleler yaparken, henüz 1 sezon önce dünyanın en prestijli kupasını kaldıran, teknik heyetindeki her bir "değeri" türkiye futbol federasyonu internet sayfasınca herhangi bir süper lig ekibinin teknik direktörü olarak gösterilebilecekken, hepsini toplayıp getiren bir vizyona sahip olmamızdır bu soruların cevabı.

    rakiplerinin soyunma odalarından çıkıp; sahaya giden koridorlarında, rahmetli islam çupi'nin özlü sözü "çayırspor büyüklüğü, şampiyonluk büyüklüğü değildir, çayırspor büyüklüğü başka bir büyüklüktür" gibi ne anlatmak istediği tam olarak anlaşılamayan sloganı(!) olan bir stada sahipken, "amacımız türk olmayan takımları yenmektir" sloganıyla, tarihe mal olmuş efsane kaptanlarının her başarısızılıkta kendilerini sorguladığı "kazan dairesine" sahip olmaktır, avrupa'ya kafa tutabilmenin sihiri.

    oynanan bir avrupa kupası maçında; oyundan çıkan bir avrupalı yıldızın * yerine başka bir avrupalı yıldızın * girmesi, takımın kaptanı olarak altyapıdan yetişen türk futbolunun tüm zamanlarda yetiştirdiği en büyük yeteneği * * oyundan çıkarken, en az onun kadar yetenekli ve oynadığı genç milli takımlarda avrupa tarafından takip edilmeye başlanmış bir başka altyapı oyuncusunun * * oyuna girmesi, hatta çıkanı aratmamasını sağlayan vizyona sahip olmaktır.

    ekonomik açıdan darda olduğu söylenen kulübe; sessiz sedasız atılımlar gerçekleştiren, çeşitli satış stratejileri ile maddi imkanlar yaratmaya çalışan ve bunların hepsini türkiye'deki bir çok takıma "role-model" olan avrupa görmüş yöneticilere sahip olmaktır. başkaları bunları belki taklit edebilir ama vizyon darlığından 3 ay sonra topunu kapının önüne koyarken üstelik!

    sadece galatasaray'ın büyüklüğünü anlatarak; giyim tarzıyla, giyinişiyle, saç stiliyle, ağırlığı ve duruşuyla, rakip taraftarlarının bile "ne arda'sı lan, haldun'u getirin delikanlıysanız" diyebileceği, her avrupa seferine çıkışında koluna 1 yıldız takıp getirme hünerini gösteren yöneticisinin önünü, -üstelik o genç yaşına rağmen- açmak suretiyle, belki de kendi kuyusunu kazacak değerleri ortaya sürmesiyle risk alan vizyona sahip bir başkana sahip olabilmektir, rakibi "türkiye'de 3 sezon 3 şampiyonluk" sözü(!) verirken üstelik.

    tüm taraflı spor medyası, photoshop mağduru olduğu her halinden belli ama türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük modacısı olduğu gerçeğini, onun avrupa'ya açılan bir başka yüzü olduğu gerçeğini, cinsel tercihleri nedeniyle üzerine "aslanların formasını" giydirerek ve bunu alay konusu ederek küçülürken; sahaya tereddütsüzce 18 mor formalı aslanı sahaya sürebilmektir. aynı şekilde; bu satırları yazan yazarın, artık klasikleşmiş maçları birlikte seyreden kuzenleri ekibiyle aynı anda galatasaray store'u ziyaret edip, adı geçen "çok da şık olmuş" formalara, maçı kaçırmak uğruna dakikalarca kasa kuyruğunda bekleyerek sahip olup, inadına hep beraber-omuz omuza takımını yorumlayan taraftar bilincine erişmektir.

    rakip taraftarlarının, başka bir avrupa maçında skor 4-0 lehine olduğunda, başka bir platform ortamında "birilerinin kulağının çınlayacağı maçtır" yorumuna bakıp, netanya maçının skoruna binaen "çınladı mı lan? bunun daha 10. haftası var" diyebilecek güvene, "kim çıkarsa çıksın, sahada 36'lık emre'nin varlığı bile yeter alayına" vizyonuna sahip olmaktır.

    maç mı dediniz? ne maçı yahu? sahada avrupalı galatasaray var! bu maçı yeteri kadar bizim adımıza yorumlayan "kutsal ittifak medyası" var zaten. esas olan, mor formayı sahada giyip, aynı rengi "birilerinin yüzüne" çalabilmektir. sizin "maç" dediğiniz de bunu yapmıştır, konuşulacak başka bir tarafı yoktur. sahadaki aslanlar, "gerçek yorumu" yeterince yapmışlardır. hepsine kurban olayım, herbirine helal olsun!

    (bkz: yürüyedur)
  • 100
    vay anasini 5 sene olmus. yeni açik onundeki yigilmadan oturu bu maçin ancak onuncu dakikasinda stada girebilmistik ve dolayisiyla ilk iki golu gorememistim. aydin yilmaz'in oyunuyla cosmustum. keita, aydin, nonda ve hatta tobias linderoth bile umut vermisti. maça da sevgilimle gelmistim. henuz o senenin husranla sonuclanacagini bilmiyorduk.

    (bkz: tarihte bugün)
App Store'dan indirin Google Play'den alın