• 251
    maçın özeti: http://www.youtube.com/watch?v=cjzmBmeIQrQ

    maçın son anları ve maç sonrası: http://vk.com/...1e1fa6a121f&hd=1

    selcuk'un braga maci sonrasindaki aciklamalari: https://www.youtube.com/...ed&v=GSpJyjfDYxI

    burak yilmaz'in braga maci sonrasindaki aciklamalari: http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be

    amrabat'in braga maci sonrasindaki aciklamalari: http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be

    fatih terim'in basın toplantısı: http://www.youtube.com/watch?v=cMY3nYPCjc4
  • 252
    hem prestij hem de maddi olarak çok büyük getirisi olacak olan maçtır.

    --- alıntı ---
    son 16'da bir üst tura çıkan 8 takım arasına girerse galatasaray'ın elde edeceği gelir 18.9 milyon euro'ya ulaşacak. son 8'den de çıkması halinde galatasaray'ın kasasına girecek olan rakam 23.1 milyon euro'yu, tarihinde ilk defa şampiyonlar ligi kupasını kaldırırsa o kupanın içinde olacak rakam ise 32.1 milyon euro'yu bulacak. eğer galatasaray, şampiyonlar ligi'nde finale çıkar fakat finalde kaybederse bu durumda yine de kasasında 28.7 milyon euro'yu garantileyecek.

    elbette bu rakamlar sadece performans ve turlardan alınan primlerle yapılan hesaplama. bir de bunun üzerine naklen yayın gelirlerinin dağıtımı ilave edilecek. örneğin geçen yıl finale çıkan iki takımdan bayern münih 41.73 milyon euro'yu, chelsea ise 59.94 milyon euro'yu kasasına koydu. yani bayern'in havuzdan aldığı para 14.83 milyon euro, chelsea'nin havuzdan aldığı para ise 30 milyon euro'ydu. geçen yıl 16'ya kalan fakat son 8'e kalamayan takımlardan napoli, 14.34 milyon euro, inter 18.57 milyon euro ekstra havuz gelirini de cebe indirdi. hatta son 16'ya kalamayan trabzonspor bile geçen yıl havuzdan 12.86 milyon euro gelir elde etti. şampiyonlar ligi'nde mücadele eden tek türk takımı olarak galatasaray geçen sene trabzonspor'un aldığı kadar bir havuz geliri elde etse bile şu anda minimum 27 milyon euro'luk bir geliri neredeyse garantilemiş durumda.

    son 8'e kalması halinde bu rakam 31.76 milyon euro'ya, çeyrek finale çıkması halinde 35.96 milyon euro'ya, kupayı kaldırması halinde 44.96 milyon euro'ya, finalde kaybetse bile 41.56 milyon euro'ya yakın bir geliri kasasına koyabilecek.

    yani galatasaray için kupaya kadar uzanan 7 maçın her birinin değeri neredeyse 2.56 milyon eur

    --- alıntı ---
  • 254
    ilk yarı çok kötü oynamamıza rağmen, ikinci yarıda imparatorun yapmış olduğu akıl dolu hamlelerle kendi göbeğimizi kendimiz kestik. mençıstır ibnesinin kendini kollayamaması, sinir katsayılarımızı yükseltse de, bu takımın bragaya çakıcağı burak yılmaz'ın hakan şükür'e selam çakan, mükemmel golüyle belli olmuştu. ayrıca braga deplasmanına giden bütün cehennem bekçilerine selam olsun, seslerine, meşalelerine, ruhlarına sağlık.
  • 256
    sampiyonlar ligi gruplarinda ilk defa ust uste 3 maçi kazanmamizi ve deplasmanlardan iki galibiyet cikarmamizi saglayan maç. iyi ki varsin galatasaray. gelelim oyuncularin bu maçtaki performanslarina;

    muslera: sakat olmasina ragmen sahaya çikmasi çok onemliydi. savunma arkasinda onun oldugunu bilince paniklemiyor. o da yine elinden geleni yapti.

    eboue: en iyi gunlerinde degil ama yine de iyi bir maç çikardi. ileriye cikislarinda tehlikeliydi. ayaginin zemine takilip dustugu pozisyonda o sanssizligi yasamasa, maçin kahramani olarak dahi anilabilirdi.

    semih: harika oynadi. ozellikle ilk yari takimin da sahanin da en iyisiydi.

    dany: ilk yari çok kritik bir hata yapti. gerçi orada esas suçlu da topu ona cok ters bir sekilde atan melo'ydu ama yine de bu tip pozisyonlarda dikkatli olmasi lazim. yine de elinden geleni yapti.

    riera: ozellikle ikinci yari cok yalniz kaldi, braga da onun kanadini etkili kullanmaya calisti. kirmizi kart gormesine ramak kalmisti ama sukur ki orta hakem elle tuttugu pozisyonda taç karari verdi. onun disinda cok iyi bir maç çikardi. ikinci golde çok buyuk payi oldugunu da belirtelim.

    hamit: maalesef iyi oynayamadi. oyundan cikmasi dogruydu. ama ben kendisi konusunda çok iyimserim hala.

    melo: degisik bir adamsin melo. dany'ye o hatali pasi verdin, sonra gidip yuzde yuzluk gol pozisyonunu onledin. braga'nin golunde iska gectin ama cok da top kestin, ikinci golumuzde oradaydin. ne diyecegimi bilemiyorum sana. seviyorum da bir yandan. degisik iste.

    selcuk: takim kotu oynarken reaksyon gostermeye calisan az sayida adamimizdan biriydi kaptan. frikikten atacakti yine neredeyse ama bu sezon bir turlu girmiyor o frikikler. yine de takimini sahada yonetti, hirsiyla, akliyla, mucadelesiyle bu turu getirenlerden biri oldu.

    emre çolak: oynadigi surede etkisizdi. çok kostu, bir seyler yapmaya cabaladi ama becerikli degildi.

    elmander: ilk yari bir ara sahada oldugunu bile unuttuk. bunda elmander'den cok takim halinde kotu olmamiz etkiliydi sanirim.

    burak yilmaz: oha burak, oha! 6 gol! çok iyiydi bence. kim ne derse desin, bu adam hep tehlike. sahada oldugu surece rakip savunma hep cekinecek ondan. cunku yaptigi hatali bir hareketten etkilenmiyor burak. yaptik bir hata deyip devam ediyor. gamsiz da degil, hirslaniyor o hataya ve onune bakiyor. ve durmadan atiyor. hiç durma çocuk.

    amrabat: 46'da oyuna girdi, ilk golun asistini yapti. riera'yi cok yalniz biraksa da etkiliydi.

    aydin yilmaz: hahahahah fatih terim inadi, hahahaha. helal olsun!

    umut bulut: portekiz'den sivas'a kosarak gitti deseler, yapar mi lan acaba diye suphe ederim. ikinci goldeki yukselisi, kafayi vuramasa dahi, futbol adina guzel bir sahneydi. henuz bu arena'da golu yok ama atacak o da.

    11 yil sonra yeniden tur atladik. 5. kez sampiyonlar ligi gruplarinda ikinci olduk. 4. kez tur atliyoruz. seni sevmeyen ölsün galatasaray!
  • 258
    hayatımda yasadgım en guzel gunlerden biri belki de en guzeli. bu baslık ile ilgili yazım hem portekiz’de yasadıklarımla hem mac oncesi takımla gecirdigim zamanla hem de macla ilgili gozlem ve yorumlarım ile ilgili olacagı için destan yazdıgı entryleri sınıfına girecek sanıyorum o yuzden ozet gec la piç dediginizi duyar gibiyim fakat gecmicem yazıcam. *

    4 aralık 2012 fas casablanca’dan harekete gectim. got kadar bir ucakla portekiz lizbon’a ulastım. hızlı tren dedikleri guzel vasıta ile 2.30 saatlik bi yolculuktan sonra porta’ya gectim. * otelime yerlestikten sonra porto yu kesfe koyuldum. gercekten guzel tarihi bir şehir. insanları sıcak mimarisi dogal guzellikleri gercekten tarih kokan bir şehir. douro nehri ile ortadan ikiye bıcak gibi bolunmus sarabı ile unlu bir sehir porto. herneyse. keşif esnasında 4 erli 5 erli gruplar halinde takılan galatasaray tarafları ile karsılastım. bir kısmıyla gerek sohbet gerek sehir ile ilgili bilgi almak adına konusmaya calıstım fakat acıkcası bekledigim sıcaklıgı bulamadım. karsıma cıkan porto’lulara gitmek istedigim yerleri sorarak yol tarifi aldım ve sonunda douro nehri’nin kıyısına vardım. hava soguk ama oyle cok degil. nehir kıyısında galatasaray’lı gruplar. hemen galatasaray’lı bi gruba yakın sarap evi gibi bi yere oturdum ve porto sarabmı soyledim. nehir manzarası karsımda guzel bi ulkede tek basımayım sagımda solumda galatasaraylılar ve içiyoruz. keyfim gıcır. belli bi sure sonra herkesin kafası saraptan kırıldıgında arkamdan soyle bi tezahurat yukseldi; sampiyonluk nagmaleri inletiyor portekizi. bi yandan da kasıkla catalla tempolar tutulmaya basladı. yuzumde piççe ve gurur dolu bi sırıtma ile sandalyemi onlara dogru cevirerek eslik etmeye basladım. gelen giden saraplar ne beşiktaş ne fener ne trabzon marsları nasılda koydu barcelonalar ve tabi ki nevizade gecelerinin portekiz gecelerine uyarlanmıs hali. (u: (: ) cok uzatmıyım gece sonunda kafam gayet guzel huzur dolu odama gittim ve zıbardım buyuk bi heyecanla.

    5 aralık 2012 sabahı 10:00 da alarmsız malarmsız zıpkın gibi kalktım. porto yu cok begendigimden o gun braga da kalma programımı iptal edip mactan sonra tekrar porto ya donmeye karar verdim. bu arada yazmadıgım bi detay ise sen ne ayaksın lan diyenler için; dayım yonetimden ve ünal aysal, ali durust ,adnan ozdemir gibi isimlerle mekteb-i sultani den yakın arkadaslar ve yonetimde. dolayısı ile abdurahhim albayrak’ı da tanıyor. hal boyle olunca kendisinin lan pezo maca gidiyosun biletini de sana orda abdurahhim albayrak vericek mesajı ustune hayatımın akısı deişti. bu kısa bilgilendirmeden sonra devam etmek istiyorum. duşumu aldıktan sonra parcalı formamı swetimin ustune cekerek porto sokaklarında tren istasyonuna kadar gururla ve kasıla kasıla yurudum. yolda benım gibi maca gitmekte olan renktaslarımla goz kırpısarak kafa sallasarak selamlastık ve trene ulastım. tren de isvicre’de dogmus buyumus galatasaray’lı bi gurbetci vatandasımızın yanına oturdum. kız arkadası ile gelmiş kız isvicre vatandası fakat butun tezahuratları biliyo isvicre’de olduklarından mutevellit avrupa’da ki cogu maca gidiyolarmıs hemen hemen butun branslarda. kıskandım ozendim. biz avrupa’ya bi deplasmana gidiyoruz kendimizi kaybediyoruz adam kafasına esti mi manchaster’da kafasına esti mi bordo’da braga’da. 1 saatlik yolculugumuzdan sonra braga’ya vardık. turist bilgi kısmına gidip takımımızın kaldıgı melia otel’e nasıl gidecegimi sordum bana 2 no lu otobuse binmem gerektigini soylediler. duraga dogru yururken caaart diye 2 no lu otobusun gelmesi belki de işlerin guzel gideceginin habercisiydi. otobuse atladım sofore otel adını soyledim vardıgımızda beni ayıktır hacı gibisinden bişeyler yaptım anladı. 10 dakika sonra varmıstık. indim. içim içime sıgmıyordu. sabahtan beri bişey yemedigim için ‘’lan cocukların yanında agzın kokmasın git su mcdonaldstan bişeyler ye’’ diyen sesimi dinledim ve ac olan karnımı doyurduktan sonra otel kapısına dogru yurumeye basladım. ulan sevdigimle bulusurken bile su otele yururken yasadıgım heyecanın yarısını yasamadım lan ben…

    ve… ya allah diyip otele girdim ve girer girmez lobi de abdurrahim albayrak’ı gordum. kendisine dogru cekingen adımlarla yurudum ve yanına gelip kim oldugumu nerden geldigimi anlattım. beni masaya davet edip cok sıcak bir karsılama ile halimi hatrımı sordu. kendisiyle baya bi konustuk. masada biri beni m yaslarımda biri abdurrahim abi * nin yaslarında birisi daha vardı. hep beraber biraz sohbet edip kendimi herkese tanıttıktan sonra bi anda bişey oldu. insanların tavrından birinin masaya geldigini hissettim ve donup arkama baktım. o geliyordu… imparator… fatih terim geliyordu lan oturdugum masaya fatih terim diyorum. dilim bogazıma, tukuruklerim damagıma, nefesim gotume kactı adeta. kolumu bacagımı nereye koydum ne yaptım bilmiyorum belli bi sure. iyice yaklastı masadakiler ile selamlasıp el sıkıstıktan sonra bu kardeşimiz kim diye abdurrahim albayrak’a sordu. ‘’adam’’ hem beni soruyor hem de kardeşimiz diyo lan bana. abdurahhim abi kim oldugumu kimin nesi oldugumu kısaca ozetledi ve hepberaber oturduk. oturduk oturmasına da kendisi tam yanımda idi hatta kolu koluma temas halindeydi… elinde tesbihi ile bişeyler soyledi masaya inanın ne dedi hatırlamıyorum. belli bi sure ses goruntu renk gitti bende. ulan ustune bide ne içersin diye sormaz mı.. ne dedim bilmiyorum ama kendisine kahve bana çay geldi. o cok sırıtmadan bi gulusu vardır hani onun boyle hafif tebessumlu gozlerinin içi guler sıcaktır. heh işte hep o ifade hakimdi suratında daha da rahatlattı beni boyle olması. sohbet etmeye basladık. once burak elmander cıkıyorum oyle karar verdim 4-1-4-1 oynucaz belki ama savunma psikolojisine girmesin bizimkiler diye boyle karar verdim dedi. manu-cluj macının skorunun istedigimiz bekledigimiz gibi olacagını dusundugunu soyledi. bahislerden anlamadıgını verilen oranların neye gore nasıl oldugunu sordu masadakilere. bize 2.40 veriyolarmıs snaırım hosuna gitti begendi ben anlamam acıklayın bana falan dedi :) sonra bana dondu ne yaptıgımı sordu fas’ta anlattım. fas ekonomisi fas futbolu eric gerets hakkında konustuk. noldu fas futboluna dedi valla hocam gerets geldikten sonra boyle oldu sanırım dedim ki gerets’i cok severim kendisinden çok olmasın. şırıngayı verdi darbeyi yaptı diyosun he dedi guldu. biraz daha konustuk sonra yan masada kendisiyle foto cektirmek için can ceken taraftarlarımızın yanına gitti onların gonlunu yaptı. geldi ben bi yukarı cıkıyorum dedi. abdurahhim abi’ye bende foto cektirmek istiyorum gibi bi işaret yaptım. ‘’hocam dedi kardeşimizle bi foto…’’ demeye kalmadı tabi tabi dedi. ben ayakta kendisini beklerken gel buraya otur yanıma dedi eski halimizi aldık fotomuz cekildi. kalktı herkesle el sıkıstı ben de dahil tam giderken bende arkasından okuz gibi bakarken dondu tekrar memnun oldum dedi guldu. tam giderken içimden bi ses hocam dedi sesli bi şekilde ve buyuk bi cesaretle. durdu dondu.. allah sizi basımızdan eksik etmesin hocam dedim guldu tebessum ve tesekkur etti. elim ayagım dolanmıs bi şekilde tekrar oturdum o sırada gs tv ve gorevliler gelmeye basladı. cok uzattım sıkıcı olmaya basladı sanırım ama yazıcam arkadas cok ozeldi benim için ve kim olsaydı benım yerınde aynen boyle sanıyesı sanıyesıne yasardı yazarken. bi detayı atlayınca sanki cok buyuk bi eksiklik varmıs gibi geliyo be heralde konu galatasaray oldugundan. neyse. daha sonra gs tv ile roportaj için lutfi arıbogan geldi. abdurrahim albayrak ve kendisi roportaja baslamak uzereydiler ki kendisi bana bakarak hafif basını egip sleam verdi. sazan durumuna dusmemek ve ulan lutfi arıbogan kim sen kimsin adam sana ne selam vercek sazanlık yapma diyip arkama sagıma soluma bakmaya basladım acaba baskasına mı verdi diye ama benden baska kimse yoktu. ben de kendisine aynı sekilde selamımı verip roportajı izlemeye basladım.

    otel yavas yavas dolmaya baslamıstı protokol ve yoneticilerle . ali durust ve diger adını bilmedigim yoneticiler de gelmeye baslamıslardı. o sırada lutfi arıbogan geldi elini uzatı ve halimi hatrımı sordu. hakkaten cok karizmatik ve galatasaray’lı durusu olan asil bi insan. oydu buydu suydu derken bi anda kapıda biri belirdi. ünal aysal. içeri kendinden emin saglam adımlarla girdi insanlarla selamlastı ve tam yanımdan gecerken abdurrahim abiyle selamlastılar. abdurahhim abi yine klasik benim kimin nesi oldugumu anlatınca aaa oyle mi hosgeldin canım diyip elimi sıktı ve opustuk. normal insanlar gibi yani, opustuk diyince yanlıs anlasılmasın. * daha sonra mac saatini bekleyiş başladı ve ben otelde olup biteni izliyordum. ali durust lutfi arıbogan fatih terim ve unal baskan arkada sotede bi yerlere gidip oturdular. o sırada yavas yavas futbolcular gelmeye basladı. ilk gelenler ise felipe melo ve cris’di. imparator baskan yonetim derken rahatlamıstım ve direk melo ile cris’in yanına gidip melo’ya yonelip ‘’felipe photo please’’ dedim. soguk bi şekilde after ok ? diyip beni gecistirdi. bozulmustum. lan fatih terim, unal aysal, lutfi arıbogan gelmiş elimi sıkmıs ilgi gostermişler bana sen ne ayaksın la pitbull dicektim ki kendine gel ve yavasca masana don dedim kendime. 1 saat sonra falan baktım birileri ile foto cektiriyo paşam yine gittim is it after now dedim ok dedi. fotomuzu da cris cekti * cris’e de good luck diyip ordan uzaklastım. iyice gotum kalkmıstı artık zaptedilmez bi hal almıstım :). futbolcular da artık yavastan inmeye baslamıslardı. ilk gordugum ise burak yılmaz’dı. abdurahhim albayrak ve orda tanıstıgım masada oturan benım yaslarımda olan arkadasın yanına dogru geldi onlarla selamlastı bizde el sıkıstık. sırasıyla muslera, hasan şaş, eboue, danny ve semih geldiler. tabi onlara gidip foto falan diyemedim cunku cok konstantre gorunuyorlardı. yavas yavas diger oyuncularımızda gelmeye baslamıstı. yukardan asagı inip direk takım otobusune gidiyorlardı. o karambolde tafo’yu yakaladım. taffarel çooguzeeel diye yanına gittim cocuk gibi. sıcak bi şekilde bana sarıldı onla da fotomuzu cektirdik. abdurahhim albayrak’ın yanında duruyordum cunku futbolcular onla el sıkısıp otobuse gidiyorlardı. selçuk, elmander ve nando’nun da abdurahhim albayrak sayesinde elini sıktım ulan sizin allahınıza kurban olurum la diyecektim ama diyemedim. (u: :( )

    takım otobuse yerleştikten sonra son olarak imparator geldi ve otobusteki yerini aldı. artık mac zamanı gelmişti. orda tanıstıgım ve futbolculardan hamit’in kankası olan bahsettigim arkadas ve 1481 isimli tur organizasyonunda calısan bayan bi arkadas ile ile kulubun ayarlamıs oldugu araca binip stada gittik. abdurahhim albayrak’ın bana verdigi bilet ultraslan ve cogunluk olan taraftar grubumuzun oldugu yerden değil protokol tribundendi ve orda da azımsanmıcak sayıda galatasaray taraftarı vardı. tek sorun ise yaş ortalamalarının 55-60 olması idi.

    stada gelince. 2 tane kapalı tribunu var kale arkalarından eski acık tarafı dag bayır yeni acık tarafı ise orman çim yokus bişeyler. bunu numaralıda oturdugumu varsayarak soyluyorum.
    maça gelince. galatasaray cok durgun basladı maca. orta sahada hem iyi basamadık hem de pas yapamadık nitekim fazlaca pozisyon verdik. bu sırada kulaklar manchester’da idi fakat beklenen gol bi turlu gelmiyordu. ustune bide monssoro topu aglarımıza gonderince herkesin keyfi kacmıstı. golu de ne tesaduftur ki 4-4-2 basladıgımız bi macta 4-1-4-1 e dondukten sonra yedik. elmander sola emre forvet arkasına gelmişti. ilk yarıda hersey kotu gidiyordu bizim adımıza. skorbordda o aksam oynanan sampiyonlar ligi aclarının onemli anları ve goruntuleri gosteriliyordu. benfica barcelona deplasmanında baya kacırmıs ilk yarı ve her kacan pozisyon izlenirken braga taraftarıı adeta orgazm oluyolardı. içimden dedim ki la ülke puanınız ? 

    neyse 2. yarı basladı ve imparator bence dogru bi hamle ile hamit’i cıkarmıstı. ama 2. yarı 11 inde aydın yılmaz ve emre çolak’ı aynı anda gorunce acaba hamit’in ölüsü mü ? sorusu aklına gelmeyen olmamıstır heralde. bu arada sir alex ferguson’un validesinin kulakları baya cınladı. hatta ona sir unvanı verenlerde bundan nasibini aldı. fakat galatasaray yine istedigi yerde istedigini alacak gucte oldugunu gosterdi ve kendi gobegini kendisi kesti.bunda imparatorun yaptıgı taktiksel değişikligin de cok onemli payı oldugunu dusunuyorum. 4-4-2 den 4-1-4-1 e ve 2. yarıda 4-2-3-1 gibi bi taktige donerek macı cevirdi. once burak sonra aydın yılmaz’ın golleriyle kendimizi kaybetmiştik ve işte o an fiziksel olarak 55-60 olan yas ortalaması ruhen bi anda 25 e inmişti. amcalarla dayılarla kolkola rerererarara gassaray gassaray cimbombom çekmelerimizi gorulmeye degerdi.

    ve ve vee maç bitmişti. bi ust tura cıkmıstık hemde uzun bi sure sonra boy gosterdgimiz sampiyonlar liginde. imparator içinde bi ilkti bu. bizim için de cok buyuk bi hasret. marslarla otobuslere yuruduk ordan da otobuslerle porto’ya. taraftar kafilesi porto havalimanında ucaklarına ben ise ordan metro ile otelime yola koyuldum ustumde parcalı ve suratımda buyuk bi mutluluk ve gururla. gittigim sarap evinde masama 2 portekizli cocuk oturdu yine benım yaslarımda. he bu arada yasım 27 hiç bahsetmedim sanırım :) elimde sarabım galatasarayım tur atlamıs zevkten 4 kose onlarla galatasaray’dan sporting lizbon’dan porto’dan ve tabi ki super mario jardel’den konustuk. bizim kadar onlarda jardel manyagı. kafamız guzel olunca seni kutlamaya goturucez diyip beni bi gece kulubune soktular. sarı kırmızı formamla gelsin cinler gitsin cinler vur patlasın çal gagnam stayla olsun deliler gibi eglendik. yanıma gelip galateeasaaeraay diyenler cabası.. kısacası hayatımın en guzel bi kac gununu gecirdim dayım sayesinde. uzun zamandır bu kadar içten guldugumu hatırlamıyorum 12 mayıs 2012 den beri. bu da boyle bi anımdır sozluk.

    not: okumaya usenip ozet gec la diyenler olacaktır; annem babamla bir sevdigim galatasaray’ımın avrupa arenasında cok onemli bir macına canlı sahit olup mac oncesi futbolcularla, imparator fatih terim’le, yoneticilerimiz ve ünal başkanımızla vakit gecirmiş cok sanslı bi insanın hikayesi var yukarda. turkçem yettigince anlattım. bu anıyı yasamamda maddi manevi katkısı cok cok buyuk olan dayıma da huzurunuzda sonsuz tesekkurlerimi edip bide utanmadan sitem etcem: geç bile kaldın be dayı.

    not2: bazı foto ve vidoları koymaya calısıcam.

    imparator ile
    http://gss.gs/R2l

    buyuk başkan ile
    http://gss.gs/9ys

    tafo ile
    http://gss.gs/IHC

    pitbull ile
    http://gss.gs/c9h
  • 259
    çok ilginç takımız vesselam; ilk yarıda gördüğümüz kabuslardan uyanıp ikinci yarıda bize üst turu getirecek oyunu ve skoru almamız büyük mucize. çünkü ilk yarıda rakip yarı sahayı bile zoraki geçmemiz, orta yuvarlağın braga yarı alanındaki bölümüne geldiğimizde oradan top muslera'ya gelene kadar geriye dönmemiz, rakip kaleye gitmek için herhangi bir istek ve arzu göstermememizde en büyük etken oyuncularımızın "nasıl olsa manchester alır, üst tura çıkarız" düşüncesi idi. taraftarlardaki maç öncesi şampiyonlar ligi maçı havası oluşmamasının sebebi de buydu sanırım.

    ilk yarıda gerek golü yiyene kadar, gerek yedikten sonra kalemizde yine ciddi pozisyonlar görmeye devam ettik. yüreğimiz defalarca ağzımıza geldi, kabus gibi geçen 45 dakikadaki en büyük şansımız bizi uçurumdan aşağı itecek 2. golü yememek ve atlattığımız hemen hemen her pozisyonda kendisine "helal olsun be sana çocuk!" diye seslendiğimiz semih'ti. nitekim skor olarak 2 farklı geriye düşmemiz durumunda geri dönmemiz imkansız bir hal alacak ve sir alex ferguson'a duacı olacaktık. neyse ki kalemizde gördüğümüz sayısız braga tehlikesinde top yalnızca 1 kez kalemize girdi. ikinci yarı başlamadan önce kameralardan amrabat ve aydın'ın sahada ısındığını gördüğümüzde ikisinin aynı anda oyuna gireceğini düşünen olmamıştır sanırım. fakat fatih hoca 2 oyuncu birden değiştirerek, tek forvetli sisteme döndü ve ilk yarıda zayıf kalan orta sahamıza direnç getirmeyi amaçladı. emre'nin oyundan çıkacağını düşünenler de yanıldı, emre, selçuk ve melo ile birlikte orta sahanın ortasında yer aldı ve sol çizgide gösterdiği performansa nazaran daha iyi ve diri göründü. yanlış hatırlamıyorsam ilk golümüz öncesi amrabat'a pası veren de kendisiydi. sırf bu pozisyon bile emre'nin çizgi oyuncusu olmadığını ve ortada oynatılması gerektiğini kanıtlıyor.

    şampiyonlar ligi'nde kazandığımız üst üste üçüncü -deplasmanda ikinci- maç olan bu galibiyetimizi anlamlı kılan bir nokta da ilk yarıdaki çaresiz oyunumuz ve skor olarak geriye düşmemize rağmen takım olarak reaksiyon göstermemizdir. maçı kazanmamızda ikinci yarı başında yapılan oyuncu ve taktiksel diziliş değişikliklerinin olduğu kadar, soyunma odasında fatih hoca tarafından her bir oyuncunun kafasına yerleştirilen "bu maçı alacağız." düşüncesidir. aynı şekilde, manchester united'ın yardımı veya desteği ile değil kendi emeğimiz, alın terimiz ile üst tura çıkmamız da bu başarıya değer katan diğer noktadır. umarım bu galibiyet ve şampiyonlar ligi'nde son 16 takım arasına kalmamız, hem ligdeki performansımıza istikrar sağlayacaktır, hem de telafisi olan lig maçlarındaki olası puan kayıpları sonrası öfkelenen, tepkisini göstermek için sabırsızlanan taraftara sakinleştirici etki yapacaktır. çünkü önümüz açık ve bu takım bu sezon sonunda büyük işler başarmış olacak.
  • 264
    vay be. aydın yılmaz ve nordin amrabatın katkılarıyla şampiyonlar liginde bir üst turun biletini kaptığımız maç. o gün çok üzülmüştüm. bir üst turda bizi bu futbolla harcarlar demiştim, uefaya gitsek kupaya giderdik belki demiştim ama galatasarayın kimliği bana bir tokat atmıştı, tarihin en iyi takımına hakemlerin katkılarıyla elenmiştik.

    şimdi ne mi olacak? 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçında bu durum tekrar edecek. aslanlarımız bir üst turda daha da büyük oynayacaklar. yaptılar, yapabilirler.
  • 265
    şimdi bunu söylemenin bir anlamı yok ama, ben bu maçta bizim golleri atan futbolcuları bildiydim. çorlu'da bir arkadaşımda kalıyordum maçtan 2 gün önce. sabah uyandığımda aydın yılmaz'ın gol attığı rüyam bitiyordu. beyaz forması vardı ama bu 2007-2008 sezonundaki beyaz forma vardı üzerinde. kale sahası içerisinde ayağa kalkıp seviniyordu. bir önceki gole dair görüntü yoktu ama onu da burak yılmaz atmıştı. herkese anlattım rüyamı, buraya yazmak nasip olmadı bi türlü. genel tepkiler, "hadi burak neyse de, aydın nasıl gol atsın lan?!" şeklindeydi. daha önce bir cl maçı anısında anlattığım bir kahve vardı. orada izliyordum maçı. bu sefer perdeden izliyorduk. dakika ve skorun perdeye değil de arkasındaki duvara yansıdığını anımsıyorum. abinin birisinin "dakika niye yok ekranda?" diye sorusuna bir önceki cümledeki bilgiyle cevap vermiştim. sonra oradan muhabbet açılmış, 1-0 geri düşeriz, burak ve aydın atar 2-1 alırız demiştim. aydın'ın gol atma ihtimali onu da güldürmüştü. 1-0 geriye düştüğümüzde hafiften beni sorumlu tutmuş, mesafe koymuştu aramıza. ben kendimden çok emin bir şekilde "raad olun yea burak ve aydın atıyor biz de gruptan çıkıyoruz" demiştim. aydın'ın gol atacağına dair iddiam kulaktan kulağa yayılmıştı. hafiften gururum örselenmişti. ama yine de bir şekilde bunun gerçekleşeceğine inanıyordum. ikinci yarının hemen başıydı sanırım, amrabat ve aydın oyuna dahil olurken kahvedekilerin bir kısmının beni kestiğini hissetmiştim. çok hoşuma gitmemişti. içerideki bıyıklarla ortalama bir 3+1 evin salonunu dolduracak halı örülebilirdi. bu beni tedirgin etmişti. 1-2 pozisyonda heyecanla ayağa kalkarken "bekleyin burak ve aydın'ın golü var bekleyin" diye bağırarak iddiamı yüksek sesle yinelemiştim. telefonumun whatsapp'ı yoktu, mobil olarak facebook'a girip insanlara "burak ve aydın gol atacak maçı alacağız" şeklinde mesajlar atıyordum. elalemin oğluna bir süre gururumu örselettim durdum. bir süre sonra amrabat ortaladı, burak yılmaz golü attı. coşkuyla yerimden kalkıp sevindim. oturmadan evvel "aydın'ın da golü var bekleyin" diye bağırdım. madem doşşak oğlanı oluyoruz, bari dik duralım dedim. ama içimden bir his gerçekten aydın gol atacak diyordu. aynı hissin bana kupon yaptırdığı olmadı hiç. hatta alt oynadığım maçın 12-13. dakikada 2-2ye geldiği bile oldu. ben bu içimdeki hissin hiç hayrını görmedim. kendime güvenimi kaybediyordum ama daha 5-10 dakika evvel sağ elimin işaret parmağını da dahil ettiğim jest ve mimiklerimle beraber aydın'ın gol atacağını iddia ediyordum. artık kaybedecek bir şeyim yoktu. aydın topsuz oyunda koşarken bile onu takip ediyordum. halamı dayımı böyle beklememiştim. karakterimden şüphe ediyordum. elin oğluna bu kadar bel bağlanmazdı. annem bilse azarlardı. neyse. dakika tam olarak kaçtı bilmiyorum ama, ben "aydın gol atıyor, aydın atacak bekleyin, ayrıl da gel aydın" diye sürekli bağırıyordum. nitekim aydın golü attı. benle doşşak geçen kahvehane ahalisi buz kesti. tüm gözler üzerimdeydi. önce şişme montlu bir abi sarıldı bana. cebinde maltepe ya da samsun 216 taşıdığına emin olduğum muhtemelen bir öğretmen ya da devlet memuru abi sarıldı sonra. sandalyelerin üzerine düşenler oldu. etrafımda montlu insanlardan oluşan bir sevgi yumağı oluştu. yemin ediyorum sözlük, kendimi önemli gibi hissettim. sağ yumruğumu sıkıp sallayarak, "gördünüz mü, gördünüz mü?!" diye bağırıyordum. aydın yılmaz'dan daha çok forsum vardı. hayatımda bir şeylerin değişeceğine inandım az da olsa. kahveden çıkarken sarılmayan kalmadı. yörüngeye uyduyu oturtup elindeki kağıtları havaya fırlatan nasa çalışanı hindu mühendisler gibi hissettim kendimi. "ulan oldu ama, ne oldu ki?" sorusunu sorarak eve gittim.

    inanmayanlarınız olacaktır. ama cidden burak ve aydın'ın gol atacağını bildiydim. hayatımda bir değişiklik olmadı.

    geçmiş mesajlara baktım, bunu bulabildim.

    http://i57.tinypic.com/2q8u8wm.png
  • 266
    nevizade' de aslanım da izlediğim ilk maç. 3 katı da sarı kırmızıyla bürünmüş kardeşlerimin bir olup aynı melodiyi söylediği, gökteki yağmur gibi mutluluk barındıran anıların maçı. aydının golünde birbirini tanımayan onlarca kişinin azından çıkan aynı beste. nevizade çıkışı söylenen şarkının nevizade de gecelerin ne demek olduğunu bendenize tanıtan o güzel gün
  • 268
    bundan tam 4 sene önce bugün deplasman tribününde yerimi aldığım maç. kale arkasında tribün yerine dağ taş olması, maç esanasında bira içilebilmesi, 1-0 dan geri gelerek 1-2 kazanıp gruplardan bir üst tura çıkmamızla hafızamda yer eden maç. ayrıca braga'nın tek golünü şu an başakşehir forması giyen mossoro atmıştır. maçtan sonra parçalı formam ile porto gecelerine akmış, tanıştıgım 1-2 eleman ile mario jardel muhabbeti yapmıştık. hey gidi günler hey. hayatımın en güzel tatillerinden biridir. şimdi buraya fotolarımı koyup hepinizi kıskandırırdım ama ayıp olur. :(
  • 271
    https://youtu.be/2D2jkKde8ZU

    arka planda barış abimiz'den kol düğmeleri ile hatırlanan bir maç.
    benim için o kol düğmeleri selçuk-melo, ünal başkan-fatih hoca ve galatasaray-şampiyonlar ligi ikililerini temsil ediyor.
    sessiz geçen o son gece de 7 kasım 2015 çaykur rizespor galatasaray maçı ya da melo'nun inter'e transfer olduğu gündür. hiçbir şey o vakitten sonra eskisi gibi olmadı ve işin kötüsü dibi de hala göremedik ki yüzeye çıkalım tekrar...
App Store'dan indirin Google Play'den alın