• 152
    iki farklı galatasaray izledğimiz maç. ama bu iki farklı galatasaray'ı izlerken, ne yaptığımız, daha doğrusu yapmak istediklerimiz değişmedi. sıkıntı da bence burada. fernando - badou - belhanda üçlüsü ile yaptıklarınızı, selçuk - tolga - belhanda üçlüsü ile yapmaya çalışırsanız ortaya çok saçma bir tablo çıkıyor.

    ben isimlerden bağımsız neler yapmaya çalıştığımıza bakmayı tercih ediyorum. yani tudor'un oyun olarak ne vaat ettiğine.

    öncelikle şunu söyleyelim: hücundaki duruşumuz ve dizilişimiz 3-4-3 gidiyken; savunmadaki duruşumuz daha çok 4-4-2 ile 4-5-1 arasında değişiyor. örneğin maçın başında belhanda ve gomis ile 4-4-2 gibi dururken, daha sonraları 4-5-1 dizilimini daha çok gördük. bu ikinci kısımda gomis ile orta saha arasındaki alan çok açılıyor, onu da demeden geçmeyelim.

    oynadığımız hemen her hazırlık maçı gösterdi ki defans hattını orta sahaya yakın kuruyoruz. bu bizim gibi takımlar için beklendik bir durum. tudor'un üçlü sevdası evrilmiş. üç stoper ile değil 2 stoper + 1 orta saha oyuncusuyla bunu yapmaya çalışıyor. bekler daha ileri açılıyor ve orta saha dörtleniyor. kaptırılan topta stoperlerin arasına giren orta saha oyuncusu ileri açılırken, iki stoper geriye çekilmeye başlıyor. orta saha oyuncusundan ilk topa basmasını ve mümkünse topu geri almasını bekliyoruz. işte savunma bakımından sıkıntı burada görülüyor. eğer ilk topu kapamazsak, açılan stoper ile orta saha oyuncusunun arasından kenar çizgisine açılan çapraz ara toplar can yakıyor. burada rakip kanat oyuncuların yüzlerinin dönük olmasından avantaj sağladığını ve hızlanmalarını daha kolay olduğunu da söyleyelim. beklerin kaptırılan topta çok çabuk geri dönmesi elzem. bu maçta gördük ki, üçgen şeklinde pozisyon alan 2 stoper ve orta sahanın arasından, beklerin arkasına çok top atılıyor.

    dönelim, gerideyken topu çıkarma meselesine. önceliğimiz regista gibi oynayan orta saha oyuncusuyla topu buluşturmak. bu durumdan bir netice alamıyorsak, stoperlerden biri ileri açılıyor. eğer bu isim maicon ise, ters kanada uzun pas veya gomis'e yüksek top deniyoruz. bunu çokça gördük. keza koray günter de stopere geçtiğinde birkaç kez bu oyunu denedi. ilginçtir, adamın tekniği çok çok iyi. gelgelelim, gomis'e yüksek oynadığımızda bir sıkıntı var. normalde yüksek top attığınızda, oyuncunuzun topu indireceği yerlere diğer oyuncularınızın gülbank çekip hücum etmesi ve oralara çullanması gerekir. ama biz bunu yapmakta çok geç kalıyoruz. bu yüzden indirilen top veya seken top sahipsiz top, rakip takımı hediye ediliyor.

    bu arada beklerimizi de etkin kullanmaya çalışıyoruz. hatta bunda başarılı da olduk denebilir. ama beklerimizin orta isabeti konusunda hiçbir varlık gösterememeleri bir sorun. hiçbir orta yerini bulamadı.

    duran toplara gelelim. maç boyunca iki aşamalı arka direk organizasyonu denedik. ilk aşamada arka direğe gönderdiğimiz stoperlerimizle başlıyor. bu maçta göremedik ama yerleşime bakılırsa, bu oyuncuların kaleye paralel top kesmesiyle devam ediyor. netice alır mıyız, zaman gösterecek. ama hep aynı şeyi denersek, önlemi kolay bir takım olabiliriz.

    duran top savunmasında ise, yarı yarıya adam adama ile alan yapıyoruz. yediğimiz golde bu çok net şekilde görülebiliyor. adam adama oynayan linnes'e perdeleme gelince adamını kaçırıyor. maicon kaçırılan adamı kovalıyor. alan savunması yapan ön direkteki gomis yüzü topa dönük olduğunda arkasından gelen adamı fark etmiyor. ve golü yiyoruz.

    maçın ilk yarısı çok kötü bir futbol izledik. maçın ikinci yarısının özellikle ilk 15 dakikası ise çok acayip bir galatasaray izledik. badou alıyor ileri oynuyor, fernando alıyor ileri oynuyor. orta sahalar rakip ceza sahasından fink atıyor, gol pozisyonu yaratıyor falan filan. dikkat edeseniz zaten özellikle badou'nun sürekli ileri oynama hevesinden top da kaybettik. ama alışma sürecinden sonra bunlar minimuma inecektir. yeter ki, top kaybediyorum diye, risk almaktan vazgeçmesin.

    soru şu: bu 15 dakikalık oyunu, en azından 60 dakikaya yayabilir, yeni gelecek oyuncularla üstüne koyabilir miyiz?
  • 154
    üstteki in gs we trust'ın yorumuna katılıyorum bence gol yiyene kadar iyi gidiyordu takım ama bu bir hazırlık maçı hoca herkese az çok şans verdi. benim birkaç eklemek istediğim nokta var.

    1.dediği gibi fernando stoperlerin arasına girip oyunu onları kanada iterek kuruyor. burada önemli olan top tekniği iyi stoperlerin olması chedjou gibi. gördüğüm kadarıyla bunu en iyi yapabilecek stoper ikilimiz koray-maicon. özellikle koray-maicon-fernando-ndiaye uyumu daha ilk defa birlikte oynamalarına rağmen hoşuma gitti. ne yapmak istediğini bilen ve bunu hızlı uygulayan oyuncularla tempo sorunumuz ortadan kalkacaktır.

    2.gördüğüm kadarıyla pozisyon üretmede sıkıntı çok yaşamadık, en büyük problem kanatlara güzel ve hızlı bir şekilde oynandığında beklerin bu topları ezmesiydi. özellikle carole'ün yerine asamoah gibi bir transferi çok istemiyordum ama bu maçı izledikten sonra elzem olduğunu düşünüyorum. sol açıkta garry idare edebilir ama bekler etkili ortaları kesemezse sol tarafımız ölü olacak gibi bu sene.

    3.ilk yarıyı çok izleme şansım olmadı ama eskişehir maçı ve biraz sevilla bilgimle sağ beki mariano rahat bir şekilde götürür, önüne feghouli de sonunda gelirse gomis'in şu direk dibinden kaçan kafaları gol olmaya başlar diye düşünüyorum. gomis'in golleri kaçırması kötü ama bunlar hazırlık maçları ve önemli olan o pozisyonlara ne kadar girip giremediği. biraz daha atik hamleler ve tek vuruşlarını oturtursa iyi bir golcü sezonu geçirebilir bu kadroyla.

    4.belhanda biraz daha kısa paslarla, verkaçlarla oynamayı seviyormuş gibi gördüm ben. ndiaye-belhanda-fernando 3'lüsü uyumu sağladığında artık o pres yediğinde topu kaleye dikip reboundları toplayamayan görüntümüzden sıyrılacağız gibi. ama işte bu kısa paslardan sonra kanada açılan toplarda üretkenliğimiz bitiyor, sol açık değil de sol bek transferi şart gibi.
  • 155
    ikinci yarısındaki bir orta saha değişimi ile galatasarayımızın top oynadığı, futbol oynayarak bizlere umut ışığı verdiği, ndiaye ve fernando'nun bizlere neler katacağını gördüğümüz, belhandanın 2. bölgeden 3. bölgeye çok temiz top sürdüğünü ve azmini gördüğümüz, selçuğun bitmiş okeyi bile beklemeden gitmesi gereken bir oyuncu olduğunu artık net anladığımız, orta sahada ki bir oyuncunun takım hücum yaparken stoperler arasında girdiğini gördüğümüz ama bir işe yaramayacağını da anladığımız bir maç olmuştur.

    galatasarayın genlerinde saldırı vardır. pres vardır. pısırık bir oyun yoktur. sen top rakipteyken top yekün topun arkasında 2. bölgeye kadar rakibi beklersen bu iş olmaz. elmanderin 3. bölgede yaptığı pres gibi 2. bölgeye gelmeden ortasaha oyuncularınında pres uygulayarak topu kazanmalı ya da rakibe hata yaptırmalı diye düşünüyorum.
    nitekim golü de yaptığımız baskı ve rakibin hatası eşliğinde bulduk. bu sebeple stoper arasında bir ortasahayı önlibero gibi dikmek bize uymaz. gerekirse atak yapılmayan taraftaki bek çıkmayacak ve 3lü defans öyle sağlanacak.
    sen tudor olarak benim takımım sahada koşacak diyorsan 120 kmleri göstereceğiz diyorsan bunu presle göstermelisin. yap bunu!
App Store'dan indirin Google Play'den alın