• 153
    hücumda günümüzde değildik. aslında çoğu hücumda doğru tercihler yaptık ama çemberi dövmekten öteye gidemedik. fener'deyse durum tam tersiydi. may, ömer, kaya, lavrinovic, tomas falan derken neredeyse herkesin attığı girdi. onlar attıkça, biz de kaçırdıkça onların savunma direnci arttı, bizimki azaldı.

    evet, hücum anlamında bizden kat kat kaliteli oyuncuları var. birini tutsan elbet diğeri skor yükünü çekecektir. ama kazanabileceğimize inanıyorum. her maç düşük yüzdeli oynayacak halimiz yok keza onların da bu kadar yüksek yüzdeli oynaması mümkün değil. ikinci maçta hücum rebounlarına çözüm getirip ve kendimize güvenerek hücum edersek* maçı sonuna kadar götürebiliriz. tabi kazanır mıyız bilemiyorum.
  • 154
    fenerbahçe'ye yenildiğimize değil, gerçek galatasaray gibi oynayamadığımıza üzülüyorum. bbl'de takım savunmasını en iyi yapan ekip olduğumuzu düşünüyorum fakat o savunmadan bugün eser yoktu. ayrıca, hücumda da çok zorlandık. maçtan kısa notlar vereyim:

    - 17/42 iki sayı, 3/15 üç sayı ve 16/18 serbest atış isabetimiz var.
    - 6 hücum ribaundu, 24 savunma ribaundu aldık.
    - 0 blok yaptık.
    - 12 asist yaptık.
    - takımımızın en skorer oyuncusu 14 sayıyla luksa andric oldu.

    biz bu değiliz. ben bu aslan yürekli adamlara güveniyorum.

    düzeltme: imla.
  • 158
    öncelikle aslanlarımızı tebrik ediyorum her zamanki gibi mücadele ettiler yine sonuç önemli ama önemli değil, neyse.

    fener hak ederek kazandı bunu rahatça söyleyebiliriz.
    savunmaları çok iyiydi hücumda ve ribaundlarda da çok iyiydiler.

    gelelim bize savunmamız kötü değildi ancak hücumlarımız çok kötüydü çok top kaybı yaptık ribaundları alamadık dış şuta izin verdik.
    takım çok tutuktu yorgunluğu atamamış oyuncularımız sanırım.

    ayrıca spikerlerin dediği gibi ''galatasaray finale çıkmış rahatlamış'' gibi bir şey söz konusu bile değil akılları sıra fener'i yüceltiyorlar. neyse alıştık bunlara.

    önümüzdeki maçlara bakacağız artık.
  • 159
    en çok güvendiğim kozumuz olan savunmamız, malesef ilk dakikalardan itibaren sezonun büyük çoğunluğundaki sertliğine bir türlü ulaşamadı. göksenin köksal ve sertaç şanlı, tecrübesizliklerinden kaynaklanan heyecandan dolayı, oyunlarını final serisi maçı için gerekli olan seviyeye çıkaramadılar. sadece sertaç kısa bir süre verimli olabildi. ayrıca ribaund konusunda da biraz fazla sıkıntı yaşadık. en önemlisi ise ermal kurtoğlu ve preston shumpert' dan istenilen katkının gelmemesiydi. özellikle shumpert' ın skora katkısı ile takımımız maçta daha fazla direnç gösterebilirdi. sonuçta bu ilk maçtı ve seri uzun. umarım sonraki maçlarda bugünkü pasifliğimizi üstümüzden atarız ve seriyi lehimize çeviririz.
  • 160
    daha macın basında durum 4-2 aleyhimize iken omer onan'ın attıgı ucluk ve faul atısı ile tek hucumda 4 sayı yedik, bu hucumun ardından gelen 2 hucumda da iki tane ucluk yedik. yani toplam uc hucumda 10 sayı yedik.

    bu tur maclarda geriye duserseniz baskı ve stres arttıgı icin bos sutları kacırırsınız, nitekim oyle oldu cok bos sayıları kacırdık. serinin ikinci macında ozellikle ilk iki periyotta skoru dengede tutmamız gerekiyor, fener'in dıs sutorleri sayı farkını ve moral ustunlugunu ele alırsa yine isimiz zor.
  • 161
    bizden çok üstünler bunu kabul etmemiz lazım. seri 4-1 onların lehine biter tahminimce, aslında bu maç öncesi bir ümidim vardı ama ezip geçtiler adamlar resmen bizi. hani diyoruz yaa çok hata yaptık işte bu dediğiniz bir maçlık bir şey değil bence kalite farkını açığa çıkaran ve ondan kaynaklanan bir durum. gençlerimize lafım yok oynasınlar ama en basitinden iyi bir oyun kurucumuz bile yok,tutku oyun kurucu rotasyonunda 3.tercih olabilir sadece,haluka saygım var ama bu takımın oyuncusu değil eğer hedefleri büyük tutçaksak,evrenden falan hiç bahsetmiyorum oda çok yetersiz. şimdiden gelecek sene için çalışmalara başlamalıyız değişçek çok parça var çünkü. tunçeri ve kaliteli yabancı bir oyun kurucu,dış oyuncu kalitesi de çok düşük,içerinin de ondan eksik kalır yanı yok zaten. son olarak kaya piçinin lafları hazmedilcek gibi değil onada sövmeden gitmek istemem.
  • 162
    tecrübemiz yok evvela. böyle maçlarda anlık tepkiler çok önemlidir ve hiç yapamadık bunu. kabullendik malesef baskıyı. bizim banvit'e 4. maçta yaptığımızı yaptılar, ilk yarıda maçı kopardılar. savaş oynamadı neredeyse buna rağmen içeride çok etkisiz kaldık hem ofansta hem defansta. dış şutlar zaten fenaydı, kaçınılmaz son oldu.

    2. maçta direncimiz çok daha fazla olacaktır.

    kaya muhattabımız olmamalı. midesiz herif.
  • 163
    önümüze bazı gerçekler koyalım, ne kadar ciddi bir şeyin içinde olduğumuzu daha iyi anlayalım.

    1- 21 yıl sonra finale çıktı. kadromuzda sadece 4 oyuncu daha önce final tecrübesini yaşadı ve oyuncularımız daha ilk yıllarında bu başarıyı gösterdiler. baskı unsurunun takım üzerine getirdiği negatif etkiyi de göz ardı etmemek gerek. gösterdikleri başarı, ister istemez bizler tarafından daha çok başarının istenmesine yol açtı.

    2- kadro açısından bariz bir fark olmasa da, daha kaliteli oyunculara sahip oldukları bir gerçek. bunun üstüne onların daha çok önemli 3 oyuncusunun da sakatlık yüzünden forma giyemediğini biliyoruz. bunun yanında zaten uzun rotasyonumuz kısıtlı bir halde iken, performans olarak iyi olmasa da rotasyonda olması yarar getiren radoslav rancik’ten yoksun bir halde oynuyoruz.

    3- playoffta iki takımın geldiği yola bakalım.

    f.bahçe ülker, ilk turda laylaylom bir şekilde antalya’yı geçti, ardından dışarıdan zorlanacağı düşünüldüğü efes serisini de maç kaybetmeden kazanmayı başardı. 4 maçta finale çıkan takımın yorgunluk düzeyini tahmin etmek zor olmasa gerek. bu avantajın yanında şöyle bir dezavantaj da var, sert olmayan bir yoldan karşımıza gelmeleri. fakat bu noktada onların euroleague tecrübesinin gerekli sertliği takım üzerinde sabitlediği gerçeği de var.

    biz ise, ilk turda beşiktaş’ı geçerken fiziksel olarak zorlanmıştık. 3-0’lık sonuca rağmen hem özellikle ipekçi’deki maçta sonuca zor ulaşmıştık, uzatmalarda. bunun ardından son derece sert bir seriden çıkmış banvit karşısında final mücadelesi verdik. 4 maç sonucunda finale çıkmayı başardığımız seride fiziksel olarak büyük bir gücün harcandığı ortada.

    bir takım 4 maç yaparak ve fiziksel olarak fazla bir yıpranmaya gitmemişken, diğer takım 6 maç sonunda ve fiziksel olarak çok yorulup üstüne rotasyonunun önemli parçalarından bir oyuncusunu kaybedip finale adımını attı.

    şimdi bütün parçaları birleştirip ilk maça gidelim.

    öncelikle şunu söylemek gerekiyor. abdi ipekçi’de bunları bozguna uğrattığımız gibi, bizim kendi oyun sistemimizi f.bahçe ülker’e kabul ettirmemiz gerekiyor, galibiyet yolu için. dün ilk periyotta bunu başardık, gerek ukic’i gerek ömer onan’ı kendi oyun sistemimiz dahilinde hücum etmeye zorladık. nitekim skor olarak önde olan f.bahçe ülker takımı olsa da, oyun olarak üstün taraf bizdik. ancak ikinci periyotta oyuna dahil olan emir preldzic, bütün oyun sistemimizi yerle bir eden oyuncu oldu. o dakikadan sonra kopan oyunda geri gelmek de kolay değil elbette, karşımızda euroleague takımı var.

    ne dünkü farka, ne oktay mahmuti’nin ikinci yarı denediği oyunculara, ne de başka bir şeye takılıyorum. şunu biliyorum ki, 7 maç üzerinden oynanan bu final serisinde, her maçın farklı işleyişi olacak. ne ilk maçta böyle yenildik diye ikinci maç da aynı geçecek, ne de dün bu sezon ilk defa böyle bir şekilde yenilen takımda muazzam bir toparlanma olacak. önümüzde çok net basketbol doğruları var, bunlar üzerinden final serisine bakmamız, gerçekleri önümüze sunuyor ve daha gerçekçi bakmamızı sağlıyor.

    şimdi önümüzde farklı bir işleyiş, yeni bir savaş var. ne bundan önce oynadığımız 4 maçı düşüneceğiz, ne de haftaya ipekçi’de oynayacağımız iki maçı. tek konsantrasyon nedenimiz var, takım ve teknik heyetin de bu bilinçte olacağını düşünüyorum.

    takımımıza dünkü gösterdikleri mücadeleden dolayı teşekkür ediyorum, ikinci maçta şans faktörünün yanlarında olması dileğiyle.
  • 165
    aslında basketbolcular ısınırken her şey belliydi. caner 3'lük çizgisinin gerisinden 4'te 0 filan attı. evren'i takip ettim o da attığı 10 şuttan en fazla 2'sini soktu. normal dedim. gözlerim shumpert'ı aradı, baktım, o da attığı 5-6 şuttan sadece 1'ini sokunca yanımdaki arkadaşlara aynen şunları söyledim ''10'a razıyım''.

    nitekim de öyle oldu. kötü savunma, seyirci baskısı (ki abdipekçi'dekinin 10'da 1'i kadar bile yoktu) hepsi hikaye. maçın seyrini tamamiyle amına kodumun salonu'nun çemberleri belirledi. sinan erdem, çemberlerinden, parkesine, tribünlerinin gereksiz dikliğinden, koltuklarına değin her şeyiyle farklı ve yabancısı için çok yabancı bir salon. farkı da ne derin(?) kadro farkı, ne olmayan seyirci baskısı, ne de her zamanki savunmamızı bu maçta yapamama belirledi.

    basketbolcularımız gene elinden geldiği mücadeleyi gösterdi, ilk 2 periyod klasik mücadelelerini sergilediler. sayı gelmeyince, bir yerden sonra savunma da düştü ve ortaya bu fark çıktı.

    ikinci maça 72 mi, 68 mi, 49 mu saat var bilmiyorum. ama ne kadar süre varsa, o sürenin en az yarısını sinan erdem'de geçirmeli basketbolcular. gerekirse orda mini kamp yapmalılar. çünkü sinan erdem, yabancısına hakkaten yabancı bir salon.

    onun dışındaki gözlemlerim, ambiyans ilk iki periyod çok kötüydü. oyunla birlikte gelen bir seyircileri var. farkla, onlar da biraz kıpırdadılar. cumartesi çok kıyak bir saatte olmasına rağmen, yer yer boşluklar da vardı. 3.periyod başları gibi fark haddini aşınca, o çoşkulu milletin arasında daha fazla somurtu kalmamak için salonu terk ettik.
  • 167
    uzun bir aradan sonra basketbolda fenerbahçe deplasmanına gittim bu maçla birlikte. öncelikle şunu söylemeliyim ki, bizim bugüne dek izlediğimiz galatasaray değildi dünkü takım. olabilir, rakip çok iyi çünkü. bunu inkar edemeyiz.

    ama şöyle bir şey var ki bu maçı biz kaybettik. evet, kazanamadık ya da kazandılar değil, biz kaybettik.

    bir final maçında haluk yıldırım hiçbir baskı yokken bacaklarının arasından top kaçırıyorsa, ki haluk'un tecrübesi malumunuz, kaybederiz.

    jerry johnson, o kadar uzunun arasına tek başına girip enteresan bloklar yiyorsa, kaybederiz.

    tutku açık, kendisine atılan pası 3-4 hamlede kontrol edemiyorsa, kaybederiz.

    bu ve bunun gibi birçok sebep vardı dünkü maçta. olabilir, final tecrübesizliğimiz var takım olarak. tek engelimiz konsantrasyon olacaktı, bizde dün bu yoktu. ne olursa olsun, helal olsun aslanlarımıza.

    gelelim taraftara. çok kısa ve net söylüyorum : sıfır. koca bir sıfır. baskı desen yok, tezahürat desen yok.

    biz abdi ipekçi'de sayıca daha az oluyoruz ama gerçekten mükemmeliz. abartmıyorum. kesinlikle türkiye'deki en iyi salon taraftarı, büyük galatasaray taraftarıdır. bu yüzden, abdi ipekçi'de hepimize çok iş düşecek. ses tellerini salonda bırakmalı oraya gidecek olan herkes.

    fenerbahçe'yi inceleyecek olursak, gerçekten iyiler. takım oyununu bizden daha iyi uyguladılar; gerek savunma gerek hücumda. ama yenilmeyecek bir takım değil ve onları abdi ipekçi'ye gömeceğimize gönülden inanıyorum.

    dediğim gibi, büyük bir konsantrasyon problemi yaşadık. yoksa böyle bir mağlubiyet olmazdı. galibiyet olur muydu? zor. ama böylesine bir mağlubiyet olmazdı.

    gelelim bana :) maça 2 galatasaraylı dostumla gittim. oğuz savaş erken faul problemine girince bunu olumlu yorumladık sesli bir şekilde, neyse ki pek duyulmadık.* birkaç tartışmalı pozisyonda yine tutamadık kendimizi ama fener tribünleri hayattan kopuk ve bitik olduğu için pek dikkat çekmedik.

    ama olsun, bizim yerimize oturacak 3 kişinin desteğini kesmek bile mutlu etti bizi. biraz olsun sinerji yaratabildiysek bile ne mutlu takımımız adına. *

    finallerim nedeniyle pazartesi günü* deplasmana gidemeceyeceğim ama dostlarım yine orada, kederli ya da sevinçli, galatasaray'ımızı izleyecekler, sessizce destekleyecekler.

    umarım sevinçli dönerler.

    #yenilmezarmada
App Store'dan indirin Google Play'den alın